Hiçbirinin konuşmaya hakkı yok. Hepsinden hesap sorulsun ve parti fark etmeksizin hepsi istifa etsinler. Yıkılan binaların müteahitleri, imar barışında imzası olanlar ve bu binalara ruhsat verenler kendi insanının yaşam hakkına ve etik değerlere saygı duysaydı, deprem sabahı farklı bir ülkeye uyanmış olurduk. Artık çok radikal kararlar alınmalı.heh işte, şimdi hiçbirinin ama hiçbirinin konuşmaya hakkı yok, deprem doğal bir afettir kabul ama binalarda enkaz altında kalmak kader değildir, doğal afetin sonucu değildir ihmaldir.
Bunda gözünü para hırsı bürümüş 3 katlı binasının üzerine ne yapıp edip 5 kat daha çıkma izni verilmiş halktan kişilerin de payı büyüktür, Adıyaman’da çoğunluğu diş hekimliği fakültesinden olan öğrencilerin oturduğu apartman normalde 3 katlıymış ama nasıl bir para hırsıysa, bölge öğrencilerine kiraya verir paraya para demem diyerek gözü dönmüşse artık o çocukların ölmesine neden oldu.
Günlerdir kendimi oradaki bir yönetici olsaydım diye düşündüm vicdanım sızladı, bebekler öldü yaşlılar öldü, öğrenciler öldü, anne babalar öldü, bir sürü çocuk öksüz yetim kaldı, bir sürü anne baba evlat acısıyla yandı, şuradan kalkmak nasip olmasın eğer ben oradaki bir yönetici, onu da geçtim bu evlerin iznine imza yetkisi olan herhangi bir yetkili bile olsam kahrımdan ölürdüm.
Aynen öyle, doğal afetler ve alınması gereken önlemler siyaset üstüdür, doğrudan halkın can ve mal güvenliğiyle alakalıdır, 10 ilde 13,5 milyon insan etkilendi hala enkaz altında sağ mı öldü mü bilmediğimiz vatandaş var, bu insanlar bir yandan ölen yakınları için ömür boyu yanarken bir yandan da maddi manevi nasıl ayağa kalkacağız diye düşünecek, Cemoos da çok güzel ifade etti, insanlar depremden korkuyor ama kendi imkanları da kısıtlı, bizim burada da var mesela, bilmem kaç yıl ev kredisi borcunun altına girip ev sahibi olan, bu insan kredi borcunu bile zorlanarak ödüyor zaten, zemin etüdünü, binasının sağlamlığını nasıl kontrol ettirsin veya kentsel dönüşüme nasıl iştirak etsin.Hiçbirinin konuşmaya hakkı yok. Hepsinden hesap sorulsun ve parti fark etmeksizin hepsi istifa etsinler. Yıkılan binaların müteahitleri, imar barışında imzası olanlar ve bu binalara ruhsat verenler kendi insanının yaşam hakkına ve etik değerlere saygı duysaydı, deprem sabahı farklı bir ülkeye uyanmış olurduk. Artık çok radikal kararlar alınmalı.
Çok sağol ahretliğim en masum türü maalesef,patoloji sonucunu bekliyoruz 1 ay sonra gene işlem yapılcak.Maalesefbüyük depremler çoğunlukla gece uykudayken yaşanıyor, nereye çöküyorsun hadi çöktün ne zaman kurtarılacağını bilemiyorsun, bu da bizi tek bir sonuca götürüyor bence, vatandaşa gerçekten güveneceği, güvenli olduğu kesin binalar yapılması, insanlar bilecek ki en şiddetli depremde bile binası üstüne yıkılmayacak
Çok geçmiş ahretlikmühim bir şey değildir inşaallah
Ev yaptırdığımız sene deprem risk haritasına bakıp eşim burda bir kaç sene sonra deprem olur bizi de sallar etkisi büyük olur demişti uzman olmaya gerek yok çok belliydi zaten yapı denetim işini özel sektöre bırakmak en büyük hata bu ülkede hiç bir sorumluluk devlette değildeynepnaz uyarmayan kalmadı ki.
Japon bilim insanı bile.
Ve bizim kendi bilim insanlarımızın da dilinde tüy bitti.
