Deprem 10 ili vurdu

Aynı şeyi buraya da yazayım.

Ya ben artık bazı kişilere tahammül edemiyorum.
Çok üstü kapalı yazacağım.
"Biz de Japonya gibi olabilirdik. Oradaki insanlar depremde yerinden bile kımıldamıyor bazen." dedim bir tanıdığıma.
Cahil muamelesi yaptı bana.
Tamamen savunma mekanizması geliştirmişler. Canhıraş şekilde nasıl savunacaklarını şaşırmışlar.
"Japonya ile Türkiye arasında fark varmış deprem açısından."
Evet bu noktada doğru. Ama Şevval misali diyorum ki so what?
Bu kimi aklar? Bu neyi değiştirir?
Japonya kendi deprem koşullarına göre hazırlanmış, binalarını yapmış, kanunlarını geliştirmiş.
Aynısını bizimde yapmamız gerekmez miydi?
X bölgesi deprem hattı üzerinde, burada yapılaşma yapılmasın veya şu yaylı binalardan yapmak zorunlu olsun veya şu malzeme zorunlu olsun veya en fazla 2 kat olsun gibi önlemleri almamız gerekmez miydi?
Biz neden yapamadık? Neden yapmıyoruz?
Allah rızası için bu yorumu okuyanlar... Bana bunun mantığını açıklar mısınız?
Ama Türkiye'de olan deprem rerere rörörö diye yıkılan binaları aklayan, savunan bu tanıdığımın mantığını bana lütfen açıklar mısınız?
Hiç mi önlem alınamazdı? Ne kadar önlem alınırsa alınsın 32 bin kişi yine de ölecek miydi?
Ya anne baba bebek aile fotoğraflarına bakıyorum. Bir tek benim mi canım yanıyor?
Tamam fanatik olabilirsin. Çıkarları da var kendisinin. Yıllarca gördük hepsini. Anlıyorum cidden inanın anlıyorum zor geliyordur paradan vazgeçmek.. Ama hiç mi insana merhamet, vicdan gelmez o fotoğrafları görünce...
Benim öğrencilerim öldü, aileleri ölen öğrencilerim oldu.
Hiç tanıdığım ölmese bile önüme fotoğraflar düşüyor. Bir ailenin komple yok olmuş olması fikri beni çıldırtma noktasına getiriyor. Mantığım aklım bunu kabul etmiyor. Edemiyorum. Nasıl yani diyorum kendi kendime. Bebek de mi ölmüş? E ama bu doğum günü kutlama fotoğrafı... Bebeğin 1 yaşını kutlamışlar... Nasıl yani şimdi yoklar mı?
Anne baba bebeğin üzerine kapanır kurtarır gibi geliyor. Ama bebek de yok.. Bakın hala zihnen inkar ediyorum. Komple aileden kimse kalmıyor. Bu durum nasıl sadece bizleri kahrediyor?

Neden ben öfkeleniyorum da o öfkelenmiyor? O neyi savunmanın derdinde lütfen biri anlatsın bana?
Yıllarca yapılan her hatada savundu. Bir kez bile sesimi çıkarmadım. Büyüğüm dedim sustum.
Ama 30 bin kişinin ahı da mı korkutmuyor?
Para ve güç her şey demek mi cidden? İnsan insanlığını satabilir mi?
Cidden bu kadar kör olabilir mi?
Cahillik evet var ama bu kadar mı ya? Bu kadar mı olduk biz?
Ben artık delirmek üzereyim. Gerçekten.
Bugün bütün sosyal medya hesaplarımı kapattım. Görmemek duymamak için. Çünkü hiç iyi değilim.
Ama bir yerden haber sızıyor içimize...
Evet Japonya 'daki deprem farklı, 9 şiddetinde sallanıyor adamlar, burda 7 dedi mi kafana evin göçüyor.
 
Evet Japonya 'daki deprem farklı, 9 şiddetinde sallanıyor adamlar, burda 7 dedi mi kafana evin göçüyor.
Katip bu düzeni insan nasıl savunur? Oturdum kaldım koltuğa. Kanım dondu. Açık açık yazamıyorum ama anla sen neyi kimi savunduğunu. İnsan ölenlerin ahından da mı korkmaz?
 
