Bütün kızlar toplandık, can dostlarımızla paylaştık.


yok yok sordum burda herşey konuşabilirmiş.
serbest yani.
o yüzden sen yaz ben okucam girer girmez
aklım sende
 
Ya canım nolur sakin ol yaa. Bak kendine zarar veriyorsun. Öncelikle şunu söyleyeyim yarın ilk iş bir jinekologla görüş, sakın ama sakın ihmal etme Allah korusun. Hayatım bak madem eşin abisine birşey demiyor sen yarın açık açık söyle, nasılsa eşinle aran şimdikinden daha kötü olamaz. Ya da ara eltinle konuş abi hergün geliyor tüm gün burda ama ben müsait değilim ne misafirim kaldı ne özel işlerim diye anlat durumu o da eşiyle konuşsun ama nolur bir şekilde çöz. Ne bu böyle ya hergün evde bir adam, insan kocasına öyle tahammül edemez hergün hergün
 

abim evde neyapıyor ki sana neden batıyor diyor eşim görmezden gel boşver diyor
yahu bu bayan olsa dersinki ne olcakki kadın kadına otururz
ama erkek
40 yaşında bir erkek işte
aynen öyle bana batıyor
adamın evde varlığı batıyor
aynen öyle insan eşinin sürekli evde olmasına tahammül edemiyor arda uzaklaşmak istiyor ki başka birine nasıl tahammül etsin..
yarın inşallah doktora gideceğim eşim kalk doktora götürüym vs diye döndü ama ona çok kızgınım aradaki çizgiyi koruyamadığı için onunla doktora bile gitmek istemiyorum
 
sana cok kızıyorum artık..stresten hasta olcan kızım ya..ama iyi olmus konustugunda çözüm yine yok ki üzülen hep sen oluyorsun..eşin buna bir care bulşacak baska sansı yok..artık harap etme kendini lütfen canım..yerden göye kadar haklısın bunu senin bildiğin gibi eşinde biliyor aslında ama sana acık söyleyemiyor tabiki nede olsa ailesi..sakinleştin mi biraz
 
bugün beni patlatan olayı anlatıyım en iyisi
akşam mutfağa girdim bir çorba koydum ocağa birde kırmızı lahana salatası yaptım .. acıkmıştım zaten dedim hazır olsunda yemeğimi yiyim
eşimede dedim valla kimsenin keyfini bekleyemem ben acıktım yemek yiycem
neyse işte mutfaktayım
bizim anakraliçe liste hazırlıyormuş (kaynana) alışveriş listesi alışverişe gidecekler bende içerden duyuyorum evlendiğimiz günden şu güne seninde bir alacağın varmı bir istediğin bir eksiğin varmı diye sormadı zaten neyse sadece kendim iç geçirdim az bunaldım dedim olacak benimde evim olacak ozaman herşey olacak
neyse üstünü giymiş pardösösünü giymiş 15lik çıtırımız gezme alışveriş derdinde
hazırlandıktan sonra hadi sende gel diye beni çağırıyor..
yahu sen hazırlanmışsın niyetin beni çağırmak değilki laf olsun torba dolsun oğlun çağırdınmı derse çağırmış olmak işte.. yoksa insan hazırlanmadan demez mi bi alışverişe gidelim hadi sende hazırlanda der
kendisi hazırlanıp çıkacağı zaman çağırır mı
neyse bende bozuldum ama bozuntuya vermeden pek keyifli
ben yemek yapıyorum siz gidin dedim gel işte bilmem ne dedim benim saçlarım ıslak öyle alelacele çıkamam önden haberim olsa kuruturdum saçlarımı..
neyse bunlar büyük oğlu ile peşpeşe tam çıkacaklar
absi amelesi olan eşime sesleniyor
hadi gel markete gidiyoruz
eşimde şaşırdı kafasına taşmı düştü bunlar izi çağırmaz ama
meğerse arabası eşindeymiş
torbaları kim taşıyacak
alışverişe kim çıkıyorsa o taşısın ahmak eşim benim
söylesene pat diye kapıda ne içine atıyorsun
sengidiyon alışverişe torbayıda sen taşırsın artık diye..
neyse tabi anakraliçe torba taşınacağını duyarduymaz hemen yok ben gelmem dedi ben taşıyamam
e tabi taşıyamazo sadece gezer tozar yönetir
o hiç taşırmı aaaaa
neyse eşim bana ekşidi hadi sen gel biz anlamayız bilmem ne dedim bi 5 dk beklerseniz geleyim
hiç gönlümde yok

sevmiyorum abisiyle biryere gitmeyi biliyorum insana sadece taşıyıcı muamelesi yapıyor..
neyse hemen montumu çektim şapkamı taktım çıktım
sayın kayın validem listeyide evin esas oğluna vermiş malum o evde biz oturmuyoruz biz dış kapının dışmandalıyız ya
bana vermesi gerekmezmi yahu ben biliyorum evin neyi eksik hangi marka alınır oğlumu biliyor ama yok bize güvenirmi hiç
neyse alışverişe gittik sürekli bir ne koysam listede bu yok annemi bi arayım eşim değil ha bunu diyen abisi..
dedim bende evde bunlar yok eksik bunlar alınacak hemen surat kıvırarak iyi bakalım (güya ben müsrifim listede olmayan lüzumsuz şeyleri alıyorum) sürekli ben birşeye bakarken alacakken sen git şunu al ben öbürünü alırım yahu kocam karışmıyor sana ne oluyor
yani alışveriş kovalamca içinde geçti ne aldığımızdan anladım ne ettiğimizden
neyse alındı evede marketin arabasıyla gelindi e zaten taşıyıcılığıda biz yapıyoruz evede çıkmıyor
ozaman ne b....k yemeye bizimle geliyorsun arkadaşım.. allah allah haksızmıyım ama..

