- 3 Mayıs 2018
- 2.876
- 8.192
-
- Konu Sahibi lacasadepapel
- #61
O bahsettiğiniz kanun ve sözleşmeyi yaladım yuttum ben. Çevrem de avukat dolu. Anlatayım size işin aslını: “Kadının beyanı esastır.” ifadesi sadece soruşturma açılması için geçerli. Örneğin tecavüze uğruyorsunuz ve gidiyorsunuz karakola. Şu kişi bana tecavüz etti diyorsunuz. Karakoldakiler hemen ifadenizi alıp soruşturma açıyorlar sizin beyanınızı esas alarak. Yani sadece kadına yönelik şiddette soruşturma açılabilmesi için bu ifade. Polis sizden kanıt isteyemez soruşturma açmak için. Ancak kadına şiddet haricindeki tüm davalarda kanıtınız olmazsa soruşturma veya dava açtıramazsınız. Peki, soruşturma açıldı diyelim, burada artık kadının beyanı esas olmuyor. Kanıtlar toplanmaya başlıyor ve kanıt yoksa kapanıyor dosya yani kimse kadının beyanı esas olduğu için suçsuzca ceza almıyor. Bu şekilde ceza aldım diyen varsa aleni yalan söylüyor ve sizi çok feci trollüyor demektir. Böyle sertçe, buradaki mağdur olmuş bir kadını eleştireceğinize, size kendini masum diye yutturmaya çalışan algıcı manipülatör pislikleri yargılasanız iyi olur sevgili “eril zihniyetin uşağı olmuş forum üyesi”. İstanbul Sözleşmesi de 6284 sayılı kanun da vardır, olacaktır ve sizin gibiler de seve seve kabul edeceksiniz! Yok öyle algı yaratıp konumu sulandırmaya çalışmak! Ne oldu? Kanun canınızı mı yaktı? Şiddeti siz mi uyguladınız yoksa çok sevdiğiniz bir yakınınız mı uyguladı? Kim ceza aldı uyguladığı şiddet yüzünden? Açıklayın da bilelim!Hepsini okumadım ancak adalet yokluğundan dert yanan birinin kadının beyanı esastır gibi saçma ve adalete asla uygun olmayan istismara açık bir kanunu savunması da adaletsizlik. Konuyu o sözleşmeye bağlamanız tuhaf. Hakimin yaptığı haksızlık onun vicdanını ilgilendirir
Ben sizi alıntılayarak açıkladım. Cevabınızı bekliyorum.Bildiğimi düşündüm ki yorum yaptım doğrusunu söyle de bilgilenelim madem
Çünkü kadına şiddet olsun kırsın dizini otursun erkeğe kul olsun erkek her boku yiyebilir diyor bizim ülkenin hükümeti ve yargı sistemi. Bilinçli bir uygulama . Kadın cinayetlerinde hep haberlerde gösteriliyor yok on kez şikayet etmiş vs diye. Ee nerdeysiniz ölmesini bekliyorlar kadının.Merhaba. Eski bir üyeyim. Bugüne kadar hiç konu açmadım. Bugün ise bir isyanımı dile getirmek üzere açıyorum. İyi bir devlet okulunda öğretmenim. 16 yıllık evliyim. Eşim de özel bir eğitim kurumunun genel müdürü. 2,5 yıl önce eşimle kavga ettik. Daha öncesinde de kavgalarımız oluyordu. Ve elbette hem küfür, tehdit hem birkaç kez fiziksel şiddet. Her seferinde bitirmeye çalıştım ama asla kabul etmedi. 2,5 yıl önce bir sabah kavga ettik ve elindeki bıçağı boğazıma dayadı. Çocukların gözü önünde. Ben de hemen polisi aradım. Darp raporu, karakol, ifade, çocukların pedagog eşliğinde ifadesi falan. Uzaklaştırma verildi. 