Toplum olarak öncelikle TRT, Ahaber vb... kanalları izlemeyi bırakmazsak maalesef hiçbir şey yapamayız.
 
Aynı şeyi buraya da yazayım.

Ya ben artık bazı kişilere tahammül edemiyorum.
Çok üstü kapalı yazacağım.
"Biz de Japonya gibi olabilirdik. Oradaki insanlar depremde yerinden bile kımıldamıyor bazen." dedim bir tanıdığıma.
Cahil muamelesi yaptı bana.
Tamamen savunma mekanizması geliştirmişler. Canhıraş şekilde nasıl savunacaklarını şaşırmışlar.
"Japonya ile Türkiye arasında fark varmış deprem açısından."
Evet bu noktada doğru. Ama Şevval misali diyorum ki so what?
Bu kimi aklar? Bu neyi değiştirir?
Japonya kendi deprem koşullarına göre hazırlanmış, binalarını yapmış, kanunlarını geliştirmiş.
Aynısını bizimde yapmamız gerekmez miydi?
X bölgesi deprem hattı üzerinde, burada yapılaşma yapılmasın veya şu yaylı binalardan yapmak zorunlu olsun veya şu malzeme zorunlu olsun veya en fazla 2 kat olsun gibi önlemleri almamız gerekmez miydi?
Biz neden yapamadık? Neden yapmıyoruz?
Allah rızası için bu yorumu okuyanlar... Bana bunun mantığını açıklar mısınız?
Ama Türkiye'de olan deprem rerere rörörö diye yıkılan binaları aklayan, savunan bu tanıdığımın mantığını bana lütfen açıklar mısınız?
Hiç mi önlem alınamazdı? Ne kadar önlem alınırsa alınsın 32 bin kişi yine de ölecek miydi?
Ya anne baba bebek aile fotoğraflarına bakıyorum. Bir tek benim mi canım yanıyor?
Tamam fanatik olabilirsin. Çıkarları da var kendisinin. Yıllarca gördük hepsini. Anlıyorum cidden inanın anlıyorum zor geliyordur paradan vazgeçmek.. Ama hiç mi insana merhamet, vicdan gelmez o fotoğrafları görünce...
Benim öğrencilerim öldü, aileleri ölen öğrencilerim oldu.
Hiç tanıdığım ölmese bile önüme fotoğraflar düşüyor. Bir ailenin komple yok olmuş olması fikri beni çıldırtma noktasına getiriyor. Mantığım aklım bunu kabul etmiyor. Edemiyorum. Nasıl yani diyorum kendi kendime. Bebek de mi ölmüş? E ama bu doğum günü kutlama fotoğrafı... Bebeğin 1 yaşını kutlamışlar... Nasıl yani şimdi yoklar mı?
Anne baba bebeğin üzerine kapanır kurtarır gibi geliyor. Ama bebek de yok.. Bakın hala zihnen inkar ediyorum. Komple aileden kimse kalmıyor. Bu durum nasıl sadece bizleri kahrediyor?

Neden ben öfkeleniyorum da o öfkelenmiyor? O neyi savunmanın derdinde lütfen biri anlatsın bana?
Yıllarca yapılan her hatada savundu. Bir kez bile sesimi çıkarmadım. Büyüğüm dedim sustum.
Ama 30 bin kişinin ahı da mı korkutmuyor?
Para ve güç her şey demek mi cidden? İnsan insanlığını satabilir mi?
Cidden bu kadar kör olabilir mi?
Cahillik evet var ama bu kadar mı ya? Bu kadar mı olduk biz?
Ben artık delirmek üzereyim. Gerçekten.
Bugün bütün sosyal medya hesaplarımı kapattım. Görmemek duymamak için. Çünkü hiç iyi değilim.
Ama bir yerden haber sızıyor içimize...
Hislerinizi çok iyi anlıyorum deprem olduğu andan itibaren hem çok üzgünüm hem de çok sinirliyim
 
Katip bu düzeni insan nasıl savunur? Oturdum kaldım koltuğa. Kanım dondu. Açık açık yazamıyorum ama anla sen neyi kimi savunduğunu. İnsan ölenlerin ahından da mı korkmaz?
Giden 30 000 can savundukları şeyden daha mühim değil. Düzenleri devam etsin yeter ki, nasıl olduğu fark etmez.
 
