Merhaba..
Allah daha kötülerinden sakınsın ama çocukluğumdan beri huzursuz ve mutsuzum.
Annem ve babam ben 7 yaşımdayken ayrıldılar. Babam bir başkasıyla evlendi ve bizde annemle karşımızda olan dedemlerin evine taşındık. Dedem,anneannem, dayım, yengem ve iki çocukları birlikte yaşıyorlardı zaten. Bizim buraya gelmemiz sanırım yengem açısından pek istediği gibi olmadı.
Annem ben 11 yaşımdayken vefat etti. Kanser hastası olduğu için sürekli yatağa mahkumdu ve geçirdiğimiz zaman dilimi aklımda 3-5 dilimden fazlası değildir. Onu ayakta yürürken hatırlayamıyorum bile..
Anneannem çalışıyordu ve çoğunlukla benimle ilgilencek zamanı bile olmuyordu.
İlkokula gidiyordum ve sabah uyanıp üzerimi giyinmeye çalışken , bir yandan da yengemin çocuklarını nasıl özenerek hazırladığını izliyordum. Belime kadar olan saçlarımı kendi kendime tarayamıyorum diye bir anda erkek saçı gibi kesmişlerdi. Kısacık...
Kahvaltı masası hazırlanıyordu ve ben çekine çekine davet edilmediğim ve istenmediğim masaya mecburen oturuyordum. Bunu asla ve asla unuturamıyorum ; yengem ekmek kızartıp arkası düz olan kısımlarını çocuklarına yağlayıp veriyor , diğer çıkıntılı kısmı benim önüme bırakıyordu. Sonrada evden çıkmadan önce çocuklarını odasına çağırıyor, dolabına sakladığı çokokremi ekmeklerine sürüyor ve beslenmelerine koyuyordu.
Babama yada anneannemlere hiç bir şey söylemeyip ,hep herşey yolundaymış gibi davranıyordum. Babam beni yanına almak istese de üvey anneyle yaşama fikrini benimseyemediğimden ve anneannemden ayrılamayacağımdan , babamın yanına taşınmadım.
Ölen anneme ve babama çok büyük kırgınlıklarım var...
Annem güzelliğine düşkün ve yatakta yattığı zamanlarda bile bakımlı biriydi. Herkes beni çok sevdiğini söylese de ben buna kendimi bir türlü ikna edemiyorum. Çünkü onların yaptığı ve bilmedikleri ve asla bilmeyecekleri bir hata benim karakterimi belirledi.
Beni yalnız bıraktı.
Önce anneme olan kırgınlığımdan bahsedeyim.
Biz her ne kadar gecekonduda oturuyor olsakda , okulumuzda genelde zengin yada durumu iyi denecek öğrenciler vardı. Hepsi anneleri tarafından özenilerek hazırlanıp gönderilirdi okula. Herşeyin en güzeli alınırdı onlara. Pembe sırt çantaları, güzel kalemlikler, çeşit çeşit ayakkabılar, renkli paltolar.
Benimse bir paltom, bir ayakkabım vardı. Bunları da fakir olan öğrencilere her sene başında dağıtılan yardımdan vermişlerdi. O zaman sınıflandırmışlardı bizi. Okul bahçesinde sıraya geçtiğimizde renkli paltolarıyla parıldayan çocuklar ve yardım montu giyen fakir çocuklar diye. Yani bu bana ve öğrencilere göre böyleydi en azından.
Annem dediğim gibi güzelliğine düşkündü ama bir günden bir güne üzerime başıma karışıp " onu giyme kızım, şunu giy. ", " Saçını gel ben yapayım kızım " , " Üşüyosan iki kat çorap giy kızım, çorabn üzerine tayt giyme. " demedi. Ve ben bu küçücük gibi görünen şeyler yüzünden dışlandım , ezildim. Sınıfın fakirler, ilgisizler, kimsesizler grubuna atıldım ama sorun şuydu. Ben fakir felan değildim. Babam market işletiyordu ve durumu gayet iyiydi. Her hafta yanıma ugrayıp paramı veriyordu ve ben bunu anneme veriyordum. Malum küçücük bir çocuğum. Ne anlarım para harcamasından !
