En beğendiğiniz şiir dizeleri...

Korkarım felekte bir gün
Bir bayram yemeğinde.
Anam, babam gibi kardeşlerimde,
En güzel dalgınlığında ömrün.
Beni gurbette sanıp
Keşke gelseydi bu bayram
Diyecekler.
Ve birdenbire yürekler,
Aynı acıyla yanıp
Hepsinin gözleri yaşaracak.
Öldüğümü hatırlayarak.
 
İşte ben böyle bildiğin gibi,
Napalım bizi bir kez mimlemiş kader,
Her zaman böyle, yağmur bulutundan beter.
İşte böyle hilafsız, gözümün elifi.
Her zaman bir romantik portreye benzer.


Turgut Uyar
 
Ezbere bildiğim tek şiir. Çok özel sözleri, çok acılı. Bir Attila İLHAN şiiri..

ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ

gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım


ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım


akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım
 
Belki de konuşuyordur gözlerin,
Ama ben gözce bilmiyorum ki.
Sessizce biliyorum,
Usulca biliyorum,
Masumca biliyorum.



Cemal Süreya
 
Sana geldim Yâr
Günahımın sürgününden
Affına sığınmaya
Rahmetine diz çöküp kendimi bulmaya
Adınla çarpan kalbe medet ummaya
Sözüne yüz sürmeye
Sözünü özüme sürmeye..

Sana geldim Yâr
Geç kalmadan hikmetine
Vaktim dolmadan
Nehir renkli zamanlardan
Yosun tutan anlardan
Paslanmış gündüzlerden
Küflenmiş gecelerden
Ruhumda birikenlerden
Avucuma dökülenlerden
Sana geldim Yâr
Asumanda bayram eden İsa hatrına
Kelamınla baygın düşen Musa hatrına
Ne olur beni şefkatinle sar
Cemre düşür şu ömrümün kışına
İkliminle açılan çiçeklere kar


Arzu Karadoğan
 
Ve sen gittin
Yokluğun eskidi sen eskimedin
Ya da hasretin yeni senler büyüttü ardınsıra
Yaktım uzaklığın ihanetini
Ben yandım sen kor oldun koynumda
Yarım kalan kalbimle sardım yaralarımı
Sakladım yamalarımı özleminin avlusunda
Bakma böyle dik durdurduğuma
Ruhumda yıkılmış koskoca bir dağ var aslında
Ve içimde ki yerin hala ateş kadar sıcak
Anladım ki
Bendeki senden ölümle ayrılırım ancak!

/Ayrılık diyorlar adına
ben ise son e y l ü l yâr .../


Arzu Karadoğan
 
[COLOR="#FF 0000"] Adı Eylül'dü...[/COLOR]

Kimbilir şimdi nerde?
Hangi aşkın tenine dokunmakta sevişi...
Unuttumu beni
Kapattı mı bu sevdanın defterini
Yoksa onda mıyım hâlâ
Bende olduğu kadar?
Sözleri ondan kalma
Okumaya kıyamadığım bir masaldı..
Gitti...!
Ben hâlâ yokluğuna düştüğüm yerde
Hayaliyle yorulan yürek...
Elleri soğuk şehirlerimin
Ona yıkık tüm sokaklar
Kaldırımlar sessiz
Kaldırmlar kimsesiz...
Aşk yıkıntısı
Düş kırıntısı...
Yüreğimin şafağında asılan
uykusuz kirpikler
Gecenin yüzünden düşen
Yalnız gölgeler
Ağlamadı bana
Ona ağladığı kadar...
Kendime yandım Ona kor oldum
Kül oldu içimde çaresizlikler...
Zaman sustu
Yokluğunun değdiği her anıma
Takvimler sakladı anılarını
Geleceği güne kadar
İçimde yedi uyuyanlar...
Yüreğim dağıldı ardından
Ten ayazda
Ellerimde ise
Sahipsiz kaldı şiirler...
Ağladı son kez
Gelmeyecek beklenene...