1 yılda hepsini tekrar inşa edeceklermiş ama bana çok ütopik geliyorBu durumda olacağı da o ki ev sahipleri şuan evlerini kaybettikleri zaten asla alınamayacak bir konuma geldi ev fiyatları . Bu durumda devlet ne yapıyor ? Görüyoruz ki hiç birşey
1 yılda ev yapmak kolaymı öyle,kaç tane şehirimiz var üstelik,hatta yüksek katlı filan yapılacakmış herhalde insanın aklı mantığı almıyor bunu.1 yılda hepsini tekrar inşa edeceklermiş ama bana çok ütopik geliyor
Daha İzmir yapılmamışken
Elin adamı söylüyor bunu, bizdede imar affı çıkarıyorlar .Ev yaptırdığımız sene deprem risk haritasına bakıp eşim burda bir kaç sene sonra deprem olur bizi de sallar etkisi büyük olur demişti uzman olmaya gerek yok çok belliydi zaten yapı denetim işini özel sektöre bırakmak en büyük hata bu ülkede hiç bir sorumluluk devlette değil
Nasıl yapacaklar Allah aşkına herşeyi geçtim mevsim bile buna izin vermez1 yılda hepsini tekrar inşa edeceklermiş ama bana çok ütopik geliyor
Daha İzmir yapılmamışken
Kazen abi dibine kadar adamsındepremzede olmayıp kaleme almak ;
evde toplam 12 kişiyiz... 9 tanesi deprem bölgesinden kalan 3 kişi de biz (bir yerde 15 kişiyiz filan yazmışım nasıl bir ruh halindeysem)
ve çocuklar...
- 1 büyük anneanne
- 1 anneanne ve 1 dede
- 1 hamilelikte 36. haftayı doldurmuş bir anne adayı
- 1 normal ama yeni kanseri yenmiş bir anne
Kendi kendimize yetiyoruz ola ki bir ihtiyacım olursa yazarım ki dünde yazdım gönlü güzel insanlar hemen dönüş yaptı.
Evden fotoğraf kareleri de paylaşacağım ki anlattıklarım daha da pekişsin. Kişi özel eşyalarına ait çanta vb paylaşım yapmayacağım.
İlk evde odalar bu durumda ama her oda bu durumda bir yatak yerde şişme yatak...
Eki Görüntüle 3205432
şimdi deprem sabahına dönelim....
depremi duyar duymaz ne yapabilirim diye düşünmeye başladım zira 99 depreminde Kocaeli'de ilk gecemdi neler yaşayacaklarını az çok biliyordum. Biz çok şanslıydık, mevsim yazdı biz çok şansızdık Tüpraş'a evim 1 km mesafedeydi. Ama şimdi şanslı elle tutulur hiç bir avantaja sahip değillerdi. Hava sıcaklığı eksilerde, çok kısa aralıkla 7.5 üzerinde 2 deprem etkilenen 10 il ve 15 milyon nüfus. Bunları zaten herkes biliyor...
İlk depremin sabahında ısrarla kadın, yaşlı ve çocuklara hemen orayı terk etmelerini söyledim. "Arabada kalcük, üşürsek klimayı çalıştırırız" dedi bir çoğu. Dedim dayanamazsınız, ilk ekmek bitecek, götünüz donacak, enkazlar kaldırılırken moral olarak çökeceksiniz dedim ama anlatamadım, dinletemedim oysa göbeğime kadar sakalım var. Derken ikinci büyük deprem oldu ama oralarda kalma konusunda ısrar ettiler. Bende ilk geceyi geçirsinler geleceklerinden emindim.
Tamda dediğim gibi oldu ilk gece dondular hem de öyle böyle değil. Başladılar bilet aramayı ama taaa 2 gün sonraya bilet bulabildiler ilk kafile öyle geldi yerleşti. Büyükler iyiydi de çocuklar derler ya mala bağlamış, öyle boş boş bakan, en ufak seste irkilen minik bedenler....
Bu arada davetimiz devam ederken 36 haftalık hamile bir anne 86 yaşında onun annesi, çocuklar 4 kişi daha davete icap etti. Yaşadıkalrı ilçenin ismini vermeyeceğim zira ilçe anlattıklarına göre haritadan silinmiş durumda.
