- Konu Sahibi angelangle
- #81
Çiçeğini çikolatasını alıp istemeye gelmesini beklemiyordun değil mi?
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Sevişmeden evlenmek genelde bizim gibi ortadoğu ülkelerine ya da bazı ekstrem topluluklara özel bir durum. Sevişen insanlar duygusal bağ kurmuyorlar sanmak da yine bize özgü sanırım.
Yani bir insan, özellikle avrupa kültürüyle yetişmiş bir insan sevişmek istedi diye kadını kullanıyor ya da duygusal bağ kurmak istemiyor ya da sizin deyiminizle sırtlan diyemeyiz. Adamın duygusal bağ kurmak için tensel temasa ihtiyacı var sadece. Bunu bulamadığı insandan da doğal olarak uzaklaşmış. Sevişmek istediğim adam parkta yürüyelim dese ben de uzaklaşırdım.
Hanımefendinin son ilişkisi 21 yaşında olduğuna göre, Türkiye'de olduğunu düşünürsek bu ilişkinin 2000lerin başına denk geliyor. Öğrencilik dönemi eh parasızlıktan dolayı bol bol parklarda gezmislerdir.parkta yürüyelim demiş birinde
parkta oturalım demiş birinde de.
park bahçe ne mana ben hiç anlamadım zaten.
Park fetişiparkta yürüyelim demiş birinde
parkta oturalım demiş birinde de.
park bahçe ne mana ben hiç anlamadım zaten.
ilişkisi olanlar güzeller değil, bunu atın bir kenara. Bir sürü parametre var bu konuyla ilgili yazsak satırlar yetmez.Ama işte benim ilişki tecrübem yok, 21 yaşımdan 35 yaşıma kadar sevgilim olmadı. "Güzel olsam olurdu demek ki güzel değilim" diye düşündürüyor bu beni bazen.
Hanımefendinin son ilişkisi 21 yaşında olduğuna göre, Türkiye'de olduğunu düşünürsek bu ilişkinin 2000lerin başına denk geliyor. Öğrencilik dönemi eh parasızlıktan dolayı bol bol parklarda gezmislerdir.
Yani üzgünüm ama sanırım bıraktığı yerde kaldığını düşünüyor ilişkilerin. Ama kendi biraktigi yerde.
O ara dönemde hiçbir ilişkisinin olmamasının tecrübesizliğini yaşamış işte.
Biz de şarap içmeye gidiyorduk sap sapbende sevgilimle gülhane parkına gitmiştim 15 yaşındaydım
Farklı kültür ve farkli beklentilerin sonucu olarak bu ilişki hic "başlamamış" kiiiii....Merhaba kadınlar kulübünün güzel hanımları. Burayı yeni keşfettim keşke daha önce keşfetseydim diyorum. Konu biraz uzun olacak elimden geldiğince okunur yazmaya çalışacağım. Nolur bana fikir verin hanımlar özellikle kadın-erkek ilişkilerinde deneyimli hanımlar fikir versin bana. Ben bu konularda iyi değilim zira, en son sevgilim olduğunda üniversitede okuyordum 21 yaşındaydım. Ondan sonra sevgilim olmadı ve şu an 35 yaşındayım. Hayatımda sevdiğim sevildiğim bir ilişkim ve hayat arkadaşım olmasını tabi ki istiyorum. Yıllar sonra ilk defa çok ama çok hoşlandığım biri var ancak yaklaşık bir yıla yaklaştı mazimiz ve sonuç yok. Anlatmaya başlıyorum hanımlar: Ben bir süre önce kısa süreli bir projede çalışmak üzere yurtdışında küçük bir ülkeye geldim. Kariyerimde deneyim için iyi olacaktı sevinmişti. Ama bendeki şans, yurtdışına geldikten iki hafta sonra pandemi patlak verdi . Evden çalışmaya başladık. Dilini bilmediğim Yabancı bir ülkede yalnızdım, sosyal çevre yapamıyor arkadaş edinemiyordum hiç ortamım yoktu. Bu durum psikolojimi bozmaya başladı zamanla. Dayanamıyordum. Bu duygular içindeyken internetten biriyle tanıştım. Bu arada flört sitesi değil, sosyal etkinlik sitesiydi ama internet sonuçta. Normalde netten tanışmalara karşı önyargım vardır ama açık alanda bir kahve içmekten birşey olmaz diye düşündüm. 2020 yılının Ekim ayında bir kafede buluştuk. Ben "netten tanışılan erkek düzgün olmaz, abazadır kesin, uzun durmam hemen kalkarım" gibi düşüncelerle gittim. Neyse tanıştık, çocuğun adı Paul'dü, Fransızdı ve o da bu ülkede yabancıydı, bir şirkette finans uzmanı olarak çalışıyordu. Abaza davranışları da yoktu, hatta gözlerime bakarken benden etkilendiğini hissettim. Hoş biri diye düşündüm. Eve gidince google'dan araştırdım, eğitimi ve kariyeri iyiydi, hobileri vardı. Buluşmaya giderken böyle bir profil aklıma gelmemişti. Hanımlar üstelik Paul benden 1 yaş büyüktü de yaşımız da uyuyordu yani.
