- 9 Mart 2011
- 11.734
- 9.002
- Konu Sahibi angelangle
- #61
bu yaşta bir insanın da aradaki kültür ve yaşam tarzı farkını görmesi gerekir siz farkında değil gibi davranıyorsunuz
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Ne sırtlanı allah aşkına. 36 yaşında sağlıklı bir erkek park bahçe köşelerinde ne yapsın? Adam komik bir anısını anlatmış konu sahibi ona bile gerim gerim gerilmiş. İlla sevişmesine de gerek yok biraz daha eğlenceli ve rahat davransaydı belki adam geri çekilmezdi. Konu sahibi aşırı derecede orta doğu tadında takılıyor. Birkaç ay kahve içecekler sonra ufak buseler ve sonra nikah masası... sanırım hayalleri bu yönde. Fakat yaş ve kültür faktörünü es geçmiş. Yani bence adam gayet normal.Şunu söyleyebilirim bu Paul tam bir sırtlan. Senden istediğini alamamış ve hemen başka kollara yol almış, sen de takıntı haline getirip tutarsız davranmışsın. Sanki kendini yeterli görmüyor gibisin, makyaj yapıp topuklu giyince özgüven artıyor ama bunları yapmadığın çirkin hissetmene sebep vermemeli. Yurtdışında yaşıyorsun ciddi düşünüyorsun anladığım kadarıyla ama orada ilişkiler biraz farklı boyutta ilerliyor. Umarım aradığın sağlıklı ilişkiyi bulursun ama yaşın bunda bir faktörü yok bence kendini bu konuda şartlama.
Noktasına virgülüne kadar katılıyorumYa cidden internette tanıştığınız cinselliği yemek yemek uyumak gibi fiziksel bir ihtiyaç olarak görüp en fazla normalleştiren ve evlilik kurumunu çocuk olmadan düşünmeyen bir milletin evladı ile Kartal Tibet Hülya Koçyiğit gibi masumca parklarda el ele tutuşup, mutlu bir aşk yaşayacağınızı düşünmeniz bana fazla saf olduğunuzu ya da bizi işlettiğinzi düşündürdü. Hatta bazı arkadaşlar Allahın Fransızına sırtlan falan demişler ayrıca güldüm. Adamın geldiği toplum, yaşadığı çevre cinselliğe bizim yüklediğimiz anlamın çeyreğini bile yüklemiyor, kadınlar adam onlarla evlenmeden cinsellik yaşayınca kullandı gözü ile bakmıyor ki neyin sırtlanlığı.Erkekler gibi bir çok kadında sırf fiziksel tatmin için günlük ilişkiler yaşayabiliyor orada. Sanki adam konu sahibine cinsellik için aşk yalanları söylemiş, evlilik vaadinde bulunmuş.
Arkadaşım bir erkekle ilişki beklentisi içimdeysen, önce adamın çevresine yaşadığı topluma bakacaksın, oradan görürsün zaten adamın ilişkiye ve cinselliğe bakışını; sonra bunu kabullenip kabullenmeyeceğine karar vereceksin. O adam büyük ihtimalle sizle yatmadan sevgili olma kelimesini ağzına bile almazdı , zira onlarda cinsel uyum ve çekim zaten ilişkinin olmazsa olmazı. Alman bir kız arkadaşım Türk eşi ile sevgili olmaya onunla beraber olduktan sonra kesin karar vermiş, neden olarakta ten uyumunu ve önemini göstermişti. Bizim içim çok ters ve uzak söylemler bunlar ancak Avrupalılar bizim kadar büyük duygusal anlamlar yüklemiyorlar cinselliğe. Kolay ulaşılabilir birşey olduğu içinde cinsellik için partnerini kandırma gibi bir durumuda olmuyor.
Adam size beklentisini ve beğenisini belli etmiş, siz yüz vermeyince yoluna bakmış, bazende aklında kaldığınız için hafifçe yoklamış ama bakmışki sizin ve onun ilişki beklentisi farklı size kibarca yol vermiş. Bence önce ne istediğinize karar verin. Yaşınıza göre fazla romantik ve hayalperest takılıyorsunuz. Avrupada oralı yetişkin bir erkekle bence ilişki beklentileriniz hiç uyuşmuyor.