Onlar gelecek olunca ön hazılık yatak vs yapmamış gerekiyordu ne olur ne olmaz diye 2020 yılında Decathlon'dan aldığım yatakları kullanma fikri geldi. Geldiklerinde her şey hazır olsun diye güzelce şişirdik nevresimledik bir baktık ki sabaha inmişler. TAbi şikayet.comu kurması gereken ben sabahında soluğu Decathlon'da aldım. Ürünlerin garanti süresinin dolmuş olabilceğini hiç bir hak talep etmediğimi ifade ederek hiç kullanılmamış bu yatakların nasıl böyle öldüğünü sorguladığımda ; bu bir sürü para verip aldığımız yatakların 60 şişim ömrü olduğunu kullanmasak bile bu hale geleceği bilgisini aldım. Bende hemen yan mağaza Koştaş'tan 140 cm genişliğinde yataklar aldım. Eve geldim onları şişirdiğimde 120 cm olduğunu görünce yine soluğu Koçtaş'ta aldım. Bunun nasıl olabileceğini sorduğumda 140 cm ölçüsünün kendilerinin vermediğini firmadan kaynaklı bir hata olacağını ifade edip yatkları geri aldılar. Bu arada ölçtük gerçekten 115 geldi yataklar ve şişince açılacağı önce ifade edildi ama fiyasko.... Tabi vaktim olmadığı için hemen Decathlon tarafına yine döndüm 4 tane yatak aldım. Yataklar sabaha kadar iniyor ama buna da şükür. Sıcak evimde düz halıda dahi yatsam utanmam gerekirken yatak iniyor diye sinirlenmek olmazdı. Fakat bende misafirlerim rahat etsin istedim. Bu arada kendi yatağımızı ilk gelen ekibe verdik şişme yatakların birinde biz 3 kişi kalıyoruz buna da şükür, şükretmeyenin yüzüne tüküreyim.....
bir flashback yapalım düne geri gidelim.... Bana gelecek 4 kişiyi öncelikle buraya getirmek için her yeri aradık sonuç alamadık en sonunda Gölcük belediyesinden çok sevdiğim bir dostumun deprem bölgesinde olduğunu orayı .çocuk, kadın ve yaşlıları tahliye ettiğini öğrendim kendisinden destek istedim oda Askeri tahliye uçağına bindireceğini ama uçağın Eskişehir, Ankara, İzmir artık neresi görev emrindeyse oraya ineceğini ifade etti. O bölgeden yaşlı ve hamileler çıksın da nereye giderse gitsin ben alırdım.
Nereye gidecekleri belli değildi ama Zimir için planım vardı Ankara ve Eskişehir için onları alma planım yoktu. İlk ankara'da taksi duraklarını aradım 3.500 ile 3.000 Tl arasında fiyat verildi gerçi hiç biri 3.000 TL demedi ama iyi niyetle 3.500 diyip olsunda bakarız dedi diye iyi niyetle 3.000 diyorum. Yakacağı yakıt 1.200 TL depremzede getirecek benden istediği rakam 3.500 TL. Diyeceksiniz ki hiç mi para kazanmasın 11 aydır zaten kazanıyor ben ona zarar da teklif etmiyorum... Neyse adamların ekmek parası çok yorum yapmayayım arada 2.200 TL fark var yataklara zaten vermişim 2.500 TL bunun hesbaını yapıyorum. Her ne ise olmadı da olmadı.... Bu durumu profilimde yazdım gönlü güzel üyelerim abi Eskişehir'e gelirse hiç merak etme biz burada dinlendirir sonra sana getiririz dediler, abi ankarayı da düşünme biz gider orada alır eskişehire getirir misafire eder dinlendirir sana teslim ederiz dediler ama bu mesajları yola çıktıktan sonra gördüm. Şimdi diyeceksiniz ki sen neden gitmiyorsun hayır ben gideceğimde uçağın nereye ineceği belli değil Ankara'ya inse 3.5 saat beklerler eskişehir keza 3 saat velhasılı kelam uçağa bindiklerinde bana uçak ankara 11. ana jet üssüne inecek dedikleri anda yeni aldığım yatakları eve atar atmaz yönümü ankara'ya çevirdim. 3 saat sonra yanlarındaydım, komutanlığın adresini almak için telefon ettim açan bana komutanım diyince bende onlara aslanım paşam demeye başladım sonra bana abi diyin dedim konum istedim gelen 4 kişinin durumunu anlattım ben gelene kadar hiç bir yere lütfen göndermeyin dedim. Benim bu mesjaıma gelen cevap alttadır ;
Eki Görüntüle 3205452
Nizamiyede beklerken misafir salonunda bizim misafirler geldi ellerinde 2 çanta. Şimdi ben çanta diyince bavul veya normal bir seyahat çantasından bahsetmiyorum. 2 adet naylon market çantası içinde ne sığarsa artık. Askeri havaalanında çocuklara mont verilmiş, montların alarmı üzerinde bu da çaktırmadan çektiğim görüntü.
