- 19 Haziran 2007
- 1.049
- 4
- 38
Yalan, belki sadece bir kelimedir. Fakat zararları sadece söyleyenle sınırlı kalmaz. Duyan herkesi olumsuz biçimde etkiler.
Elbette ki, hiçbirimiz gözümüz gibi sevdiğimiz evlâdımızın yalan söylemesini hoşgörmeyiz. Çocuklarımız, küçük yaşlarda hayalle gerçeği ayıramayarak yalan söyleyebilirler. Dikkat edeceğimiz en önemli husus onları yalancı olarak adlandırmamaktır. Dediğini onaylamamalı, fakat alay da etmemeliyiz. Bunun yerine güzel bir dille konuşmalı, onu düşünmeye sevk etmeliyiz.
Karakterin temelleri ailede atılır. Daha sonra çevre ve eğitim yoluyla çocuğun kişiliği iyice şekillenir. Örnek olacağınız davranışlar, sözlerinizden bin kat daha etkilidir. Aslında doğru söylemek çok zordur. Doğru söyleyen insanın zor durumda kalmaması için hataya da düşmemesi gerekir. Hataya düşse bile bunu itiraf edecek, kendini ifade edecek güçlü bir kişiliğinin olması gerekir. Doğru söylemeye alışmış insanın yalanlarla hayatını sürdürmesi çok zordur, kişiliğine ihanettir ve acı verir. Bu yüzden doğru konuşan insan her yönden doğru olmaya kendini mecbur hisseder. Münafıklık alâmetlerinden birisinin yalan söylemek olması boşuna değildir. Çocuğa bunun bilincini verebilirseniz, istediğiniz gibi yetişmesini sağlayabilirsiniz.
Önce biz yalan söylemezsek çocuklar da bu konuda modeli doğru alarak bizim gibi olurlar. Yalan söylemiyor, fakat en ufak kabahatlerinde onları cezalandırıyor, sevgimizi esirgiyorsak, onlardan mükemmeliyetçilik bekliyorsak, onları başkalarıyla kıyaslıyorsak çocuklarımız yine bu davranışa yeltenebilirler.
İlgisiz kalan çocuklar da bazen yalanı ilgi çekmek için kullanırlar. Onlar özellikle, ailelerin hassas noktalarını kullanarak yalan söylemeye meyillidirler. Meselâ, aile çocuğa arkadaşını örnek verip övüyorsa, o arkadaşının kendine vurduğu yalanını uydurabilir. Bundaki amaç “Onları değil, beni gör!” mesajıdır. Aslında mesajın kodları doğru alınabilse, aile yanlışlarının da farkına varabilir.
Aile önem verdiği değerleri çocuğa baskı şeklinde hissettirdiği zaman çocuk bunu kullanır ve yalan söyler. Manevî değerler için çocuğun çok üstüne düşülürse öğretmeninin bu konuda ters bir söz söylediğini ifade ederek, kendisine yaramazlık yaptığı için ceza veren öğretmeninden intikam alabilir.
Yalan; menfaat, ödül, para için de söylenebilir. Çocuklara alın teri harcanarak kazanmanın değerini öğretiyor ve halinizden şikâyet etmiyorsanız, bunlara itibar etmeyecektir.
Evde televizyon seyrederken pasif durumda olmamalı, olaylar hakkında yorum yapmalıyız. Yalan üzerine kurulu dizileri mümkünse seyrettirmemeli, seyrettiriyorsak yanlışları çocuğa açıklamalıyız. Çocuk yalanın uzun vadede işe yaramayacağını bilmelidir. Küçükken annemin bize anlattığı yalancı çobanın hikâyesi ve kırk altınının yerini sırf annesi “Yalan söyleme!” dedi diye eşkıyalara açıklayan çocuk öyküsünü hâlâ hatırlarım. Böyle hikâyeciklerle, şarkılarla çocuklarımızın küçücük beyinlerine, iyiyi ve doğruyu yerleştirebiliriz. Ayrıca çocuk doğruyu söylerse cezalandırılmayacağını bilmelidir. Annemin söylediği “Doğruyu söylersen sana kızmayacağım!” lafı halâ kulaklarımda. Tabii bunun lafta kalmadığını da söylememe gerek yok sanırım.
Çocuğunu anlayan, dinleyen, sevdiği ve sevmediği her şeyin farkında olan ailelerin çocukları, doğru söylemeye eğilimlidir. Çocuklarınızla, sizin ailenizle asla konuşamadığınız konuları paylaşabilirsiniz. Unutmayın ki, yeni nesil eski nesilden iletişim adına önde olmak zorundadır. İletişimi güçlü olan ailelerin çocukları yalana başvurmadan rahatça içindekileri söyleyecek, saklama ihtiyacı duymayacaktır.