Keşke en başında kendinizi geri çekip içinize kapanmak yerine,Paul ile bu durumu konuşabilseydiniz.Kültür ve yetistirilme tarzınız cok farklı.Yani senden hoşlanıyorum,seni tanımayı çok istiyorum ama bunu zamana yayarak yapmak istiyorum diyebilseydiniz.Siz her reddedilisinizde kendinizi suclamissiniz.Ben güzel değilim,etrafında onca kız varken neden beni sevsin,benimle sadece cinsellik düşünüyor,beni kullanıp terkedecek gibi..En son yaşadığınız ilişki nasıldı bilmiyorum ama biri sizin özgüveninizi fena zedelemis.Ustune Paul'un böyle davranması kendi kendinizi haklı çıkarmış.Bakin Paul ya da bir başkası kimse sizin değerinizi belirleyemez.Siz teksiniz ve özelsiniz.Bazen çok sevip,sevilirken terk de edilebiliriz.Bazen de çok sevip,istememize rağmen reddedilebiliriz.Bu bizim değersiz ya da beceriksiz biri olduğumuzu göstermez.Olmuyorsa olmuyordur.Surekli geçmişe takılı kalmak zaman kaybından başka bir şey değil.Paul ile denediniz olmadı.Belki zaman yanlıştı,belki frekanslar tutmadı,belki oldu ama yürümedi.Siz daima önünüze bakın.Ve beklentinizi düşük tutun ki hayal kırıklığına uğramayin.Kendinizi hemen ciddi bir ilişki için sartlamayin.Önce bakın,tanıyın.Bu adam benim için doğru birimi,güzel vakit gecirebiliyor muyuz,birlikte gülüp eglenebiliyor muyuz,ortak zevklerimiz var mı,hayattan ve ilişkiden beklentilerimiz benzer mi,ileride ciddi bir yola girersek ailelerimiz anlaşabilir mi,kültür farkı olur mu gibi..Bu tür sorularınıza cevaplar arayın.Bunlardan en az 5 tanesi olumluysa o ilişkiye devam edin.Degilse vakit kaybetmenin anlamı da yok.Doğru saptamalarınız var evet, dediğim gibi en başta kastım kendimi çünkü çok hoşlanmıştım ve yirmili yaşlarda değildim. En başta kasmasam normal arkadaş ediniyorum gözüyle baksam akar giderdi belki. Ama sonrasında bunu değiştirmeye karar verdim yaklaşımımı değiştirdim ve geçen hafta özgüvenli şekilde "kahve içmeye gidelim" teklifi yaptım ama resmen baştan savma cevap verdi bana. Arkadaşça yaklaşımım da karşılık bulmadı ki. Ben kahve teklifini sevgili olalım beklentisiyle değil, sohbet beklentisiyle yapmıştım bu ülkede arada çıkabileceğim arkadaş çevrem olsun düşüncesiyle yapmıştım bunun olumsuz karşılık bulması çok kırdı beni.
Evet kendime güvenemedim, aslında güzel bir kariyerim var doktoralı bir hukukçuyum. Elim yüzüm de düzgündür. Ama işte benim ilişki tecrübem yok, 21 yaşımdan 35 yaşıma kadar sevgilim olmadı. "Güzel olsam olurdu demek ki güzel değilim" diye düşündürüyor bu beni bazen. Paul'ün ise sosyal medya hesaplarından anlaşıldığı kadarıyla ilişkileri ve yaşanmışlıkları oldukça fazla. Kendimi ezik hissettim belki de onun karşısında. Bir de ben buraya pandemi dönemi geldiğim için çevre yapamadım ama Paul pandemiden baya önce gelmiş ve çok arkadaşı var.
