Bu ne perhiz, ne lahana turşusu demek istiyorum. Irktan ırka değişiyor duyarlar da. Hanımefendinin eşi Arap diye yerden yere vurulmuş, bir başka arkadaşımızın konusunda ise hanımefendi sırf eşim Doğulu o yüzden ailesiyle anlaşamıyoruz dedi diye linç edildi resmen. Herkesi 2 konuyu da tekrar okumaya davet ediyorum. Sonra da belki diğer konu sahibinin gönlünü almalı.
Konuya gelirsek, çok güzel tavsiyeler gelmiş zaten. Bence, yıldırma politikası en doğrusu. Eşine, kayınvalidene hatta halaya, sürekli sor, onlar gülünce sen de gül, ne oldu ne dedi, hep sor. Sıkılma eğilimi gösterdiklerinde, dışlanmış hissediyorum, aranıza girmek istiyorum, nolur bana da Arapça öğretin de. Hem iyi niyetinden etkilenirler, hem de yaptıklarının farkına varırlar diye düşünüyorum. He varmazlarsa, devam ederse, senin hakkında her kötü yorum geldiğinde eşiniz zaten bu sefer müdahele eder. Benim melek eşim aralarına girmek istedi de annemler almadı der. Her zaman söylerim, surat asıp oturmanın kimseye faydası yok. O gün yaşadıklarınızdan sonra evinize gidin, yatın yatağınıza,sarılın kocanıza, "Beyim, böyleyken böyle, üzülüyorum, ne yapabilirim"diye fikir alışverişi yapın. Anneler neden oğullarının üzerinde söz sahibidir bir düşünün. Her türlü analık hakkını bir kenara bırakın da, evlatlarına vicdan yaptırırlar. Siz de yaptırın vicdanınızı. Ezilmişi oynayın, huyuna,suyuna gidin, alttan alttan geçirin adama.