alışveriş parası ortak hesap parasından çekiliyor.. eşimin ve abilerinin köylerindeki arazilerinden gelirleri var bu ortak hesaba yatıyor ve ihtiyaçlarda ordan alınıyor
ama benim safsalak eşim yahu benim payıma düşeni bana ver ben kendi ekonomimi yaparım demiyor.. ben söylediğim de de ama oda işte annesinin evine katkıda bulunuyor işte bilmem ne
bulunuyorsa ozaman verir sana kartı şukadar paranız var şukadarda ben verdim anneme
şu para alışveriş parası
yahu dedim sen çocukmusun neden sana teslim edemiyor
para yatar yatmaz eşimin elinden hemen hooop alıyor..
bizim evin masraflarının nereye ne gideceğine o karar veriyor
belki özel bir şey yapacağız ama yooook beyefendi karar verir bizim ne haddimize..
neyse yukarıya çıktık
eşyaları içeri koyduk
ben bir titredim işte sinirliyim ben yolda birşey konuşmadık ama duruma iyice sinirlendim veee
kanama oldu
eve girer girmez hemen koştum lavaboya korktumda
sinirle beraber iki katı gerildim de..
lavabodan çıkar çıkmaz
daha malzemeleri çıkarmadan
eşimi çektim odaya verdim veriştirdim
aha size yazdığım koca sayfanın hepsini saydım... ona
dedim senle dedim çocuk yapsak sen onuda elaleme muhtaç edersin dedim
bi sınır koyamadın dedim bir çizgimiz yok
burası benim evim benim evimin eksiğini abinmi biliyor dedim
abinmi giriyor mutfağa dedim
ona ne hangi marka canım istiyorsa onu alırım dedim
gitsin o karısına yaptırsın istediğini ben senin karınım dedim..
yok işte bende herşeye alınıyormuşumda bilmem nede
hadi diyor boşver takma kafana
takmayım ha kafamada dedim
sinir sistemim alt üst oldu düşünmekten delirmekten dedim..
kan geldi biliyormusun sen dedim şok oldu..
(regl dönemime daha 3 hafta olduğunu biliyor)
hadi kalk hemen doktora gidelim dedi..
benim çözümüm doktor değil dedim benim çözümüm huzur dedim
yıprattın koruyamadın mesafeyi dedim
ne yapıyım gitmi deyim diyor
o senin abin sen nasıl konuşacağını benden daha iyi bilirsin dedim
hani konuşacaktın taaa bir ay önce bu para mevzusunu dedim o bizim evin işine karışmayacaktı
yapıyorsa annesine yardım yapacaktı ama evin ekonomisine burnunu sokmayacaktı..
burası onun evi değil dedim artık burası benim evim dedim
benim evime burnunu sokmasın dedim..
kayınvalidemde duymuştur inşallah..
neyse eşimde sinirlendi ama bana birşey dememek beni yatıştırmak için susuyor alttan alıyor
ne yapıyım ozaman dedi senin derdin belli ama ondan huzursuzluk çıkartıyorsun sabredemedin dedi
neymiş benim derdim dedim
boşanmak istiyorsun dedi..
evet dedim istiyorum dedim ama dedim gidip ben boşanmayacağım dedim
ya benim şartlarımı yerine getirirsin yada dedim gider boşanma davasını açarsın dedim..
tamam ozaman yarın canan hanımdan (avukat) anlaşmalı boşanma dilekçesi alırım dedii
tamam al dedim alamayacaksan boş yere konuşma yapamayacağın şeylere söz verme
yarın aman unutuyum deme dilekçeyi dedim ne istiyorsun benden boşanmak için dedi
hiçbirşey istemiyorum hayatımdan çık yeter dedim..
odadan çıktı
10 dakika sonra dayanamadı kalk doktora gidelim dedi bende internette neden acaba diye bir araştırma yaptım
onuda gördü
dedim seninle doktora falan gitmem kendi işimi kendim görürüm dedim
neyse çıktı kapıdan kaynana eşime diyorki abin az gecikecekmiş bekleyelim mi yiyelim mi yemeği dedi
eşim bir parladı annesine sinirli bir sesle
bekleyelim anne bekleyelim abimi bekleyelim zaten biz yaşamıyoruz bu evde diye..( yani o da bize ne abimden yeter der gibiydi)
gitti çalışma odasına kaynanam sofrayı hazırlamış eşimi çağırmış herhalde
geldi odaya hadi yemek yiyelim dedi gel dedi
gelmiyorum ben siz yiyin dedim
hadi gel işte (ağlamıyorum ha yanlış anlaşılmasın biz birde eşimle bir karar almıştık tartışabilirz kavga bile edebiliriz sofraya ayrı oturmayacağız) dedi karnım tok benim yemiycem dedim
mutfağa gitmiş
masada yaptığım salatayı falan görünce (onu sadece ben yaparım çünkü)
geri geldi odaya hadi lütfen gelirmisin salata falan yapmışsın açsın işte yiyecktin biliyorum dedi
yemek falan istemiyorum git başımdan dedim en sonunda baktı baktı ikna edemeyeceğine akarar kılınca gitti yemeğini yedi anneside baktı biz sinirliyiz ben sofraya oturmuyorum ara şamarı yemeyim msali yemeği yiyip hemen mutfağı boşaltmış
eşim bir başına kaldı sofrada
ve sofrada tek başına kalmayı sevmez..
neyse
ağlasam istiyorum ama ağlayamıyorum arkadaş
ağlasam bütün sinirim sanki içimden boşalacak ama ağlayamıyorum neden ya neden sanki gözyaşlarım tükendi..
ama hissettiğim birşey var
avazımın çıktığı kadar bağırmak istiyorum
 