En başından itibaren 36 yaşında fransız adamı 15 yaşında türk ergeni ilişkisine yönlendirmişsiniz. Bir iki derken adam bundan cacık olmaz deyip hadi bana eyvallah demiş.Merhaba kadınlar kulübünün güzel hanımları. Burayı yeni keşfettim keşke daha önce keşfetseydim diyorum. Konu biraz uzun olacak elimden geldiğince okunur yazmaya çalışacağım. Nolur bana fikir verin hanımlar özellikle kadın-erkek ilişkilerinde deneyimli hanımlar fikir versin bana. Ben bu konularda iyi değilim zira, en son sevgilim olduğunda üniversitede okuyordum 21 yaşındaydım. Ondan sonra sevgilim olmadı ve şu an 35 yaşındayım. Hayatımda sevdiğim sevildiğim bir ilişkim ve hayat arkadaşım olmasını tabi ki istiyorum. Yıllar sonra ilk defa çok ama çok hoşlandığım biri var ancak yaklaşık bir yıla yaklaştı mazimiz ve sonuç yok. Anlatmaya başlıyorum hanımlar: Ben bir süre önce kısa süreli bir projede çalışmak üzere yurtdışında küçük bir ülkeye geldim. Kariyerimde deneyim için iyi olacaktı sevinmişti. Ama bendeki şans, yurtdışına geldikten iki hafta sonra pandemi patlak verdi . Evden çalışmaya başladık. Dilini bilmediğim Yabancı bir ülkede yalnızdım, sosyal çevre yapamıyor arkadaş edinemiyordum hiç ortamım yoktu. Bu durum psikolojimi bozmaya başladı zamanla. Dayanamıyordum. Bu duygular içindeyken internetten biriyle tanıştım. Bu arada flört sitesi değil, sosyal etkinlik sitesiydi ama internet sonuçta. Normalde netten tanışmalara karşı önyargım vardır ama açık alanda bir kahve içmekten birşey olmaz diye düşündüm. 2020 yılının Ekim ayında bir kafede buluştuk. Ben "netten tanışılan erkek düzgün olmaz, abazadır kesin, uzun durmam hemen kalkarım" gibi düşüncelerle gittim. Neyse tanıştık, çocuğun adı Paul'dü, Fransızdı ve o da bu ülkede yabancıydı, bir şirkette finans uzmanı olarak çalışıyordu. Abaza davranışları da yoktu, hatta gözlerime bakarken benden etkilendiğini hissettim. Hoş biri diye düşündüm. Eve gidince google'dan araştırdım, eğitimi ve kariyeri iyiydi, hobileri vardı. Buluşmaya giderken böyle bir profil aklıma gelmemişti. Hanımlar üstelik Paul benden 1 yaş büyüktü de yaşımız da uyuyordu yani.
Sonra Paul bana whatsapp'tan yemeğe gidelim dedi, oldukça ısrarcı davrandı. Ben ilk buluşmada gayet rahattım ama çocuktan hoşlandım ya, bu sefer kastım kendimi. Çünkü google'da onun hakkında yaptığım araştırmalarda kızlarla arasının oldukça iyi olduğuna dair birçok emare görmüştüm. Bir de çok arkadaşı vardı sosyal çevresi genişti benim aksime. Kafamda takıntılı düşünceler oluştu "acaba çapkın mı, ya ciddi düşüncesi yoksa, ya amacı kullanmaksa, ben güzel miyim ki niye beni beğensin 21 yaşımdan 35'e kadar sevgilim olmamış" tarzı düşünceler doldu taştı. Neyse yemekte çok rahat değildim ama yine muhabbet ettim. Ama canımı sıkan ufak şeyler oldu o da şuydu: Paul bir bara gitmiş geçmişte barın tuvaletinde erotik film oynatılıyormuş falan. Bunu anlatması hoşuma gitmedi. Bir de yemekte aniden bağıran bir çocuk sesinden ben rahatsız oldum o da "bizim çocuğumuz değil angleangle rahatsız olma" deyip güldü. Bu noktalar canımı sıktı ama kültür farkı heralde deyip geçiştirmeye çalıştım zihnimde. Bu yemekten bir hafta sonra ben bir kasabaya gittim iş amaçlı bir ziyaretti Cuma günüydü. Paul bana yazınca whatsaptta bunu söyledim, o da " ben o kasabayı görmek istiyordum arabamla geleyim, haftasonu orda kalırız senle birlikte " falan dedi. Bu benim aklıma yatmadı yani sonuçta ben iş için ordaydım yalnız değildim, ikincisi de evet Paul'den hoşlanıyordum ama 2 defa görüştüğüm bir erkekle bir kasabada haftasonu kalmak fikri de içime sinmedi "iyi olurdu ama çalışıyorum" dedim. O konu öylece havada kaldı. Dananın kuyruğu galiba burda koptu. Ben o kasabadan döndükten sonra Paul çok seyrek yazmaya başladı, mesajlarıma saatler sonra cevap veriyodu. Hanımlar burda parantez açacağım, bütün mesajlarımızda ilk mesajı yazan hep Paul oldu ama ben de hiçbir mesajını cevapsız bırakmıyordum.