3 ay. Hemen iyi bir avukat arayışına girdim. Kızkardeşim, kuzenim, birçok arkadaşım avukat ama ben onun tanımadığı birisi olsun istedim. Avukatı buldum. Randevulaştık. Uzaklaştırmanın üstünden tam 12 gün geçmişti. Sabah online dersime girdim ve hemen hazırlanıp avukatla görüşmek üzere yola çıkıyordum ki telefonum çaldı. Arayan polis. Eşiniz uzaklaştırma kararını kaldırtmış diye. Şok oldum. İstanbul Sözleşmesi’nden tek kişinin sözüyle çıkılmıştı ya hani, ondan 15-20 gün sonra oluyor bu. Meğer çoğu hâkim artık toplumdaki 6284 ve İst. Sözleşmesi karşıtlığından dolayı(bu algıyı medya vb. bazı çevreler özellikle yapıyor) böyle kararlar veriyormuş. Tüm gün uğraştık, didindik avukatla, olmadı. Adam eve geldi. Eşyalarımı toplayıp gideyim dedim, kanunen evi terk etmiş sayılırmışım! Yani elim kolum öyle bir bağlandı ki anlatamam. Hâkim eşimin manipülatif ve yalan dolan dolu, ispatsız dilekçesiyle kaldırdı uzaklaştırmayı. Çocukların gördüklerini doğru biçimde anlattıkları ifadeleri ve darp raporuna rağmen.
Adam eve geldi. Aylarca boşanma isteğimi söyledim, terapiste gitmek istedi. Aile terapisine gittik. İkimizi de dinledi. Sizin hayattan beklentileriniz ve yollarınız farklı, size aile terapisi olmaz, dedi. Klinik psikologdu zaten. İşinin ehliydi. Ayrı ayrı tedavi edeyim sizi dedi. Eşime de döndü: “Sizin pek olmaz tedavi. Yine de istiyorsanız gelin ama şiddet var sizde, çok çok zor.” dedi. Ayrı gittim. Bana ilk dediği şey “Sizi ruhen güçlendireceğiz, bu evlilikte neden bugüne kadar kaldığınızı şema terapiyle bulacağız.” dedi. Süreç böyle ilerlerken eşimde ses kısıklığı başladı. Hastaneye gitti geldi ve gırtlak kanseri olduğu ortaya çıktı. O süreçte boşanma isteğimi arka plana alarak yanında oldum. Radyoterapi, ameliyat vb. derken 3 ay kadar önce sonuçları temiz geldi. Ancak sesi kısık. 2,5 yıldır fiziksel şiddet yok ancak korkunç tehdit ve küfürler var. Hastalığında yanındaydım, refakatçi kaldım vb. Ancak her şeyi inkâr etti. Genetik bir hastalık olmasına rağmen benim onu hasta ettiğimi iddia etti. Artık dayanılmaz bir hâl almıştı. Bir kavgamızı ses kaydına aldım. Küfür ve tehditleri var orada. Çocuklarımın(2 kızım var) çektiği kavga videolarımız var. Eşyaları kırıp döküyor o videolarda, küfrediyor, tehdit ediyor. Bu kez daha planlı olmaya ve uzaklaştırmayla aynı gün boşanma davası açmaya karar verdim. Avukatımla 1,5 ay çalıştık. 10 Kasım günü uzaklaştırmayı aldık ancak tebliği 13 Kasım Pazartesi günü oldu. Evdeydi, ben de çocuklarla dışarıdaydım. Evden çıkmak istemedi. Biz çocuklarla geceyi yakın arkadaşımda geçirdik. Ertesi gün polis zoruyla evden çıkardım. Eve geldim ki viledaya, tv’ye, halıya varana kadar yüklenmiş götürmüş. Bu arada aile içi şiddet bürosundaki polislerin işi yavaşlatmaları, bile isteye yanlış bilgi vermeleri nedeniyle boşu boşuna bir gün dışarıda kaldım çocuklarla. Onlarla kavga ettim. O kadar kötülerdi ki anlatamam.(Bu arada babam da emekli polis, polisleri severim ama o merkezdeki polislere asla polis denmez.) Eve girdim, kilidi değiştirttim. Bu arada aynı gün boşanma davam da açılmıştı zaten. Eşim yeniden başvurmuş uzaklaştırmayı kaldırmak için ve tesadüfen kime düşmüş biliyor musunuz? Geçen seferki hâkime. Bu hakimi geçen sefer hem Cimer’e hem HSK’ya şikâyet etmiştim. Haksızca kaldırmıştı uzaklaştırmayı çünkü. Soruşturma yapıldı. Bir şey çıkmadı tabii yani bana öyle bir kâğıt gönderildi. Bu hâkim kararı bugün de kaldırdı. Tebliğ edilir edilmez adam yine çıkıp gelecek!