Aynı şeyi buraya da yazayım.

Ya ben artık bazı kişilere tahammül edemiyorum.
Çok üstü kapalı yazacağım.
"Biz de Japonya gibi olabilirdik. Oradaki insanlar depremde yerinden bile kımıldamıyor bazen." dedim bir tanıdığıma.
Cahil muamelesi yaptı bana.
Tamamen savunma mekanizması geliştirmişler. Canhıraş şekilde nasıl savunacaklarını şaşırmışlar.
"Japonya ile Türkiye arasında fark varmış deprem açısından."
Evet bu noktada doğru. Ama Şevval misali diyorum ki so what?
Bu kimi aklar? Bu neyi değiştirir?
Japonya kendi deprem koşullarına göre hazırlanmış, binalarını yapmış, kanunlarını geliştirmiş.
Aynısını bizimde yapmamız gerekmez miydi?
X bölgesi deprem hattı üzerinde, burada yapılaşma yapılmasın veya şu yaylı binalardan yapmak zorunlu olsun veya şu malzeme zorunlu olsun veya en fazla 2 kat olsun gibi önlemleri almamız gerekmez miydi?
Biz neden yapamadık? Neden yapmıyoruz?
Allah rızası için bu yorumu okuyanlar... Bana bunun mantığını açıklar mısınız?
Ama Türkiye'de olan deprem rerere rörörö diye yıkılan binaları aklayan, savunan bu tanıdığımın mantığını bana lütfen açıklar mısınız?
Hiç mi önlem alınamazdı? Ne kadar önlem alınırsa alınsın 32 bin kişi yine de ölecek miydi?
Ya anne baba bebek aile fotoğraflarına bakıyorum. Bir tek benim mi canım yanıyor?
Tamam fanatik olabilirsin. Çıkarları da var kendisinin. Yıllarca gördük hepsini. Anlıyorum cidden inanın anlıyorum zor geliyordur paradan vazgeçmek.. Ama hiç mi insana merhamet, vicdan gelmez o fotoğrafları görünce...
Benim öğrencilerim öldü, aileleri ölen öğrencilerim oldu.
Hiç tanıdığım ölmese bile önüme fotoğraflar düşüyor. Bir ailenin komple yok olmuş olması fikri beni çıldırtma noktasına getiriyor. Mantığım aklım bunu kabul etmiyor. Edemiyorum. Nasıl yani diyorum kendi kendime. Bebek de mi ölmüş? E ama bu doğum günü kutlama fotoğrafı... Bebeğin 1 yaşını kutlamışlar... Nasıl yani şimdi yoklar mı?
Anne baba bebeğin üzerine kapanır kurtarır gibi geliyor. Ama bebek de yok.. Bakın hala zihnen inkar ediyorum. Komple aileden kimse kalmıyor. Bu durum nasıl sadece bizleri kahrediyor?

Neden ben öfkeleniyorum da o öfkelenmiyor? O neyi savunmanın derdinde lütfen biri anlatsın bana?
Yıllarca yapılan her hatada savundu. Bir kez bile sesimi çıkarmadım. Büyüğüm dedim sustum.
Ama 30 bin kişinin ahı da mı korkutmuyor?
Para ve güç her şey demek mi cidden? İnsan insanlığını satabilir mi?
Cidden bu kadar kör olabilir mi?
Cahillik evet var ama bu kadar mı ya? Bu kadar mı olduk biz?
Ben artık delirmek üzereyim. Gerçekten.
Bugün bütün sosyal medya hesaplarımı kapattım. Görmemek duymamak için. Çünkü hiç iyi değilim.
Ama bir yerden haber sızıyor içimize...
Bu tarz insanların temel sorunlarının cehalet ve insani degerlerden yoksunluk olduğunu düşünüyorum. Çünkü böylesine körü körüne ve hiçbir şey olmamış gibi savunmanın mantıklı bir açıklaması yok benim nezdimde.
Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayacağımızdan şüphem yok maalesef. Göre göre bile bile aynı şeyler yaşanacak. Bunları savunmanın hiçbir mantıki tutarlılığı yok; olamaz!
 