Offfffffffffffffffffffffffffffffff.....
Avazım çıktığı kadar bas bas baırmak istiyorum. Bu nedir? Bu nasıl bir yeni senedir?
Yeter artık herkeste bir kara bulut herkeste bir stres, bir sıkıntı...

Puchım canım benim.
Dr a git güzelim bugün sakın ihmal etme.Önemsememezlik üstüne düşmemezlik etme. Mutlaka git..
E akşam geldi mi paşa ağabey?
Keşke hazır hırsını almışken ona da saydırsaydın...
Kıyamam ben sana ya.....

İnsanları anlamakta zorlanıyorum artık.
Ya biz insanlığımızı kaybettik ya da onlar...
 
Bİr de anlamadığım.
Bu adam
Sabah kahvaltısından sonra bütün gün sizde.
Akşam yemeğini de mi sizde yiyor?
Nasıl bir düzen kurulmuş ki ağabey yemek için bekleniyor...
O bir misafir, evin düzenine uyması gereken o.

Ya bu adamın karısı nerde, ne iş yapar??
Vallahi ben bu aileden hiç bişey anlamadım..

 
Bir nefeste okudum tüm yazdılarını yasarmıs gibi..
Ben kesinlikle senin haklı oldugunu düşünüyorum ama sinirlerin gercekten cok yıpranmıs..
Daha hassas olmussun her konuda..
Artık ne yapılacak ne söylenecek bişey var..
gereken herseyi söylemişsin eşinde bunu anlamıstır canım..
Ama bundan sonra daha sakşn olmaya bak..
eşin senin huzursuzluk cıkardıgını değil onların yüzünden huzursuz oldugunu anlamalı..
Oyüzden sessiz kal bir süre bakalım bu konustuklarından sonra eşinin tavrı ne olacak..
işin cok zor..tasınma mevzusu filan hiç geçmemiş bosanmayı bile nerdeyse kabul etmiş demek tasınma bir süre daha uzayacak..
bugünkü tavrı ne eşinin? zor bir süreç en az zararla atlatmaya calısmalısın canım
 

günaydın alacım

tüm yazdıklarına katılıyorum..

sen nasılsın bugün?
 
Punchshe
Daha önceden de bılıyordum konunu...
Bi türlü aklım kesmıyor ya...
Afedersın eşşek kadar adamın bu kadar ne işi var annesinin evi olsa da...
Sabah çıkıp geliyor bi de akşam yemeğıne mı beklıyorsunuz...
Bu adamın karısı ses etmıyor mu?
Bu ne saçma bir durum...

Allah'ım bir önce o evden kurtarsın seni gülüm ya...
Doktora mutlaka git lütfen...
Sana bir şey olursa kim üzülecek, onlar mı...
Sadece anan , baban...

Ala ablam...
Senin konuna yorum yapmak benim boyumu aşar...
Tek istediğim beklentileriniz doğrultusunda barışmanız, yuvanızda mutlu olmanız...
 
Bu arada bizde gelişme mi nedir ne denir bilinmez ama bazı şeyler var..

Akşam anneme gittim. Biraz oradan buradan kouştuk ama annemde vardı bir gariplik. Ben kendi depresifliğimden öyle olduğunu zannettim. Arada dr vs diyorlardı babamla ikisi fısır fısır.

Neys uzatmayayım. Babamın uzun süredir boynu ağrıyordu. Boyun düzleşmesi vardı onun getirisi olduğunu düşünüyorduk. Geçen hafta MR çektirmişti. Sonucunu sorduğumda gene düzleşme ile alakalı ağrılar olduğunu söylemişti babam.

Meğer değilmiş. Boynunda bir lezyon tespit edilmiş. Bu lezyonun fıtık veya düzleşme ile ilgili olmadığını biliyorlar ama neden olduğunu bilmiyorlarmış. Ciğer ve prostat sintigrafisi temiz çıkmış. Meğerse bugün PET CT yapılacakmış. Yani bizim anlayacağımız dille yazmam gerekirse, vücutta hiç hoş olmayan bişey var ancak bu bulunan henüz yavrusu, anasının nerde olduğunu bulmak için taramaya girecekmiş.

Ben zaten rahatsız olduğum için saklamışlar benden.

Ben duyar duymaz eşimi aradım tabi. Ağlaya ağlaya anlattım böyle böyle diye. Başka hiç bişey ne o sordu ne de ben. KOnuştuk, kapattık....