Sonra Paul bana whatsapp'tan yemeğe gidelim dedi, oldukça ısrarcı davrandı. Ben ilk buluşmada gayet rahattım ama çocuktan hoşlandım ya, bu sefer kastım kendimi. Çünkü google'da onun hakkında yaptığım araştırmalarda kızlarla arasının oldukça iyi olduğuna dair birçok emare görmüştüm. Bir de çok arkadaşı vardı sosyal çevresi genişti benim aksime. Kafamda takıntılı düşünceler oluştu "acaba çapkın mı, ya ciddi düşüncesi yoksa, ya amacı kullanmaksa, ben güzel miyim ki niye beni beğensin 21 yaşımdan 35'e kadar sevgilim olmamış" tarzı düşünceler doldu taştı. Neyse yemekte çok rahat değildim ama yine muhabbet ettim. Ama canımı sıkan ufak şeyler oldu o da şuydu: Paul bir bara gitmiş geçmişte barın tuvaletinde erotik film oynatılıyormuş falan. Bunu anlatması hoşuma gitmedi. Bir de yemekte aniden bağıran bir çocuk sesinden ben rahatsız oldum o da "bizim çocuğumuz değil angleangle rahatsız olma" deyip güldü. Bu noktalar canımı sıktı ama kültür farkı heralde deyip geçiştirmeye çalıştım zihnimde. Bu yemekten bir hafta sonra ben bir kasabaya gittim iş amaçlı bir ziyaretti Cuma günüydü. Paul bana yazınca whatsaptta bunu söyledim, o da " ben o kasabayı görmek istiyordum arabamla geleyim, haftasonu orda kalırız senle birlikte " falan dedi. Bu benim aklıma yatmadı yani sonuçta ben iş için ordaydım yalnız değildim, ikincisi de evet Paul'den hoşlanıyordum ama 2 defa görüştüğüm bir erkekle bir kasabada haftasonu kalmak fikri de içime sinmedi "iyi olurdu ama çalışıyorum" dedim. O konu öylece havada kaldı. Dananın kuyruğu galiba burda koptu. Ben o kasabadan döndükten sonra Paul çok seyrek yazmaya başladı, mesajlarıma saatler sonra cevap veriyodu. Hanımlar burda parantez açacağım, bütün mesajlarımızda ilk mesajı yazan hep Paul oldu ama ben de hiçbir mesajını cevapsız bırakmıyordum.