Çok uzun oldu, biliyorum. İsyanım şu: Neden her türlü kanıtım olmasına rağmen devlet arkamda değil? Neden bu uygulayıcılar hep erkekten yana? Neden boşanmak bu kadar zor? Neden ya neden? Neden toplumda kanunlar kadından yana algısı var da gerçekler öyle değil? Neden mağdurlar daha da mağdur ediliyor?İnanın göz yaşlarım boşanmaya çalıştığım kişi için akmıyor bir damla. Göz yaşlarım adaletsizliğe, bıktım artık ya, bıktım
Çok uzun yazmışsınız. Müsait olup okuduğumda cevaplicamBen sizi alıntılayarak açıkladım. Cevabınızı bekliyorum.
Ahahahah araştırmama ne Hacet. Okuman yazman yoksa hoca tutalım sana okuyamıyor musun sözleşmeyi ?Çok uzun yazmışsınız. Müsait olup okuduğumda cevaplicam
O yorumu yazdığım kişi sözleşmeyi araştırmaya gitti galiba
kısacık yorumu bile okumaktan imtina ediyorsun kanunla ilgili atıp tutuyorsun..Çok uzun yazmışsınız. Müsait olup okuduğumda cevaplicam
O yorumu yazdığım kişi sözleşmeyi araştırmaya gitti galiba
O üyenin eski yorumlarına baktım da biraz, “eril zihniyetin uşağı” tanımlamam cuk oturmuş. Iııııyh, bi bitmediler yaaa!6284 sayılı kanundaki tedbirler iki çeşittir
1. Koruyucu tedbir kararları
2. Önleyici tedbir kararları
Koruyucu tedbir kararları aşağıdaki şekilde belirtilmiştir
Mülkî amir tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları
MADDE 3 – (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere mülkî amir tarafından karar verilebilir:
a) Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması.
b) Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması.
c) Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi.
ç) Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması.
d) Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a) ve (ç) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde mülkî amirin onayına sunar. Mülkî amir tarafından kırksekiz saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar.
Hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları
MADDE 4 – (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki koruyucu tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:
a) İşyerinin değiştirilmesi.
b) Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi.
c) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması.
ç) Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi.
Bunlar KORUYUCU tedbir kararları. Bak bakalım bunlarda karşı tarafın hakkına giren bir şey var mı? Yok. Peki kanunda mağdurun beyanı esastır ifadesi nasıl geçiyor
Kanunun 8. Maddesi 3. Fıkrası aç bak
“Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz.”
Demek ki neymiş
-kişiye barınma yeri sağlanması konusunda
-kişiye geçici maddi yardım yapılması konusunda
-kişiye danışmanlık hizmeti verilmesi konusunda
-hayati tehlikesi olması halinde geçici korumaya alınmasında
-kreş imkanı sağlanmasında
-iş yerinin değiştirilmesinde (mağdurun )
-evli olması halinde kendisine başka yaşam yeri belirlenmesinde
-tapuya aile konutu şerhi tesisinde
-Kimlik belgelerinin değiştirilmesinde belge ve delil aranmıyormuşşşşşş.