Sonra mesajlaşırken Paul " ne zaman görüşücez" deyince ben de "pazar günü parkta oturalım istersen" dedim tamam dedi. Sonra Pazar oldu. Ben bütün gün mesaj bekledim ondan mesaj akşam 5'te geldi Paul'den gayet lakayt bir şekilde: "offf kalkamadım yaa çok tembelim geç kalktım ormanda koştum sen naptın?" Ben de yiğitliğe birşey sürdürmedim "İsveçli bir meslektaşımla bruncha gittim" dedim ama sinirim bozuldu. Ağladım sinirden. O zamanlar burayı bilmiyordum hanımlar sosyal mecralarda forumlarda sordum bu ne şimdi diye. Hep erkek ağırlıklı forumlardı. Bana "sen kezbansın, hep çocuk yazmış bir kere de sen yazsaydın aktif olsaydın, türk erkekleri sizin g...ü kaldırıyor fransız erkeği iyi yapmış sana" tarzı yorumlar.. Ben de bir şans vereyim diye düşündüm bir kere de ben yazayım şu çouğa. Madem kezbanlık yapmayayaım. 1 hafta sonra Paul'e yürüyüş teklif ettim, Paul tamam dedi ve "benim eve de gidebiliriz yürüyüşten sonra" dedi ben de yok yürüsek yeterli dedim. O gün de Paul'e etkinliği hatırlattım "ben sana döncem işim var" yazdı bana. Saat akşam 5 oldu Paul "merkezdeyim yakındaysan gel" dedi. Bu tavır bana lakayt geldi ben yrüyüş derken gündüzü kastetmiştim. Yine sinirlenmiştim. Gittim ama bu sefer ilk 2 buluşmadaki gibi yok makyaj yok topuklu uğraşmadım içimden hiç gelmedi çocuğun tavırlar yüzünden. 2020 yılı Kasım ayıydı zaten hava soğuktu ama güneşliydi. Maskem ve güneş gözlüğümü taktım. Bu beni öyle görünce şaşırdı. Yürümeye başladık somut birşey olmadı ama bir gerilim vardı aramızda somut birşey olmadı ama gerilim vardı olumsuz bir enerji oldu. Bu arada o zamanlar covid vakaları ciddi artışta ben de dikkat ediyorum falan. Bu Paul de öyle pek önem vermeyen biri. Yürürken Paul "covid abartılıyor. gençleri etkilemiyor. açık havada maske takmaya insanları zorlamak aptalca" falan dedi ben de açık havada da maske takılması gerektiğini savundum falan. Sonra ayrılırken Paul görüşürüz dedi ama ben artık bu flörtümsü şeyin bittiğini hissediyordum. Eve geldim üzüntüden ağladım çok hoşlanmıştım. Uzun bir zamandan sonra hoşlandığım ilk erkekti. Bir de 30 yaş üstü hayatında biri olmayan hanımlar beni anlar bu yaşlara gelince insanın psikolojisi başka oluyor sanki son şansımdı gibi. Hep kendimi suçladım.
Paul artık yazmıyordu. Ben bu Paul'ü unutamadım öyle hemen. Beni sosyal medyada takip ettiğinden kuşkulandım ben online olunca o da oluyordu. Bunu yine forumlara yazınca "haaa kezban emin ol seni takip edidodur. umrunda bile deilsin çocuğun." tarzı yorumlar aldım. Dedim ben üstüme alınıyorum herhalde yapmayayım. Facebook hesabımı dondurdum. Dondurduğum gün hemen mesaj yazdı whatsaptan "nerdesin napıyorsun" tarzı. Christmas tatili zamanıydı. Ben de sorunca Paul "ben Paris'teyim ama haftaya oraya döneceğim" yazdı ben de iyi dedim. Bir görüşme teklifi gelmedi. 2021 yılbaşısında iyi yıllar mesajı attım, bana "sana da, umarım iyisindir" yazdı. O ara aynı odada çalıştığım kişi covid'e yakalanmıştı bunu yazdım buna rağmen iyi olmaya çalışıyorum diye yazdım. Devamını getirmedi inşallah sen covid olmazsın demedi. Sonra yine kendimi suçladım "zaten covid konusunu konuşmayı sevmiyrdou tekrar gündeme getirmeseydim" diye kendimi suçladım. Sonra aylar boyunca ondan hiç mesaj gelmedi. Ben takıntı yapmıştım üzülüyorum. Duygularım çok yoğundu ve üzüntü vardı. Facebooktan sildim onu. Bu arada ben bir aptallık yaptım evet, internetteki tarot açılımlarına bakmaya, "sevdiğin geri arasın" meditasyonlarını yapmaya falan başladım. Evet salakça ama yaptım bunları. Ümitsizdim birdaha yazmaz diyordum. 2021 yılı Mayıs ayında onun numarasını whatsapp'tan sildim. O gün bana anında mesaj attı "nerdesin napıyorsun" tarzı klasik bir mesajlaşma oldu aramızda. Bana "burada kaç yıl kalacaksın" diye sordu ben uzun bir süre söyledim bilerek. Yalnız olduğum canımın sıkıldığı mesajını verdim "" tarzı emoji kullandım. Yani anlayacağınız doğrudan söylemeden ışık yakmaya çalıştım. Ama buluşma teklif etmedi. Bu arada beni facebook'tan tekrar ekledi kabul ettim. Storilerime bakıyordu bazı gönderilerimi beğeniyordu. Hoşuma gidiyordu bu heralde ilgisi var diyordum. Temmuz ayında ben bir foto paylaştım sonra Paul bana yazdı "Nasılsın? Burda mısın" diye evet dedim. Paul bana "haftasonu ne yapacaksın" diye sordu heyecanlandım görşmek isteyecek diye. Tenise gidebilirim dedim. Nereye gittiğimi sordu. Sonra ben ona sordum ve konu kapandı. Büyük hayalkırıklığına uğramıştım. Ama hala içimdeki ümit ölmemişti ölmüyordu. İntermette seçtiğim tarot kartları "o sizi aslında seviyor ama aklında bazı sorular var bla bla" tarzı yorumlar beni gaza getiriyordu galiba. Neyse.