Çocuğun doğru söylemeyi seçmesinde ailesi kadar öğretmenin de rolü vardır. İyi bir öğretmen çocuklarını eşit görür ve ayırım yapmaz. Öğretmen de tıpkı ailesi gibi ona bu konuda doğru örnek olur. Aileden sonra örnek alınacak ikinci kişi öğretmendir.
Yalanın nedeni bilinirse onunla savaşmak da kolay olur. Sebebe göre önlem alabilirsiniz. Çocuk cezalandırılmamalı, fakat bu durumdan hoşnut olunmadığı belli edilmelidir. Çocuğa yalan söylüyorsun denmemeli, sürekli şüpheyle bakılmamalı, ona güvenildiği hissettirilmelidir. İyi arkadaşlar edinmesine ortamlar hazırlanmalıdır. Arkadaşlarını doğrudan kötülemek iyi sonuç vermez. Çocuğun bunu kendinin anlaması, farkına varması gerekir. Çocuk hakkındaki beklentilerinizi yüksek tutmayın ve onu hiçbir konuda zorlamayın. Zorlama yapan bir ailenin yalandan şikâyet etmeye hakkı olmayacağını bilin. Yalanı itiraf ettirmek marifet değildir. Önemli olan onu önleyebilmektir. Bu yüzden yalana savaş ilân edin. Ufak tefek yalanları görmezlikten gelmeyin. Sizin bunları bile hoş görmediğinizi bilsin. Eğer çocuk sizin yalanınızı bulup, söylüyorsa bunu telâfi yoluna gidin, siz de özür dileyin, örnek olun. Yaptığınızın doğru olmadığını söyleyin ve hatırlattığı için teşekkür edin. Çocuğa asla yapamayacağınız sözler verip güvenilirliğinizi zedelemeyin.
Gerçek yavaştır. Ağızdan ok gibi hızlı çıkıp herkesi kendine inandıran yalanı geçer, aydınlığı dünyayı sarar. Geriye yalanın getirdiği tahribatlar ve ona duyulan öfke kalır. Yüreğinizden huzur, dilinizden doğrular eksik olmasın.
ALINTIDIR
Elbette ki, hiçbirimiz gözümüz gibi sevdiğimiz evlâdımızın yalan söylemesini hoşgörmeyiz. Çocuklarımız, küçük yaşlarda hayalle gerçeği ayıramayarak yalan söyleyebilirler. Dikkat edeceğimiz en önemli husus onları yalancı olarak adlandırmamaktır. Dediğini onaylamamalı, fakat alay da etmemeliyiz. Bunun yerine güzel bir dille konuşmalı, onu düşünmeye sevk etmeliyiz.
Karakterin temelleri ailede atılır. Daha sonra çevre ve eğitim yoluyla çocuğun kişiliği iyice şekillenir. Örnek olacağınız davranışlar, sözlerinizden bin kat daha etkilidir. Aslında doğru söylemek çok zordur. Doğru söyleyen insanın zor durumda kalmaması için hataya da düşmemesi gerekir. Hataya düşse bile bunu itiraf edecek, kendini ifade edecek güçlü bir kişiliğinin olması gerekir. Doğru söylemeye alışmış insanın yalanlarla hayatını sürdürmesi çok zordur, kişiliğine ihanettir ve acı verir. Bu yüzden doğru konuşan insan her yönden doğru olmaya kendini mecbur hisseder. Münafıklık alâmetlerinden birisinin yalan söylemek olması boşuna değildir. Çocuğa bunun bilincini verebilirseniz, istediğiniz gibi yetişmesini sağlayabilirsiniz.
Önce biz yalan söylemezsek çocuklar da bu konuda modeli doğru alarak bizim gibi olurlar. Yalan söylemiyor, fakat en ufak kabahatlerinde onları cezalandırıyor, sevgimizi esirgiyorsak, onlardan mükemmeliyetçilik bekliyorsak, onları başkalarıyla kıyaslıyorsak çocuklarımız yine bu davranışa yeltenebilirler.
İlgisiz kalan çocuklar da bazen yalanı ilgi çekmek için kullanırlar. Onlar özellikle, ailelerin hassas noktalarını kullanarak yalan söylemeye meyillidirler. Meselâ, aile çocuğa arkadaşını örnek verip övüyorsa, o arkadaşının kendine vurduğu yalanını uydurabilir. Bundaki amaç “Onları değil, beni gör!” mesajıdır. Aslında mesajın kodları doğru alınabilse, aile yanlışlarının da farkına varabilir.
