canım sıkkın sabah sabah yazıyorum.
eşimle beş sene önce sevdik bribirimizi, demek ki sevmemişiz yeterince şimdi daha iyi anlıyorum. evleneceğimiz sıra bir kapan baskısı. hadi Allah rızası için dedik kapandık. evliliğimizin ikinci günü eşimin kutudaki fotoğraflarını karıştırırken eşimin eski sevgilisinin fotoğrafı karşıma çıkıyor. sayıp sövüyorum eşime bunun işi ne burda, karışmış unutmuşum diyor, yahu aradan seneler geçmiş nasıl unutmuşum burda işte. o gün benim için unutulmaz bir gün. kıza sayıp sövüyorum bi yandan onun tepkisini ölçmek için, eşim ise bana kızıyor bir yandan....sevgimi birden düşürdü bu durum, eşimi benimseyemedim zannederim ki o günden sonra çünkü başladı her şey.... bana ait değilmiş gibi... sinek küçük mide bulandırır misali benim midemi hep hala daha bulandırır bu olay.. (dalı budağı da var ama girmek istemiyorum burda detaylarına)
5 senelik evliliğimizde hep aktif biri oldu, ilgi alakası genelde dışarı işlerindeydi. evin hiçbir ihtiyacını eksik bırakmaz ama beni bırakır. çocuk doğduktan sonra bebekle uyumaya başladım, iki senedir ayrı yerlerde uyuyoruz eşimle. ben kafaya takmıyorum, o da kafaya takmıyor, öyle görünüyor....
ben alakamı bebeğe yöneltince onu iyice bıraktım, o da vakıf makıf işiydi oydu buydu iyice iş dünyasına dalmış vaziyette.... evde genel manada huzurumuz ehh fena sayılmaz... ama zırt pırt küçücük şeylerden tartışmaya başlıyoruz. onu çok kibirli buluyorum, her lafı bana batıyor. o ise beni kaba buluyor, kadın öfkesini göstermemeliymiş, ağlasa da ip gibi akmalıymış sessizce vs. annesi gibi bir kadın istiyor, beni annesiyle kıyaslıyor. evde sesimiz çok yükselmez gerçi, bebeği kötü etkilememek için uzak dururum kasıtlı olarak ama insan sinirleri işte bozuluyor. birbirimize batıyoruz arkadaşlar. esprilerimiz bile batıyor sanki...
10 sene önceki duygusal bir birlikteliğimin izleri yapıştı yakama bu aralar, rüyalarıma girip duruyor. eşime olan sevgimi sorguluyorum. sanki mantığım ve yuva dirliği için yaşıyor gibiyim. içgüdülerimle hareket etmiyorum asla. etmem de..
eşime ne hissediyorum: beni sevmiyormuş gibi, ben onun hoşuna giden bir şey yaptıkça beni seviyormuş gibi, şartlı sevgi gibi... bana tahammülü yok gibi... beni tanımıyor eşim, yüreğimin içini göremedi hiçbir zamani beni keşfedemedi, inemedi iç dünyama...bence o bir odun gibi, bense su... biz iletişim kuramıyoruz hayat ayrı pencerelerden bakıyoruz sanırım.birbirimizi kabullendiğimize gerçekten eş gibi gördüğümüze inanmıyorum. kendimi iyi hissetmek istiyorum, eşimle mutlu olmak, ASLINDA EŞİMLE YENİDEN AŞIK OLMAK istiyorum.. ama o duygulardan öyle uzağım ki... sadece tek taraflı değil, ikimiz e halimizle tavrımızla ilişkiyi yıprattık biliyorum.. soğuk savaşlarımız vardır bizim, küseriz, bilhassa eşim günlece surat yapabilir en basit bir şeyden. ona az sesimi yükseltsem iş bitmiştir, ona hakarettir bu çünkü... burcu terazi belki ondan bu bakış açısı diyorum.. ama insan 5 senede birbirine alışamaz mı be kardeşim....
mutsuzum, yani genel anlamda mutluyum da, eşim açısından mutsuzum.. ):
yeninden sevmek, kırılan kalpleri onarmak, tedavi edip, bembeyaz bir sayfa açmak mümkün mü kızlar... bilhassa evlilerin yorumlarına ihtiyacım var
canım sıkkın sabah sabah yazıyorum.