Sonra mesajlaşırken Paul " ne zaman görüşücez" deyince ben de "pazar günü parkta oturalım istersen" dedim tamam dedi. Sonra Pazar oldu. Ben bütün gün mesaj bekledim ondan mesaj akşam 5'te geldi Paul'den gayet lakayt bir şekilde: "offf kalkamadım yaa çok tembelim geç kalktım ormanda koştum sen naptın?" Ben de yiğitliğe birşey sürdürmedim "İsveçli bir meslektaşımla bruncha gittim" dedim ama sinirim bozuldu. Ağladım sinirden. O zamanlar burayı bilmiyordum hanımlar sosyal mecralarda forumlarda sordum bu ne şimdi diye. Hep erkek ağırlıklı forumlardı. Bana "sen kezbansın, hep çocuk yazmış bir kere de sen yazsaydın aktif olsaydın, türk erkekleri sizin g...ü kaldırıyor fransız erkeği iyi yapmış sana" tarzı yorumlar.. Ben de bir şans vereyim diye düşündüm bir kere de ben yazayım şu çouğa. Madem kezbanlık yapmayayaım. 1 hafta sonra Paul'e yürüyüş teklif ettim, Paul tamam dedi ve "benim eve de gidebiliriz yürüyüşten sonra" dedi ben de yok yürüsek yeterli dedim. O gün de Paul'e etkinliği hatırlattım "ben sana döncem işim var" yazdı bana. Saat akşam 5 oldu Paul "merkezdeyim yakındaysan gel" dedi. Bu tavır bana lakayt geldi ben yrüyüş derken gündüzü kastetmiştim. Yine sinirlenmiştim. Gittim ama bu sefer ilk 2 buluşmadaki gibi yok makyaj yok topuklu uğraşmadım içimden hiç gelmedi çocuğun tavırlar yüzünden. 2020 yılı Kasım ayıydı zaten hava soğuktu ama güneşliydi. Maskem ve güneş gözlüğümü taktım. Bu beni öyle görünce şaşırdı. Yürümeye başladık somut birşey olmadı ama bir gerilim vardı aramızda somut birşey olmadı ama gerilim vardı olumsuz bir enerji oldu. Bu arada o zamanlar covid vakaları ciddi artışta ben de dikkat ediyorum falan. Bu Paul de öyle pek önem vermeyen biri. Yürürken Paul "covid abartılıyor. gençleri etkilemiyor. açık havada maske takmaya insanları zorlamak aptalca" falan dedi ben de açık havada da maske takılması gerektiğini savundum falan. Sonra ayrılırken Paul görüşürüz dedi ama ben artık bu flörtümsü şeyin bittiğini hissediyordum. Eve geldim üzüntüden ağladım çok hoşlanmıştım. Uzun bir zamandan sonra hoşlandığım ilk erkekti. Bir de 30 yaş üstü hayatında biri olmayan hanımlar beni anlar bu yaşlara gelince insanın psikolojisi başka oluyor sanki son şansımdı gibi. Hep kendimi suçladım.
Paul artık yazmıyordu. Ben bu Paul'ü unutamadım öyle hemen. Beni sosyal medyada takip ettiğinden kuşkulandım ben online olunca o da oluyordu. Bunu yine forumlara yazınca "haaa kezban emin ol seni takip edidodur. umrunda bile deilsin çocuğun." tarzı yorumlar aldım. Dedim ben üstüme alınıyorum herhalde yapmayayım. Facebook hesabımı dondurdum. Dondurduğum gün hemen mesaj yazdı whatsaptan "nerdesin napıyorsun" tarzı. Christmas tatili zamanıydı. Ben de sorunca Paul "ben Paris'teyim ama haftaya oraya döneceğim" yazdı ben de iyi dedim. Bir görüşme teklifi gelmedi. 2021 yılbaşısında iyi yıllar mesajı attım, bana "sana da, umarım iyisindir" yazdı. O ara aynı odada çalıştığım kişi covid'e yakalanmıştı bunu yazdım buna rağmen iyi olmaya çalışıyorum diye yazdım. Devamını getirmedi inşallah sen covid olmazsın demedi. Sonra yine kendimi suçladım "zaten covid konusunu konuşmayı sevmiyrdou tekrar gündeme getirmeseydim" diye kendimi suçladım. Sonra aylar boyunca ondan hiç mesaj gelmedi. Ben takıntı yapmıştım üzülüyorum. Duygularım çok yoğundu ve üzüntü vardı. Facebooktan sildim onu. Bu arada ben bir aptallık yaptım evet, internetteki tarot açılımlarına bakmaya, "sevdiğin geri arasın" meditasyonlarını yapmaya falan başladım. Evet salakça ama yaptım bunları. Ümitsizdim birdaha yazmaz diyordum. 2021 yılı Mayıs ayında onun numarasını whatsapp'tan sildim. O gün bana anında mesaj attı "nerdesin napıyorsun" tarzı klasik bir mesajlaşma oldu aramızda. Bana "burada kaç yıl kalacaksın" diye sordu ben uzun bir süre söyledim bilerek. Yalnız olduğum canımın sıkıldığı mesajını verdim "" tarzı emoji kullandım. Yani anlayacağınız doğrudan söylemeden ışık yakmaya çalıştım. Ama buluşma teklif etmedi. Bu arada beni facebook'tan tekrar ekledi kabul ettim. Storilerime bakıyordu bazı gönderilerimi beğeniyordu. Hoşuma gidiyordu bu heralde ilgisi var diyordum. Temmuz ayında ben bir foto paylaştım sonra Paul bana yazdı "Nasılsın? Burda mısın" diye evet dedim. Paul bana "haftasonu ne yapacaksın" diye sordu heyecanlandım görşmek isteyecek diye. Tenise gidebilirim dedim. Nereye gittiğimi sordu. Sonra ben ona sordum ve konu kapandı. Büyük hayalkırıklığına uğramıştım. Ama hala içimdeki ümit ölmemişti ölmüyordu. İntermette seçtiğim tarot kartları "o sizi aslında seviyor ama aklında bazı sorular var bla bla" tarzı yorumlar beni gaza getiriyordu galiba. Neyse.
