• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Cami yanında oturmak

Bizim evimiz cami ile karşı karsiyaydi biz hiç rahatsız olmadık. Binamızda da çocuklu bayanlar vardı onlardan da hiç bu tür sikayet duymadık. Cenaze demişsiniz ben 6 yıl oturdum ama bir cenazeye bile denk gelmedim. Gelsem bile neden sorun olsun ki.
 
Karşımızda cami var aramızda boşluk var yarim kilometre kadar. Çocuklarım sese karşı çok duyarlı ancak ezan sesine uyandiklarini görmedim. Ancak bir ara çok kötü okuyordu biri. Müezzin yok diye mahalleden biri okuyormuş. Şikayet edecektik biraz daha okusa. Bilmiyorsan okumasını okuma di mi? Yine de siz bilirsiniz tabi. Cenaze konusunu bilemem. Yoğun bir semt mi?. 4-5 yıldır benim oturduğum yerde görmedim cenaze namazı desem yeri. Selasi verilip memleketine götürülüyor ondan galiba.
Ben de park ve futbol sahasından bezmiş durumdayım. Yazın gece yarısına bağrış, küfür. Yazları uyuyamiyoruz ailece. Bence buna da dikkat edin alırken.
 
ezanın arapça okunmasının sebebi şudur ki:
1-islam evrensel bir din olduğu için, dünyanın her köşesinde ezan aynı şekilde duyulmalıdır.
2-ezanın ahengi arapçadır, türkçe okunduğu zaman ahengi bozulur.
3-ümmet tarafından bu böyle uygun görülmüştür.
Ayrıca dünyanın neresine giderseniz gidin aynı okunduğu için ezan vaktini anlarsınız. O ülke dilinden okunsa tabiki anlayamazdınız.
İnşallah konu kapanmaz.
O saydığınız üç madde ile ilgili bir ayet ya da hadis bulunuyor mu?
 
Minicik bir bebek ezanin maneviyatini anlamayacagi icin elbetteki korkup uyanabilir.Olaya ezan diye degil gurultu diye bakin.
Ben ezana hasret kaldigim halde(yurt disindayim)ezani biraz uzaktan dinlemeyi tercih ederim.
Yakinda Ramazan asil gece yarisi sokaklardan gecen davulcular anlamsiz geliyor bana..insallah buna bir care bulurlar.Bu yuzyilda kimse davulu beklemiyor uyanmak icin zaten..ne gerek var ki colugu çocuğu yaşlıyı bu kadar rahatsız etmeye..
 
O saydığınız üç madde ile ilgili bir ayet ya da hadis bulunuyor mu?
Kısa Cevap
Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır.



Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve içerdiği derin manaların sonraki nesillere ulaşmasının en güzel yolu onun olduğu gibi korunmasıdır.



Diğer yandan İslam evrensel bir dindir. Bütün Müslümanların bir cephede, bir safta ve birlik ve beraberlik içinde olmalarını istemektedir. Böyle bir topluluğun oluşturulması ortak bir kültür ve ortak simgeler olmadan mümkün değil. Arapça dünyanın en yaygın dillerinden biri olarak Müslümanlar arasında ortak ibadetlerin dili kılınmıştır. Böylece Müslümanlar için ezan ve ibadetler birlik ve beraberliğin simgesi olmuştur.
Ayrıntılı Cevap
Eğer sorudan maksat ezanın niçin Arapça yerine başka bir dille olmadı şeklinde ise o zaman yine aynı dil için de niçin bu dille oldu da başka bir dille olmadı sorusu geçerli olur. Bu durumda bir dille olması gerektiğinden Arapça olmuştur şeklinde cevap vermek yeterlidir. Ama eğer maksat niçin herkes ana dilinde veya kendi beldesinin dilinde ezan okumamaktır şeklinde ise o zaman bu sorunun cevabının anlaşılabilmesi için aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir.



1. Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en temel delili ezanın bir ibadet oluşu ve Peygamberi Ekrem’in sünneti olmasıdır. Çünkü ibadetin şekli ve biçimi Allah’ın emriyle belirlenmiş ve Peygamber tarafından bildirilmiştir.[1]



Buna ek olarak İslam, ezan gibi dinin simgesi olan ibadetlerin asırlar boyunca hiçbir tahrif ve bozulmaya uğramadan ebedi olarak kalmasını istemektedir. Eğer ezanı herkes kendi ana dilinde veya bölgesel dillerde okunmasına izin verilseydi bu ibadetin tahrif edilmesi ve hurafe ve temelsiz şeylerle iç içe girmesi kaçınılmaz olurdu. Böylece asıl ezan unutulur ve yeni şeyler onun yerini alır ve ezanın eşsiz derin içeriği sonraki nesillere aktarılamazdı. Acıktır ki bir şeyin tarihte kalıcı olması için belirli ölçü ve miyarlara sahip olması gerekmektedir. Bu ölçü ve miyarlar değişmez olmalıdır.