eşimle beş sene önce sevdik bribirimizi, demek ki sevmemişiz yeterince şimdi daha iyi anlıyorum. evleneceğimiz sıra bir kapan baskısı. hadi Allah rızası için dedik kapandık. evliliğimizin ikinci günü eşimin kutudaki fotoğraflarını karıştırırken eşimin eski sevgilisinin fotoğrafı karşıma çıkıyor. sayıp sövüyorum eşime bunun işi ne burda, karışmış unutmuşum diyor, yahu aradan seneler geçmiş nasıl unutmuşum burda işte. o gün benim için unutulmaz bir gün. kıza sayıp sövüyorum bi yandan onun tepkisini ölçmek için, eşim ise bana kızıyor bir yandan....sevgimi birden düşürdü bu durum, eşimi benimseyemedim zannederim ki o günden sonra çünkü başladı her şey.... bana ait değilmiş gibi... sinek küçük mide bulandırır misali benim midemi hep hala daha bulandırır bu olay.. (dalı budağı da var ama girmek istemiyorum burda detaylarına)
5 senelik evliliğimizde hep aktif biri oldu, ilgi alakası genelde dışarı işlerindeydi. evin hiçbir ihtiyacını eksik bırakmaz ama beni bırakır. çocuk doğduktan sonra bebekle uyumaya başladım, iki senedir ayrı yerlerde uyuyoruz eşimle. ben kafaya takmıyorum, o da kafaya takmıyor, öyle görünüyor....
ben alakamı bebeğe yöneltince onu iyice bıraktım, o da vakıf makıf işiydi oydu buydu iyice iş dünyasına dalmış vaziyette.... evde genel manada huzurumuz ehh fena sayılmaz... ama zırt pırt küçücük şeylerden tartışmaya başlıyoruz. onu çok kibirli buluyorum, her lafı bana batıyor. o ise beni kaba buluyor, kadın öfkesini göstermemeliymiş, ağlasa da ip gibi akmalıymış sessizce vs. annesi gibi bir kadın istiyor, beni annesiyle kıyaslıyor. evde sesimiz çok yükselmez gerçi, bebeği kötü etkilememek için uzak dururum kasıtlı olarak ama insan sinirleri işte bozuluyor. birbirimize batıyoruz arkadaşlar. esprilerimiz bile batıyor sanki...
10 sene önceki duygusal bir birlikteliğimin izleri yapıştı yakama bu aralar, rüyalarıma girip duruyor. eşime olan sevgimi sorguluyorum. sanki mantığım ve yuva dirliği için yaşıyor gibiyim. içgüdülerimle hareket etmiyorum asla. etmem de..
eşime ne hissediyorum: beni sevmiyormuş gibi, ben onun hoşuna giden bir şey yaptıkça beni seviyormuş gibi, şartlı sevgi gibi... bana tahammülü yok gibi... beni tanımıyor eşim, yüreğimin içini göremedi hiçbir zamani beni keşfedemedi, inemedi iç dünyama...bence o bir odun gibi, bense su... biz iletişim kuramıyoruz hayat ayrı pencerelerden bakıyoruz sanırım.birbirimizi kabullendiğimize gerçekten eş gibi gördüğümüze inanmıyorum. kendimi iyi hissetmek istiyorum, eşimle mutlu olmak, ASLINDA EŞİMLE YENİDEN AŞIK OLMAK istiyorum.. ama o duygulardan öyle uzağım ki... sadece tek taraflı değil, ikimiz e halimizle tavrımızla ilişkiyi yıprattık biliyorum.. soğuk savaşlarımız vardır bizim, küseriz, bilhassa eşim günlece surat yapabilir en basit bir şeyden. ona az sesimi yükseltsem iş bitmiştir, ona hakarettir bu çünkü... burcu terazi belki ondan bu bakış açısı diyorum.. ama insan 5 senede birbirine alışamaz mı be kardeşim....
mutsuzum, yani genel anlamda mutluyum da, eşim açısından mutsuzum.. ):
yeninden sevmek, kırılan kalpleri onarmak, tedavi edip, bembeyaz bir sayfa açmak mümkün mü kızlar... bilhassa evlilerin yorumlarına ihtiyacım var
Eşiniz sizden uzaklaşmamış, siz eşinizden uzaklaşmışsınız. Hatta onu da kendinizden uzaklaştırmışsınız. Bir eski sevgili fotoğrafını bu kadar büyütmek çok abartılı bir tepki bana göre. Yatkları ayırmak zaten başlı başına büyük bir hata. Siz anne babalıktan önce karı kocasınız. Bunu göz ardı etmemeliydiniz.canım sıkkın sabah sabah yazıyorum.
