Kızlar merhaba tekrar,
Daha önceki konumu okuyanlar bilirler eşimle sorunlarımızı.
http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/556007-icinden-cikamadim.html
Şimdi içinden çıkamadığım için tekrar yazma gereği duydum. öncelikle olanlardan bahsedeyim bu süreçte. konuyu açtığım günden bir kaç gün sonra ben çok mutsuz olduğum ve yemekten içmekten kesildiğim için eşim sorunun ne olduğunu sordu bana. söylemek istemedim. kararım net değildi. ama üstüme geldi biraz ve söyledim. ona "Sen değişiyorsun, evlendiğim şartlar değişiyor ve ben bu kadarını kaldıramıyorum, daha kötü olacağım" dedim. o da bana dedi ki (özetle anlatıyorum) "sen iste veya isteme, eninde sonunda alt üst yaşayacaksın çünkü annemle yaşayan küçük kız kardeşim var ve bana ihtiyacı var. ben onlar aynı apartmana yerleşmeden mutlu olamayacağım" dedi. huzursuzmuş...her gün gidip görmesine rağmen, haftada 3-4 günü onlarla geçirmemize rağmen, her ihtiyaçlarını da görmemize rağmen ona yeterli gelmiyormuş ve bu evde onlar uzaktalarken (uzakta dediği de yan apartman gibi bişey) huzurlu olamıyormuş ve artık o çok mutlu olduğumuz (yani daha doğrusu benim öyle olduğumuzu sandığım) başbaşa geçirdiğimiz zamanlarda mutluymuş gibi yapamayacakmış. halbuki bana gerçekten o zamanlardan keyif alıyor gibi geliyordu. gülüyordu, eğleniyorduk. o evde bir çocuk büyüyormuş ve her an onun yanında olması gerekiyormuş bu şekilde olamıyormuş gibi. size zalimce gelebilir. ben de o çocuk için kendimce bir şeyler yapıyorum. eşimin onu ders çalıştırmasına, onunla vakit geçirmesine hiç karışmıyorum. açıkça da söylüyorum, istersen her akşam saat ona kadar orada dur, gece gel de dedim. ben evimde durmak istiyorum, ihtiyaçları olduğunda onlar gelsin veya ben hemen gideyim onlara istiyorum diyor. ama benim alanıma müdahale etmeyin benim alana ihtiyacım var. her an beraber olmak hem ilişkileri yıpratır, hem ben kalabalık aileye alışık değilim önceki hayatımda da yanlız yaşadım dedim. onların yapısını biliyorum. hep beraber olmak isteyecekler. yemekler tamamen beraber olacak ve biz mesela bir haftasonu evde uzun kahvaltı yapmaya karar vermişken, onlar çay içmeye gelecekler bize. bi dışarı çıkmaya kalksak görecekler ve onları götürmek istemediğimiz için küsecekler veya zaten onları götürmek zorunda kalcaz. veya kız kardeşi benim evimi sevdiği için ve bir takım bilgisayar oyunları filan oynayabildiği için hep gelmek isteyecek. zaten geldiklerinde de gece 12 olur hafta içidir, ertesi gün ben 2.5 saat yol gideceğimdir ama yine de gitmezler. biliyorum çünkü tanıyorum onları. ve benim eşim de ağzını açıp bişey diyemez onlara. ama bana diyo ki ben senin mutlu olmanı sağlayacağım ama bazı şeylere katlanman gerekebilir. yapacak bişey yok. diyorum bana denize atla ama boğulma diyosun. zaten bitirmeyi düşünüyosun, bitecekse en azından verdiğin sözü yerine getirmiş, denemiş öyle bitirmiş olursun diyor. tamam, şimdiden bitsin o zaman diyorum, psikolojim bozulmamış olur diyorum. iyi olack sen kafandaki sınırları kaldırsan diyor. annesini annem gibi gördüğümde, gidip gelme olmasın diye düşünmediğimde güzel olacakmış. olacaksa işime yakın isterim bi de yol çekmem diyorum, kardeşimin okulu var en fazla yarım saat kısalacak mesafen diyor. her an bu konuyu konuşuyoruz beraberken. dışardan ailesine bi şey belli etmemeye çalışıyoruz. bi kaç defa cidden söyledim boşanalım o zaman diye. ben bu yola seninle başladım, seninle devam etmek isterim diyor. bana şu hayatta şanslı olduğum bi şey söyle diyorum, ben senin şansınım diyor. ve benim eşim ev işine karışmaz etmez, beni şımartıp el üstünde de tutmaz, maddi olarak da benim maaşım çok şükür zaten yerinde. yani bi de bunun ilerisi var. çocuk mocuk olduğunda da yardım falan etmez biliyorum. yani hayatımı harcayacağım gibi hissediyorum. annenin mutluluğu için benimle olan ilişkini mi harcayacaksın diyorum. başka çarem yok diyor. ve en kötü kısmı şu: annesinin böyle bir talebi yok. düğünde onu yanlız bırakışından bahsediyorum (yardım etmek istememişti, o paranın yeri var diyip), o anne. doğurduğu için bile ben herşeyi yapmalıyım diyor. o huzurlu olduğunda ben zaten mutlu olacakmışım. ya benim huzurum diyorum, anlat bana nasıl olacağını; şimdi sana şöyle olacak böyle olacak diyip kararını etkilemek istemem diyor. bunu yapacaksan, benim için, beni sevdiğin, güvendiğin ve evliliğin için yap diyor.