Hislerinizi çok iyi anlıyorum deprem olduğu andan itibaren hem çok üzgünüm hem de çok sinirliyim
Bende öfke üzüntüden daha ağır basıyor. O kadar öfkeliyim ki. Çok şükür tek bir yakınımı bile kaybetmedim. Ama öğrencilerimin aileleri yok oldu... o da fark etmez. Diyelim ki Afrika kabilesinden biriyim. Türkiye ile alakam yok. Yine de içim sızlardı. Sızlıyor da. Ya o kadar kötüyüm ki. Son kez öptüler bebeklerini ve bitti her şey. Çokkötüyüm. Çok öfkeliyim. Benim terapi almam lazım
 
Bu tarz insanların temel sorunlarının cehalet ve insani degerlerden yoksunluk olduğunu düşünüyorum. Çünkü böylesine körü körüne ve hiçbir şey olmamış gibi savunmanın mantıklı bir açıklaması yok benim nezdimde.
Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayacağımızdan şüphem yok maalesef. Göre göre bile bile aynı şeyler yaşanacak. Bunları savunmanın hiçbir mantıki tutarlılığı yok; olamaz!

Hangi milyonlar milyarlar geri getirir o yok olan aileleri...
Nasıl insan bunlar. Nasıl canlılar. Aklım almıyor. Bu kadar kötülük bu dünyaya fazls değil mi?
 
Ülkesini sevmeyen hiç kimse yönetimde söz sahibi olmamalı....Sevdikleri tek şey var PARA.... Bu arada yapılan yolları da gördük...Deprem vergileriyle duble yollar yapılmıştı ya hani....Paramparça olmuşlar
 
Hangi milyonlar milyarlar geri getirir o yok olan aileleri...
Nasıl insan bunlar. Nasıl canlılar. Aklım almıyor. Bu kadar kötülük bu dünyaya fazls değil mi?
Tek dileğim bunları yapanların kat be kat fazlasını görmeleri. Yanan hayatların, düşen gözyaşlarının cezasının kesilmesini diliyorum tez zamanda. Artık sadece ilahi adalete inanıyorum.
Çok şey dilimin ucuna geliyor ama söyleyemiyorum maalesef.
 
Deprem izolatörü fiyatlarını araştırdım
Tanesi 200 bin TL.
Şuan en uygun tek daire benim bulunduğum şehirde 1 trilyon.
Bu apartmanlara izolatör yapılamaz miydi?
Bundan sonra izolatör şartı getirilemez mi?
Arkadaş yukarıda japonya örneği vermiş.
Japonya'da evlerin altında raylı sistem var burada yapılamaz miydi ?
30 binden fazla canımız öldü 30 bile canımız gitmezdi!
3-5 trilyona daire satanlar bu sistemi yapmak zorunda değil mi?
Cemoos çok şeyler yapılabilirdi deprem 10 ili etkiledi tamam büyük bir deprem ama depremin bu kadar yıkıcı olması büyüklüğü değil evlerin ya yönetmeliklere uygun yapılmaması veya yönetmeliklerin etrafından dönerek yapılması, kimse benim suçum değil demesin herkes suçlu, hiçbir partiyi ayırmayacağım çünkü 10 ilin büyükşehirleri ilçe belediyeleri farklı farklı partilerin valla tüm siyasetçilerden de gına geldi, herkes kendine çevirmeye çalışıyor durumu, ben depremzedelere üzülüyorum, orada çalışan gönüllülere, askerlere polislere ve halkın kendisinedir tüm saygım ve sevgim, yaralanan da yaraları saranda halkın ta kendisi.
Öte yandan sadece japonya değil depremin yıkıcılığına çözüm üreten başka ülkeler de var, demek ki yasalar, yönetmelikler, denetimler doğru yapılıyor, demek ki siyaset üstü bakıyorlar ciddiye alıyorlar bu konuyu.
Bir kere önce imar barışı, tarla vasfını yitirmiş tarlaları imara açma vs vazgeçeceğiz, herkes işini doğru yapacak, zemini en fazla 3 katı kaldıran yerlere 20 kat bina dikmeyeceğiz, yapı denetimlerin işini ahlaklı yapanları ayrı, müteahhitle çay içerken imza atan yapı denetimleri kapatacağız, belediyeden izin alan müteahhitlere nasılsa benim orada dayım var rahatlığı verilmeyecek, belediyeden alamadığı izni bakanlıktan hallederim diyemeyecek.