eşimle beş sene önce sevdik bribirimizi, demek ki sevmemişiz yeterince şimdi daha iyi anlıyorum. evleneceğimiz sıra bir kapan baskısı. hadi Allah rızası için dedik kapandık. evliliğimizin ikinci günü eşimin kutudaki fotoğraflarını karıştırırken eşimin eski sevgilisinin fotoğrafı karşıma çıkıyor. sayıp sövüyorum eşime bunun işi ne burda, karışmış unutmuşum diyor, yahu aradan seneler geçmiş nasıl unutmuşum burda işte. o gün benim için unutulmaz bir gün. kıza sayıp sövüyorum bi yandan onun tepkisini ölçmek için, eşim ise bana kızıyor bir yandan....sevgimi birden düşürdü bu durum, eşimi benimseyemedim zannederim ki o günden sonra çünkü başladı her şey.... bana ait değilmiş gibi... sinek küçük mide bulandırır misali benim midemi hep hala daha bulandırır bu olay.. (dalı budağı da var ama girmek istemiyorum burda detaylarına)
5 senelik evliliğimizde hep aktif biri oldu, ilgi alakası genelde dışarı işlerindeydi. evin hiçbir ihtiyacını eksik bırakmaz ama beni bırakır. çocuk doğduktan sonra bebekle uyumaya başladım, iki senedir ayrı yerlerde uyuyoruz eşimle. ben kafaya takmıyorum, o da kafaya takmıyor, öyle görünüyor....
ben alakamı bebeğe yöneltince onu iyice bıraktım, o da vakıf makıf işiydi oydu buydu iyice iş dünyasına dalmış vaziyette.... evde genel manada huzurumuz ehh fena sayılmaz... ama zırt pırt küçücük şeylerden tartışmaya başlıyoruz. onu çok kibirli buluyorum, her lafı bana batıyor. o ise beni kaba buluyor, kadın öfkesini göstermemeliymiş, ağlasa da ip gibi akmalıymış sessizce vs. annesi gibi bir kadın istiyor, beni annesiyle kıyaslıyor. evde sesimiz çok yükselmez gerçi, bebeği kötü etkilememek için uzak dururum kasıtlı olarak ama insan sinirleri işte bozuluyor. birbirimize batıyoruz arkadaşlar. esprilerimiz bile batıyor sanki...
10 sene önceki duygusal bir birlikteliğimin izleri yapıştı yakama bu aralar, rüyalarıma girip duruyor. eşime olan sevgimi sorguluyorum. sanki mantığım ve yuva dirliği için yaşıyor gibiyim. içgüdülerimle hareket etmiyorum asla. etmem de..
eşime ne hissediyorum: beni sevmiyormuş gibi, ben onun hoşuna giden bir şey yaptıkça beni seviyormuş gibi, şartlı sevgi gibi... bana tahammülü yok gibi... beni tanımıyor eşim, yüreğimin içini göremedi hiçbir zamani beni keşfedemedi, inemedi iç dünyama...bence o bir odun gibi, bense su... biz iletişim kuramıyoruz hayat ayrı pencerelerden bakıyoruz sanırım.birbirimizi kabullendiğimize gerçekten eş gibi gördüğümüze inanmıyorum. kendimi iyi hissetmek istiyorum, eşimle mutlu olmak, ASLINDA EŞİMLE YENİDEN AŞIK OLMAK istiyorum.. ama o duygulardan öyle uzağım ki... sadece tek taraflı değil, ikimiz e halimizle tavrımızla ilişkiyi yıprattık biliyorum.. soğuk savaşlarımız vardır bizim, küseriz, bilhassa eşim günlece surat yapabilir en basit bir şeyden. ona az sesimi yükseltsem iş bitmiştir, ona hakarettir bu çünkü... burcu terazi belki ondan bu bakış açısı diyorum.. ama insan 5 senede birbirine alışamaz mı be kardeşim....
mutsuzum, yani genel anlamda mutluyum da, eşim açısından mutsuzum.. ):
yeninden sevmek, kırılan kalpleri onarmak, tedavi edip, bembeyaz bir sayfa açmak mümkün mü kızlar... bilhassa evlilerin yorumlarına ihtiyacım var
Vuu ne güzel yazmışsın. Kaba değilsin yani bellionunla da konuşsana böyle?