Aile önem verdiği değerleri çocuğa baskı şeklinde hissettirdiği zaman çocuk bunu kullanır ve yalan söyler. Manevî değerler için çocuğun çok üstüne düşülürse öğretmeninin bu konuda ters bir söz söylediğini ifade ederek, kendisine yaramazlık yaptığı için ceza veren öğretmeninden intikam alabilir.
Yalan; menfaat, ödül, para için de söylenebilir. Çocuklara alın teri harcanarak kazanmanın değerini öğretiyor ve halinizden şikâyet etmiyorsanız, bunlara itibar etmeyecektir.
Evde televizyon seyrederken pasif durumda olmamalı, olaylar hakkında yorum yapmalıyız. Yalan üzerine kurulu dizileri mümkünse seyrettirmemeli, seyrettiriyorsak yanlışları çocuğa açıklamalıyız. Çocuk yalanın uzun vadede işe yaramayacağını bilmelidir. Küçükken annemin bize anlattığı yalancı çobanın hikâyesi ve kırk altınının yerini sırf annesi “Yalan söyleme!” dedi diye eşkıyalara açıklayan çocuk öyküsünü hâlâ hatırlarım. Böyle hikâyeciklerle, şarkılarla çocuklarımızın küçücük beyinlerine, iyiyi ve doğruyu yerleştirebiliriz. Ayrıca çocuk doğruyu söylerse cezalandırılmayacağını bilmelidir. Annemin söylediği “Doğruyu söylersen sana kızmayacağım!” lafı halâ kulaklarımda. Tabii bunun lafta kalmadığını da söylememe gerek yok sanırım.
Çocuğunu anlayan, dinleyen, sevdiği ve sevmediği her şeyin farkında olan ailelerin çocukları, doğru söylemeye eğilimlidir. Çocuklarınızla, sizin ailenizle asla konuşamadığınız konuları paylaşabilirsiniz. Unutmayın ki, yeni nesil eski nesilden iletişim adına önde olmak zorundadır. İletişimi güçlü olan ailelerin çocukları yalana başvurmadan rahatça içindekileri söyleyecek, saklama ihtiyacı duymayacaktır.
Çocuğun doğru söylemeyi seçmesinde ailesi kadar öğretmenin de rolü vardır. İyi bir öğretmen çocuklarını eşit görür ve ayırım yapmaz. Öğretmen de tıpkı ailesi gibi ona bu konuda doğru örnek olur. Aileden sonra örnek alınacak ikinci kişi öğretmendir.
Yalanın nedeni bilinirse onunla savaşmak da kolay olur. Sebebe göre önlem alabilirsiniz. Çocuk cezalandırılmamalı, fakat bu durumdan hoşnut olunmadığı belli edilmelidir. Çocuğa yalan söylüyorsun denmemeli, sürekli şüpheyle bakılmamalı, ona güvenildiği hissettirilmelidir. İyi arkadaşlar edinmesine ortamlar hazırlanmalıdır. Arkadaşlarını doğrudan kötülemek iyi sonuç vermez. Çocuğun bunu kendinin anlaması, farkına varması gerekir. Çocuk hakkındaki beklentilerinizi yüksek tutmayın ve onu hiçbir konuda zorlamayın. Zorlama yapan bir ailenin yalandan şikâyet etmeye hakkı olmayacağını bilin. Yalanı itiraf ettirmek marifet değildir. Önemli olan onu önleyebilmektir. Bu yüzden yalana savaş ilân edin. Ufak tefek yalanları görmezlikten gelmeyin. Sizin bunları bile hoş görmediğinizi bilsin. Eğer çocuk sizin yalanınızı bulup, söylüyorsa bunu telâfi yoluna gidin, siz de özür dileyin, örnek olun. Yaptığınızın doğru olmadığını söyleyin ve hatırlattığı için teşekkür edin. Çocuğa asla yapamayacağınız sözler verip güvenilirliğinizi zedelemeyin.
Gerçek yavaştır. Ağızdan ok gibi hızlı çıkıp herkesi kendine inandıran yalanı geçer, aydınlığı dünyayı sarar. Geriye yalanın getirdiği tahribatlar ve ona duyulan öfke kalır. Yüreğinizden huzur, dilinizden doğrular eksik olmasın.
ALINTIDIR