Eki Görüntüle 3205453
bu alarm nasıl çıkar fikri olan var mı? monta zarar vermek istemiyorum
ve misafirlerimi orada taksicilerin indirim yapmaması sebebi ile 3,5 saat bekletip aldım, dönüşe geçtik. Araba her kasise girdiğinde cama yapışmalarını tarif etmem mümkün değil, 4 gündür uyumama sebeplerini öğrendiğimde haklı çıktığımı öğrendim. İlk gün arabada kalmışlar ikinci gün çadır kurulmuş yan çadırlarında anne ve çocukları depremde bir şey olmamışken maalesef sobanın sönmesi sonucu donarak ölmüşler. Bu sebeple çocuklar uyurken anne sürekli bunların sobayı sıcak tutmuş baba ise hastanede görevli... Neyse bu ayrıntıları sevmem ama paylaşmasam da olmaz...
gelelim bu sabaha günlerdir üzerlerinde olan kıyafetleri dün akşam makineye attığımız için bizim pijamalarla uyandılar geldiler ev sıcacık ama ayaklarda çorap yok... benim çoraplar 47-50 aralığında : ( hatunun çorabı delikanlıya olur mu olmaz mı yaptık bir şeyler benim bazı çorapları vs vs uydurduk bu saate geldik....
şimdi bu kadar şeyi neden anlattım; kulaktan kulağa değil gerçek yaşanmış diye ve imkanınız var ise bir aileye siz de bir el verin diye. Ben bunları yazarken eşim alışverişe çıktı.
Instagram'da paylaştık ya ;
yazıda ki hatalar, cümle düşüklükleri vs vs vs umurumda değil bir seferde oturdum yazdım rahatladım....
şimdi sırada 36 haftalık ablanın doğumu var... tek sıkıntımız sürekli ağlama krizleri geliyor yoksa burada her şey yolunda, burada bir doğum takibi için bize yardımcı olacak doktor lazım. Bizim doktorumuz İstanbul'da maalesef.
ekran görüntüleri de sağdan soldan değil bire bir benim yaşanmışlıklarımdan...
Rabbim bir daha böyle felaketler vermesin
ben pijamalarımla sıcak evde, elimde kahvem utana sıkıla bunları kaleme alıyorum.
diyeceklerim budur.
var va hala guzel insanlar var86 yaşındaki anneanne strese bağlı olarak tüm damağı yara olmuş(bu benim yorumum belki başka bir durum var, bu mesaji daha muayene sonuçlanmasını beklemeden içgüdü ile yazıyorum).
Kendi diş hekimimin muayenehanesini aradım randevu bile almadan hemen gitmemizi istediler. Diş Hekimi Bora Bayrak (0262 343 28 26) tedaviyi hiç sorup sorgulamadan ücretsiz yaptı.
Bu notta burada kalsın, bugüne not düşülsün.
Dediğim gibi elini taşın altına koyanı da koymayanı da bilmek lazım. Sözlere degil alınan aksiyonlara bakmak lazım.
Kocaeli'de Diş Hekimi, Bora Bayrak
Kazen bey, ne yüce gönüllü insansınızdepremzede olmayıp kaleme almak ;
evde toplam 12 kişiyiz... 9 tanesi deprem bölgesinden kalan 3 kişi de biz (bir yerde 15 kişiyiz filan yazmışım nasıl bir ruh halindeysem)
ve çocuklar...
- 1 büyük anneanne
- 1 anneanne ve 1 dede
- 1 hamilelikte 36. haftayı doldurmuş bir anne adayı
- 1 normal ama yeni kanseri yenmiş bir anne
Kendi kendimize yetiyoruz ola ki bir ihtiyacım olursa yazarım ki dünde yazdım gönlü güzel insanlar hemen dönüş yaptı.
Evden fotoğraf kareleri de paylaşacağım ki anlattıklarım daha da pekişsin. Kişi özel eşyalarına ait çanta vb paylaşım yapmayacağım.