Eski sevgilisinin resmini gerçekten unutmuştur.OlabiliyorçBazen ben bile fotoğpraf albümünü karıştırırken çoook alakasız bir foto görebiliyorum.Aaa bunu ne zaman buraya koymuşum diyorum.Eşinin eski sevgilisine sayıp sövmen ne alaka.Bir ilişki yaşamışlar bitmiş gitmiş.Senin başını o kapatmak istedi diye kapandıysan yanlış.Ama sen Allah rızası için kapandıysan ve eşinde buna vesile olduysa,o kapattı diye lafını bile etmemelisin.canım sıkkın sabah sabah yazıyorum.
eşimle beş sene önce sevdik bribirimizi, demek ki sevmemişiz yeterince şimdi daha iyi anlıyorum. evleneceğimiz sıra bir kapan baskısı. hadi Allah rızası için dedik kapandık. evliliğimizin ikinci günü eşimin kutudaki fotoğraflarını karıştırırken eşimin eski sevgilisinin fotoğrafı karşıma çıkıyor. sayıp sövüyorum eşime bunun işi ne burda, karışmış unutmuşum diyor, yahu aradan seneler geçmiş nasıl unutmuşum burda işte. o gün benim için unutulmaz bir gün. kıza sayıp sövüyorum bi yandan onun tepkisini ölçmek için, eşim ise bana kızıyor bir yandan....sevgimi birden düşürdü bu durum, eşimi benimseyemedim zannederim ki o günden sonra çünkü başladı her şey.... bana ait değilmiş gibi... sinek küçük mide bulandırır misali benim midemi hep hala daha bulandırır bu olay.. (dalı budağı da var ama girmek istemiyorum burda detaylarına)
5 senelik evliliğimizde hep aktif biri oldu, ilgi alakası genelde dışarı işlerindeydi. evin hiçbir ihtiyacını eksik bırakmaz ama beni bırakır. çocuk doğduktan sonra bebekle uyumaya başladım, iki senedir ayrı yerlerde uyuyoruz eşimle. ben kafaya takmıyorum, o da kafaya takmıyor, öyle görünüyor....
ben alakamı bebeğe yöneltince onu iyice bıraktım, o da vakıf makıf işiydi oydu buydu iyice iş dünyasına dalmış vaziyette.... evde genel manada huzurumuz ehh fena sayılmaz... ama zırt pırt küçücük şeylerden tartışmaya başlıyoruz. onu çok kibirli buluyorum, her lafı bana batıyor. o ise beni kaba buluyor, kadın öfkesini göstermemeliymiş, ağlasa da ip gibi akmalıymış sessizce vs. annesi gibi bir kadın istiyor, beni annesiyle kıyaslıyor. evde sesimiz çok yükselmez gerçi, bebeği kötü etkilememek için uzak dururum kasıtlı olarak ama insan sinirleri işte bozuluyor. birbirimize batıyoruz arkadaşlar. esprilerimiz bile batıyor sanki...
10 sene önceki duygusal bir birlikteliğimin izleri yapıştı yakama bu aralar, rüyalarıma girip duruyor. eşime olan sevgimi sorguluyorum. sanki mantığım ve yuva dirliği için yaşıyor gibiyim. içgüdülerimle hareket etmiyorum asla. etmem de..
eşime ne hissediyorum: beni sevmiyormuş gibi, ben onun hoşuna giden bir şey yaptıkça beni seviyormuş gibi, şartlı sevgi gibi... bana tahammülü yok gibi... beni tanımıyor eşim, yüreğimin içini göremedi hiçbir zamani beni keşfedemedi, inemedi iç dünyama...bence o bir odun gibi, bense su... biz iletişim kuramıyoruz hayat ayrı pencerelerden bakıyoruz sanırım.birbirimizi kabullendiğimize gerçekten eş gibi gördüğümüze inanmıyorum. kendimi iyi hissetmek istiyorum, eşimle mutlu olmak, ASLINDA EŞİMLE YENİDEN AŞIK OLMAK istiyorum.. ama o duygulardan öyle uzağım ki... sadece tek taraflı değil, ikimiz e halimizle tavrımızla ilişkiyi yıprattık biliyorum.. soğuk savaşlarımız vardır bizim, küseriz, bilhassa eşim günlece surat yapabilir en basit bir şeyden. ona az sesimi yükseltsem iş bitmiştir, ona hakarettir bu çünkü... burcu terazi belki ondan bu bakış açısı diyorum.. ama insan 5 senede birbirine alışamaz mı be kardeşim....
mutsuzum, yani genel anlamda mutluyum da, eşim açısından mutsuzum.. ):
yeninden sevmek, kırılan kalpleri onarmak, tedavi edip, bembeyaz bir sayfa açmak mümkün mü kızlar... bilhassa evlilerin yorumlarına ihtiyacım var
Pek sevgili bacım genel anlamda sevgi yerini tamamen bi rutin yaşam biçimine dönmüşcanım sıkkın sabah sabah yazıyorum.
