Edenin bulmasına inanmıyorum. Duruma bağlı öyleymiş gibi geliyor ama çoğu zaman, mesela çocuklarına devamlı eziyet ezmiş bir baba, yaşlılığında yalnız kalınca tanıyanlar cezasını çekiyor diyor ama adamın durumuna bakıp yorum yapanlara göre hayırsız evlat babalarını bıraktı gitti diyor. Eziyete rağmen babasını bırakmayanlar kimine göre hayırlı evlat, kimine göre de akılsızlıklarının cezasını çektiklerinden şikayet hakkı olmayanlar.
Bencil bir insanla, fedakarlık ve enayilik arasındaki çizgiyi çekememiş insanlar çok mutlu olabiliyor mesela. Bencil olan yaptığının hiç farkında değil veya bile bile yapıyor. Öteki taraf ancak son raddeye gelip bir başkasına durumu anlatınca farkına varıyor. Farkındalık o yüzden iyi, insan devamlı 3. kişi gibi duruma bakarsa hata yapma olasılığı azalıyor.
Ben başıma bir şey gelse sebebini gidip de yıllar önceki yapmış olabileceğim kötülükten aramam mesela, herhangi birinden bir ah aldım mı bilmiyorum. Sabrımı sınırlarına kadar zorlarım birini kırmamak için çünkü, kendim de aynısını beklediğimden. Birini kırmamaya da özen gösteririm, kimse beni kırmasın diye. Biri bana şu konuda çok hatalıydın ve beni çok üzdün diyemez, farkında değildiysem onlarca özürle kendimi affettirmeye çalışırım, olabiliyor hayat bu. Farkındaysam da ben öyle yaptım ama sen daha öncesinde böyle yapmıştın derim bir daha da aklıma gelmez o durum. Kindar da değilim ama iyiliği de kötülüğü de unutmam.
Örneksiz bırakmayayım :) 7 sene sonra hakkaten zamanında uğruna çok pis acı çektiğim birisi ummadığım bir yerde karşıma çıktı. Muhabbet ettik falan zamanında seni kırdım, senelerdir hep aklımdasın kendimi yedim bitirdim beni affedebilecek misin, dedi. Neyi? Beni ben yapan insanlardan biri olmandan dışında bir değerin yok ki gözümde seni affedeyim, dedim. Çok acımasızsın dedi. Ahahha acıyı zamanında çeken ben, çabalayan ben, ama onun yıllar sonraki pişmanlığını da rahatlatmaya çalışıcam bir de. Hadi ordan.