İlk evde odalar bu durumda ama her oda bu durumda bir yatak yerde şişme yatak...
Eki Görüntüle 3205432
şimdi deprem sabahına dönelim....
depremi duyar duymaz ne yapabilirim diye düşünmeye başladım zira 99 depreminde Kocaeli'de ilk gecemdi neler yaşayacaklarını az çok biliyordum. Biz çok şanslıydık, mevsim yazdı biz çok şansızdık Tüpraş'a evim 1 km mesafedeydi. Ama şimdi şanslı elle tutulur hiç bir avantaja sahip değillerdi. Hava sıcaklığı eksilerde, çok kısa aralıkla 7.5 üzerinde 2 deprem etkilenen 10 il ve 15 milyon nüfus. Bunları zaten herkes biliyor...
İlk depremin sabahında ısrarla kadın, yaşlı ve çocuklara hemen orayı terk etmelerini söyledim. "Arabada kalcük, üşürsek klimayı çalıştırırız" dedi bir çoğu. Dedim dayanamazsınız, ilk ekmek bitecek, götünüz donacak, enkazlar kaldırılırken moral olarak çökeceksiniz dedim ama anlatamadım, dinletemedim oysa göbeğime kadar sakalım var. Derken ikinci büyük deprem oldu ama oralarda kalma konusunda ısrar ettiler. Bende ilk geceyi geçirsinler geleceklerinden emindim.
Tamda dediğim gibi oldu ilk gece dondular hem de öyle böyle değil. Başladılar bilet aramayı ama taaa 2 gün sonraya bilet bulabildiler ilk kafile öyle geldi yerleşti. Büyükler iyiydi de çocuklar derler ya mala bağlamış, öyle boş boş bakan, en ufak seste irkilen minik bedenler....
Bu arada davetimiz devam ederken 36 haftalık hamile bir anne 86 yaşında onun annesi, çocuklar 4 kişi daha davete icap etti. Yaşadıkalrı ilçenin ismini vermeyeceğim zira ilçe anlattıklarına göre haritadan silinmiş durumda.
Onlar gelecek olunca ön hazılık yatak vs yapmamış gerekiyordu ne olur ne olmaz diye 2020 yılında Decathlon'dan aldığım yatakları kullanma fikri geldi. Geldiklerinde her şey hazır olsun diye güzelce şişirdik nevresimledik bir baktık ki sabaha inmişler. TAbi şikayet.comu kurması gereken ben sabahında soluğu Decathlon'da aldım. Ürünlerin garanti süresinin dolmuş olabilceğini hiç bir hak talep etmediğimi ifade ederek hiç kullanılmamış bu yatakların nasıl böyle öldüğünü sorguladığımda ; bu bir sürü para verip aldığımız yatakların 60 şişim ömrü olduğunu kullanmasak bile bu hale geleceği bilgisini aldım. Bende hemen yan mağaza Koştaş'tan 140 cm genişliğinde yataklar aldım. Eve geldim onları şişirdiğimde 120 cm olduğunu görünce yine soluğu Koçtaş'ta aldım. Bunun nasıl olabileceğini sorduğumda 140 cm ölçüsünün kendilerinin vermediğini firmadan kaynaklı bir hata olacağını ifade edip yatkları geri aldılar. Bu arada ölçtük gerçekten 115 geldi yataklar ve şişince açılacağı önce ifade edildi ama fiyasko.... Tabi vaktim olmadığı için hemen Decathlon tarafına yine döndüm 4 tane yatak aldım. Yataklar sabaha kadar iniyor ama buna da şükür. Sıcak evimde düz halıda dahi yatsam utanmam gerekirken yatak iniyor diye sinirlenmek olmazdı. Fakat bende misafirlerim rahat etsin istedim. Bu arada kendi yatağımızı ilk gelen ekibe verdik şişme yatakların birinde biz 3 kişi kalıyoruz buna da şükür, şükretmeyenin yüzüne tüküreyim.....
bir flashback yapalım düne geri gidelim.... Bana gelecek 4 kişiyi öncelikle buraya getirmek için her yeri aradık sonuç alamadık en sonunda Gölcük belediyesinden çok sevdiğim bir dostumun deprem bölgesinde olduğunu orayı .çocuk, kadın ve yaşlıları tahliye ettiğini öğrendim kendisinden destek istedim oda Askeri tahliye uçağına bindireceğini ama uçağın Eskişehir, Ankara, İzmir artık neresi görev emrindeyse oraya ineceğini ifade etti. O bölgeden yaşlı ve hamileler çıksın da nereye giderse gitsin ben alırdım.