Bugünlerde yine İstanbul depremi konuşuluyor, insanlar korkudan konu açmış, neden ? Çünkü bu çark öyle bir hale getirilmiş ki kimse evine güvenemiyor, bu ne demek biz en kıymetli duygulardan birini güven duygusunu kaybetmişiz, ne evlerin zeminine, ne yapana, ne denetleyene, ne izinleri verenlere, ne imara açanlara kimseye güvenemiyoruz.

Japon vatandaş 9 şiddetindeki depremde evinde otururuyor, biz merdivenlere koşarken ölüyoruz, işin komik tarafı günlerdir haarp konuşuyorlar tvde, halka da bilmem kaç yılında ABD’li birinin cam fanusta yaptığı ses dalgalı deneyini kanıt diye gösteriyorlar, hiçbiri de sormuyor 1999 depreminde Tavşancıl ve 6 Şubat da yaşadığımız bu afet de Erzin neden yıkılmadı?

Çok yazdım ama günlerdir cidden çok şiştim, çözüm önce biz bilinçleneceğiz evin mutfağını, salonun metrekaresini sorgulamak yerine zemin etüdü yaptıracağız, gerekirse gerçekten bağımsız bir firmaya evin sağlamlığını kontrol ettireceğiz, sonra bu bilincin tüm bürokratlara, siyasilere yayılmasını ısrarla talep edeceğiz.

1999’daki deprem sonra ne oldu biliyor musunuz? Tam 1 yıl sonra istanbuldan yola çıktık arabalıdan Yalova’ya inince sağımızda kalan yol kenarındaki deprem hasarlı evler makyajlanıyordu, ne kadar ironiktir ki biz yahu böyle şey olur mu diye giderken Bursa istikametinde bir tepe vardır 17 Ağustos anıtı gibi bir yerdi orası “17 AĞUSTOS UNUTMAYACAĞIZ” yazıyordu ama makyajlanan binalara bakarsanız çoktan unutulmuştu.
 
Cemoos çok şeyler yapılabilirdi deprem 10 ili etkiledi tamam büyük bir deprem ama depremin bu kadar yıkıcı olması büyüklüğü değil evlerin ya yönetmeliklere uygun yapılmaması veya yönetmeliklerin etrafından dönerek yapılması, kimse benim suçum değil demesin herkes suçlu, hiçbir partiyi ayırmayacağım çünkü 10 ilin büyükşehirleri ilçe belediyeleri farklı farklı partilerin valla tüm siyasetçilerden de gına geldi, herkes kendine çevirmeye çalışıyor durumu, ben depremzedelere üzülüyorum, orada çalışan gönüllülere, askerlere polislere ve halkın kendisinedir tüm saygım ve sevgim, yaralanan da yaraları saranda halkın ta kendisi.
Öte yandan sadece japonya değil depremin yıkıcılığına çözüm üreten başka ülkeler de var, demek ki yasalar, yönetmelikler, denetimler doğru yapılıyor, demek ki siyaset üstü bakıyorlar ciddiye alıyorlar bu konuyu.
Bir kere önce imar barışı, tarla vasfını yitirmiş tarlaları imara açma vs vazgeçeceğiz, herkes işini doğru yapacak, zemini en fazla 3 katı kaldıran yerlere 20 kat bina dikmeyeceğiz, yapı denetimlerin işini ahlaklı yapanları ayrı, müteahhitle çay içerken imza atan yapı denetimleri kapatacağız, belediyeden izin alan müteahhitlere nasılsa benim orada dayım var rahatlığı verilmeyecek, belediyeden alamadığı izni bakanlıktan hallederim diyemeyecek.