22 yaşındayım. Bugüne dek babamdan maddi yada manevi hiç ama hiç bir şey istemedim. İsteyemem. Açlıktan ölsem baba şuna ihtiyacım var diyemem. O zamanda diyemedim. Onlarda görmediler anlıyor musunuz ? Ne kadar üzüldüğümü ve ne kadar ezildiğimi görmediler.
Bugün hala ilkokul arkadaşlarımın toplanıp birşeyler yaptığını görüyorum. Hep birlikteler. Ve ben hiç biriyle görüşmüyorum. Aslında bakarsanız birlikte 8 sene boyunca aynı sınıftaydık ama hiç biriyle iki kelimeden daha fazlasını konuşmamışımdır.
Ben yalnız bir çocuk olarak büyüdüm.
Önce yengem dışladı ve gözümün içine baka baka severek büyüttü çocuklarını.
İlkokul arkadaşlarım dışladı. Bu neden bu kadar önemli biliyor musunuz ? Çünkü bugünkü içine kapanık, kendine güvensiz, arkadaşlık kuramayan, kırılgan yapım o zaman oluştu.
Üvey annemin yaptıklarını saysam.... zaten kelimeler yetmez.
Ne diyim ne söyleyeyim bilmiyorum ki... Dedim ya 22 yaşındayım ve hala yengemin gözünün içine bakıyorum. Evden ayrıldık ama hala gözüne girmeye çalışıyorum. Hala beni sevsin istiyorum..
Babama kızsam mı, içime atsam mı bilmiyorum. Aslında onu çok seviyorum ve onunda beni çok sevdiğini biliyorum. Ama sadece sevgi bir yere kadar.. Günler öncesinden bir kurs için başvuru yapacağımı söylemiştim. Hala her arayışında konuyu açmasını , sormasını bekliyorum ama sormuyor. Ne yaptın kızım kurs ne oldu demiyor. Telefonu kapattığı an baslıyorum ağlamaya..
Bunları neden yazdığımı bilmiyorum.. Sanırım dertleşebileceğim hiç arkadaşım olmadığından. Aynaya konuşmak gibi... Ama en azından biri duyacak bu sefer. En azından belki biri anlayacak bu sefer...
Sadece biraz ilgi istemiştim..
Sanırım çok değildi..
Allah daha kötülerinden sakınsın ama çocukluğumdan beri huzursuz ve mutsuzum.
Annem ve babam ben 7 yaşımdayken ayrıldılar. Babam bir başkasıyla evlendi ve bizde annemle karşımızda olan dedemlerin evine taşındık. Dedem,anneannem, dayım, yengem ve iki çocukları birlikte yaşıyorlardı zaten. Bizim buraya gelmemiz sanırım yengem açısından pek istediği gibi olmadı.
Annem ben 11 yaşımdayken vefat etti. Kanser hastası olduğu için sürekli yatağa mahkumdu ve geçirdiğimiz zaman dilimi aklımda 3-5 dilimden fazlası değildir. Onu ayakta yürürken hatırlayamıyorum bile..
Anneannem çalışıyordu ve çoğunlukla benimle ilgilencek zamanı bile olmuyordu.
İlkokula gidiyordum ve sabah uyanıp üzerimi giyinmeye çalışken , bir yandan da yengemin çocuklarını nasıl özenerek hazırladığını izliyordum. Belime kadar olan saçlarımı kendi kendime tarayamıyorum diye bir anda erkek saçı gibi kesmişlerdi. Kısacık...
Kahvaltı masası hazırlanıyordu ve ben çekine çekine davet edilmediğim ve istenmediğim masaya mecburen oturuyordum. Bunu asla ve asla unuturamıyorum ; yengem ekmek kızartıp arkası düz olan kısımlarını çocuklarına yağlayıp veriyor , diğer çıkıntılı kısmı benim önüme bırakıyordu. Sonrada evden çıkmadan önce çocuklarını odasına çağırıyor, dolabına sakladığı çokokremi ekmeklerine sürüyor ve beslenmelerine koyuyordu.
Babama yada anneannemlere hiç bir şey söylemeyip ,hep herşey yolundaymış gibi davranıyordum. Babam beni yanına almak istese de üvey anneyle yaşama fikrini benimseyemediğimden ve anneannemden ayrılamayacağımdan , babamın yanına taşınmadım.
Ölen anneme ve babama çok büyük kırgınlıklarım var...