Örneğin insanlar kendi sosyal hayatlarında bazı birimlerin kapsayıcı ve kalıcı olmasını sağlamak için milimetre, santimetre, metre gibi uzunluk veya gram, kilo gram gibi ağırlık ölçülerine belirli bir standart getirmişlerdir. Aynı şekilde ibadetler için de din namaz ve ezan gibi belirli ölçü ve değerler belirlemiştir. Bu ölçülerden biri de ezan ve namazın Arapça olması şartıdır.



2. İslam evrensel bir dindir. Bütün Müslümanların bir cephede, bir safta ve birlik ve beraberlik içinde olmalarını istemektedir. Böyle bir topluluğun oluşturulması ortak kültür ve simgeler olmadan mümkün değil. Araştırmacıların da itiraf ettikleri gibi Arapça dünyanın en geniş ve temel dillerinden biridir. Uluslararası bir dil olarak Müslümanlar için ezanın ve namazın ortak dili olarak Müslümanların birlik ve beraberliğinin sembol ve simgesi sayılır. Bu ilke, dinin diğer desturlarında da görülmektedir: Örneğin ortak kıbleye namaz kılmak belirli zaman ve mekanda hac amellerini yerine getirmek de bu tür emirlerden sayılır.



3. Zihinlerde şu soru oluşabilir: Arapçaya hâkim olmayan insanları ezan ve namazı bu dilde yerine getirmeye zorlamak onları zorluğa düşürmek ve haksızlık sayılmaz mı?



Cevap olarak şu noktaya işaret etmek gerekir ki İnsan Allah’ın kendisine verdiği öğrenme ve kavrama gücü sayesinde günlük ihtiyaçlarını gidermek için sürekli yeni kelime ve terim öğrenme gücüne sahiptir. Bunu normal hayatlarında sürekli yaşayan insanlar rahatlıkla namaz ve ezanda kullanılan kelimelerin manalarını öğrenebilirler. Ayrıca bu kelimelerin zahiri manaları oldukça anlaşılır ve basittir. Elbette aynı zamanda bu kelimeler çok derin ve geniş manaları içermektedirler.



4. Dil bilimcilere göre Arapça, dünyanın en kâmil dillerinden biridir. Bu dilde geniş ve derin manaları çok güzel kalıplarda kısa sözcüklerle ifade etmek mümkündür.[2]









[1] Yani bu ameli Allahü telanın belirttiği biçim ve şekilde yerine getirmek gerekir.

[2] Elmizan, c 4, s 160,tefsiri numune, c
 
Siz hocanin sesiylemi imana gelip namaza baslamayimi düşündünüz Allahın emirlerinden hiç haberiniz yokmu
Hee yok.
Hay Allah'ım. 11 yaşlarında namaza başlayıp 30'una kadar istisnasız iki eli kanda olsa dahi namazını aksatmayan birine dinin emirlerini hatırlatmak çok ironik olmuş.
Ha 5 yıldır kılmadığım doğrudur.
Neyse şimdi mürted ilan edilmeden uzayayım konudan.
 
Hee yok.
Hay Allah'ım. 11 yaşlarında namaza başlayıp 30'una kadar istisnasız iki eli kanda olsa dahi namazını aksatmayan birine dinin emirlerini hatırlatmak çok ironik olmuş.
Ha 5 yıldır kılmadığım doğrudur.
Neyse şimdi mürted ilan edilmeden uzayayım konudan.

Olmaz sen tam bilmiyorsundur du bi anlatsin :27:
 
Yani bilemedim. Ezan sesi huzur versede uzaktan duymayı yeğlerim. Bir dönem annemin evine yakın cami yoktu ve hoperlör aracılığıyla mahalleye ezan sesi duyuruluyordu,alışkın olunmadığı için kısa süreli bir uygulama oldu ve kaldırıldı en sonunda zaten.
Kızım bebekken en ufak sese uyanırdı evde terlik bile giyemez parmak uçlarımda yürürdüm. Ezan sesi olsaydı yakınımızda eminim korkarak uyanırdı,sonuçta minicik bebek onun maneviyatını anlayamaz. Ha zamanla alışabilir belki bilemem ama ilk zamanlarda uyanabilir muhakkak.
 
Yahu konu kapanacak niye ayete hadise bağlıyorsunuz olayı?
Ya da birinin ezanla imana gelip gelmeyeceği kimi neden alakadar ediyor?

Konu ile o kadar alakasızki şu 2 muhabbet..
 