Nereye gidecekleri belli değildi ama Zimir için planım vardı Ankara ve Eskişehir için onları alma planım yoktu. İlk ankara'da taksi duraklarını aradım 3.500 ile 3.000 Tl arasında fiyat verildi gerçi hiç biri 3.000 TL demedi ama iyi niyetle 3.500 diyip olsunda bakarız dedi diye iyi niyetle 3.000 diyorum. Yakacağı yakıt 1.200 TL depremzede getirecek benden istediği rakam 3.500 TL. Diyeceksiniz ki hiç mi para kazanmasın 11 aydır zaten kazanıyor ben ona zarar da teklif etmiyorum... Neyse adamların ekmek parası çok yorum yapmayayım arada 2.200 TL fark var yataklara zaten vermişim 2.500 TL bunun hesbaını yapıyorum. Her ne ise olmadı da olmadı.... Bu durumu profilimde yazdım gönlü güzel üyelerim abi Eskişehir'e gelirse hiç merak etme biz burada dinlendirir sonra sana getiririz dediler, abi ankarayı da düşünme biz gider orada alır eskişehire getirir misafire eder dinlendirir sana teslim ederiz dediler ama bu mesajları yola çıktıktan sonra gördüm. Şimdi diyeceksiniz ki sen neden gitmiyorsun hayır ben gideceğimde uçağın nereye ineceği belli değil Ankara'ya inse 3.5 saat beklerler eskişehir keza 3 saat velhasılı kelam uçağa bindiklerinde bana uçak ankara 11. ana jet üssüne inecek dedikleri anda yeni aldığım yatakları eve atar atmaz yönümü ankara'ya çevirdim. 3 saat sonra yanlarındaydım, komutanlığın adresini almak için telefon ettim açan bana komutanım diyince bende onlara aslanım paşam demeye başladım sonra bana abi diyin dedim konum istedim gelen 4 kişinin durumunu anlattım ben gelene kadar hiç bir yere lütfen göndermeyin dedim. Benim bu mesjaıma gelen cevap alttadır ;
Eki Görüntüle 3205452
Nizamiyede beklerken misafir salonunda bizim misafirler geldi ellerinde 2 çanta. Şimdi ben çanta diyince bavul veya normal bir seyahat çantasından bahsetmiyorum. 2 adet naylon market çantası içinde ne sığarsa artık. Askeri havaalanında çocuklara mont verilmiş, montların alarmı üzerinde bu da çaktırmadan çektiğim görüntü.
Eki Görüntüle 3205453
bu alarm nasıl çıkar fikri olan var mı? monta zarar vermek istemiyorum
ve misafirlerimi orada taksicilerin indirim yapmaması sebebi ile 3,5 saat bekletip aldım, dönüşe geçtik. Araba her kasise girdiğinde cama yapışmalarını tarif etmem mümkün değil, 4 gündür uyumama sebeplerini öğrendiğimde haklı çıktığımı öğrendim. İlk gün arabada kalmışlar ikinci gün çadır kurulmuş yan çadırlarında anne ve çocukları depremde bir şey olmamışken maalesef sobanın sönmesi sonucu donarak ölmüşler. Bu sebeple çocuklar uyurken anne sürekli bunların sobayı sıcak tutmuş baba ise hastanede görevli... Neyse bu ayrıntıları sevmem ama paylaşmasam da olmaz...
gelelim bu sabaha günlerdir üzerlerinde olan kıyafetleri dün akşam makineye attığımız için bizim pijamalarla uyandılar geldiler ev sıcacık ama ayaklarda çorap yok... benim çoraplar 47-50 aralığında : ( hatunun çorabı delikanlıya olur mu olmaz mı yaptık bir şeyler benim bazı çorapları vs vs uydurduk bu saate geldik....
şimdi bu kadar şeyi neden anlattım; kulaktan kulağa değil gerçek yaşanmış diye ve imkanınız var ise bir aileye siz de bir el verin diye. Ben bunları yazarken eşim alışverişe çıktı.
Instagram'da paylaştık ya ;
yazıda ki hatalar, cümle düşüklükleri vs vs vs umurumda değil bir seferde oturdum yazdım rahatladım....