Kızlar son olarak noldu anlatayım. Ben çalıştığım proje kapsamında 2 haftalığına farklı bir ülkeye geldim. Buradaki işim bitince asıl çalıştığım ve oturduğum ülkeye döneceğim. Neyse değişiklik bana iyi geldi ferahladım gezdim. Paul meselesini düşündüm ve "bende de suç var hemen sevgililik düşündüm halbuki arkadaş olarak yaklaşmam gerekirdi hemen kasıldım" tarzı düşüncelerle ben bu Paul'e geçen hafta Cuma günü mesaj attım nasılsın diye. Paul anında döndü "iyiyim angleangle, çaışıyorum ve hayatın tadını çıkarıyorum ya sen?" yazınca ben de geçici süreyle başka bir ülkede olacağımı haftasonu döneceğimi söyledim. Paul "seni tekrar burada görmek hoş olacak" yazınca da "bence de. bir kahve içebiliriz mesela" yazdım. Sonra cevap yazmadı hanımlar. Cumartesi oldu cevap yazmadı. Pazar oldu cevap yazmadı. Ve bu sabah cevap yazmış ben cevabı görünce dağıldım. Paul'ün mesajının meali şu şekilde: "Ya angleangle, ben bu ara oldukça yoğunum. hatta bu ara buralarda değildim. İnşallah görüşürüz yakında" Ben dağıldım resmen sepetlenmiş hissettim kendimi. Ağladım. Demin ailemle görüntülü arama yaptık onlar da farketti ağladığımı bahane bulmaya çalıştım. Onları üzdüğüme ayrı üzüldüm. Ama bugünüm mahvoldu resmen. Hanımlar bana tavsiyede bulunmanızı istiyorum siz olsanız napardınız bu durumda. Yanu 1 sene geçti ben bu adamı tanıyalı. Oluru yok değil mi ? Ben mental olarak sağlıklı düşünemiyorum ve dışardan objektif gözler olarak yorumlarınızı bekliyorum hanımlar.
Evet ama o yaştaki biri ten uyumunu bilmeden ilişkiye başlamak istemiyor olabilir. Fransa’da cinsel ilişki yaşamak buradaki gibi tabulaştırılan ve seramoni halinde yapılan bir şey değil. Sevişip postalarım diye düşündüğünü sanmıyorum yani.36 yaşında diye her görüştüğü kadınla sex yapma düşüncesini normal mi karşılamalıyız? Herkesin ilişki anlayışı farklı ve dünyanın neresine giderseniz gidin sırtlan sırtlandır. Başta yoğun ilgi gösterir 2 3 buluşmada cinsellikten konu açar istediği cevap gelmezse uzaklaşır.
Kadının eğlenceli olmadığını siz nereden biliyorsunuz belki bir başkası için mükemmel biri, varsayımlar üzerinden bir yere varamayız. Ama konu sahibi nasıl bir ilişki içinde olmak istediğini tercih etmekte özgür ve anlaşıldığı üzere günü birlik değil uzun süreli birini istiyor. Ki gayet normal bir tercih bu.
Duygusal bağ kurmak istediği için kimseyi çağ dışılıkla suçlayamazsınız. Sanki yurt dışında kimse evlenmiyor.
Benim bu dediklerinize bir itirazım yok zaten, sorun beklentiler kısmında ortaya çıkmış. Şahsen bir kadın olarak birlikte olacağım erkeğin seçiciliğine önem veririm. Ve bana göre ilişkinin basamakları vardır. Ben demiyorum ki evlenmeden kimse sevişemez diyemem de zaten bana ne ayrıca. Önce duygusal bağın tam anlamıyla oluşması için zaman tanınması taraftarıyım sadece. Ondan sonra ilişkinin boyutunu zaten çift belirler. Konu sahibesi ilk davetinde evine gitseydi adamın sabah kalktığında yanında olacağının garantisi var mıydı? Bu ihtimali öngörmüş ve yaşamak istememiş. Gayet normal. Tercihler üzerine tartışmayı mantıklı bulmuyorum.Sevişmeden evlenmek genelde bizim gibi ortadoğu ülkelerine ya da bazı ekstrem topluluklara özel bir durum. Sevişen insanlar duygusal bağ kurmuyorlar sanmak da yine bize özgü sanırım.