Şu an tamamen durdu beynim zaten.... Artıkhiç bişey düşünemiyorum sadece dua ediyorum....
 
Son düzenleme:
ALA, canım belki tedavisi cabucak olab bişeydir..cok zor bir durum hep derim en önce saglık olsun diye..hele annenin halini düşünemiyorum..üzüldümbaba candır..inş birşey yoktur canım

eşinle durumuna ise insan ne yasarsa yasasın en kötü zamanında aslında en yakınıyla dertleşmek ister..ve o kişide eşin canım..Bunun değerini bilin lütfen bırakmayın birbirinizi
 

BİR ANNENİN GÜNLÜĞÜ..

Sevgili Günlük,

Kavgayla kapattığımız bir gün daha…

Her şeyin bittiğine inanıp kendi kabuğuma çekilmeye karar verdiğim anda karşıma çıkan; en büyük şansım olduğuna inandığım yakışıklı prensimle mutlu, keyifli ilişkimizi evlilikle taçlandırdık. Her şey harika giderken ne değişti de yanında uyumak/uyanmak bile istemez hale

geldim?

Sabahları bir önceki gece yüreklerimizde yarattığımız fırtına sonucu kırılan parçaları süpürmeye çalışmak ve yürek yorgunluğunu bir kenara bırakıp işe koşturmak yorucu hale gelmeye başladı.

Ama karar verdim: Bu gece ilk kez yatak odasında onunla uyumayacağım, salonda yatacağım. Ve yarın sabah da olabildiğine erken kalkıp işe gideceğim; böylece süpürge yapmak zorunda kalmayacağım. Tabi bir de yarın annesiyle öğle arası buluşacaktık, arayıp işimin çıktığını söyleyeceğim.

Belki bunlar bana biraz da olsa iyi gelir. Fedakar olmak bu dönemde daha çok yoruyor beni. “Hayır!” demeyi daha önce öğrenmeliydim…

28.11.2010

Sevgili Günlük,

Akşam yemekleri vazgeçilmezimizdi. Hem yemeği beraber hazırlardık hem de doyasıya sohbet eder günlük yaşadıklarımızdan, güncel olaylardan konuşurduk. Ne kadar kavga etmiş olsak da akşam yemeğini gene de iple çekiyordum; belki kırdıklarımızı yapıştırmak kolay olur diye. Ama bugün üçüncü kez yalnızdım yemekte. Üç gündür eve yemek saati geçtikten sonra geliyor.

Birkaç gündür kavga bile etmiyoruz. Birbirimize karşı kelime kullanımında iyiden tasarrufa geçtik. Galiba yolun sonuna gelmek üzereyiz…

29.11.2010

Sevgili Günlük,

Dün geceki uykusuzluğun ardından bugün işten izin aldım ve sahile gidip son 1,5 yılımı, yaşadıklarımı gözden geçirdim. Sahil kenarına oturduğumda sabah 09.20 civarıydı, gün batarken orada uzun zamandır oturuyor olduğumu fark ettim.

Doyasıya gülmeyeli baya olmuş meğer. Kavga edip birbirimizi suçlamak dışında yalnız ne zaman keyifli bir şeyler yaptık hatırlayamadım. Ali ile en son iki ay önce annesiyle babasının kırk ikinci evlilik yıl dönümlerini kutlamak için ayarladığım akşam yemeği için dışarı çıkmışız. Onu gerçekten hissetmeyeli çok oldu. En son o gece babasının ısrarı ile dans ettiğimizde sarıldım ona; dansı yeni öğrenen, hata yapmamak için sürekli ayaklarına bakan öğrencinin tedirginliğinin hocası ile arasında yarattığı mesafe vardı aramızda.

Sadece zaman geçirmişiz, beraber yaşamayı unutmuşuz; hayatı paylaşmayı da… Bugünü geçirirken ertesi günümüzün olmayabileceğini unutup birbirimizden vazgeçmişiz.

Sevdiğini söylemek insana bildiğinin aksine yük olabilir mi? İnsanın boğazına takılan bir düğüm, yüzünün ateş kaplamasına ve bu sıcacık cümleyi sarf etmesine engel olabiliyormuş meğer.

Kendimden kaybettiklerim, onun kaybettikleri kazandıklarımızdan ağır geldi bana. Birbirimizi değiştirirken, yenilerken “biz” mayasını hamura katmayı unutmuşuz sevgi hamuru tutmadı; alışkanlık hamuru oluşmuş onun yerine. Ama alışkanlıklardan vazgeçme zamanı geldi benim için. Yarın karar anı…

30.11.2010

Sevgili Günlük,

Bugün, anlaştığımız gibi konuşup hayatımızı karara bağlamak için ne zamandan sonra işten çıkar çıkmaz eve koşturarak geldim. Ali benden önce eve gelmiş. Uzun bir aradan sonra beraber yemek hazırladık ve uzun uzun konuştuk. Söylemek istediklerimizi söyledik, içimizi döktük. Konuşmak ikimize de iyi geldi, bunu daha önce yapmalıymışız meğer. Kendimize bu eziyeti niye yaşattık bilmem. Belirsizlikti beni en çok sıkan. Şimdi yüreğim olabildiğine rahat, önümü görüyorum; çünkü belirsizlik kalktı.

