- 17 Aralık 2015
- 3.825
- 15.863
Ne kadar İTİCİSİNİZ..
Evet öyleyim.
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Ne kadar İTİCİSİNİZ..
Herkese yeniden merhaba. Konuyu açıp kayboldum, pek çok yorum yazan olmuş evet lakin ben geç okudum zira eşim (hala yanındayım maalesef yeni evin hazır olmaması sebebiyle) evdeki internetin şifresini değiştirmiş. Ben de mobilden maalesef giremedim, yükleme sorunu verdi hep site. Nihayet wifi bulup girip okudum tüm yorumları tek tek.
Yazımı okuyan, okumaya üşenen, yorulan, sitem eden, sitem edenlere tepki gösteren, tavsiye veren herkese teşekkürler. Olumsuz yorumlara cevap vererek konuyu yorucu boyutlara vardıracak mecalim yok, her yoruma saygım sonsuz. Tek tek herkesin yorumunu da alıntılayarak yazamayacağım çünkü epey uzun sürer. Toplu olarak aklımda kaldığı kadarı ile cevap vereyim.
Oğlumun sağlık sorunu sebebiyle kurula girdik lakin bu çocuk ileride askerlikten bile muaf olacağı halde bize şaka gibi %5 rapor verdiler. Bu rapor da ne engelli aylığına, ne bakım aylığına yetmiyor. Psikolojik destek anlamında da daha önce eşimle birlikte gitmiştik kendisinin ayarladığı bir psikiyatriste (psikiyatristle terapist aynı değil biliyorum lakin beyefendi ona götürdü beni ve ben de sırf orta yolu bulmuş olmak için reddetmemiştim) ve bana antidepresan tedavisi başlamıştı. Sonra tabi ruh gibi gezdim bi süre, eşimin hiç bir hareketi normalleşmeyince benim ilaç kullanmamın bir anlamı yoktu tabii ki, "ben hasta değilim ki ilaç kullanayım, sen düzelmedikten sonra bi işe yaramaz bu ilaçlar" deyip bırakmıştım. Ha tabi bu hem çocuğun kurul raporu, hem bizim danışmanlık işi için gittiğimiz hastanedeki herkes eşimi tanıyor tabi yıllardır.
İngilizce dilim evet fakat üzerinden yıllar geçmiş. Öyle dizi felan çevirisi çok zor görünüyor bana. Yani yabancı yapımları izlerken anlıyorum epey ama hak verirsiniz ki dil nankör, çok unuttuğum şeyler olmuş. Yazılı metin çevirisi fikri güzel fakat, hiç aklıma gelmemişti. Bu fikri değerlendireceğim, teşekkürler.
Annemlerle yaşama konusuna gelince; annem geçimi gerçekten zor bir insandır. Yani evet bana çok faydası olur fakat kendisi çok yıpranır, yıprandıkça da hem beni hem kendini hem çocukları hem babamı yıpratır. Sonrasında kötü olmamak için yakınlarında fakat ayrı olmam gerekiyor. Devletten kira yardımı vs konularını inanın gerçekten google ne kadar anlatıyorsa o kadar biliyorum ve o da eşi ölmüş kadınlar için olan yardımlardan bahsediyor sadece. Ha çevremde hiç ihtiyacı olmadığı halde envai çeşit yardım alan onlarca insan yok mu; var. Fakat neyi neye uydurup da hangi kılıfla o yardımları alıyorlar bilmiyorum. Şimdilik bir avmde açılacak bir beyaz eşya firmasında iş ayarladım gibi. Çalışma saatleri de biraz müsait gibi, umarım kısa sürede bu iş konusu netleşir.
Çocukların okullarında uyum haftası başlıyor (1-5 sınıflar) ve maalesef ben hala yeni evin anahtarını alamadım. Aboneliklerin devrini falan hepsini aldım ama evin içinde ufak eksiklikler var. Banyo aksesuarları, kornejler, banyo tavan kaplamasının yarım kalan yeri falan. Ben hala eşyaları alıp evime yerleşemedim. Acayip stres bastı. Eşim de sağolsun kaç gündür çarşıya gidiyoruz, geliyoruz, çocuklara soruyor ne yaptınız diye, onlar da okul alışverişi için çıktık diyorlar ama adam ağzını açıp da okullar ne zaman başlıyor veya ne lazım diye bile sormuyor. Forması, çantası, defter kalemi vs, alabildiğim kadarını aldım. Abone devirleriyle beraber tabi annemin bilezik parası bitti gitti. Daha buzdolabı ve aspiratör almam gerekecek, nakliye için para lazım. Televizyonsuz duracağız bir süre, sanırım birkaç yıl sonra anca alırım onu. Daha önce annemin bileziğini ödemem gerekecek.