eşimle beş sene önce sevdik bribirimizi, demek ki sevmemişiz yeterince şimdi daha iyi anlıyorum. evleneceğimiz sıra bir kapan baskısı. hadi Allah rızası için dedik kapandık. evliliğimizin ikinci günü eşimin kutudaki fotoğraflarını karıştırırken eşimin eski sevgilisinin fotoğrafı karşıma çıkıyor. sayıp sövüyorum eşime bunun işi ne burda, karışmış unutmuşum diyor, yahu aradan seneler geçmiş nasıl unutmuşum burda işte. o gün benim için unutulmaz bir gün. kıza sayıp sövüyorum bi yandan onun tepkisini ölçmek için, eşim ise bana kızıyor bir yandan....sevgimi birden düşürdü bu durum, eşimi benimseyemedim zannederim ki o günden sonra çünkü başladı her şey.... bana ait değilmiş gibi... sinek küçük mide bulandırır misali benim midemi hep hala daha bulandırır bu olay.. (dalı budağı da var ama girmek istemiyorum burda detaylarına)
5 senelik evliliğimizde hep aktif biri oldu, ilgi alakası genelde dışarı işlerindeydi. evin hiçbir ihtiyacını eksik bırakmaz ama beni bırakır. çocuk doğduktan sonra bebekle uyumaya başladım, iki senedir ayrı yerlerde uyuyoruz eşimle. ben kafaya takmıyorum, o da kafaya takmıyor, öyle görünüyor....
ben alakamı bebeğe yöneltince onu iyice bıraktım, o da vakıf makıf işiydi oydu buydu iyice iş dünyasına dalmış vaziyette.... evde genel manada huzurumuz ehh fena sayılmaz... ama zırt pırt küçücük şeylerden tartışmaya başlıyoruz. onu çok kibirli buluyorum, her lafı bana batıyor. o ise beni kaba buluyor, kadın öfkesini göstermemeliymiş, ağlasa da ip gibi akmalıymış sessizce vs. annesi gibi bir kadın istiyor, beni annesiyle kıyaslıyor. evde sesimiz çok yükselmez gerçi, bebeği kötü etkilememek için uzak dururum kasıtlı olarak ama insan sinirleri işte bozuluyor. birbirimize batıyoruz arkadaşlar. esprilerimiz bile batıyor sanki...
10 sene önceki duygusal bir birlikteliğimin izleri yapıştı yakama bu aralar, rüyalarıma girip duruyor. eşime olan sevgimi sorguluyorum. sanki mantığım ve yuva dirliği için yaşıyor gibiyim. içgüdülerimle hareket etmiyorum asla. etmem de..
eşime ne hissediyorum: beni sevmiyormuş gibi, ben onun hoşuna giden bir şey yaptıkça beni seviyormuş gibi, şartlı sevgi gibi... bana tahammülü yok gibi... beni tanımıyor eşim, yüreğimin içini göremedi hiçbir zamani beni keşfedemedi, inemedi iç dünyama...bence o bir odun gibi, bense su... biz iletişim kuramıyoruz hayat ayrı pencerelerden bakıyoruz sanırım.birbirimizi kabullendiğimize gerçekten eş gibi gördüğümüze inanmıyorum. kendimi iyi hissetmek istiyorum, eşimle mutlu olmak, ASLINDA EŞİMLE YENİDEN AŞIK OLMAK istiyorum.. ama o duygulardan öyle uzağım ki... sadece tek taraflı değil, ikimiz e halimizle tavrımızla ilişkiyi yıprattık biliyorum.. soğuk savaşlarımız vardır bizim, küseriz, bilhassa eşim günlece surat yapabilir en basit bir şeyden. ona az sesimi yükseltsem iş bitmiştir, ona hakarettir bu çünkü... burcu terazi belki ondan bu bakış açısı diyorum.. ama insan 5 senede birbirine alışamaz mı be kardeşim....
mutsuzum, yani genel anlamda mutluyum da, eşim açısından mutsuzum.. ):
yeninden sevmek, kırılan kalpleri onarmak, tedavi edip, bembeyaz bir sayfa açmak mümkün mü kızlar... bilhassa evlilerin yorumlarına ihtiyacım var
aynen..ben hep şuna inanırım. bi kadını kabalaştıran eşinin tavırlarıdır.
eşler bazen o kadar ilgisiz o kadar sevgisiz o kadar bencilce davranıyor ki kadın bütün bunlar karşısında bütün naifliğini yitirip içindeki kızgınlığa kırgınlığa yenik düşüp sertleşip kabalaşabiliyor.
bir erkek eşinin gerçekten naif olmasını istiyorsa eşine naif hassas kırılgan olduğunu hissettirmeli. ben seni şöyle istiyorum böyle istiyorum demekle olmuyor.
erkek ya da kadın eşini nasıl istiyorsa eşine ona göre davranmalı.
sen sessiz ol naif ol ben seni seveyim değil.
