Hayatın tıkandığı nokta "neden" sorusudur ve üzgünüm ama soran için tatmin edici bi cevabı çoğunlukla yoktur.
Hele de kaybettiğiniz birinin arkasından neden diye soruyorsanız bu, onu size kaybettiren şey neyse onu telafi edip o kişiyi geri almak istediğinizi gösterir.
Mesela biri öldüğünde insanların ilk aklına "neden gitti" sorusu gelir. "Neden o" "Neden benim babam/annem/sevgilim..." çok masum ancak cevapsız bi sorudur bu.
Bu soruya istediğiniz kadar cevap verin, ister tüm canlılar yaşar ve ölür doğanın kanunu bu deyin, ister takdir-i ilahi deyin, isterseniz saatlerce konuşun karşınızdakini tatmin edecek tek bi şey söyleyemezsiniz.
Çünkü o neden sorusunun, o açıklama beklentisinin altında telafi ve öleni geri getirme isteği yatar. "Nedenini bulursam çözümünü de bulurum ve onu geri alırım." gibi gerçekleşmesi imkansız bi mantık işler orada.
Sizin için de aynı şey geçerli. "Neden beni sevmedin?" demek "Nedeni neyse söyle düzelteyim. Böylece sen de beni sev, ben sevilmek istiyorum." demenin bi başka şeklidir. Üstelik sizin bütün sorularınız tek bi adamda somutlaşmış vaziyette şu anda. "Neden ailem yok?" "Onlara, sevgilerine ihtiyacım varken neden yoklar?" "Neden beni sevmesini, ailem olmasını istediğim kimse yanımda kalmıyor?" Siz bu aile sorununuzun tamamını o adamda cisme dökmüssünüz, cevabı o adama indirgemişsiniz.
Ama gerçek şu ki yıllar sonra karşınızda "ne güzel günlerdi, ben bekarım, sende face var mı" diyecek sığlıkta bi adam sizin aradığınız hicbi cevaba sahip degil. Sadece sizi kendi istekleri dogrultusunda yönlendirecek kurnazlıga sahip. O adam size bi aile vermeyecek, sorularınızın cevabını da üzgünüm ama bilmiyor.
Canınız daha beter yanacak, kendinizi bosuna kapana kıstırmayın, uzak durun.
Sizi biraz anlayabildiysem çok sevindim.
Katılmadığınızı söylediğiniz noktaya gelince kaldıramadığınız şey belki de dediğiniz gibi hiç beklemediğiniz biri tarafından haksızlığa uğramanızdır.
O adam sizin için 19 yaşındaki bi kızın kalp çarpıntısı değilmiş çünkü. Ailem yok ve onunla aile kurma hayaline bağlandım demişsiniz. Siz o adamı değil "aile" hayalinizi kaybetmişsiniz ve bu hayalin yalan olduğu 1 km öteden belli saçmalıklarla elinizden alınmasına öfkelisiniz belki de.
Zaten benim telafi etmek istiyorsunuz dedigim sey de bugün icin gecerli degildi. Siz tıpkı o öleni geri getirme istegindeki gibi imkansız bi sey istiyorsunuz, 19 yasınızdaki halinizin kalbini onarmayı. Ama olanı geri alamayız ne yazık ki. O kız o adamla tanıştı, heveslendi, heyecanlandı, umutlara sarıldı ve umutları elinden alındı, yıkıldı.
Siz artık o 10 sene önceki kız değilsiniz, yaşanıp biteni degistirebilecek bi acıklama yok. Son yorumları okumadım, adamla görüstünüz mü bilmiyorum ama yapmadıysanız hala yapmayın fikrimin arkasındayım ben. Su anınızı kurtarın.
konu sahibi umarım o kisiyle konusmamıs engellemistir diye düşünürken önce son sayfadaki yorumunuz dikkatimi cekti,
sonra da ilkini merak ettim... daha genele yayılan, kapsamlı bir bakıs açısı sunmussunuz,
hatta hayatının her alanında uygulayabilecegi, bircok sorununa ısık tutacagı bir acıklama olmus.
konu sahibi,
bu iki yoruma da katılıyorum ne eksik ne fazla.
genelde yüzleşmekten yanayımdır,
baglantılarımızı koparacak dahi olsak aklımızda dönüp duran düsüncelerden kurtulamadıgımızda acı söz duymak sanılanın aksine sorunun daha hızlı unutulmasını da saglayabiliyor,
bazen degmeyecegini görüyorsunuz,
bazen de kabul etmek istemediginiz gercekleri işitmek düsünceler icindeki kurgulardan uzaklasıp hayatın icindeki gerceklerle olan bagınızı güclendiriyor.
fakat sizin durumunuz cok farklı,
karsınızda zaafınıza oynayan biri var,
ustelik yüzügünüzü gordugu halde eski konuları acması, laubaliligi ve gorusme talep etmesiyle sizin degerlerinize saygısı da olmayan birisi,
o karakterdeki bir insandan neyin acıklamasını bekliyorsunuz ki?
zaten acıkca dogruları söylemez de... söylese dahi duyacagınız sacmalıklar şu anki kafa karısıklıgınızı ve öfkenizi arttırmaktan baska bir işe yaramayacak.
10yıl diyorsunuz,
şu alyansı da cıkarın,
biri yaklasırsa istemiyorum diyeceksiniz,
emin olun o reddetme duygusu da sizi bazen bunaltsa da güc katan birsey oluyor,
itiraflardan hic gocunmam, duygusal hezimete ugradıgınızı hissettiginiz zamanlarda da egonuzu da destekliyor bence.
şu an evli, cocuklu ve 50 yasında bir kadın dahi olsanız yüzügünüz mü sizi kurtaracak sanıyorusunuz? bir erkegin korumasına ve sahiplenmesine ihtiyacınız yok,
siz hayata karşı güclü durup istemediginiz durumlarda sesinizi cıkardıgınız sürece ne dısarıda karsılastıgınız sorunlarda cok yara alırsınız ne de benzerlerini ev içinde yaşarsınız.