Ben Kahramanmaraş'ta oturuyorum, Ankara'da avukat kuzenim var. Hukuki anlamda bana yol gösterecek, gerekirse atlar gelirim diyor sağolsun. Kör şeytan diyor ki mahkemede alabileceğin kadar fazlasını al (kuzenim düğün takılarını mahkemenin bana iade edilmesine karar verebileceğini ve nafakayı da çocuk başına 400 gibi bir rakam olabileceğini söyledi) bunun hepsini iste diyor ama sonra düşünüyorum, kendime yakıştıramıyorum. Bu adam yarın öbürgün yeniden evlenecek olsa evini neyle geçindirecek? Ben merhametsiz biri değilim hanımlar, bunca zaman alttan almam da hep bundandı. Ha "deveye diken insana s.ken yaranır" lafını yaşayıp bizzat tecrübe ettim evet, ama ben yapamıyorum yaa. Misal eltimin biri tüm sülalede hırsızlık yaptı, bilezikler dolarlar paralar falan, diğer eltim eşine rest çekti ya ailen ya ben diye, ama ben hiç kötü olamadım. Olmayı istemedim, kendime yakıştıramadım, vicdanım el vermedi. İyi ol, değerin bilinir dedim kendime, olmadı. Diğer gelinlerini el üstünde tutuyorlar şimdi. Benim için ise kız babası olarak babam babasını arayıp çağırmış konuşalım diye. Kayınbaba olacak gelmiş akşamdan haberim vardı demiş. Akşamdan haberin vardı da nasıl uyudun, nasıl ertesi gün ikindine kadar o telefona sarılmadın, hadi babamı aramadın nasıl benim yanıma gelmedin? Ulan paraya ihtiyacın oldumu aramasını gelmesini çok iyi biliyodun. Oğlan babası olarak ilk arayan o olması gerekirken babam aramasa hiç arayacağı yokmuş yani. Neyse ben geldim ki babamla parkta oturuyorlar. Babam hadi yukarı çıkalım dedi, kayınbaba "dur hocam, belki gelinin konuşacağı laf yukarda değik burda" dedi. Ben şok! Sonra dedi "biz herkesin kararına saygı duyarız, herkes istediği hayatı yaşamakta özgür". Ulan yuh! Ben bunca yıldır sana da ailene de saygıda sevgide kusur etmemişim, değerim bu muydu? Gerçekten herkes imrenirdi bize, gelin kaynana gibi değilsiniz derlerdi. Çünkü iyi olmak, iyi davranmak, iyiliği yaymak bilinciyle büyütüldüm ben, hep öyle davrandım. Tüm sülalesi bana aşıktı resmen. Ama şimdi, kayınbabam bana bi kez bir ricada bile bulunmuyor.
Amaaaan, uzun hikaye benimkisi. Çok da detaya girmeyeyim. Yine baya uzun yazdım galiba. Okumaya üşenenler yine olacaktır, lütfen sizden ricam okumaktan gözleriniz yoruluyorsa bir de yazarak parmaklarınızı yormayın, sessizce çekilin. Sonra siz tepki alıyorsunuz. Ben saygı duyuyorum tabi, yine isterseniz de yazabilirsiniz. Lakin şunu da belirteyim ki burası dert paylaşılan forum yani forumun bu bölümünün adı BİR DERDİM VAR ve burada herkesin farklı farklı sıkıntıları var. Ayrıca özetlencek bir durum değil bu. Yani "starbukcsta kahvem yanlış geldi, garson bana çemkirdi" falan gibi bir durum olsa idi, yani tek olaylık bir durum olsa idi emin olun gereksiz laf kalabalığı yapmazdım. :)
Tekrar herkese teşekkür ederim. Kentimde yaşayan forumdaşlarım varsa yeni evime taşınınca kahveye beklerim. Amerikan mutfak 1+1 küçücük bir daire ama olsun, maksat gönüller bir olsun.
