içimdeki huzursuzluğu bir türlü atamadığım için yazmaya karar verdim.
12 yıllık evliyiz. eşimle küçük yaşda kaçarak evlendik. ben 18 o ise 22 yaşında askerden yeni gelmiş biriydi. ilk bir yıl onun ailesi ile birlikte oturduk. kendilerince durumu iyi bir aile idi. bu bir yılı hep bu insanları tanımakla geçirdim. farklıydılar. özelliklede benim yetiştiğim aileden çok ama çok farklı bir aileydi. evin bütün otoritesi kayınvalidemdeydi. kayınpederim ise (hala aynı) öğretilmiş gibi konuşurdu. kayınvalidem evine eşyalarına aşırı bağımlı, titizlik hastası, yıkadığımız bulaşığı bile beyenmeyip arkadan bir daha yıkayan birisiydi. hayatta tek sevdiği kızı ve damadı olduğunu söylerdi hep. yakın bir şehirde oturduklarından ve maddi durumları son derece iyi olduğundan onlarda hep bizimle beraber olurdu.
oysa benim eşim işsizdi. bu birinci yılın sonlarında eşim çalışmaya başladı. evdede hep damadın sözünün geçmesi eşime çok ağır geliyordu. pişecek yemeği bile kayınvalidem görümcemle eşine sorardı. sonra birgün bir tartışma anında eşim ve beni evden kovdular. evden çıktık ve eşim beni ailemin yanına bıraktı. bekle birkaç saat içinde dönüp seni alıcam dedi. bu sırada gidip bir ev tutmuş. kimselere söylemden o eve gittik. 1 hafta sonra eşim maasını alınca esya alırız diye düşünüyorduk. o bir haftayı bomboş bir evde üstüste konmuş iki buzdolabı kartonunun üstünde yatarak gecirdik. bakkaldan aldığımız bir torba siyah zeytin ve ekmek bizim birlikte aldığımız ilk yemeğimiz oldu.
velhasıl uzatmayayım birkaç ay içinde babamın ve eşimin çabalarıyla kendince eksiği olmayan bir evmiz oldu. şehre uzakça fazla lüx olmayan ama bize cennet gibi gelen o evde 4 yıl kirada oturduk.
evliliğimizin 5. yılında oğluma hamile kaldım. aynı yıl anneme ailesinden yüklü bir miras kaldı ve annem bebeğimiz kiralarda perişan olmasın diye bize doğum hediyesi karşılıklı iki daire aldı. birinde oturalım, diğerinin ise kirası bebeğin masraflarına gitsin diye. ondan sonra bir daha hiç maddi sıkıntımız olmadı. eşimde bende hep huzurluyduk.
ama gelgelim bu defa kayınpedrim birine kefil olup bütün malını mülkünü kaybetti. o çok değerli evleri, arabaları, paraları herşeyleri gitti. kiracıyı çıkarıp onları oturtalım ortada kalmasınlar dedim, eşim asla dedi. bir akrabalarının dağ başında bir köy evine yerleştiler. elektriği bile olmayan o evde yıllardır oturuyorlar. 7 yıldır maaşları bile hala borca gidiyor ve hayvancılık ile geçiniyorlar. şartları çok zor. bu sırada biz kendi birikimimiz ile 3. evimizi aldık.eşim bir lira bile yardım etmiyor. kovulduğunu reddedildiğini unutmuyor yada unutmak istemiyor.görümcemi eşi terk etti ve şuan birilerinin evinde yatılı hasta bakıcılığı yapıyor. kalacak bir yeri yok
ben şuan ikinci bebeğimi bekliyorum. biliyorum yıllarca sevilmeyen istenmeyen gelin oldum hep. ama kinin nefretin arasında çocuklarım büyüsün istemiyorum. herşeye rağmen onlar çocuklarmın babaannesi ve dedesi. çocuklarım onların sevgisi ve ilgisi arasında büyüsün istiyorum. derdim bir ev verip onlarında rahat yasamaları. ama eşim asla diyor. bize yaptıklarını affetmeyeceğini, unutamadığını, biz kirada otururken nasıl yokluk içinde yasadıysak ve onlar gelip küçük gördüyse şimdi aynısını allahın onlara verdiğini tekrar ediyor hep.
içim hiç rahat değil. zamanında benimle olan sorunlarıda umurumda değil. ben unutmaya hazırım sizce eşim nasıl unutur? nasıl unutturabilirim? çünkü kızgınlığını anlayabildiğim gibi eminimki oda aslında huzurlu değil. nefret duygusu insanı mutlu etmezki...