Anılan durum bu sayılanlarla sınırlı olarak geçerli. Uzaklaştırma ve devamında öngörülen tedbirler ÖNLEYİCİ tedbir kararı olarak geçiyor kanunda. Ve onlarda delil belge aranmaz DENMİYOR
Keza, önleyici tedbir kararını ihlal eden kişiyi de mağdurun beyanıyla hapse atmıyorlar. Tanık araştırması, HTS araştırması bilumum araştırma yapıyorlar ceza verilmesi için.
Üstadın dediği gibi “cahilliğiniz benim yaşamımı da etkiliyor….”
Cevabımı okumak ve onu cevaplamak işinize gelmiyor diye anladım ben. Sorayım: Kadına şiddetten ceza alıp suçu kanuna atan, kendini masum diye yutturmaya çalışan kim sizin çevrenizde? Siz misiniz yoksa bir yakınınız mı? Bu düşmanlığınızın açıklaması bu çünkü!Çok uzun yazmışsınız. Müsait olup okuduğumda cevaplicam
O yorumu yazdığım kişi sözleşmeyi araştırmaya gitti galiba
Boş lafa karnım tok. Ya birisi de çıksın desin ki avukat hanım sen haksızsın bak kanuni düzenleme böyle. Yok. Çata çat kanun tartışmak istiyorum. Fikre açığım desin ki mesela düzenleme şu şu şekilde olsa daha iyi olmaz mı.. amenna. Ama kafa boş bilgi yok ürettiğini de fikir sanıyor.. ondan bundan duydukları ile duyar kasıyor. Açıp okumuyor. Düşünmüyor. Anlamak istemiyor. Ne desen boş aslında da. Benim amacım onun bir dayanağı olmayan fikrini değiştirmek değil. Burada şiddet mağduru kadınlar var bu yorumu okuyorlar. Umutsuzluğa kapılmasınlar haklarını bilsinler kendilerini çocuklarını korusunlar böyle boş masallara kanmasınlar. Onu istiyorum.O üyenin eski yorumlarına baktım da biraz, “eril zihniyetin uşağı” tanımlamam cuk oturmuş. Iııııyh, bi bitmediler yaaa!
Herkesin bildiği sır sosyal medyada gündem olmadıkça adalet sağlanmıyor. Bastaki malum kişi ve kişiler kadın düşmanı oldukları için!!Merhaba. Eski bir üyeyim. Bugüne kadar hiç konu açmadım. Bugün ise bir isyanımı dile getirmek üzere açıyorum. İyi bir devlet okulunda öğretmenim. 16 yıllık evliyim. Eşim de özel bir eğitim kurumunun genel müdürü. 2,5 yıl önce eşimle kavga ettik. Daha öncesinde de kavgalarımız oluyordu. Ve elbette hem küfür, tehdit hem birkaç kez fiziksel şiddet. Her seferinde bitirmeye çalıştım ama asla kabul etmedi. 2,5 yıl önce bir sabah kavga ettik ve elindeki bıçağı boğazıma dayadı. Çocukların gözü önünde. Ben de hemen polisi aradım. Darp raporu, karakol, ifade, çocukların pedagog eşliğinde ifadesi falan. Uzaklaştırma verildi. 3 ay. Hemen iyi bir avukat arayışına girdim. Kızkardeşim, kuzenim, birçok arkadaşım avukat ama ben onun tanımadığı birisi olsun istedim. Avukatı buldum. Randevulaştık. Uzaklaştırmanın üstünden tam 12 gün geçmişti. Sabah online dersime girdim ve hemen hazırlanıp avukatla görüşmek üzere yola çıkıyordum ki telefonum çaldı. Arayan polis. Eşiniz uzaklaştırma kararını kaldırtmış diye. Şok oldum. İstanbul Sözleşmesi’nden tek kişinin sözüyle çıkılmıştı ya hani, ondan 15-20 gün sonra oluyor bu. Meğer çoğu hâkim artık toplumdaki 6284 ve İst. Sözleşmesi karşıtlığından dolayı(bu algıyı medya vb. bazı çevreler özellikle yapıyor) böyle kararlar veriyormuş. Tüm gün uğraştık, didindik avukatla, olmadı. Adam eve geldi. Eşyalarımı toplayıp gideyim dedim, kanunen evi terk etmiş sayılırmışım! Yani elim kolum öyle bir bağlandı ki anlatamam. Hâkim eşimin manipülatif ve yalan dolan dolu, ispatsız dilekçesiyle kaldırdı uzaklaştırmayı. Çocukların gördüklerini doğru biçimde anlattıkları ifadeleri ve darp raporuna rağmen.