erkek sevecek sahiplenecek hassa davranacak sonra kadından naif olmasını bekleyecek. ben istediğim davranayım ama sen yine de sessiz ağla yok böyle bi dünya....
sevgili asyasah, öyle güzel yazmışsın ki bir çırpıda okuyuverdim. klavyene sağlık.kapalı eş istediği halde açıklardan seçim yapıp son dakika ya da evlendikten sonra "kapan" baskısı yapan erkeklerden nefret ediyorum !! be adam madem kapalı istiyorsun neden açık birini seçiyorsun!? yada madem açık birini seçtin niye en baştan söylemiyorsun !!
hangi konuda olursa olsun baskı gören insan baskı yapan insandan soğur.. net!
eski sevgilisinin fotoğrafı konusunda tepki vermeniz çok normal olsa da aslında gerçek şudur : genelde erkekler bu tip ayrıntılarla uğraşmazlar, yani onlar biz kadınlar gibi "ayrıldık bütün fotoğrafları yakayım, atayım" diye düşünmezler, sadece çok severken terk edilipte çok acı çeken erkekler fotoları atarlar/yakarlar.. muhtemelen sizin eşiniz de fotoları gerçekten unutmuştur, duygusal sebeplerle saklayacak adam onları sizin gözünüze sokmazdı.. ama sizi kıskandırmak ya da kendince hava atmak gibi saçma sapan bir duyguyla kasten yapmışsa orasını bilemem..
eşiniz kadınların bir adım -hatta bir kaç adım- geride durmasını düşünen tiplerden.. aklı başında bir kadın olarak siz en başından beri bu durumdan rahatsızsınız, bu sebeple sık sık kavga konusu çıkıyor..
aslında siz her şeyi çok güzel anlatmışsınız: eşinizin durumu "şartlı sevgi" ... "benim istediğim gibi bir kadın olursan severim seni, yok olmazsan ezerim seni " mantığında..
burçlara falan da bağlamayın eşinizin bu saçmalıklarını.. ben inanmıyorum burçların etkisine ama inana da saygım sonsuz.. sonuçta inanın ya da inanmayın ne fark eder ki !? adamın karakteri bu değil mi ? sebebinin ne önemi var !..
o kadar soğumuşsunuz ve o kadar sevgisizlik çekiyorsunuz ki 10 yıl önceki ilişkinizi özlemle hatırlıyorsunuz, bu duygudan kendinizi kurtarın, sizi bu duyguya iten şey 10 yıl önceki ilişkinizin güzelliği değil, şu anki ilişkinizin çirkinliği ve yaşadığınız sevgi eksikliği..
bu kadar ezilirken soğumanız da çok normal.. çünkü bunları yapan sevdiğiniz adam.. sevince yapılanlar çok dokunuyor insana..
şimdilerde duygularınız size "kalk git" diyor mantığınız "saçmalama otur" diyor, negatif yanınız "bu ilişki düzelmez" diyor pozitif yanınız "düzeltmeye çalış, bir şeyler yap" diyor
ben de size tavsiye olarak "saçmalama , otur"... "düzeltmeye çalış, bir şeyler yap" diyorum.. peki ama nasıl?
şöyle;
kendinize bir başlangıç belirleyin ama şimdi ama yarın ama 1 hafta sonra .. başlangıç demek her şeye en baştan başlamak demektir.. önce kendi içinizde her şeye yeniden başlayın..bugüne kadar olan biten ne varsa bir kenara koyun, bakın unutun demiyorum çünkü bu mümkün değil, zaten unutmanıza gerek yok, bir kenara koymanız yeterli.. eskide sizi üzen kıran ne varsa bunları düşünmeyin ve konuşmayın, eşinizle de, başkalarıyla da, kendi kendinize de bunları hiç konuşmayın!
sonra bir duşa girin.. çıktıktan sonra aynanın karşısına geçin, sevdiğiniz kıyafetlerden birini giyin, saçınızı, başınızı düzeltin, dilerseniz bir kuaföre gidin.. tüm bunları eşiniz için yapın dediğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz kendiniz için sadece kendiniz için yapın.. çünkü hayatı iyi hissetmenin yolu kendinizi iyi hissetmekle başlar (bak sevdim bu cümlemi, not edeyim bir tarafa).. şimdi de bir tane çikolata yiyin, evet evet mutlaka yiyin, kızınıza da verin.. ohhhh miss
sonra akşam eşiniz geldiğinde, onu sevdiğiniz adam olarak karşılayın, tebessümle söylenen "hoş geldin" den daha güzel ve daha kolay bir karşılama yoktur, bunu deneyin.. yemek içmek faslından sonra sohbet amaçlı sorular sorun eşinize, "günün nasıl geçti, trafik var mıydı, saçın/sakalın uzamış sanki, falanca kişi nasıl (işten veya ailesinden), ben de bugün şunu yaptım, falanca da şöyleymiş (arkadaşlarınızdan veya ailenizden), ben bi kahve içicem sen de ister misin" gibi şeylerle sohbeti uzatın..