Kızlar son olarak noldu anlatayım. Ben çalıştığım proje kapsamında 2 haftalığına farklı bir ülkeye geldim. Buradaki işim bitince asıl çalıştığım ve oturduğum ülkeye döneceğim. Neyse değişiklik bana iyi geldi ferahladım gezdim. Paul meselesini düşündüm ve "bende de suç var hemen sevgililik düşündüm halbuki arkadaş olarak yaklaşmam gerekirdi hemen kasıldım" tarzı düşüncelerle ben bu Paul'e geçen hafta Cuma günü mesaj attım nasılsın diye. Paul anında döndü "iyiyim angleangle, çaışıyorum ve hayatın tadını çıkarıyorum ya sen?" yazınca ben de geçici süreyle başka bir ülkede olacağımı haftasonu döneceğimi söyledim. Paul "seni tekrar burada görmek hoş olacak" yazınca da "bence de. bir kahve içebiliriz mesela" yazdım. Sonra cevap yazmadı hanımlar. Cumartesi oldu cevap yazmadı. Pazar oldu cevap yazmadı. Ve bu sabah cevap yazmış ben cevabı görünce dağıldım. Paul'ün mesajının meali şu şekilde: "Ya angleangle, ben bu ara oldukça yoğunum. hatta bu ara buralarda değildim. İnşallah görüşürüz yakında" Ben dağıldım resmen sepetlenmiş hissettim kendimi. Ağladım. Demin ailemle görüntülü arama yaptık onlar da farketti ağladığımı bahane bulmaya çalıştım. Onları üzdüğüme ayrı üzüldüm. Ama bugünüm mahvoldu resmen. Hanımlar bana tavsiyede bulunmanızı istiyorum siz olsanız napardınız bu durumda. Yanu 1 sene geçti ben bu adamı tanıyalı. Oluru yok değil mi ? Ben mental olarak sağlıklı düşünemiyorum ve dışardan objektif gözler olarak yorumlarınızı bekliyorum hanımlar.
36 yaşında diye her görüştüğü kadınla sex yapma düşüncesini normal mi karşılamalıyız? Herkesin ilişki anlayışı farklı ve dünyanın neresine giderseniz gidin sırtlan sırtlandır. Başta yoğun ilgi gösterir 2 3 buluşmada cinsellikten konu açar istediği cevap gelmezse uzaklaşır.Ne sırtlanı allah aşkına. 36 yaşında sağlıklı bir erkek park bahçe köşelerinde ne yapsın? Adam komik bir anısını anlatmış konu sahibi ona bile gerim gerim gerilmiş. İlla sevişmesine de gerek yok biraz daha eğlenceli ve rahat davransaydı belki adam geri çekilmezdi. Konu sahibi aşırı derecede orta doğu tadında takılıyor. Birkaç ay kahve içecekler sonra ufak buseler ve sonra nikah masası... sanırım hayalleri bu yönde. Fakat yaş ve kültür faktörünü es geçmiş. Yani bence adam gayet normal.
Sevişmeden evlenmek genelde bizim gibi ortadoğu ülkelerine ya da bazı ekstrem topluluklara özel bir durum. Sevişen insanlar duygusal bağ kurmuyorlar sanmak da yine bize özgü sanırım.36 yaşında diye her görüştüğü kadınla sex yapma düşüncesini normal mi karşılamalıyız? Herkesin ilişki anlayışı farklı ve dünyanın neresine giderseniz gidin sırtlan sırtlandır. Başta yoğun ilgi gösterir 2 3 buluşmada cinsellikten konu açar istediği cevap gelmezse uzaklaşır.