Adam eve geldi. Aylarca boşanma isteğimi söyledim, terapiste gitmek istedi. Aile terapisine gittik. İkimizi de dinledi. Sizin hayattan beklentileriniz ve yollarınız farklı, size aile terapisi olmaz, dedi. Klinik psikologdu zaten. İşinin ehliydi. Ayrı ayrı tedavi edeyim sizi dedi. Eşime de döndü: “Sizin pek olmaz tedavi. Yine de istiyorsanız gelin ama şiddet var sizde, çok çok zor.” dedi. Ayrı gittim. Bana ilk dediği şey “Sizi ruhen güçlendireceğiz, bu evlilikte neden bugüne kadar kaldığınızı şema terapiyle bulacağız.” dedi. Süreç böyle ilerlerken eşimde ses kısıklığı başladı. Hastaneye gitti geldi ve gırtlak kanseri olduğu ortaya çıktı. O süreçte boşanma isteğimi arka plana alarak yanında oldum. Radyoterapi, ameliyat vb. derken 3 ay kadar önce sonuçları temiz geldi. Ancak sesi kısık. 2,5 yıldır fiziksel şiddet yok ancak korkunç tehdit ve küfürler var. Hastalığında yanındaydım, refakatçi kaldım vb. Ancak her şeyi inkâr etti. Genetik bir hastalık olmasına rağmen benim onu hasta ettiğimi iddia etti. Artık dayanılmaz bir hâl almıştı. Bir kavgamızı ses kaydına aldım. Küfür ve tehditleri var orada. Çocuklarımın(2 kızım var) çektiği kavga videolarımız var. Eşyaları kırıp döküyor o videolarda, küfrediyor, tehdit ediyor. Bu kez daha planlı olmaya ve uzaklaştırmayla aynı gün boşanma davası açmaya karar verdim. Avukatımla 1,5 ay çalıştık. 10 Kasım günü uzaklaştırmayı aldık ancak tebliği 13 Kasım Pazartesi günü oldu. Evdeydi, ben de çocuklarla dışarıdaydım. Evden çıkmak istemedi. Biz çocuklarla geceyi yakın arkadaşımda geçirdik. Ertesi gün polis zoruyla evden çıkardım. Eve geldim ki viledaya, tv’ye, halıya varana kadar yüklenmiş götürmüş. Bu arada aile içi şiddet bürosundaki polislerin işi yavaşlatmaları, bile isteye yanlış bilgi vermeleri nedeniyle boşu boşuna bir gün dışarıda kaldım çocuklarla. Onlarla kavga ettim. O kadar kötülerdi ki anlatamam.(Bu arada babam da emekli polis, polisleri severim ama o merkezdeki polislere asla polis denmez.) Eve girdim, kilidi değiştirttim. Bu arada aynı gün boşanma davam da açılmıştı zaten. Eşim yeniden başvurmuş uzaklaştırmayı kaldırmak için ve tesadüfen kime düşmüş biliyor musunuz? Geçen seferki hâkime. Bu hakimi geçen sefer hem Cimer’e hem HSK’ya şikâyet etmiştim. Haksızca kaldırmıştı uzaklaştırmayı çünkü. Soruşturma yapıldı. Bir şey çıkmadı tabii yani bana öyle bir kâğıt gönderildi. Bu hâkim kararı bugün de kaldırdı. Tebliğ edilir edilmez adam yine çıkıp gelecek!