sonra, (( aayy bak ben çok heyecanlı anlatıyorum, aynı heyecanı senden de bekliyorum))
sonra, akşam kendi yatağınızda yatın, ama sakın sevişmeyin !.. isteseniz bile, istese bile sevişmeyin.. çünkü amaç fiziksel bağdan önce duygusal bağı kurabilmek.. o isterse ona açık açık "sevişmek değil sana sarılıp uyumak istiyorum" deyin.. ayrıca artık her gece kendi yatağınızda yatın.. birliktelik yasağı sadece 1-2 günlüktür sonrasında serbestsiniz..
sabah onu siz uyandırın, tebessümle günaydın deyin, birlikte kahvaltı yapın ve yine tebessümle onu işe gönderin..
gün içinde bir bahane bulup arayın, "canım, evde şu bitmiş gelirken alır mısın," deyin..
ve tüm bunları her gün yapın, fazlası olsun eksiği olmasın..
birkaç zaman sonra ; birlikte tatile çıkmayı istediğinizi söyleyin, ama öncesinde zamanınıza ve paranıza uygun bir tatil planı yapın.. mesela hafta sonu için yakın bir yer olabilir.. maksat değişiklik olsun, bu ikinize de çok iyi gelecektir.. hatta mümkünse kızınızı ailenize bırakın, mümkün değilse de planın sevimli parçası yapın:))
sonra (( "aaaa..yine mi sonra" demeyin))
evet sonra, yavaş yavaş ondan beklentilerinizi dile getirin.. mesela "canım yaa, keşke akşamları dışarı çıkmasan, bize biraz daha vakit ayırsan" gibi..bir şeye küserse "şu küsme huyumuzdan da bi vazgeçelim artık, çocuk muyuz biz"gibi....bir şeye kızarsa "bu evde bir çocuk var hareketlerimize dikkat etmeliyiz" gibi kırıcı olmayan yapıcı cümleler ve ifadelerle isteklerinizi yeri geldikçe ona söyleyin.. verdiği cevaplar ters bile olsa yapıcı cevap vermeye devam edin, anlamadığında "tamam bunu sonra konuşalım" deyin, ve sonra konuşun..
sık sık beraber yapabileceğiniz planlarınız olsun, akşamları yemek yemeye çıkmak, çay içmeye çıkmak, sinemaya gitmek, yürümek, hafta sonları alışverişe çıkmak, spor yapmak, arkadaşlarla buluşmak gibi size uygun olan aktivitelerden planlarınız olsun.. bu planları önceden yapın ve ona önceden söyleyin, yani "hadi şimdi çıkalım, şunu yapalım" değil de "yarın akşam -veya hafta sonu için- şunu yapalım" şeklinde söyleyin.. böylece sizi ekemez
sakın içimden gelmiyor moduna geçmeyin, madem eşinizle birbirinize yeniden aşık olmak istiyorsunuz o zaman sil baştan başlamak gerek bazen, hayatı sıfırlamak, sil baştan sevmek gerek bazen, her şeyi unutmak !
evet şebnem ferah'ın bu parçası tam sizlik oldu.. ! modunuz düştükçe dinleyin :))
ayrıca modunuzu yüksek tutmak için gün içinde hareketli müzikler dinleyin, ve çikolata yiyin ..
eğer eşiniz modunuzu düşüren hareketlerde bulunursa -ki bu şartlarda biraz zor- tartışmayın, onun yanından uzaklaşıp kızınıza ya da işlerinize yönelin.. kin tutmayın, küsmeyin, yatak ayırmayın !
yuhhh bana ! destan yazmışım sana
hadi tüm bunları sabırla ve sevgiyle deneyin, düzelme olmazsa o zaman tekrar oturur düşünürsünüz
kızınıza sevgiler..
duygusalım doğru. eşimle sorunları yüz yüze konuşmaya çalıştığım zamanlar da oldu çok, ama günün birinde "edebiyat yapma bana" lafını duyunca ben daha öyle uzun uzadıya cümle kurup da kendimi anlatmaya çalışmadım ona. çünkü ona bu edebiyat gibi gelmiş...ayrı yattıgınız her gun bırbırınızden daha da uzaklaşırsınız.bacı kardeş gıbı olursunuz artık..bence once bunu halledın..bellı kı cok duygusal naıf bırısınız...eşınıze bı mektup yazmayı denesenız...bazen yuz yuze konusamıyoruz ama kağıda aktıkça akıyor duygularımız.