Arzu Karadoğan
 
Kafiye

ne diye
bu şuna
şu buna
kafiye?
başa taş
aşa yaş
Hey'e ney
tuhaf şey

kafiye
mantığı
o mantık
hediye
sandığı
bu sandık!
o mantık
bu sandık-
ta sandık
ve yandık
ne yandık

hendese
kümese
tıkılmak
hadise
kırkayak
adese
oyuncak
vesvese
gökbayrak
ölümse
gel dese
tak tak tak
mu-hak-kak

sorular
sordular
neden çok
nasıl yok
niçin var

sanatsız
papağan
neden çok
ve atsız
kahraman
niçin yok

çok ve yok
yok ve çok
aç ve tok
tok ve aç
tut ve kaç
saklambaç

neden çok
nasıl yok
niçin var

niçin'i
boğarken
piçini
yatakta
bastılar
şafakta
astılar

ve derken
nasıl yok
niçin var

bir varmış
bir yokmuş
karamış
ve kokmuş
dünyamız
rüyamız
kapkara
manzara
gebeler
döşeksiz
ebeler
isteksiz
kubbeler
desteksiz
habbeler
süreksiz
türbeler
meleksiz
tövbeler
gerçeksiz
cübbeler
yüreksiz
cezbeler
şimşeksiz
izbeler
emeksiz
heybeler
ekmeksiz

kafiye
hikaye
dava tek
ölmemek
peygamber
ne haber
bir batan
var vatan
kandil loş
ocak boş
ve dağ dağ
elveda!

gitme kal
nefes al
emir tez
bekletmez
ve O nur
bulunur
işte iz
geliniz
toprak post
ALLAH DOST...



Necip Fazıl Kısakürek
 
Saat

Bakma saatine ikide birde!
Halin neyse saat onun saati.
Saat tutamaz ki, ölü kabirde;
Zamana eşyada gör itaati!
Bir kıvrım, bir helezon,
Her noktası baş ve son...

Dün hâtıra, yarın hayal, bugün ne?
İki renk arası bir çizgicik pay.
Ne devlet zamanı bütünleyene!
Ebed bestecisi bir çark ve bir yay.
Hesap soran yaratık;
O dimdik her şey yatık.

Zaman bir işvebaz, kaçak hayalet;
Eskiyenin kement atar boynuna.
Ne pişmanlık tanır, ne af, ne mühlet;
Ancak fatihinin girer koynuna.
Niyeti gizli fettan
Köle biçimli sultan...



Necip Fazıl Kısakürek
 
Sevgilim, işte eylül;
Ve işte senin usul usul seğiren yüzün.

Zaman ki sonsuzdur,
Bitmemiş şiirler gibidir.

Bazı hüzünleri,
Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.

Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
(İsteğin bulanık kıyısında).

Bundan değil midir bizim aşkımızda,
Sürekli bir akşam hüznü vardır.


İlhan Berk
 
Yaz geçti, sözgelimi midyelerden yorulduk.
Eni boyu belirsiz bir ıslaklıktan,
Upuzun gündüzlerden, sevimsiz otellerden.
Eylül ki, sorabilir mi,
Hüzünler iç kamaştırıyor, aşklarsa niye yoksul.
Bir asfaltın kuru sıcak soğuğundayız,
Oysa bir deniz feneri mevsimsiz ölür baylar.



Edip Cansever
 
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan.
Benimle meydan oku her çaresizliğe.
Benimle uyu, benimle uyan.
Birlikte varalım onuncu aylara.
Ben bir eylül,
Sen haziran.


Ümit Yaşar Oğuzcan
 
Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük, seni sevmek demektir...


Ümit Yaşar Oğuzcan
 
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
 
'' Sana gönderilmeyecek mektuplar yazmaktan başka hiç kimsem kalmadı. ''
 
Son düzenleme:
.....
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır, anlamları
önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini
kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.

Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Herşeye iyi gelen Zaman sizi kanatır .....

M.MUNGAN.
 
AŞK İKİ KİŞİLİKTİR

Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

ATAOL BEHRAMOĞLU


 
SANA NE YAPTILAR

O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin
Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında
Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin
Seni görür görmez özgürlüğümden utandım
Söyle ne içersin, çay mı kahve mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım.

Saçların uzundu, omuzlarına akardı
Gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından
Onlar mı kestiler, sen mi kısalttın
Gülerdin, içimize aylar doğardı
Görünmez dağların arkasından
Eski gülümsemeni beyhude aradım
O sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım.

Bir çay içer misin, yoksa kahve mi
Kibritim yok, demek cigaraya başladın
Ellerin de titriyor, bir şeyin mi var
Böyle bir kız değildin sen eskiden
Sana ne yaptılar, sana ne yaptılar?
Kirpiklerin ıslanıyor durup dururken
O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım

Attila İlhan
 
geleceğim bekle, dedi gitti..
ben beklemedim, o da gelmedi.
ölüm gibi bir şey oldu,
ama kimse ölmedi. Özdemir Asaf
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…