herşey elimden alınıyor gibi hissediyorum, mutsuzlaşıyorum gün geçtikçe. beni annem yemeden içmeden kesileyim diye mi doğurdu? insanlra nasıl davranıldığını görüyorum, üzülüyorm ve acıyorum kendime. yıllar sonra bir kaç çocukla ömrümü istemediğim, keyif almadığım bir hayatta geçirmiş olmak istemiyorum. ama şunu da belirteyim, eşimin değişmezse eğer kötü alışkanlığı yoktur. el üstünde tutmaz, iş yapmaz ama hakaret etmez. yemek yoksa niye yapmadın demez. ama annesi ile ilgili her konuda surat asar. onlarla gezmek için dışarı çıkmak istemediğimde surat asar. kayınvalidem de çok ama çok iyi ama düşüncesiz ve çoğunlukla önce kendini düşünür ve onu gezdirmemizi bekler hep ve ister. kızkardeşi de çok cici bi kız ama hep beraber olmamızı ister asla gitmemizi istemez. direkt yüzünü asar biz giderken ve gittiğimiz saat de en erken 10 olur.
mesele şu ki ailesi talep etmeden bu işgüzarlığı yaparak (evlenmeden önce aynı ev olmasın da aynı apartman olsun dediğim için) bunu istiyor ve maalesef eşim hesapçı bi insan. hep ölümü gösterip hastalığa razı eder insanı. artık böyle olsun istemiyorum. başka bir nokta da bu şekilde yaptığım fedakarlıkları fedakarlıktan saymıyor çünkü aslında o fedakarlık etmiş çünkü ben söz verdiğim halde aynı evde oturmak zorunda bırakmamış beni.
ailem benim psikolojim bozulmasın diye ne yaparsam yanımdalar. tam bilmeseler de sorunları, hissediyorlar. öyle dediler. ne yaparsam yanımdalar. tabi ben iyiyim diyorum onlara. napcağımı bilmiyorum, daha kötü olursa diye korkuyorum.
nasıl çıkacağım bunun içinden????
Daha önceki konumu okuyanlar bilirler eşimle sorunlarımızı.
http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/556007-icinden-cikamadim.html
Şimdi içinden çıkamadığım için tekrar yazma gereği duydum. öncelikle olanlardan bahsedeyim bu süreçte. konuyu açtığım günden bir kaç gün sonra ben çok mutsuz olduğum ve yemekten içmekten kesildiğim için eşim sorunun ne olduğunu sordu bana. söylemek istemedim. kararım net değildi. ama üstüme geldi biraz ve söyledim. ona "Sen değişiyorsun, evlendiğim şartlar değişiyor ve ben bu kadarını kaldıramıyorum, daha kötü olacağım" dedim. o da bana dedi ki (özetle anlatıyorum) "sen iste veya isteme, eninde sonunda alt üst yaşayacaksın çünkü annemle yaşayan küçük kız kardeşim var ve bana ihtiyacı var. ben onlar aynı apartmana yerleşmeden mutlu olamayacağım" dedi. huzursuzmuş...her gün gidip görmesine rağmen, haftada 3-4 günü onlarla geçirmemize rağmen, her ihtiyaçlarını da görmemize rağmen ona yeterli gelmiyormuş ve bu evde onlar uzaktalarken (uzakta dediği de yan apartman gibi bişey) huzurlu olamıyormuş ve artık o çok mutlu olduğumuz (yani daha doğrusu benim öyle olduğumuzu sandığım) başbaşa geçirdiğimiz zamanlarda mutluymuş gibi yapamayacakmış. halbuki bana gerçekten o zamanlardan keyif alıyor gibi geliyordu. gülüyordu, eğleniyorduk. o evde bir çocuk büyüyormuş ve her an onun yanında olması gerekiyormuş bu şekilde olamıyormuş gibi. size zalimce gelebilir. ben de o çocuk için kendimce bir şeyler yapıyorum. eşimin onu ders çalıştırmasına, onunla vakit geçirmesine hiç karışmıyorum. açıkça da söylüyorum, istersen her akşam saat ona kadar orada dur, gece gel de dedim. ben evimde durmak istiyorum, ihtiyaçları olduğunda onlar gelsin veya ben hemen gideyim onlara istiyorum diyor. ama benim alanıma müdahale etmeyin benim alana ihtiyacım var. her an beraber olmak hem ilişkileri yıpratır, hem ben kalabalık aileye alışık değilim önceki hayatımda da yanlız yaşadım dedim. onların yapısını biliyorum. hep beraber olmak isteyecekler. yemekler tamamen beraber olacak ve biz mesela bir haftasonu evde uzun kahvaltı yapmaya karar vermişken, onlar çay içmeye gelecekler bize. bi dışarı çıkmaya kalksak