Çok uzun oldu, biliyorum. İsyanım şu: Neden her türlü kanıtım olmasına rağmen devlet arkamda değil? Neden bu uygulayıcılar hep erkekten yana? Neden boşanmak bu kadar zor? Neden ya neden? Neden toplumda kanunlar kadından yana algısı var da gerçekler öyle değil? Neden mağdurlar daha da mağdur ediliyor?İnanın göz yaşlarım boşanmaya çalıştığım kişi için akmıyor bir damla. Göz yaşlarım adaletsizliğe, bıktım artık ya, bıktım
Bunları okuyacak, anlayacak ve yorum yapacak kapasite? Zor Avukat Hanım, çok zor. Edebiyat öğretmeniyim, yıllardır mücadele veriyorum hiç olmazsa tabelaları okusun insanlar diye. Hoş okusalar da anlamıyorlar ama ağızları da beyinleri komut vermeden hep aynı ezberi tekrarladığından, algı yaratmakta çok başarılılar.Boş lafa karnım tok. Ya birisi de çıksın desin ki avukat hanım sen haksızsın bak kanuni düzenleme böyle. Yok. Çata çat kanun tartışmak istiyorum. Fikre açığım desin ki mesela düzenleme şu şu şekilde olsa daha iyi olmaz mı.. amenna. Ama kafa boş bilgi yok ürettiğini de fikir sanıyor.. ondan bundan duydukları ile duyar kasıyor. Açıp okumuyor. Düşünmüyor. Anlamak istemiyor. Ne desen boş aslında da. Benim amacım onun bir dayanağı olmayan fikrini değiştirmek değil. Burada şiddet mağduru kadınlar var bu yorumu okuyorlar. Umutsuzluğa kapılmasınlar haklarını bilsinler kendilerini çocuklarını korusunlar böyle boş masallara kanmasınlar. Onu istiyorum.
Yanlış anlamışsınız. İlgilenmem gereken bebeğim var. Ayrıca komiksiniz hala anlamadınız galiba eril adalet! derken dişil adaleti savunuyorsunuz diyorum. Herkes için adaleti savununca düşman oluyorsun değil mi? Şaşırmıyorum ama tipik, aynı içeriğe sahip iki konuya birbirinin zıt yorumlar yapan üye profiliCevabımı okumak ve onu cevaplamak işinize gelmiyor diye anladım ben. Sorayım: Kadına şiddetten ceza alıp suçu kanuna atan, kendini masum diye yutturmaya çalışan kim sizin çevrenizde? Siz misiniz yoksa bir yakınınız mı? Bu düşmanlığınızın açıklaması bu çünkü!
Maalesef Adalet sistemi kötü anlattığıniza göre eşinizin tanıdıkları var yardım edenleri.Merhaba. Eski bir üyeyim. Bugüne kadar hiç konu açmadım. Bugün ise bir isyanımı dile getirmek üzere açıyorum. İyi bir devlet okulunda öğretmenim. 16 yıllık evliyim. Eşim de özel bir eğitim kurumunun genel müdürü. 2,5 yıl önce eşimle kavga ettik. Daha öncesinde de kavgalarımız oluyordu. Ve elbette hem küfür, tehdit hem birkaç kez fiziksel şiddet. Her seferinde bitirmeye çalıştım ama asla kabul etmedi. 2,5 yıl önce bir sabah kavga ettik ve elindeki bıçağı boğazıma dayadı. Çocukların gözü önünde. Ben de hemen polisi aradım. Darp raporu, karakol, ifade, çocukların pedagog eşliğinde ifadesi falan. Uzaklaştırma verildi. 