Beyinde ortaya çıkan kitleler lazerle tedavi edilebiliyor. Ama yaygın bir uygulama değil. bir arkadaşım beynindeki kanserli kitleden kurtuldu. Kitle dışında herhangi bir doku zarar görmedi. Yanlış hatırlamıyorsam acı badem hastanesinde, bu alanda uzmanlaşmış bir doktora yaptırmıştı. Kendiniz araştırmalısınız. Doktorlar bu yeni uygulamalara hastaları yönlendirmiyorlar. Biraz da para gerekiyor.. araştırın bir. Geçmiş olsun. Zormuş gerçekten yaşadıklarınız.Herkese merhaba. Güzel bir havanın estiği böyle tatlı bir eylül günü, çok şairane şeyler yazmak gelirdi aslında içimden. Fakat maalesef içim paramparça, kalbim darmadağın, kafam karmakarışık...
11 yıllık evliyim. Evliliğimden iki evladım var. 10 yaşında bir kız ve 6,5 yaşında kalp hastası bir oğlan. Evliliğim süresince eşimle doğru düzgün iletişim kuramadık hiç. O hep ya ailesi ile vakit geçirir, yada bilgisayarla. Ben sadece gece yatakta aklına gelirdim. Bu böyle seneler sürdü. Etraftaki insanlara karşı ise ben hep mutlu aile tablosu çizdim. Eşini çok seven aşık bir kadın ve sadakatli bir adam portresi yani. Uzunca bir süre çalışmadım ben. taa ki oğlum iki yaşına gelene kadar. oğlum iki yaşına geldiğinde bir işe girdim. yaklaşık 8-9 ay çalıştıktan sonra bir iş değişikliği yaptım. Bu yeni işimde oldukça yoğun bir tempo içindeydim ve bazı günler çalışma saatim biraz uzuyordu.
Ben boşanma kararı alma sebebimi anlatacaktım değil mi yaa, lafı dolandırmışım baya. Neyse, günlerden sonra bu yoğun iş temposu ağır geldi ve şiddetli baş ağrıları çekmeye başladım. ne ilaç, ne iğne kar etmiyor ama, öyle böyle değil. Migreni olan bir kadınım, düşünün migrenden daha berbat ağrılardı bunlar. Neyse, bigün işten izin alıp nörolojik muayeneye girdim. MR istediler, MR da maalesef gece 11 gibi bir saate randevu verdi. Neyse eşimle beraber gittik, MR çekildim falan. Sonra MR sonucunu doktora gösterme günü geldi, sabah eşim beni işe bırakmaya yeltenince dedim bugün hastaneye gideceğim ya unuttunmu diye. Neyse efenim, o gün muayenede beynimde iki adet araknoid kist olduğunu öğrendim. Bunlar birinin beynin görme merkezine, diğerinin ise beynin hafıza merkezine yakın olduğunu söylediler. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ya kör kalırsam, ya hafıza kaybı olursa felan binbir kaygı içimde. Doktor diyo bunun tedavisi yok, anca bigün bi bayılma veya felç felan olursa anca o zaman ameliyat gerekir, o güne dek yapacak bişey yok. Neyse, ben bunu duydum eve gittim. O gün de kızımın doğumgünü ve annemlerdeyiz, ablamlar falan da gelmiş hep. Benim adam yalnız karşıki dağdan serin, ne bi pasta, ne bi hediye felan, tabi benim kontrolü de sorduğu yok. Ben bi pasta sipariş ettim, yemekten sonra hepberaber yiyoruz. O sırada da ablamın eşinin iki yiğeninden bahsediliyor; ikisi de beyin tümörü sebebiyle defalarca ameliyat olmuş kişiler ve durumları oldukça sıkıntılı. Ben onları duyuyorum ama aklım beynim duygularım karmakarışık. Gece oldu, eve gittik, ben yine baş ağrısı, biraz da kaygı ile oturma odasında kanepede sabahladım. Ertesi gün işten izin alıp başka bir doktora gittim, ondan bir kaç gün sonra başka doktora. Hani tek doktorun sözüyle beklemek istemiyorum, bi tedavi ihtimali varsa diye tutunacak dal arıyorum yani. Hepsi aynı şeyleri söyledi. Bu arada işten sürekli izin aldığım için de işler aksıyor ve akşamları bir kaç saat geç çıkıyorum tabi işten. Eşim ise, bana doktor kontrolünü veya başımın ağrılarının nasıl olduğunu sormak yerine kafasında binbir farklı senaryo yazıyormuş meğer. O alışkın