şimdi sırada 36 haftalık ablanın doğumu var... tek sıkıntımız sürekli ağlama krizleri geliyor yoksa burada her şey yolunda, burada bir doğum takibi için bize yardımcı olacak doktor lazım. Bizim doktorumuz İstanbul'da maalesef.
ekran görüntüleri de sağdan soldan değil bire bir benim yaşanmışlıklarımdan...
Rabbim bir daha böyle felaketler vermesin
ben pijamalarımla sıcak evde, elimde kahvem utana sıkıla bunları kaleme alıyorum.
diyeceklerim budur.
Onlar her yerde var nau nau. Tv röportaj yapıyorlar. Adamın kızı ölmüş. “Allah’tan geldi” diyor. Muhabir diyor ki “Bak insanlar yerde yatıyor. Bu ne düzensizlik” “Böyle zamanda bunlar bakmayacağız. Dayanışma içinde olacağız” diyor. Einstein boşa dememiş “İnsanların ön yargılarını parçalamak atomu parçalamaktan zor” diye. Bunlarla muhattap olmayız, sinirlerimizi germeyeceğiz.Aynı şeyi buraya da yazayım.
Ya ben artık bazı kişilere tahammül edemiyorum.
Çok üstü kapalı yazacağım.
"Biz de Japonya gibi olabilirdik. Oradaki insanlar depremde yerinden bile kımıldamıyor bazen." dedim bir tanıdığıma.
Cahil muamelesi yaptı bana.
Tamamen savunma mekanizması geliştirmişler. Canhıraş şekilde nasıl savunacaklarını şaşırmışlar.
"Japonya ile Türkiye arasında fark varmış deprem açısından."
Evet bu noktada doğru. Ama Şevval misali diyorum ki so what?
Bu kimi aklar? Bu neyi değiştirir?
Japonya kendi deprem koşullarına göre hazırlanmış, binalarını yapmış, kanunlarını geliştirmiş.
Aynısını bizimde yapmamız gerekmez miydi?
X bölgesi deprem hattı üzerinde, burada yapılaşma yapılmasın veya şu yaylı binalardan yapmak zorunlu olsun veya şu malzeme zorunlu olsun veya en fazla 2 kat olsun gibi önlemleri almamız gerekmez miydi?
Biz neden yapamadık? Neden yapmıyoruz?
Allah rızası için bu yorumu okuyanlar... Bana bunun mantığını açıklar mısınız?
Ama Türkiye'de olan deprem rerere rörörö diye yıkılan binaları aklayan, savunan bu tanıdığımın mantığını bana lütfen açıklar mısınız?
Hiç mi önlem alınamazdı? Ne kadar önlem alınırsa alınsın 32 bin kişi yine de ölecek miydi?
Ya anne baba bebek aile fotoğraflarına bakıyorum. Bir tek benim mi canım yanıyor?
Tamam fanatik olabilirsin. Çıkarları da var kendisinin. Yıllarca gördük hepsini. Anlıyorum cidden inanın anlıyorum zor geliyordur paradan vazgeçmek.. Ama hiç mi insana merhamet, vicdan gelmez o fotoğrafları görünce...
Benim öğrencilerim öldü, aileleri ölen öğrencilerim oldu.
Hiç tanıdığım ölmese bile önüme fotoğraflar düşüyor. Bir ailenin komple yok olmuş olması fikri beni çıldırtma noktasına getiriyor. Mantığım aklım bunu kabul etmiyor. Edemiyorum. Nasıl yani diyorum kendi kendime. Bebek de mi ölmüş? E ama bu doğum günü kutlama fotoğrafı... Bebeğin 1 yaşını kutlamışlar... Nasıl yani şimdi yoklar mı?
Anne baba bebeğin üzerine kapanır kurtarır gibi geliyor. Ama bebek de yok.. Bakın hala zihnen inkar ediyorum. Komple aileden kimse kalmıyor. Bu durum nasıl sadece bizleri kahrediyor?
Neden ben öfkeleniyorum da o öfkelenmiyor? O neyi savunmanın derdinde lütfen biri anlatsın bana?
Yıllarca yapılan her hatada savundu. Bir kez bile sesimi çıkarmadım. Büyüğüm dedim sustum.
Ama 30 bin kişinin ahı da mı korkutmuyor?