3 ay. Hemen iyi bir avukat arayışına girdim. Kızkardeşim, kuzenim, birçok arkadaşım avukat ama ben onun tanımadığı birisi olsun istedim. Avukatı buldum. Randevulaştık. Uzaklaştırmanın üstünden tam 12 gün geçmişti. Sabah online dersime girdim ve hemen hazırlanıp avukatla görüşmek üzere yola çıkıyordum ki telefonum çaldı. Arayan polis. Eşiniz uzaklaştırma kararını kaldırtmış diye. Şok oldum. İstanbul Sözleşmesi’nden tek kişinin sözüyle çıkılmıştı ya hani, ondan 15-20 gün sonra oluyor bu. Meğer çoğu hâkim artık toplumdaki 6284 ve İst. Sözleşmesi karşıtlığından dolayı(bu algıyı medya vb. bazı çevreler özellikle yapıyor) böyle kararlar veriyormuş. Tüm gün uğraştık, didindik avukatla, olmadı. Adam eve geldi. Eşyalarımı toplayıp gideyim dedim, kanunen evi terk etmiş sayılırmışım! Yani elim kolum öyle bir bağlandı ki anlatamam. Hâkim eşimin manipülatif ve yalan dolan dolu, ispatsız dilekçesiyle kaldırdı uzaklaştırmayı. Çocukların gördüklerini doğru biçimde anlattıkları ifadeleri ve darp raporuna rağmen.
Adam eve geldi. Aylarca boşanma isteğimi söyledim, terapiste gitmek istedi. Aile terapisine gittik. İkimizi de dinledi. Sizin hayattan beklentileriniz ve yollarınız farklı, size aile terapisi olmaz, dedi. Klinik psikologdu zaten. İşinin ehliydi. Ayrı ayrı tedavi edeyim sizi dedi. Eşime de döndü: “Sizin pek olmaz tedavi. Yine de istiyorsanız gelin ama şiddet var sizde, çok çok zor.” dedi. Ayrı gittim. Bana ilk dediği şey “Sizi ruhen güçlendireceğiz, bu evlilikte neden bugüne kadar kaldığınızı şema terapiyle bulacağız.” dedi. Süreç böyle ilerlerken eşimde ses kısıklığı başladı. Hastaneye gitti geldi ve gırtlak kanseri olduğu ortaya çıktı. O süreçte boşanma isteğimi arka plana alarak yanında oldum. Radyoterapi, ameliyat vb. derken 3 ay kadar önce sonuçları temiz geldi. Ancak sesi kısık. 2,5 yıldır fiziksel şiddet yok ancak korkunç tehdit ve küfürler var. Hastalığında yanındaydım, refakatçi kaldım vb. Ancak her şeyi inkâr etti. Genetik bir hastalık olmasına rağmen benim onu hasta ettiğimi iddia etti. Artık dayanılmaz bir hâl almıştı. Bir kavgamızı ses kaydına aldım. Küfür ve tehditleri var orada. Çocuklarımın(2 kızım var) çektiği kavga videolarımız var. Eşyaları kırıp döküyor o videolarda, küfrediyor, tehdit ediyor. Bu kez daha planlı olmaya ve uzaklaştırmayla aynı gün boşanma davası açmaya karar verdim. Avukatımla 1,5 ay çalıştık. 10 Kasım günü uzaklaştırmayı aldık ancak tebliği 13 Kasım Pazartesi günü oldu. Evdeydi, ben de çocuklarla dışarıdaydım. Evden çıkmak istemedi. Biz çocuklarla geceyi yakın arkadaşımda geçirdik. Ertesi gün polis zoruyla evden çıkardım. Eve geldim ki viledaya, tv’ye, halıya varana kadar yüklenmiş götürmüş. Bu arada aile içi şiddet bürosundaki polislerin işi yavaşlatmaları, bile isteye yanlış bilgi vermeleri nedeniyle boşu boşuna bir gün dışarıda kaldım çocuklarla. Onlarla kavga ettim. O kadar kötülerdi ki anlatamam.(Bu arada babam da emekli polis, polisleri severim ama o merkezdeki polislere asla polis denmez.) Eve girdim, kilidi değiştirttim. Bu arada aynı gün boşanma davam da açılmıştı zaten. Eşim yeniden başvurmuş uzaklaştırmayı kaldırmak için ve tesadüfen kime düşmüş biliyor musunuz? Geçen seferki hâkime. Bu hakimi geçen sefer hem Cimer’e hem HSK’ya şikâyet etmiştim. Haksızca kaldırmıştı uzaklaştırmayı çünkü. Soruşturma yapıldı. Bir şey çıkmadı tabii yani bana öyle bir kâğıt gönderildi. Bu hâkim kararı bugün de kaldırdı. Tebliğ edilir edilmez adam yine çıkıp gelecek!