seviyorum tabi. ama öflekenince de nefret ediyorum ondan. nefret ettiğim zamanlar sevdiğim zamanladan çok daha fazla doğrusu... ona böyle acayip bir öfkem var, hıncını alamazsın ya hani, öyle bir şey... tatlı tatlı havadan sudan konuşurken bile pat diye bir yeden fışkırabiliyor kötücül duygularım. ) :Pek sevgili bacım genel anlamda sevgi yerini tamamen bi rutin yaşam biçimine dönmüşbihassa bebek olduktan sonra evlilik denilen şey sizde bitmiş ama ben kocamı sevmek istiyorum diyorsan çok net bi karar alıp herşeyi sil baştan yapman lazım :) herşeyi unutman lazım dert etmemen lazım ve laf sokmaman lazım. Bugün elini bi kalem bi kağıt al artı ve eksi yönlerini yaz. Hem kendinin hem eşinin ama. Ayrıca en başta bu adamın neyine aşık oldun bunları kağıda bi güzelce dök ve oku. Sonra kendini törpüle derim. Kocana da bi mektup yaz çok ciddiyim okumasını söyle ve ver. Bu bir terapi yönetimidir. Bak bakalım değişiklik olacak mı. Ama en başta mutlu olmak istiyorsan mutlu et felsefesini hayatına yerleştirmen lazım :) inşallah bir an önce düzelir
peki o bir yıldan sonra eskisi gibi olabildiniz mi.. bana yatakları birleştirsek de bir şey değişmeyecek gibi geliyor da... hatta artık öyke alıştım ki odamın ayrı olmasına, onunla uyuma fikri itici tuhaf geliyor bile diyebilirim...soğuk davrandıkça daha çok soğukluk girmiş. kendini zorlayıp biraz sıcak yaklaşsan onunda tutumu değişip belki farklı davranacak ve belki sende artık içinden gelerek yapacaksın denemeye değer bence. birlikte yatın ayrıca bu çok önemli.. ayrı yatınca uzaklık oluyor. bebekten sonra ilk bir yıl ayrı yattık bir soğukluk oluştu şimdi birlikte yatıyoruz..
onun annesi değilim asla da olmam. bunu çok iyi bilir o. boş boş konuşuyor bazen o ayrı.bence bu ilişkide hatanız varsa elinizden geleni yapın.
ha yok kocam hep uzak bana derseniz. bence kendinizi yıpratmayın.
ben büyük konuşmak istemiyorum ama burdaki birkaç konuya da bu yorumu yaptım. yatak ayırma boşanma safhasıdır.
insan yatağı ayırdıktan sonra boşanma davasını açar.
eşimle de konuştuğumuzda bu kanıya varıyoruz hep.
böyle 2 yıldan beri ayrı yatarsanız ve si sadece bebek, yemek, ev işi yaparsanız elbette eşinizin annesi haline dönüşürsünüz.
doğal olarak o da sizi annesiyle kıyaslar.
erkekler için cinsellik öncelikli bir konudur fıtratlarından ötürü.
eşinizden hiç şüphelenmediniz mi 2 yıl nasıl sizden ayrı yattı diye??
objektif bakıyorum ve belki aldatılıyor olabilirsiniz.
o da bebek için ya da vakıf falan dediniz( belki orda aile birliği önemlidir ) onun için aynı evi paylaşıyordur sizinle. annesi gibi üzgünüm ama gerçek bu..
bir mektup yazmayı düşünüyorum, çok sağolun..Sogumakta haklisiniz bence, adam size ilgi sevgi gostermiyor ki, bu ne bicim bir evlilik?
Ben uzuldum sizin icin, evlisiniz ama bir iliskiniz yok. Ben kibar ve naif biri oldugunuzu cikardim yazdiklarinizdan ama koacniz bir hanzo. Sizin gibi bir insana boyle davranmamali, cicek tutar gibi nazik ve ozenli olmali.
Neyse, bence adamla konusun. Ben senden sogudum, buraya yazdiginiz davranislarini soyleyin, ve bana hic ilgi gostermiyorsun o yuzden sevilmedigimi hissediyorum diyin. Ben ilgi ve sevgi bekliyorum, yoksa evliligimizi bitirmek istiyorum diyin.
Konusun yani, sorun bakalim o kendi hayat tarzi hakkinda ne dusunuyor? Siz yeterince yipranmissiniz, evliliginizi kurtarmak ev duzeltmek icin o ugrasmali. Bence siz ayrica bir sey yapmayin bunun icin, birakin o yapsin.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?