Para ve güç her şey demek mi cidden? İnsan insanlığını satabilir mi?
Cidden bu kadar kör olabilir mi?
Cahillik evet var ama bu kadar mı ya? Bu kadar mı olduk biz?
Ben artık delirmek üzereyim. Gerçekten.
Bugün bütün sosyal medya hesaplarımı kapattım. Görmemek duymamak için. Çünkü hiç iyi değilim.
Ama bir yerden haber sızıyor içimize...
Şöyle başa çıkıyorlar acıyla: Ne yazıldıysa o. Ömrün o kadar belirlenmiş, tedbir de alsan o an ölmek zorundasın. Vaktin gelmediyse istesen de ölemezsin.Aynı şeyi buraya da yazayım.
Ya ben artık bazı kişilere tahammül edemiyorum.
Çok üstü kapalı yazacağım.
"Biz de Japonya gibi olabilirdik. Oradaki insanlar depremde yerinden bile kımıldamıyor bazen." dedim bir tanıdığıma.
Cahil muamelesi yaptı bana.
Tamamen savunma mekanizması geliştirmişler. Canhıraş şekilde nasıl savunacaklarını şaşırmışlar.
"Japonya ile Türkiye arasında fark varmış deprem açısından."
Evet bu noktada doğru. Ama Şevval misali diyorum ki so what?
Bu kimi aklar? Bu neyi değiştirir?
Japonya kendi deprem koşullarına göre hazırlanmış, binalarını yapmış, kanunlarını geliştirmiş.
Aynısını bizimde yapmamız gerekmez miydi?
X bölgesi deprem hattı üzerinde, burada yapılaşma yapılmasın veya şu yaylı binalardan yapmak zorunlu olsun veya şu malzeme zorunlu olsun veya en fazla 2 kat olsun gibi önlemleri almamız gerekmez miydi?
Biz neden yapamadık? Neden yapmıyoruz?
Allah rızası için bu yorumu okuyanlar... Bana bunun mantığını açıklar mısınız?
Ama Türkiye'de olan deprem rerere rörörö diye yıkılan binaları aklayan, savunan bu tanıdığımın mantığını bana lütfen açıklar mısınız?
Hiç mi önlem alınamazdı? Ne kadar önlem alınırsa alınsın 32 bin kişi yine de ölecek miydi?
Ya anne baba bebek aile fotoğraflarına bakıyorum. Bir tek benim mi canım yanıyor?
Tamam fanatik olabilirsin. Çıkarları da var kendisinin. Yıllarca gördük hepsini. Anlıyorum cidden inanın anlıyorum zor geliyordur paradan vazgeçmek.. Ama hiç mi insana merhamet, vicdan gelmez o fotoğrafları görünce...
Benim öğrencilerim öldü, aileleri ölen öğrencilerim oldu.
Hiç tanıdığım ölmese bile önüme fotoğraflar düşüyor. Bir ailenin komple yok olmuş olması fikri beni çıldırtma noktasına getiriyor. Mantığım aklım bunu kabul etmiyor. Edemiyorum. Nasıl yani diyorum kendi kendime. Bebek de mi ölmüş? E ama bu doğum günü kutlama fotoğrafı... Bebeğin 1 yaşını kutlamışlar... Nasıl yani şimdi yoklar mı?
Anne baba bebeğin üzerine kapanır kurtarır gibi geliyor. Ama bebek de yok.. Bakın hala zihnen inkar ediyorum. Komple aileden kimse kalmıyor. Bu durum nasıl sadece bizleri kahrediyor?
Neden ben öfkeleniyorum da o öfkelenmiyor? O neyi savunmanın derdinde lütfen biri anlatsın bana?
Yıllarca yapılan her hatada savundu. Bir kez bile sesimi çıkarmadım. Büyüğüm dedim sustum.
Ama 30 bin kişinin ahı da mı korkutmuyor?
Para ve güç her şey demek mi cidden? İnsan insanlığını satabilir mi?
Cidden bu kadar kör olabilir mi?
Cahillik evet var ama bu kadar mı ya? Bu kadar mı olduk biz?
Ben artık delirmek üzereyim. Gerçekten.
Bugün bütün sosyal medya hesaplarımı kapattım. Görmemek duymamak için. Çünkü hiç iyi değilim.
Ama bir yerden haber sızıyor içimize...