Beraber son yemeğimizi yediğimizi düşündüğümüzde buruklaşsak da saygımızı daha da yitirmeden aldığımız bu karardan memnunduk. Her zamankinden daha güçlü olmam ve dik durmam gerek bundan sonra. Umarım aldığımız kararda pişmanlıklar yaşamayız ikimiz de…

01.12.2010

Sevgili Günlük,

Bu sabah beraber gidip mahkemeye dilekçe verdik. Bir ay sonra boşanma davamız var. Anlaşmalı olduğu için sorun olmayacağını hemen davanın sonuç vereceğini söylediler. Yıpranmadan bitermiş dava. Şimdilik kimse bilmiyor ayrılacağımızı.

Ali akşamüstü özel eşyalarını ve hatırası olan birkaç parça şeyi alıp evden ayrıldı. Bu evde yalnızlığı zorunlu sebepler dışında ilk kez yaşıyorum. Gerçi yalnız değilim daha bu geceden, bundan sonra da hiç olmayacağım.

Ali’nin ardından kapıyı kapatmamla telefonumun çalması bir oldu. Adliyeden sonra ne zamandır kendime zaman ayırmayı unutup gidemediğim doktoruma kontrole gitmiştim. Test sonuçları çıkmış, yarını bekleyememiş bu güzel haberi vermek için hemen aramış: 3 aylık hamileymişim…

30.12.2010

Sevgili Günlük,

Uzun bir süredir sana yazamadım. Hamile olduğumu öğrendiğimin ertesi günü Ali ile buluşup ona hamile olduğumu söyledim. Çok sevindi. Artık farklı sorumluluklarımız var. Her şeyi bebeğimizi düşünerek planlamaya karar verdik. Hayatını rahat ettirecek her şeyi oluşturmaya da…

Bebeğimizin bizde yarattığı sevinçte boğulurken, ilişkimizde hiç kalmayan sevgiyi bu sevinçle oluşturamayacağımızı ikimiz de biliyorduk. Şimdi toparlanırız diyerek geri adım atsak bile er ya da geç tekrar ayrılık noktasına geleceğimizi de; onun büyüyüp hayat mücadelesinde çırpınmaya başladığında bu noktayı yaşamasının onu daha çok yıpratıp sorunlarını arttıracağını da biliyorduk.

Kabullenmesi zor olacak başlarda biliyorum. Arkadaşlarının aile yaşantılarını görünce özellikle; ama sevgisiz bir ortamda büyütmek yerine sevgiyle ayrı yolları birleştirerek büyütmenin doğru olacağı kanaatine vardık. Kavgalarımıza tanık olup sevgisizliğimizde onu hırçın, aksi, belki de bir tarafı suçlayan biri haline getirip güvensiz bir kişiliğinin oluşmasındansa günü ayrı evlerde noktalamamıza üzülmesini yeğleriz.

Kendimizi kandırmaya gerek yok; biz iyi bir sevgili iyi bir eş olamadık. Ama aramızdaki saygıdan ve en büyük bağımız olan bebeğimizden güç alarak çok iyi bir dost olacağımızı biliyorum.

Sağlıkla bu süreci atlatıp onu kucağıma alacağım zamanı sabırsızlıkla bekliyorum.

Bu arada 03.01.2011 tarihinde mahkememiz var. Yeni yıla ayrı; ama bebeğimiz tarafından ömür boyu bağlanmış olarak başlayacağız…



ÇOK BEĞENDİM PAYLAŞMAK İSTEDİM.. ÇOK HOŞ HİKAYELER VAR PAYLAŞICAM İZNİNİZ OLURSA..
ALINTIDIR.....
 
Son düzenleme:


YUVAM DAĞILDI AMA BEN DAĞILMADIM..

Mutlu ve sevgi dolu bir aile ortamında büyüyen şanslı bir çocuktum ben. Evliliğin insan yaşamına güzellikler ve mutluluklar kattığı bilinciyle yetiştim. Annemin ve babamın birbirlerine olan düşkünleri, anne, baba ve kardeşlerle paylaşılan sevgi, dayanışma ve mutluluk dolu aile yaşantısı benim için de ilerde, büyüdüğümde böyle bir aile kurma hayallerinin oluşmasını sağladı. Sevdiğim kişiyle evlenecek, babam gibi sevgi dolu, anlayışlı, evcimen, ailesine ve çocuklarına düşkün bir kocam olacak ve ömrüm elverdiği sürece mutlu ve huzurlu bir yaşam sürecektim…

Evet, gözümü onda açtığım dediğim, taparcasına sevdiğim kişiyle evlendim ama ne yazık ki ne annemle babamın evliliği gibi bir evliliğim ne de yuvamızın direği babam gibi bir kocam oldu!