değil tabi, onların aile yapısı kızlar okumaz çalışmaz mantığında. Ben eşimin ileri görüşlü olduğunu sanırdım ama meğer o da o kafadaymış. Bi gün bana tuttu dedi patronunla aranda bişey mi var? Ben şok. NASIL düşünebilir böyle bişey? beni hiç mi tanımamış? Aynı yastığa baş koyduğum adam, başka biri böyle bir imada bulunsa cinayet işlemesi gerekirken nasıl olur da böyle bir şüpheye düşer? Üstelik de ben öyle işveli cilveli bir kadın değilim, aklı başında, oturup kalkmasını bilen, hatta babamın erkek gibi yetiştirdiği kızıyım ben. Neyse, dedim sen benim rahatsızlığımı hiç merak etmiyor musun? ne rahtsızlığı demesin mi? Yahu beraber gidip MR çektirdik ya, ne zaman gittik? Neyse, en sonunda dedim, durum böyleyken böyle, beynimde iki tane kist var ve bu sebeple farklı doktorlara gittim, bu yüzden de kayıp zamanı telafi etmek için işten geç çıktığım günler oldu vs vs. Sonra dedim, ben bunu annemlere bile anlatmadım, kaygılanmasınlar diye, sen de anlatma kimseye falan dedim. Gerçekten de annem çok evhamlı kadındır, en ufak problemler annemin beyninde çığ olur. Bu söylediklerime rağmen eşim ertesi gün doktora gitmiş, doktora sormuş nesi var diye, doktor da ciddi bişey değil demiş (yada onun aklında o kadarı kaldı, bilemiyorum), sonra annemlere gitmiş hemen, demiş kızınızın beyninde kist varmış ama ciddi bişey değilmiş sordum ben doktora. Fakat bizim evde huzurumuz yok, evde yüzüme bakmıyor, yanımda yatmıyor, giyinip süslenip işe gidiyor, işten geç saatlerde çıkıyor falan filan. sonra ablamlara gitmiş, onlara da boyun büküp acitasyon yapmış biraz. Sonra eniştemin yanına gitmiş, ona da aynı şekilde tabi. Sonra telefonum bi çaldı, ablam bana ağzına geleni sayıyor. Sanırsınız patronumla yatıyorum ben. Annem babam tarumar oldular tabi. Eniştemle oturup yatak odamı konuşmak zorunda kaldım. Öyle utanç verici bir durumdu ki bu. Neyse, gel zaman git zaman bir gün yine işten bi yarım saat geç çıktığım bir gündü. Maalesef bir esnafın yanında çalışırken, hele bir de adamın siyasi bir kesime yakınlığı varsa, geleni gideni, müşterisi bitmiyor. Yine öyle bir günde eşim tuttu patronun odasına daldı. O sanıyor ki şirkette bi tek patronla ben varım. halbuki tüm teknik personel bekleme salonunda, müdürler falan da patronun odasında o sırada, toplantı var. Eşim içeri girdi, "karımın geç saatlere kadar çalışmasından ben rahatsızım, bundan sonra 4buçuk dedi mi çıkacak işten, cumartesileri de çalışma falan yok" demesin mi? ulan benim mesai 8-6 haftada 6 gün. Neyse, eşim rüzgar gibi esip gürleyip çıktı, eve gittik. Ağzımı açıp tek kelime etmedim, o da etmedi. Ertesi gün oldu, bi baktım patronda ATEŞ OLMAYAN YERDEN DUMAN ÇIKMAZ rahatlığı. Bi böyle tavırlar değişik, ses tonu, imalı bakışları falan. En fazla bir ay dayanabildim. Bir ay sonra çıktım işten. İşten çıkınca da tüm maaşımı harcayıp eşimi tatile çıkardım. Tatile çıkardım diyorum çünkü biz balayına bile gitmemiştik, hiç tatile gitmedik hatta ondan başka. Neyse, benim fatura yatırmak için bile işten izin almayıp, beni hamileliğimde de bebekliyken de yürüye yürüye fatura ödemeye gönderdiği halde beni şikayet etmek için saatlerce izin alabilen kocamı affetmek için elimden geleni yapıyordum yani. Üzerinden bir zaman geçti, tatilden geldik beni yine şikayet etmiş evde bacı kardeş yaşıyoruz bilmem ne diye. Her iki üç ayda bir ablamdan eniştemden ultimatom yiyorum ama ben, kocama kadınlık yapmam yönünde. Bir zaman sonra eniştemin müdürü olduğu kurumda taşeron olarak çalışmaya başladım. ZAman zaman ek