Bugünlerde yine İstanbul depremi konuşuluyor, insanlar korkudan konu açmış, neden ? Çünkü bu çark öyle bir hale getirilmiş ki kimse evine güvenemiyor, bu ne demek biz en kıymetli duygulardan birini güven duygusunu kaybetmişiz, ne evlerin zeminine, ne yapana, ne denetleyene, ne izinleri verenlere, ne imara açanlara kimseye güvenemiyoruz.

Japon vatandaş 9 şiddetindeki depremde evinde otururuyor, biz merdivenlere koşarken ölüyoruz, işin komik tarafı günlerdir haarp konuşuyorlar tvde, halka da bilmem kaç yılında ABD’li birinin cam fanusta yaptığı ses dalgalı deneyini kanıt diye gösteriyorlar, hiçbiri de sormuyor 1999 depreminde Tavşancıl ve 6 Şubat da yaşadığımız bu afet de Erzin neden yıkılmadı?

Çok yazdım ama günlerdir cidden çok şiştim, çözüm önce biz bilinçleneceğiz evin mutfağını, salonun metrekaresini sorgulamak yerine zemin etüdü yaptıracağız, gerekirse gerçekten bağımsız bir firmaya evin sağlamlığını kontrol ettireceğiz, sonra bu bilincin tüm bürokratlara, siyasilere yayılmasını ısrarla talep edeceğiz.

1999’daki deprem sonra ne oldu biliyor musunuz? Tam 1 yıl sonra istanbuldan yola çıktık arabalıdan Yalova’ya inince sağımızda kalan yol kenarındaki deprem hasarlı evler makyajlanıyordu, ne kadar ironiktir ki biz yahu böyle şey olur mu diye giderken Bursa istikametinde bir tepe vardır 17 Ağustos anıtı gibi bir yerdi orası “17 AĞUSTOS UNUTMAYACAĞIZ” yazıyordu ama makyajlanan binalara bakarsanız çoktan unutulmuştu.
Çok çok haklısın abla.
Tüm söylediklerin gerçek ne yazikki hepsini yaşadık hepsini gördük.
Ben tüm bu felaketten sonra değişeceğini düşünmüyorum.
Ama bireysel önlemleri almaya çalışacağım.
İnsanlar kendi hayatını değil ama ailesinin hayatını en azından bu şekilde kaybetmemek için önlem almak istiyor ama hepsi maddiyata dayalı olduğu için çok zor.
Bende asla parti ayrımı yapmıyorum hepsinin dibi birbirinden kara.
Bu afet bölgesinde hepsi sınıfta kaldı.
Halkın yanında yine halk var başka kimsemiz yok.
 
Çok çok haklısın abla.
Tüm söylediklerin gerçek ne yazikki hepsini yaşadık hepsini gördük.
Ben tüm bu felaketten sonra değişeceğini düşünmüyorum.
Ama bireysel önlemleri almaya çalışacağım.
İnsanlar kendi hayatını değil ama ailesinin hayatını en azından bu şekilde kaybetmemek için önlem almak istiyor ama hepsi maddiyata dayalı olduğu için çok zor.
Bende asla parti ayrımı yapmıyorum hepsinin dibi birbirinden kara.
Bu afet bölgesinde hepsi sınıfta kaldı.
Halkın yanında yine halk var başka kimsemiz yok.
Bu depremde iyi ki dediğim tek şey 3 büyükşehir belediyesinin iktidar partisinde olmayışıydı.
 