görecekler ve onları götürmek istemediğimiz için küsecekler veya zaten onları götürmek zorunda kalcaz. veya kız kardeşi benim evimi sevdiği için ve bir takım bilgisayar oyunları filan oynayabildiği için hep gelmek isteyecek. zaten geldiklerinde de gece 12 olur hafta içidir, ertesi gün ben 2.5 saat yol gideceğimdir ama yine de gitmezler. biliyorum çünkü tanıyorum onları. ve benim eşim de ağzını açıp bişey diyemez onlara. ama bana diyo ki ben senin mutlu olmanı sağlayacağım ama bazı şeylere katlanman gerekebilir. yapacak bişey yok. diyorum bana denize atla ama boğulma diyosun. zaten bitirmeyi düşünüyosun, bitecekse en azından verdiğin sözü yerine getirmiş, denemiş öyle bitirmiş olursun diyor. tamam, şimdiden bitsin o zaman diyorum, psikolojim bozulmamış olur diyorum. iyi olack sen kafandaki sınırları kaldırsan diyor. annesini annem gibi gördüğümde, gidip gelme olmasın diye düşünmediğimde güzel olacakmış. olacaksa işime yakın isterim bi de yol çekmem diyorum, kardeşimin okulu var en fazla yarım saat kısalacak mesafen diyor. her an bu konuyu konuşuyoruz beraberken. dışardan ailesine bi şey belli etmemeye çalışıyoruz. bi kaç defa cidden söyledim boşanalım o zaman diye. ben bu yola seninle başladım, seninle devam etmek isterim diyor. bana şu hayatta şanslı olduğum bi şey söyle diyorum, ben senin şansınım diyor. ve benim eşim ev işine karışmaz etmez, beni şımartıp el üstünde de tutmaz, maddi olarak da benim maaşım çok şükür zaten yerinde. yani bi de bunun ilerisi var. çocuk mocuk olduğunda da yardım falan etmez biliyorum. yani hayatımı harcayacağım gibi hissediyorum. annenin mutluluğu için benimle olan ilişkini mi harcayacaksın diyorum. başka çarem yok diyor. ve en kötü kısmı şu: annesinin böyle bir talebi yok. düğünde onu yanlız bırakışından bahsediyorum (yardım etmek istememişti, o paranın yeri var diyip), o anne. doğurduğu için bile ben herşeyi yapmalıyım diyor. o huzurlu olduğunda ben zaten mutlu olacakmışım. ya benim huzurum diyorum, anlat bana nasıl olacağını; şimdi sana şöyle olacak böyle olacak diyip kararını etkilemek istemem diyor. bunu yapacaksan, benim için, beni sevdiğin, güvendiğin ve evliliğin için yap diyor.
herşey elimden alınıyor gibi hissediyorum, mutsuzlaşıyorum gün geçtikçe. beni annem yemeden içmeden kesileyim diye mi doğurdu? insanlra nasıl davranıldığını görüyorum, üzülüyorm ve acıyorum kendime. yıllar sonra bir kaç çocukla ömrümü istemediğim, keyif almadığım bir hayatta geçirmiş olmak istemiyorum. ama şunu da belirteyim, eşimin değişmezse eğer kötü alışkanlığı yoktur. el üstünde tutmaz, iş yapmaz ama hakaret etmez. yemek yoksa niye yapmadın demez. ama annesi ile ilgili her konuda surat asar. onlarla gezmek için dışarı çıkmak istemediğimde surat asar. kayınvalidem de çok ama çok iyi ama düşüncesiz ve çoğunlukla önce kendini düşünür ve onu gezdirmemizi bekler hep ve ister. kızkardeşi de çok cici bi kız ama hep beraber olmamızı ister asla gitmemizi istemez. direkt yüzünü asar biz giderken ve gittiğimiz saat de en erken 10 olur.
mesele şu ki ailesi talep etmeden bu işgüzarlığı yaparak (evlenmeden önce aynı ev olmasın da aynı apartman olsun dediğim için) bunu istiyor ve maalesef eşim hesapçı bi insan. hep ölümü gösterip hastalığa razı eder insanı. artık böyle olsun istemiyorum. başka bir nokta da bu şekilde yaptığım fedakarlıkları fedakarlıktan saymıyor çünkü aslında o fedakarlık etmiş çünkü ben söz verdiğim halde aynı evde oturmak zorunda bırakmamış beni.
ailem benim psikolojim bozulmasın diye ne yaparsam yanımdalar. tam bilmeseler de sorunları, hissediyorlar. öyle dediler. ne yaparsam yanımdalar. tabi ben iyiyim diyorum onlara. napcağımı bilmiyorum, daha kötü olursa diye korkuyorum.
nasıl çıkacağım bunun içinden????