12 yıllık evliyiz. eşimle küçük yaşda kaçarak evlendik. ben 18 o ise 22 yaşında askerden yeni gelmiş biriydi. ilk bir yıl onun ailesi ile birlikte oturduk. kendilerince durumu iyi bir aile idi. bu bir yılı hep bu insanları tanımakla geçirdim. farklıydılar. özelliklede benim yetiştiğim aileden çok ama çok farklı bir aileydi. evin bütün otoritesi kayınvalidemdeydi. kayınpederim ise (hala aynı) öğretilmiş gibi konuşurdu. kayınvalidem evine eşyalarına aşırı bağımlı, titizlik hastası, yıkadığımız bulaşığı bile beyenmeyip arkadan bir daha yıkayan birisiydi. hayatta tek sevdiği kızı ve damadı olduğunu söylerdi hep. yakın bir şehirde oturduklarından ve maddi durumları son derece iyi olduğundan onlarda hep bizimle beraber olurdu.
oysa benim eşim işsizdi. bu birinci yılın sonlarında eşim çalışmaya başladı. evdede hep damadın sözünün geçmesi eşime çok ağır geliyordu. pişecek yemeği bile kayınvalidem görümcemle eşine sorardı. sonra birgün bir tartışma anında eşim ve beni evden kovdular. evden çıktık ve eşim beni ailemin yanına bıraktı. bekle birkaç saat içinde dönüp seni alıcam dedi. bu sırada gidip bir ev tutmuş. kimselere söylemden o eve gittik. 1 hafta sonra eşim maasını alınca esya alırız diye düşünüyorduk. o bir haftayı bomboş bir evde üstüste konmuş iki buzdolabı kartonunun üstünde yatarak gecirdik. bakkaldan aldığımız bir torba siyah zeytin ve ekmek bizim birlikte aldığımız ilk yemeğimiz oldu.
velhasıl uzatmayayım birkaç ay içinde babamın ve eşimin çabalarıyla kendince eksiği olmayan bir evmiz oldu. şehre uzakça fazla lüx olmayan ama bize cennet gibi gelen o evde 4 yıl kirada oturduk.
evliliğimizin 5. yılında oğluma hamile kaldım. aynı yıl anneme ailesinden yüklü bir miras kaldı ve annem bebeğimiz kiralarda perişan olmasın diye bize doğum hediyesi karşılıklı iki daire aldı. birinde oturalım, diğerinin ise kirası bebeğin masraflarına gitsin diye. ondan sonra bir daha hiç maddi sıkıntımız olmadı. eşimde bende hep huzurluyduk.
ama gelgelim bu defa kayınpedrim birine kefil olup bütün malını mülkünü kaybetti. o çok değerli evleri, arabaları, paraları herşeyleri gitti. kiracıyı çıkarıp onları oturtalım ortada kalmasınlar dedim, eşim asla dedi. bir akrabalarının dağ başında bir köy evine yerleştiler. elektriği bile olmayan o evde yıllardır oturuyorlar. 7 yıldır maaşları bile hala borca gidiyor ve hayvancılık ile geçiniyorlar. şartları çok zor. bu sırada biz kendi birikimimiz ile 3. evimizi aldık.eşim bir lira bile yardım etmiyor. kovulduğunu reddedildiğini unutmuyor yada unutmak istemiyor.görümcemi eşi terk etti ve şuan birilerinin evinde yatılı hasta bakıcılığı yapıyor. kalacak bir yeri yok
ben şuan ikinci bebeğimi bekliyorum. biliyorum yıllarca sevilmeyen istenmeyen gelin oldum hep. ama kinin nefretin arasında çocuklarım büyüsün istemiyorum. herşeye rağmen onlar çocuklarmın babaannesi ve dedesi. çocuklarım onların sevgisi ve ilgisi arasında büyüsün istiyorum. derdim bir ev verip onlarında rahat yasamaları. ama eşim asla diyor. bize yaptıklarını affetmeyeceğini, unutamadığını, biz kirada otururken nasıl yokluk içinde yasadıysak ve onlar gelip küçük gördüyse şimdi aynısını allahın onlara verdiğini tekrar ediyor hep.
içim hiç rahat değil. zamanında benimle olan sorunlarıda umurumda değil. ben unutmaya hazırım sizce eşim nasıl unutur? nasıl unutturabilirim? çünkü kızgınlığını anlayabildiğim gibi eminimki oda aslında huzurlu değil. nefret duygusu insanı mutlu etmezki...