mesai oluyordu ve saati saatine mesai ücretini de veriyorlardı. Eşim bu mesaileri problem etmeye başladı bu sefer de. Neymiş, evde durmalıymışım. Halbuki kendisi işi gereği bazen de keyfi olarak işten çok geç gelir, haftasonu bile gider ve bir defa bile mesai ücreti almamıştır. Neyse, bak dedim bu mecburi, ben gelmem deme hakkım yok. Ama anlamıyor adam, her hafta her hafta kavga kıyamet. En sonunda yine bir gün annemlerde bu konuyu konuşurken birden kalktı gitti. Beni çocuklarla annemlerde bıraktı. Sanki kedi azıtır gibi. Taaaa iki gün sonra annesine çamaşır deterjanı lazım olunca aklına geldim ben. O dakikaya kadar arayıp sormadı bile. Yine de affettim. Ama gönlüm kırıldı tabi, o kırgınlıkla evliliğimizin ilk yıllarından itibaren kırıldığım herşey gözümün önünde canlanmaya başladı bir bir. ona anlattığım, anlatmadığım herşey içime dert olmaya başladı. Bu arada eniştemle biz iyice kavga halindeyiz tabi, iyice haya perdesi yırtılmış aramızda. O bana diyor ki erkek her zaman haklıdır, ben diyorum ki bana haksızlık yapan birini neden savunuyorsun ki falan. Bu adam hem anne babamın üzerinde etkisi çok büyük olan biri, hem de iş yerimde cumhurbaşkanı gibi sayılan biri. En son işyerimde bi kavga ettik eniştemle, ama herkes duyuyor bizi. Tüm mesai arkadaşlarıma rezil olmuşum. O gün eşime dedim bu son hakkın, son şansın. Ya düzelteceksin, ya batıracaksın herşeyi. Tüm ipler senin elinde artık. Dedim ben ailemle bu duruma geldikten sonra artık senin ailenle de görüşmek istemiyorum. Kendi ailemle gülüp oynayamıyorken, senin ailenle gülüp oynamak da istemiyorum. Başka bir şehirden iş bul, gidelim burdan. O da bakarım dedi ama sırf o anı kurtarmak için söylediği bişey tabi. Bu olayların üzerinden bir ay kadar geçmişti ki, oğlumuzun kalp hastası olduğunu öğrendik. Hatta o zamanlar da yine buraya yazmıştım, sizlerle paylaşmıştım. Oğlumuzun sağlığı için işten ayrılmam gerekti. Yaklaşık bir yıldan fazladır evdeyim, çalışamıyorum şuan. Fakat zaman zaman iş teklifleri geliyor. Hepsini reddetmiştim gelen tekliflerin ve eşime de anlatmıştım. Sonra bi gün yine iş teklifini reddettiğim kişilerden biri bana başka bir teklifle telefon açtı. Dedi ki çocuğun durumundan dolayı evde olman gerekiyor ve benim de evden yapılabilecek bir iş atılımım olacak, sen bu işten iyi anlarsın, ne dersin? Olur dedim, iş fikri internet haberciliği idi. Biz bunu konuşurken eşim geldi, bağıra bağıra "ne zaman bitecek bu telefon görüşmen" felan diye kızdı. Karşıdaki adam da "enişteye selam söyle, müsait olduğunda konuşalım" deyip kapattı. Eşime dedim bak evden yapacağım bir iş bu, ayda 300-400 belki daha fazla bir para geçecek elime, ev ekonomisine katkı için olabilir diyordum ben, sen neden böyle davrandın ki şimdi falan. Bana bağırdı "benden izinsiz bişey yapamazsın, benden izinsiz çalışamazsın, kimseyle konuşmayacaksın, görüşmeyeceksin, kıskanıyorum seni" falan filan. Halbuki evlendik evleneli, elektrikçisi, tesisatçısı, mobilyacısı, bakkalı, marketi, manavı vs hepsiyle ben ilgilenirim çünkü o yapmaz. Ulan dedim o kadar kıskanıyorsan o zaman erkek işi olan her işi de kendin yapacaksın, beni muhattap etmeyeceksin elin adamlarıyla falan. (O dönemde vantilatör bozulmuştu ve kalp ameliyatı olmuş bir çocuk bizimki gibi sıcak bir evde çok büyük risk altındaydı. Buna rağmen eşim altında araba olmasına rağmen vantilatörü tamire götürmedi ve ben koskoca vantilatörü alıp elimde taşıyarak tamire götürdüm getirdim. Tam 3 hafta eşimin onu tamir ettirmesini bekledik çocuklarla.)