Çok uzun oldu, biliyorum. İsyanım şu: Neden her türlü kanıtım olmasına rağmen devlet arkamda değil? Neden bu uygulayıcılar hep erkekten yana? Neden boşanmak bu kadar zor? Neden ya neden? Neden toplumda kanunlar kadından yana algısı var da gerçekler öyle değil? Neden mağdurlar daha da mağdur ediliyor?İnanın göz yaşlarım boşanmaya çalıştığım kişi için akmıyor bir damla. Göz yaşlarım adaletsizliğe, bıktım artık ya, bıktım
Tamam bravo savun adaleti söyle bakalım hangiYanlış anlamışsınız. İlgilenmem gereken bebeğim var. Ayrıca komiksiniz hala anlamadınız galiba eril adalet! derken dişil adaleti savunuyorsunuz diyorum. Herkes için adaleti savununca düşman oluyorsun değil mi? Şaşırmıyorum ama tipik, aynı içeriğe sahip iki konuya birbirinin zıt yorumlar yapan üye profili
Ne diyordunuz az önce kimin uşağıyım
Bebeme sütünü verdim gidip cevap beklediğiniz yorumu okuyayım
Maddeleri okuyacağım ancak allasen ne boş yorum yapıyorsunuz yok canını mi acıttı yok uşak yok bilmem ne çocuk çocuk laflarO bahsettiğiniz kanun ve sözleşmeyi yaladım yuttum ben. Çevrem de avukat dolu. Anlatayım size işin aslını: “Kadının beyanı esastır.” ifadesi sadece soruşturma açılması için geçerli. Örneğin tecavüze uğruyorsunuz ve gidiyorsunuz karakola. Şu kişi bana tecavüz etti diyorsunuz. Karakoldakiler hemen ifadenizi alıp soruşturma açıyorlar sizin beyanınızı esas alarak. Yani sadece kadına yönelik şiddette soruşturma açılabilmesi için bu ifade. Polis sizden kanıt isteyemez soruşturma açmak için. Ancak kadına şiddet haricindeki tüm davalarda kanıtınız olmazsa soruşturma veya dava açtıramazsınız. Peki, soruşturma açıldı diyelim, burada artık kadının beyanı esas olmuyor. Kanıtlar toplanmaya başlıyor ve kanıt yoksa kapanıyor dosya yani kimse kadının beyanı esas olduğu için suçsuzca ceza almıyor. Bu şekilde ceza aldım diyen varsa aleni yalan söylüyor ve sizi çok feci trollüyor demektir. Böyle sertçe, buradaki mağdur olmuş bir kadını eleştireceğinize, size kendini masum diye yutturmaya çalışan algıcı manipülatör pislikleri yargılasanız iyi olur sevgili “eril zihniyetin uşağı olmuş forum üyesi”. İstanbul Sözleşmesi de 6284 sayılı kanun da vardır, olacaktır ve sizin gibiler de seve seve kabul edeceksiniz! Yok öyle algı yaratıp konumu sulandırmaya çalışmak! Ne oldu? Kanun canınızı mı yaktı? Şiddeti siz mi uyguladınız yoksa çok sevdiğiniz bir yakınınız mı uyguladı? Kim ceza aldı uyguladığı şiddet yüzünden? Açıklayın da bilelim!