Çok çok haklısın abla.
Tüm söylediklerin gerçek ne yazikki hepsini yaşadık hepsini gördük.
Ben tüm bu felaketten sonra değişeceğini düşünmüyorum.
Ama bireysel önlemleri almaya çalışacağım.
İnsanlar kendi hayatını değil ama ailesinin hayatını en azından bu şekilde kaybetmemek için önlem almak istiyor ama hepsi maddiyata dayalı olduğu için çok zor.
Bende asla parti ayrımı yapmıyorum hepsinin dibi birbirinden kara.
Bu afet bölgesinde hepsi sınıfta kaldı.
Halkın yanında yine halk var başka kimsemiz yok.
Beni sitede yıllardır bilen bilir bilmeyene de anlatmaya çalışmayacağım, hiçbir parti umurumda bile değil, hiçbirine sempatim yok, herkesin yanlışını söyleyene itibar edilmiyor illa fanatik olacaksın, benim için en kıymetli varlık halkım, askerim, polisim zira onların hepsi zaten biziz.

51 yaşına gireceğim İstanbulluyum, İstanbul başta olmak üzere senelerdir iktidarından muhalefetine gördüğüm tanıklık ettiğim tüm siyasiler sadece konuşuyorlar, yol+su+elektrik söylemi, depreme bir tanesi adam gibi yapılarla çözüm üretmedi, şimdi diyecekler ki kentsel dönüşüm var bazı vatandaşlar karşı çıkıyor, ben de diyorum ki artık insanların kimseye güveni kalmadı ki ne müteahhite güveniyor ne başka birisine, en ufak misal deprem oldu birkaç gün sonra bir müteahhitle bu denetçiler vs konuşuyoruz şöyle hallediyorlar böyle yolunu buluyorlar diye anlatıyor ama kendini katmadan, kendi yaptığı evin daha ilk yılda dış cephe boyası bile soyuldu oysa, güler misin ağlar mısın?
Belediye meclislerinde bile yok efendim taksiciler odası başkanı, müteahhitler vs ne işleri var Allah aşkına?
 
Cemoos çok şeyler yapılabilirdi deprem 10 ili etkiledi tamam büyük bir deprem ama depremin bu kadar yıkıcı olması büyüklüğü değil evlerin ya yönetmeliklere uygun yapılmaması veya yönetmeliklerin etrafından dönerek yapılması, kimse benim suçum değil demesin herkes suçlu, hiçbir partiyi ayırmayacağım çünkü 10 ilin büyükşehirleri ilçe belediyeleri farklı farklı partilerin valla tüm siyasetçilerden de gına geldi, herkes kendine çevirmeye çalışıyor durumu, ben depremzedelere üzülüyorum, orada çalışan gönüllülere, askerlere polislere ve halkın kendisinedir tüm saygım ve sevgim, yaralanan da yaraları saranda halkın ta kendisi.
Öte yandan sadece japonya değil depremin yıkıcılığına çözüm üreten başka ülkeler de var, demek ki yasalar, yönetmelikler, denetimler doğru yapılıyor, demek ki siyaset üstü bakıyorlar ciddiye alıyorlar bu konuyu.
Bir kere önce imar barışı, tarla vasfını yitirmiş tarlaları imara açma vs vazgeçeceğiz, herkes işini doğru yapacak, zemini en fazla 3 katı kaldıran yerlere 20 kat bina dikmeyeceğiz, yapı denetimlerin işini ahlaklı yapanları ayrı, müteahhitle çay içerken imza atan yapı denetimleri kapatacağız, belediyeden izin alan müteahhitlere nasılsa benim orada dayım var rahatlığı verilmeyecek, belediyeden alamadığı izni bakanlıktan hallederim diyemeyecek.

Bugünlerde yine İstanbul depremi konuşuluyor, insanlar korkudan konu açmış, neden ? Çünkü bu çark öyle bir hale getirilmiş ki kimse evine güvenemiyor, bu ne demek biz en kıymetli duygulardan birini güven duygusunu kaybetmişiz, ne evlerin zeminine, ne yapana, ne denetleyene, ne izinleri verenlere, ne imara açanlara kimseye güvenemiyoruz.