Yani bir insan, özellikle avrupa kültürüyle yetişmiş bir insan sevişmek istedi diye kadını kullanıyor ya da duygusal bağ kurmak istemiyor ya da sizin deyiminizle sırtlan diyemeyiz. Adamın duygusal bağ kurmak için tensel temasa ihtiyacı var sadece. Bunu bulamadığı insandan da doğal olarak uzaklaşmış. Sevişmek istediğim adam parkta yürüyelim dese ben de uzaklaşırdım.
Tamam adamın tercihi de diğer türlüsü, niye adamın tercihlerini yeriyor insanları yaftalıyorsunuz o zaman?Benim bu dediklerinize bir itirazım yok zaten, sorun beklentiler kısmında ortaya çıkmış. Şahsen bir kadın olarak birlikte olacağım erkeğin seçiciliğine önem veririm. Ve bana göre ilişkinin basamakları vardır. Ben demiyorum ki evlenmeden kimse sevişemez diyemem de zaten bana ne ayrıca. Önce duygusal bağın tam anlamıyla oluşması için zaman tanınması taraftarıyım sadece. Ondan sonra ilişkinin boyutunu zaten çift belirler. Konu sahibesi ilk davetinde evine gitseydi adamın sabah kalktığında yanında olacağının garantisi var mıydı? Bu ihtimali öngörmüş ve yaşamak istememiş. Gayet normal. Tercihler üzerine tartışmayı mantıklı bulmuyorum.
Hiç Fransa'da bulunmadım onların yaşayış tarzına dair bir bilgim yok. Sadece erkeklerin kafası nasıl çalışır biliyorum ve İtalya'da uzun yıllar yaşamış bir arkadaşım da bu dediklerimi birebir doğruluyor. Erkeğin istediğini alıp uzaklaşması bizim ülkemize mahsus bir olay değil.Evet ama o yaştaki biri ten uyumunu bilmeden ilişkiye başlamak istemiyor olabilir. Fransa’da cinsel ilişki yaşamak buradaki gibi tabulaştırılan ve seramoni halinde yapılan bir şey değil. Sevişip postalarım diye düşündüğünü sanmıyorum yani.
Hanımefendi halüsinasyon görüyorsunuz sanırım. Nerede yaftalamışım, yermişim. Bana ne elin Paul'ünden. Ben kendi düşüncemi beyan ettim sadece. Canınız tartışmak istiyorsa maalesef karşılık veremiyeceğim bu konuda iyi günler.Tamam adamın tercihi de diğer türlüsü, niye adamın tercihlerini yeriyor insanları yaftalıyorsunuz o zaman?
Bir insana sırtlan demek yaftalamak değilse nedir? Tartışmıyoruz fikir alışverişi yapıyoruz, bilmem bilir misiniz bu tip şeyleri?Hanımefendi halüsinasyon görüyorsunuz sanırım. Nerede yaftalamışım, yermişim. Bana ne elin Paul'ünden. Ben kendi düşüncemi beyan ettim sadece. Canınız tartışmak istiyorsa maalesef karşılık veremiyeceğim bu konuda iyi günler.
Bize gidelim demiş tabii yanında olacak:)))Benim bu dediklerinize bir itirazım yok zaten, sorun beklentiler kısmında ortaya çıkmış. Şahsen bir kadın olarak birlikte olacağım erkeğin seçiciliğine önem veririm. Ve bana göre ilişkinin basamakları vardır. Ben demiyorum ki evlenmeden kimse sevişemez diyemem de zaten bana ne ayrıca. Önce duygusal bağın tam anlamıyla oluşması için zaman tanınması taraftarıyım sadece. Ondan sonra ilişkinin boyutunu zaten çift belirler. Konu sahibesi ilk davetinde evine gitseydi adamın sabah kalktığında yanında olacağının garantisi var mıydı? Bu ihtimali öngörmüş ve yaşamak istememiş. Gayet normal. Tercihler üzerine tartışmayı mantıklı bulmuyorum.