Evliliğimizin ilk zamanlarından itibaren sevdiğim adamın kendi başına buyruk yaşayan, eş kavramından, sadece evin işlerini yapan ve ona hizmet eden, dışarıda mükemmel bir evliliği uyandıracak bir kadını anladığı fark ettim. Ondan sonrası zaten sindirme politikası; hakaret, şiddet, aptal yerine konma ve aldatılma… Kadınlar her şeye, kocasının her türlü kabalığına, eziyetine, maddi ve manevi sömürüsüne dayanıyor da “aldatılma” deyince beyninden vurulmuşa dönüyor. Uzun yıllar gözüme sokarcasına aldattığına dair şüphelerim olmasına rağmen yakıştıramama, inkâr etme ve yuvası dağılmasın diye susma modunda yaşadım ta ki sinir sistemim altüst oluncaya kadar direndim, evliliğimi sürdürmek ve çocuğumu dağılmış bir ailede yetiştirmemek adına…

Evliliğimle birlikte ben de dağıldım ama o üzerine titrediğim dünya tatlısı oğlumun bana endişe dolu bakışları beni kendime getirdi! Ona bunu yapmaya hakkım yoktu! Dağılmış bir yuvanın çocuğuydu o ve benim gibi şanslı değildi; ama en azından dağılmış bir annenin çocuğu olmamalıydı, bunu ona yapmaya hakkım yoktu. Bu bana öyle bir güç verdi ki silkinip yeniden başladım hayatla mücadeleye… Şimdi çok şükür oğlumla benim kendimize ait mutlu bir yuvamız ve aile ocağımız var.


ALINTIDIR..
 


ANA KUZUSU ERKEKLER..

Evlilik problemlerinin bilinmeyen ana nedenlerinden birisi de bağımlı çocukların evlilikleridir. Çocuğundan kopamayan bağımlı anneler hem çocuğuna hem de onun eşine neler yaşatıyorlar? Mutluluk hayali ile başlanan evlilikler bağımlı annelerin hangi davranışları nedeniyle kabusa dönmemektedir? Eşi ve annesi arasındaki rolünü doğru belirleyemeyen erkeklerin ruh dünyalarında neler yaşanır? Anneler neden gelinlerini çocuklarından kıskanır ve neden sürekli gözden düşürmeye çalışır? Eş ve anne ile sağlıklı ilişki nasıl kurulur doğru iletişim nasıl sağlanır?

Tüm bu soruların cevaplarını Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi’nden psikiyatri uzmanı Dr. Barış Önen Ünsalver Hürriyet Gazetesinden Uğur İlyas Canpolatla Konuştu.

- Anne bağımlısı kişiler evliliklerinde de neden aynı alışkanlıklarını sürdürürler, annelerinden kopamazlar?
Çünkü başka türlü bir hayatı bilemezler. Anne, hayatlarında hep birinci sıradaki yerini korumuştur ve annelerinin yerini bir başkasına bırakabileceği söz konusu olamaz. Anneleri adeta kişiliklerinin bir parçasıdır. Annenin onayı olmadan kendi başlarına karar vermeleri neredeyse imkansızdır. Verseler bile anneden gelecek tepki korkutucudur.

- Anneler çocuklarının evliliklerine müdahil oluşlarından dolayı mutsuz olmalarından neden rahatsız olmuyorlar?
Anneler çocuklarının mutsuz olduğunun ya farkında değildir, ya da yaptıkları müdahalenin doğruluğundan o kadar emindirler ki çocuklarının kendilerini anlayacağını ve hatta teşekkür edeceğini bile düşünebilirler. Bu anneler hala çocuklarını gerçek bir yetişkin gibi görememektedirler ve küçük bir çocuklarmış gibi onların hayatını düzenleme hakkını görürler kendilerinde.

- Anneler ikinci kadın olarak mı görüyorlar gelinlerini?
Yanıtı biraz zor bir soru bu aslında Uğur Bey. Bilinçli olarak anneler ya da babaların çocuklarına cinsel duygular beslemesi kabul edilemez bir tabudur. Ama anne için bilinçdışında oğlu bir sevgili gibiyse gelin de “ikinci kadın” olarak görülebilir. Hatta bu nedenle oğullarının seçtiği gelin adayını bir türlü beğenmeyebilirler. Bunun yanı sıra eşleriyle ilişkilerinde duygusal doyum yaşayamayan bazı kadınlar oğullarını eşleri yerine koymuş olabilirler ve bu durumda oğullarının da kendilerini terk ettiği hissine kapılıp gelinlerini bir rakip gibi görebilirler.

- Oğlu ve gelininin arasında yatan annelerin de varlığını duyuyoruz. Durum bu kadar ileri boyutlara varır mı gerçekten?
Ne yazık ki varabiliyor. Az önce bahsettiğim anne oğul sevgili ilişkisi her ne kadar bir tabu olsa da bazen bu durumun bilinçdışına atılamadığını görüyoruz. Bazen de sevgili ilişkisinde farklı olarak anne hayat boyu oğlunun ruhsal gelişimini o kadar çok engelliyor ki oğlu ruhsal yapı olarak adeta bir bebek gibi kalıyor. Nasıl bir bebek her şey için annesine ihtiyaç duyarsa o da kocaman bedenine rağmen bir bebek gibi davranıyor.

- Anne bağımlılığı nedir tam olarak? Tanımlar mısınız?
Yetişkin bireyin sorumluluklarını yerine getirememe ya da yerine getirmesi gerektiğinde yoğun sıkıntı bunaltı yaşama ve kendi başına karar alamama, böyle durumlarda çözümü hep anneden bekleme tablosuna anne bağımlılığı denebilir. Hem kadın hem de erkekte olabilir. Aslında “anne” ile kastedilen her zaman biyolojik anne olmayabilir. Bebeklikten itibaren birincil bakıcıdan bahsedilmektedir. Doğumdan itibaren çocuk annesine bağımlıdır, bu bağımlılık bağlılığa geçemediğinde anne bağımlılığı oluşuyor.