Annem güzelliğine düşkün ve yatakta yattığı zamanlarda bile bakımlı biriydi. Herkes beni çok sevdiğini söylese de ben buna kendimi bir türlü ikna edemiyorum. Çünkü onların yaptığı ve bilmedikleri ve asla bilmeyecekleri bir hata benim karakterimi belirledi.
Beni yalnız bıraktı.
Önce anneme olan kırgınlığımdan bahsedeyim.
Biz her ne kadar gecekonduda oturuyor olsakda , okulumuzda genelde zengin yada durumu iyi denecek öğrenciler vardı. Hepsi anneleri tarafından özenilerek hazırlanıp gönderilirdi okula. Herşeyin en güzeli alınırdı onlara. Pembe sırt çantaları, güzel kalemlikler, çeşit çeşit ayakkabılar, renkli paltolar.
Benimse bir paltom, bir ayakkabım vardı. Bunları da fakir olan öğrencilere her sene başında dağıtılan yardımdan vermişlerdi. O zaman sınıflandırmışlardı bizi. Okul bahçesinde sıraya geçtiğimizde renkli paltolarıyla parıldayan çocuklar ve yardım montu giyen fakir çocuklar diye. Yani bu bana ve öğrencilere göre böyleydi en azından.
Annem dediğim gibi güzelliğine düşkündü ama bir günden bir güne üzerime başıma karışıp " onu giyme kızım, şunu giy. ", " Saçını gel ben yapayım kızım " , " Üşüyosan iki kat çorap giy kızım, çorabn üzerine tayt giyme. " demedi. Ve ben bu küçücük gibi görünen şeyler yüzünden dışlandım , ezildim. Sınıfın fakirler, ilgisizler, kimsesizler grubuna atıldım ama sorun şuydu. Ben fakir felan değildim. Babam market işletiyordu ve durumu gayet iyiydi. Her hafta yanıma ugrayıp paramı veriyordu ve ben bunu anneme veriyordum. Malum küçücük bir çocuğum. Ne anlarım para harcamasından !
22 yaşındayım. Bugüne dek babamdan maddi yada manevi hiç ama hiç bir şey istemedim. İsteyemem. Açlıktan ölsem baba şuna ihtiyacım var diyemem. O zamanda diyemedim. Onlarda görmediler anlıyor musunuz ? Ne kadar üzüldüğümü ve ne kadar ezildiğimi görmediler.
Bugün hala ilkokul arkadaşlarımın toplanıp birşeyler yaptığını görüyorum. Hep birlikteler. Ve ben hiç biriyle görüşmüyorum. Aslında bakarsanız birlikte 8 sene boyunca aynı sınıftaydık ama hiç biriyle iki kelimeden daha fazlasını konuşmamışımdır.
Ben yalnız bir çocuk olarak büyüdüm.
Önce yengem dışladı ve gözümün içine baka baka severek büyüttü çocuklarını.
İlkokul arkadaşlarım dışladı. Bu neden bu kadar önemli biliyor musunuz ? Çünkü bugünkü içine kapanık, kendine güvensiz, arkadaşlık kuramayan, kırılgan yapım o zaman oluştu.
Üvey annemin yaptıklarını saysam.... zaten kelimeler yetmez.
Ne diyim ne söyleyeyim bilmiyorum ki... Dedim ya 22 yaşındayım ve hala yengemin gözünün içine bakıyorum. Evden ayrıldık ama hala gözüne girmeye çalışıyorum. Hala beni sevsin istiyorum..
Babama kızsam mı, içime atsam mı bilmiyorum. Aslında onu çok seviyorum ve onunda beni çok sevdiğini biliyorum. Ama sadece sevgi bir yere kadar.. Günler öncesinden bir kurs için başvuru yapacağımı söylemiştim. Hala her arayışında konuyu açmasını , sormasını bekliyorum ama sormuyor. Ne yaptın kızım kurs ne oldu demiyor. Telefonu kapattığı an baslıyorum ağlamaya..
Bunları neden yazdığımı bilmiyorum.. Sanırım dertleşebileceğim hiç arkadaşım olmadığından. Aynaya konuşmak gibi... Ama en azından biri duyacak bu sefer. En azından belki biri anlayacak bu sefer...
Sadece biraz ilgi istemiştim..
Sanırım çok değildi..