Oğlanın sıcaktan sürekli burnu kanıyordu ve doktordan randevu almak konusunda kılını bile kıpırdatmamıştı eşim. Bu telefon konuşmasına verdiği tepki ve oğlanın sağlığı konusunda aşırı vurdumduymaz oluşu tuz biber ekti ve ayrılma kararı aldım. Ailesi veya arkadaşları ile ilgili konularda pervane olan adam bizim için kılını kıpırdatmıyordu cünkü. Aslında evliliğin başından beri böyleydi ama o zamanlar ben alttan alıyordum. Şimdi aynıları çocuklarıma da yapılıyor olunca bende şartel attı. Önce çocuklarla durumu paylaştım, kabul ettiler hemen. Annemle ve babamla konuştum, onlar da kabul ettiler. Ben de teklif olarak gelen işlerden birini kabul ettim ve muhtemelen 1 ay kadar sonra yeni açacakları yerde çalışmaya başlayacağım. Bir ev tuttum annemlere yakın, 1+1 küçücük bir ev. Kendisine ve ailesine de söyledim, bayramdan sonra gidiyorum ben diye. Lakin eşim hem ayrılmak istemiyorum dedi, hem de bayram tatili boyu yani bayram öncesi ve sonrasında her gün nişandan vazgeçen kardeşinin nişanını düzeltmeye çalıştı, hem de ailesi ile bayram kutladı. Kendi yuvasını toparlamak için yine tek bir hamle yapmadı. Ben de artık kararımda oldukça eminim. Boşanıyorum.
Bu süreçte maalesef kendimi berbat hissediyorum zira evliliğim süresinde tüm sosyal hayatı cebren ve hile ile bitirilmiş bir kadınım ben, yani hiç arkadaşım yok. hepi topu üç kardeştik, biriyle küsüm ablamın, ablamın biri de şehir dışında yaşıyor. Ben ise, oğlum için çalışmamam gerekiyor ama sırf bana inadından benim telefon faturamın otomatik ödemesini bile iptal eden adamdan tek kuruş yardım göremeyeceğim belli olduğundan çalışmak zorunda kalacağım. Kendimi tükenmiş hissediyorum.
Bana bir yol gösterin lütfen. Eşi ölmüş kadına yardım var da, boşanmış kadınlara da var mı bir yardım? Yani ne bileyim, biraz devlet desteği olsa, biraz da mahkeme nafaka bağlarsa, ben de evden iş yaparım, çocuklarımın yanında olurum istiyorum. Bu devlet destekleri konusunda bilgisi olan varsa lütfen yazsın. Ayrıca evden yapabileceğim işler konusunda da lütfen bana ulaşın. Yani yazarların kitap daktilo ettirmesi de olur, mandal paketleme de olur, ne iş olursa. Bilgisayar kullanımında oldukça iyiyim. Evliliğim için tahsilimi yarım bırakmış olsam da ingilizce bölümü okudum ve dil biliyorum. Yani ne bileyim, muhasebeden anlarım. Bana ne olur bir yol gösterin. Annem babam oldukça yaşlı, kendileri ile birlikte oturmamı istediler ama ben reddettim çünkü birbirimizi çok yıpratırız bu şekilde. Ayrı ev tuttum ama bu şekilde de çocukların okula gidip gelmesi konusunda hep onlar yorulacak ve benim de gözüm arkada kalacak. Oğlum geçen yıl ameliyat oldu ve şimdi 1e başlayacak, acaba koridorda koşacakmı, kavgamı edecek aklım hep onda kalacak. Keşke evden yapabileceğim bir iş olsa ve keşke devletten alabileceğim bir yardım olsa.
Çok uzun yazdım kızlar, kusura bakmayın. Maddi manevi her türlü desteğe ihtiyacım var. Hepinizi öpüyorum.