- Anne bağımlılığı nasıl oluşuyor?
Ortalama üç yaşına kadar çocuk anneye bağımlıdır. Üç yaştan itibaren çocuk yavaş yavaş anneden ayrılarak birey olmaya başlar. Artık annesi sürekli orada yanında olmasa da, anneye duyduğu özlem ve rahatsızlığa rağmen anneden ayrı olarak hayatını sürdürebilir. Bu döneme kadar doğumdan itibaren bebeğin yanında olma, ihtiyaçlarını karşılama, yani bebekle olumlu, doyurucu ve tutarlı bir ilişki kurmanın sonucu olarak çocuk anneden ayrılmayı başarabilir. Böylece anne yanında olmadığında ondan nefret etmez. Kendi başına oyun oynayabilir. Arkadaşlık ilişkisi kurmaya başlayabilir. Bu aşamalarda sorun yaşanmışsa, yani anne özellikle ilk üç yıl yeterince doyurucu olmamışsa çocuk anneden uzaklaşmaktan korkuyor. Ayrıca bebeğin ayrılmasında annenin verdiği tepki de önemli. Anne ne kadar doyurucu bir anne olursa olsun, eğer bebeğinden ayrılmaya hazır değilse ve bebeğin kendinden uzaklaşıp kendi dışındaki dünyayla tanışmasını engelleyen bir tavır sergiliyorsa gene anne bağımlılığı oluşuyor. Mesela çocuğu düşüp yaralanmasın diye sokağa çıkmasını engelleyen ya da hasta olmasın diye başka çocuklarla oyununa izin vermeyen anne çocuğun hayata karışmasını engelliyor. Böyle anneler “yapamazsın, beceremezsin” diyerek çocuğun becerilerinin gelişimini köstekliyorlar. Bazen de aşırı doyurucu bir anne çocuğun başka kişilere merak duymasını kendi sınırlarını zorlamasını engellemiş oluyor. Çocuğun her işini onun yerine yapıldığı, daha dile getirmeden istekleri anlaşılıp yerine getirildiği zaman çocuğun kendi başına bir şeyleri başarmak için arzusu olmuyor, bu yüzden de yalnız kalınca eli ayağına karışıyor.

- Bu durumda yanlış eğitimin etkisi nedir?
Yanlış eğitimin pek bir rolü yok. Çünkü bu annenin kendi kişiliği ve eşiyle kurduğu ilişkiden etkilenen bir durum.

- Anne bağımlısı erkeklere gölge tipler diyebilir miyiz?
Evet diyebiliriz rahatlıkla. Annelerinin gölgeleri ya da annelerinin bir uzantısı. Birey olamamış kişiler.

- Hem anneyi hem de eşini idare etmek zorunda kalan erkek neler yaşıyor?
Sürekli yetersizlik, gerginlik, suçluluk duyguları yaşıyor ve bunlara tepki olarak kolay sinirlenme ve huzursuzluk gelişiyor.

- Anne bağımlısı erkeklerde sanırım özgüven sorunu yaşanıyor? Neden burada dik duramıyor dersiniz?
Hayatta bir şeyleri kendi başına yapmasına izin verilmemiş kişi elbette ki kendine güvenemez. Dik durmanın kabul edilemez olduğu, öğretilmediği ve teşvik edilmediği yerde boyun eğmekten başka davranış beklememek gerekir.

- Bu çocuklar neden eşine değil de annesine yönelerek mutsuzluğu seçiyorlar?
Anneyle kurulmuş olan bu sağlıksız ilişkide kendi başına var olamamış erkek adeta halen annesinden beslenmeye devam ediyor. Böyle olunca anneden ayrılmak ölüm demek olur. O halde yaşayabilmek için annesini seçmekten başka çare yoktur. Mutsuz da olsa bildiği tek yaşama biçimi budur.

- Anne bağımlısı olan erkeklerin sık yaşadığı evlilik sorunları nelerdir?
Eşle sık sık tartışmalar, evlilikte mutsuzluk, cinsel ilişki sorunları olabiliyor.

- Çocuğunu kendine bağımlı eğiten anneler baskın karakteri olan kişilerden mi çıkmaktadır?
Baskınla kastedilen müdahaleci, herkese kendi istediğini yaptırmaya çalışan, tüm dünya kendi etrafında dönüyormuş gibi hisseden kişilerse, evet böyle anneler kendilerine bağımlı erkekler yetiştirebiliyor. Bununla birlikte, kendi annelerinden yetersiz ilgi görmüş, evlenince de kocasından ilgi görememiş kadınlar anne olduklarında mağduriyetlerini sızlanarak, hasta olduklarında sıkıntılarını abartarak çocuklarının ilgisini alan geri plandaki kişiler de olabilir.

- Bu anneler çocuklarına davrandıkları gibi eşlerine de davranmakta mıdır?
Çoğunlukla hayır. Zaten eşlerinden yeterli ilgi göremeyen kadınlar ilgiyi oğullarına aktarmaktadırlar denebilir. Kendisi de kendi kararını verme becerisine sahip olamamış anne ancak çocukları adına karar vererek neredeyse yetişkin bir insan gibi olur.