Japon vatandaş 9 şiddetindeki depremde evinde otururuyor, biz merdivenlere koşarken ölüyoruz, işin komik tarafı günlerdir haarp konuşuyorlar tvde, halka da bilmem kaç yılında ABD’li birinin cam fanusta yaptığı ses dalgalı deneyini kanıt diye gösteriyorlar, hiçbiri de sormuyor 1999 depreminde Tavşancıl ve 6 Şubat da yaşadığımız bu afet de Erzin neden yıkılmadı?

Çok yazdım ama günlerdir cidden çok şiştim, çözüm önce biz bilinçleneceğiz evin mutfağını, salonun metrekaresini sorgulamak yerine zemin etüdü yaptıracağız, gerekirse gerçekten bağımsız bir firmaya evin sağlamlığını kontrol ettireceğiz, sonra bu bilincin tüm bürokratlara, siyasilere yayılmasını ısrarla talep edeceğiz.

1999’daki deprem sonra ne oldu biliyor musunuz? Tam 1 yıl sonra istanbuldan yola çıktık arabalıdan Yalova’ya inince sağımızda kalan yol kenarındaki deprem hasarlı evler makyajlanıyordu, ne kadar ironiktir ki biz yahu böyle şey olur mu diye giderken Bursa istikametinde bir tepe vardır 17 Ağustos anıtı gibi bir yerdi orası “17 AĞUSTOS UNUTMAYACAĞIZ” yazıyordu ama makyajlanan binalara bakarsanız çoktan unutulmuştu.
İmar barışında birden çok partinin imzası var, hepsi de cinayete ortak. Çok mu şey istiyoruz, halkı düşünen yöneticiler istiyoruz, oy için para için kuralları esnetmesinler, af çıkarıp durmasınlar. Para için böyle yapıları barış adı altında kazandırmasınlar, insanlara yuvaları mezar oldu. Hepimiz ağır vergiler veriyoruz, ÖTV ödüyoruz, deprem vergisi ödüyoruz. Verdiğimiz paraların hakkı verilsin, başarısızlık kabul edilsin, gereken dersler çıkarılsın, kadere sığınılmasın istiyorum.
 
İmar barışında birden çok partinin imzası var, hepsi de cinayete ortak.
heh işte, şimdi hiçbirinin ama hiçbirinin konuşmaya hakkı yok, deprem doğal bir afettir kabul ama binalarda enkaz altında kalmak kader değildir, doğal afetin sonucu değildir ihmaldir.

Bunda gözünü para hırsı bürümüş 3 katlı binasının üzerine ne yapıp edip 5 kat daha çıkma izni verilmiş halktan kişilerin de payı büyüktür, Adıyaman’da çoğunluğu diş hekimliği fakültesinden olan öğrencilerin oturduğu apartman normalde 3 katlıymış ama nasıl bir para hırsıysa, bölge öğrencilerine kiraya verir paraya para demem diyerek gözü dönmüşse artık o çocukların ölmesine neden oldu.


Günlerdir kendimi oradaki bir yönetici olsaydım diye düşündüm vicdanım sızladı, bebekler öldü yaşlılar öldü, öğrenciler öldü, anne babalar öldü, bir sürü çocuk öksüz yetim kaldı, bir sürü anne baba evlat acısıyla yandı, şuradan kalkmak nasip olmasın eğer ben oradaki bir yönetici, onu da geçtim bu evlerin iznine imza yetkisi olan herhangi bir yetkili bile olsam kahrımdan ölürdüm.
 
Az önce izledim. 6 ay önceden uyarmış, Kahramanmaraş depremi beklendiğini söylemiş. Kendisi kahin değil,kafasından uydurmamış.İstanbul için de geçerli bu söylenenler. Biliyoruz ki olacak. Sonumuz meçhul...

deynepnaz uyarmayan kalmadı ki.
Japon bilim insanı bile.


Ve bizim kendi bilim insanlarımızın da dilinde tüy bitti.
 
X