Kadının eğlenceli olmadığını siz nereden biliyorsunuz belki bir başkası için mükemmel biri, varsayımlar üzerinden bir yere varamayız. Ama konu sahibi nasıl bir ilişki içinde olmak istediğini tercih etmekte özgür ve anlaşıldığı üzere günü birlik değil uzun süreli birini istiyor. Ki gayet normal bir tercih bu.
Duygusal bağ kurmak istediği için kimseyi çağ dışılıkla suçlayamazsınız. Sanki yurt dışında kimse evlenmiyor.
unutun gitsin pauldan bir şey olmazMerhaba kadınlar kulübünün güzel hanımları. Burayı yeni keşfettim keşke daha önce keşfetseydim diyorum. Konu biraz uzun olacak elimden geldiğince okunur yazmaya çalışacağım. Nolur bana fikir verin hanımlar özellikle kadın-erkek ilişkilerinde deneyimli hanımlar fikir versin bana. Ben bu konularda iyi değilim zira, en son sevgilim olduğunda üniversitede okuyordum 21 yaşındaydım. Ondan sonra sevgilim olmadı ve şu an 35 yaşındayım. Hayatımda sevdiğim sevildiğim bir ilişkim ve hayat arkadaşım olmasını tabi ki istiyorum. Yıllar sonra ilk defa çok ama çok hoşlandığım biri var ancak yaklaşık bir yıla yaklaştı mazimiz ve sonuç yok. Anlatmaya başlıyorum hanımlar: Ben bir süre önce kısa süreli bir projede çalışmak üzere yurtdışında küçük bir ülkeye geldim. Kariyerimde deneyim için iyi olacaktı sevinmişti. Ama bendeki şans, yurtdışına geldikten iki hafta sonra pandemi patlak verdi . Evden çalışmaya başladık. Dilini bilmediğim Yabancı bir ülkede yalnızdım, sosyal çevre yapamıyor arkadaş edinemiyordum hiç ortamım yoktu. Bu durum psikolojimi bozmaya başladı zamanla. Dayanamıyordum. Bu duygular içindeyken internetten biriyle tanıştım. Bu arada flört sitesi değil, sosyal etkinlik sitesiydi ama internet sonuçta. Normalde netten tanışmalara karşı önyargım vardır ama açık alanda bir kahve içmekten birşey olmaz diye düşündüm. 2020 yılının Ekim ayında bir kafede buluştuk. Ben "netten tanışılan erkek düzgün olmaz, abazadır kesin, uzun durmam hemen kalkarım" gibi düşüncelerle gittim. Neyse tanıştık, çocuğun adı Paul'dü, Fransızdı ve o da bu ülkede yabancıydı, bir şirkette finans uzmanı olarak çalışıyordu. Abaza davranışları da yoktu, hatta gözlerime bakarken benden etkilendiğini hissettim. Hoş biri diye düşündüm. Eve gidince google'dan araştırdım, eğitimi ve kariyeri iyiydi, hobileri vardı. Buluşmaya giderken böyle bir profil aklıma gelmemişti. Hanımlar üstelik Paul benden 1 yaş büyüktü de yaşımız da uyuyordu yani.
Sonra Paul bana whatsapp'tan yemeğe gidelim dedi, oldukça ısrarcı davrandı. Ben ilk buluşmada gayet rahattım ama çocuktan hoşlandım ya, bu sefer kastım kendimi. Çünkü google'da onun hakkında yaptığım araştırmalarda kızlarla arasının oldukça iyi olduğuna dair birçok emare görmüştüm. Bir de çok arkadaşı vardı sosyal çevresi genişti benim aksime. Kafamda takıntılı düşünceler oluştu "acaba çapkın mı, ya ciddi düşüncesi yoksa, ya amacı kullanmaksa, ben güzel miyim ki niye beni beğensin 21 yaşımdan 35'e kadar sevgilim olmamış" tarzı düşünceler doldu taştı. Neyse yemekte çok rahat değildim ama yine muhabbet ettim. Ama canımı sıkan ufak şeyler oldu o da şuydu: Paul bir bara gitmiş geçmişte barın tuvaletinde erotik film oynatılıyormuş falan. Bunu anlatması hoşuma gitmedi. Bir de yemekte aniden bağıran bir çocuk sesinden ben rahatsız oldum o da "bizim çocuğumuz değil angleangle rahatsız olma" deyip güldü. Bu noktalar canımı sıktı ama kültür farkı heralde deyip geçiştirmeye çalıştım zihnimde. Bu yemekten bir hafta sonra ben bir kasabaya gittim iş amaçlı bir ziyaretti Cuma günüydü. Paul bana yazınca whatsaptta bunu söyledim, o da " ben o kasabayı görmek istiyordum arabamla geleyim, haftasonu orda kalırız senle birlikte " falan dedi. Bu benim aklıma yatmadı yani sonuçta ben iş için ordaydım yalnız değildim, ikincisi de evet Paul'den hoşlanıyordum ama 2 defa görüştüğüm bir erkekle bir kasabada haftasonu kalmak fikri de içime sinmedi "iyi olurdu ama çalışıyorum" dedim. O konu öylece havada kaldı. Dananın kuyruğu galiba burda koptu. Ben o kasabadan döndükten sonra Paul çok seyrek yazmaya başladı, mesajlarıma saatler sonra cevap veriyodu. Hanımlar burda parantez açacağım, bütün mesajlarımızda ilk mesajı yazan hep Paul oldu ama ben de hiçbir mesajını cevapsız bırakmıyordum.