Buna ek olarak İslam, ezan gibi dinin simgesi olan ibadetlerin asırlar boyunca hiçbir tahrif ve bozulmaya uğramadan ebedi olarak kalmasını istemektedir. Eğer ezanı herkes kendi ana dilinde veya bölgesel dillerde okunmasına izin verilseydi bu ibadetin tahrif edilmesi ve hurafe ve temelsiz şeylerle iç içe girmesi kaçınılmaz olurdu. Böylece asıl ezan unutulur ve yeni şeyler onun yerini alır ve ezanın eşsiz derin içeriği sonraki nesillere aktarılamazdı. Acıktır ki bir şeyin tarihte kalıcı olması için belirli ölçü ve miyarlara sahip olması gerekmektedir. Bu ölçü ve miyarlar değişmez olmalıdır.
Yav kardeşim Allah’ın kelamı diye yıllarca arap harfleriyle yazılmış Kur’an-Kerim’i okudu durdu bu millet. Hiçbir şey anlamadı. Allah’ı zikretti tabii bu da bir ibadet ya da sevaptır bilemem. Ama Allah sana akıl vermiş, kavrama yeteneği bahşetmiş. Yanılmıyorsam Hz Muhammet’e söylenen ilk şey “Oku”ydu. Hıh işte bizim millet de okudu ama anlamadan okudu. Kur’an’ı güzel okuma dersi aldı tecvit deniyor yine yanılmıyorsam ama anlamadı! Anlamadı! Anlamadı kardeşim anlamadı. Televizyondaki hocalar ne dediyse inandı. Kendi oturup tartmadı. Misal babanem ramazan ayında arkadaşına arapçasını okuyup bitirelim Türkçesini de hatmedelim birlikte demiş. Arkadaşı yok günah ben okumam demiş bir bahaneyle arapça hatime de gelmemiş. Düşünsenize Türkçe okumanın günah olduğunu düşünüyor. Arkadaş Türkçe sevdalısı demiş yok kardeşim ben anlama anlatma sevdalısıyım. Belki arapça okuyup okutmaktansa Türkçe okusaydık o paragrafta geçen yok temelsiz şeyler, yok hurafeler hiç olmazdı. Yav neyse dedim ya yakında milli dil arapça olur zaten, ama mumla arayacaksınız mumla!
 
Yahu konu kapanacak niye ayete hadise bağlıyorsunuz olayı?
Ya da birinin ezanla imana gelip gelmeyeceği kimi neden alakadar ediyor?

Konu ile o kadar alakasızki şu 2 muhabbet..
Hanımefendi konunun özü dil.
 
Arkadaşlar merhaba
Biz bayadır ev bakıyoruz bir türlü bulamadık derken bir ev beğendik içimize sindi caminin yanında ev ama çevremizdekiler caminin yanından ev alma diyor iki tane bebeğimiz var sabah ezanında uyanır diyorlar ben inançlı bir insanım ezan sesinden rahatsız olmam ama bebek için sorun olur mu cami arada iki ev var sonra bizim baktığımız ev geliyor birde hep cenaze mi göreceksin dediler kafam karıştı. Cami yakınında oturanlar cami sorun olur mu sizce ?
Benmde almayi dusundgm evn dibinde cami var. Ve kizim tik sesine uyanir. Ama aliscgni dusunuyrm. Yani ne bilym cami yaninda yasayan bi suru insan var. Hic boyle bi sikinti duymamstm. Ama benmde aklima gelmisti boyle bi düşünce
 
Annemlerin evi cami karşısı arada küçük bi sokak var. Oğlum kucukkende kaldik orda şimdi de arada kaldigimiz oluyor hic sıçrama uyanma sorun yaşamadık. 6 yıldır 1 tane cenaze görmedim ben.
 
Cok yakin sayilacak mesafede oturdum.çocuklarım bir süre sabah ezaninda irkilerek katilarak agladi uyandi ama sonra sese duyarsizlastilar.
 
Hayır sizin tartıştığınız kısım o. Konu ezan dili değil. Bir kadının evinin bulunduğu konumdan ne derece memnun olacağı..
Kadınlar Kulübü’nde sadece bu konuda içeriğin dışına çıkılmış gibi davrandığınız için size minnetlerimi iletiyorum.
 
Arkadaşlar merhaba
Biz bayadır ev bakıyoruz bir türlü bulamadık derken bir ev beğendik içimize sindi caminin yanında ev ama çevremizdekiler caminin yanından ev alma diyor iki tane bebeğimiz var sabah ezanında uyanır diyorlar ben inançlı bir insanım ezan sesinden rahatsız olmam ama bebek için sorun olur mu cami arada iki ev var sonra bizim baktığımız ev geliyor birde hep cenaze mi göreceksin dediler kafam karıştı. Cami yakınında oturanlar cami sorun olur mu sizce ?
bende cami yanındayim canım hiç endişelenme.
evin yalıtımı varsa çift camlıysa ses duymazsın.
cenaze işine gelirse de bazen denk geliyorum bazen gelmiyorum.
denk gelince fatihamı okuyup allah affetsin diyorum canım. yani sorun yok :)
 
Biz de camiye yakın oturuyoruz, rahatsız olmuyoruz. Benim de 2,5 yaşında bir kızım var, hiç ezana uyanmadı. Gerçi kızım gürültüye pek uyanmaz, baya çok gürültülü olması lazım uyanması için. Bu sese hassasiyet çocuktan çocuğa değişiyordur ama. Bir de Sabah ezanları, diğer ezanlardan daha kısık okunuyor burda.
 
Back
X