İlk mesajınızı tekrar okuduğumda şunu hissettim.
Bu ilişkinin bitmesini en çok siz istiyorsunuz ama hani şu bağımlı ve garantici insanlar vardır ya. Her şeyi yerli yerine oturtmadan, gerekli koşulları sağlamadan içi rahat etmeyenler.
Ayrılırsanız sevgiliniz ne yapar sonra? Çok üzülür, yıkılır, perişan olur, kaldıramaz vs.
Evlenmezseniz ailenizin ve toplumun baskıları devam ettikçe, "eldeki kuş daldaki kuştan evladır" mantığı ile daha sıkı tutunursunuz o hastalıklı ilişkiye.
Şimdi siz böyle her şeyi ve herkesi enine boyuna düşünüyorsunuz ya.
Mutsuz olduğunuzda, sizi hiçkimse düşünmeyecek.
Hatta o evlenmenizi çok isteyen aileniz, bu kez de boşanmayasınız diye baskı kuracak. Boşanırsam ailem üzülür, boşanırsam çocuğum ortada kalır. (E mutlaka bir de çocuk yapılır o evlilikte.)
Ama siz şimdi bu adama gidip, ben seni sevmiyorum ve mutsuzum. Ayrılalım diyerek, büyük bir yükten kurtulacağınıza, herkesin yükünü sırtlanıp kahramanlık yapıyorsunuz. Ne gerek var.
Sevgiliniz üzülsün, aileniz hayal kırıklığına uğrasın ne olacak?
Ama siz kurtulmuş olacaksınız.
Mutsuzluğunuzu kendi içimde hissettim. Gerek var mı hâlâ çözüm aramaya.
Klasik sözleri seviyorum.
"Kopan bir ipe sımsıkı bir düğüm atarsanız, ipin en sağlam yeri o düğümdür ama o ipe ne zaman dokunsanız, canınızı acıtan tek yer, yine o düğümdür."
Bırakın, kurtulun. Hayat güzel.
Net.