Sonra mesajlaşırken Paul " ne zaman görüşücez" deyince ben de "pazar günü parkta oturalım istersen" dedim tamam dedi. Sonra Pazar oldu. Ben bütün gün mesaj bekledim ondan mesaj akşam 5'te geldi Paul'den gayet lakayt bir şekilde: "offf kalkamadım yaa çok tembelim geç kalktım ormanda koştum sen naptın?" Ben de yiğitliğe birşey sürdürmedim "İsveçli bir meslektaşımla bruncha gittim" dedim ama sinirim bozuldu. Ağladım sinirden. O zamanlar burayı bilmiyordum hanımlar sosyal mecralarda forumlarda sordum bu ne şimdi diye. Hep erkek ağırlıklı forumlardı. Bana "sen kezbansın, hep çocuk yazmış bir kere de sen yazsaydın aktif olsaydın, türk erkekleri sizin g...ü kaldırıyor fransız erkeği iyi yapmış sana" tarzı yorumlar.. Ben de bir şans vereyim diye düşündüm bir kere de ben yazayım şu çouğa. Madem kezbanlık yapmayayaım. 1 hafta sonra Paul'e yürüyüş teklif ettim, Paul tamam dedi ve "benim eve de gidebiliriz yürüyüşten sonra" dedi ben de yok yürüsek yeterli dedim. O gün de Paul'e etkinliği hatırlattım "ben sana döncem işim var" yazdı bana. Saat akşam 5 oldu Paul "merkezdeyim yakındaysan gel" dedi. Bu tavır bana lakayt geldi ben yrüyüş derken gündüzü kastetmiştim. Yine sinirlenmiştim. Gittim ama bu sefer ilk 2 buluşmadaki gibi yok makyaj yok topuklu uğraşmadım içimden hiç gelmedi çocuğun tavırlar yüzünden. 2020 yılı Kasım ayıydı zaten hava soğuktu ama güneşliydi. Maskem ve güneş gözlüğümü taktım. Bu beni öyle görünce şaşırdı. Yürümeye başladık somut birşey olmadı ama bir gerilim vardı aramızda somut birşey olmadı ama gerilim vardı olumsuz bir enerji oldu. Bu arada o zamanlar covid vakaları ciddi artışta ben de dikkat ediyorum falan. Bu Paul de öyle pek önem vermeyen biri. Yürürken Paul "covid abartılıyor. gençleri etkilemiyor. açık havada maske takmaya insanları zorlamak aptalca" falan dedi ben de açık havada da maske takılması gerektiğini savundum falan. Sonra ayrılırken Paul görüşürüz dedi ama ben artık bu flörtümsü şeyin bittiğini hissediyordum. Eve geldim üzüntüden ağladım çok hoşlanmıştım. Uzun bir zamandan sonra hoşlandığım ilk erkekti. Bir de 30 yaş üstü hayatında biri olmayan hanımlar beni anlar bu yaşlara gelince insanın psikolojisi başka oluyor sanki son şansımdı gibi. Hep kendimi suçladım.
Paul artık yazmıyordu. Ben bu Paul'ü unutamadım öyle hemen. Beni sosyal medyada takip ettiğinden kuşkulandım ben online olunca o da oluyordu. Bunu yine forumlara yazınca "haaa kezban emin ol seni takip edidodur. umrunda bile deilsin çocuğun." tarzı yorumlar aldım. Dedim ben üstüme alınıyorum herhalde yapmayayım. Facebook hesabımı dondurdum. Dondurduğum gün hemen mesaj yazdı whatsaptan "nerdesin napıyorsun" tarzı. Christmas tatili zamanıydı. Ben de sorunca Paul "ben Paris'teyim ama haftaya oraya döneceğim" yazdı ben de iyi dedim. Bir görüşme teklifi gelmedi. 2021 yılbaşısında iyi yıllar mesajı attım, bana "sana da, umarım iyisindir" yazdı. O ara aynı odada çalıştığım kişi covid'e yakalanmıştı bunu yazdım buna rağmen iyi olmaya çalışıyorum diye yazdım. Devamını getirmedi inşallah sen covid olmazsın demedi. Sonra yine kendimi suçladım "zaten covid konusunu konuşmayı sevmiyrdou tekrar gündeme getirmeseydim" diye kendimi suçladım. Sonra aylar boyunca ondan hiç mesaj gelmedi. Ben takıntı yapmıştım üzülüyorum. Duygularım çok yoğundu ve üzüntü vardı. Facebooktan sildim onu. Bu arada ben bir aptallık yaptım evet, internetteki tarot açılımlarına bakmaya, "sevdiğin geri arasın" meditasyonlarını yapmaya falan başladım. Evet salakça ama yaptım bunları. Ümitsizdim birdaha yazmaz diyordum. 2021 yılı Mayıs ayında onun numarasını whatsapp'tan sildim. O gün bana anında mesaj attı "nerdesin napıyorsun" tarzı klasik bir mesajlaşma oldu aramızda. Bana "burada kaç yıl kalacaksın" diye sordu ben uzun bir süre söyledim bilerek. Yalnız olduğum canımın sıkıldığı mesajını verdim "" tarzı emoji kullandım. Yani anlayacağınız doğrudan söylemeden ışık yakmaya çalıştım. Ama buluşma teklif etmedi. Bu arada beni facebook'tan tekrar ekledi kabul ettim. Storilerime bakıyordu bazı gönderilerimi beğeniyordu. Hoşuma gidiyordu bu heralde ilgisi var diyordum. Temmuz ayında ben bir foto paylaştım sonra Paul bana yazdı "Nasılsın? Burda mısın" diye evet dedim. Paul bana "haftasonu ne yapacaksın" diye sordu heyecanlandım görşmek isteyecek diye. Tenise gidebilirim dedim. Nereye gittiğimi sordu. Sonra ben ona sordum ve konu kapandı. Büyük hayalkırıklığına uğramıştım. Ama hala içimdeki ümit ölmemişti ölmüyordu. İntermette seçtiğim tarot kartları "o sizi aslında seviyor ama aklında bazı sorular var bla bla" tarzı yorumlar beni gaza getiriyordu galiba. Neyse.
Kızlar son olarak noldu anlatayım. Ben çalıştığım proje kapsamında 2 haftalığına farklı bir ülkeye geldim. Buradaki işim bitince asıl çalıştığım ve oturduğum ülkeye döneceğim. Neyse değişiklik bana iyi geldi ferahladım gezdim. Paul meselesini düşündüm ve "bende de suç var hemen sevgililik düşündüm halbuki arkadaş olarak yaklaşmam gerekirdi hemen kasıldım" tarzı düşüncelerle ben bu Paul'e geçen hafta Cuma günü mesaj attım nasılsın diye. Paul anında döndü "iyiyim angleangle, çaışıyorum ve hayatın tadını çıkarıyorum ya sen?" yazınca ben de geçici süreyle başka bir ülkede olacağımı haftasonu döneceğimi söyledim. Paul "seni tekrar burada görmek hoş olacak" yazınca da "bence de. bir kahve içebiliriz mesela" yazdım. Sonra cevap yazmadı hanımlar. Cumartesi oldu cevap yazmadı. Pazar oldu cevap yazmadı. Ve bu sabah cevap yazmış ben cevabı görünce dağıldım. Paul'ün mesajının meali şu şekilde: "Ya angleangle, ben bu ara oldukça yoğunum. hatta bu ara buralarda değildim. İnşallah görüşürüz yakında" Ben dağıldım resmen sepetlenmiş hissettim kendimi. Ağladım. Demin ailemle görüntülü arama yaptık onlar da farketti ağladığımı bahane bulmaya çalıştım. Onları üzdüğüme ayrı üzüldüm. Ama bugünüm mahvoldu resmen. Hanımlar bana tavsiyede bulunmanızı istiyorum siz olsanız napardınız bu durumda. Yanu 1 sene geçti ben bu adamı tanıyalı. Oluru yok değil mi ? Ben mental olarak sağlıklı düşünemiyorum ve dışardan objektif gözler olarak yorumlarınızı bekliyorum hanımlar.