- Oğlunu kendine bağımlı yetiştiren annelerin bazı korkuları olduğunu düşünebilir miyiz?
Yalnız ve ilgisiz kalma korkusu olabilir. Zaten çoğunlukla çocukluklarında kendi anneleriyle doyurucu olmayan bir ilişkisi olan kişilerdir.

- Sevgi açlığı yaşamış olmanın bu yaklaşımda bir etkisi var mıdır?
Evet. Az önce söylediğim gibi anneyle babayla doyurucu bir ilişkisi olmayan kişi kendini güvenli hissedemez. Hayata bağlanması güvensiz biçimde olmuştur. Anne de aslında yetişkin olamamıştır.

- Bir yandan da kendisini oğlu olmadan eksikli görme eğilimi var gibi geliyor bana ne dersiniz?
Elbette, anne olan kadın oğluyla birlikte bütün bir insan olabilmiştir çünkü. Oğlu onun eksik parçalarını tamamlama işlevi görmüştür hep.

- Burada erkeğe düşen nedir? Bu durumu nasıl düzeltebilir?
Erkek, eşini ön plana almalıdır. Anneyi dışlamamalı, ama ona sınırlarını göstermelidir.

- Bağımlılık ilişkisinde bir mesafe sorunundan bahsedilebilir mi o halde?
Elbette, bağımlı olunan kişiyle sınırlar karışmış gibidir. Anne çocuğunu halen karnındaki bebek gibi görmekte ve çocuk da hala annesinin bir parçası sanmaktadır kendisini.

- Oğlu ile bağımlılık yaşayan anneler, çiftlerin cinsel yaşamlarına da olumsuz bakıyorlar mı?
Bazen gelinlerine karışan, tavsiyelerde bulunan, cinsel ilişkiyi sorgulayan anneler olduğunu duyuyoruz. Gelinine iç çamaşırı alan ya da dolaplarını karıştıran anneler olabiliyor. Oysa mahrem bir konu olan cinsel hayat sadece karı kocanın meselesi olarak kalmalıdır.

- Anne bağımlısı erkeklerle evli olan eşler sanırım büyük bir yıkım yaşıyorlar?
Evet kesinlikle. Evlilik doyurucu olamıyor. Eşlerin kendilerine olan güveni sarsılıyor. Eşlerine duydukları saygı ve sevgi sarsılıyor. Çoğu zaman klinik depresyon ya da konversiyon bozukluğu denilen psikiyatrik tablolar gelişiyor ve tedavi görmeleri gerekiyor.

- Onlara neler önerirsiniz? Neler yapmalılar?
Eşlerinin yaşadığı zorluğu, çaresizliği görüp, bu durumun kendileriyle ilgili olmadığını anlamaya çalışmalılar öncelikle. Buradaki sorunun anne-oğul ilişkisinde olduğunu düşünürlerse kendilerini sorundan dışlayabilirler. Eşlerine destek vermeye çalışmalılar. Ancak, eşlerine yaşanan sorunu da gösterip eşlerinin de “artık” bir yetişkin gibi sorumluluk alıp annelerine sınır koyma konusunda teşvik etmelidirler. Eşler kendi sınırlarını koyarak hep müsamahalı olamayacaklarını anlatmalılar.

- Burada size göre tedavi gerekiyor mu?
Bağımlılığın derecesi ve yarattığı sorunların şiddetine göre evet tedavi gerekli olabiliyor.

- Tedavide kimin destek alması gerekiyor? Anne mi, erkek mi? Yoksa her üçü mü?
Bence her üçü mutlaka psikolojik destek almalıdırlar. Profesyonel yardım zorunludur.

- Sessiz kalınarak mutlu olunabilir mi?
Hayır. Sessiz kaldıkça zaman içerisinde kadınlarda depresyon gelişebilir, ya da boşanmaya kadar gidilebilir. Burada önemli olan çıkan sesin ne şiddette çıktığıdır. Yapıcı olmayan ve özellikle eşe karşı “hep annenin yanındasın” tarzında suçlayıcı yaklaşımlar işe yaramayacaktır.



ALINTIDIR..
 
Her biri doktorların psikologların kaleminden izlenimlerinden hastalarından alıntıymış..
Ben takip ediyorum sürekli ve bilgilendirici..
Sizlerlede paylaşmak istedim..
 
Bu arada ALAcım çok geçmiş olsun malesef 2011 hem mutsuzluk getirdi bize hakkımızda hayırlısı olsun sağlıkdan öte herşeye çare var önce sağlık..
Acil şifalar..
 
punchım nerdesin bitanem?
nolur iyi haberlerle gel
bu saat oldu hala ortalarda olmaman
((


bir_kadınım da yok ((
 
merhaba ala ve punch... belki pek fazla yazmıyorum ama...her yazdığınızı didik didik teker teker okuyorum..okudukça anlamaya neler hissettiğinizi..nasıl daha ıyı olabileceğinizi çözmeye çalışıyorum...
yaşanan olayları birebir anlattığınıza çok eminim..çünkü bazı bazı noktalarda kendinizi de eleştirmekten kaçınmamıssınız..ama düşündümde bir an..kadınlar biraz su gibi oluyor..mantık konusunda erkeklerden daha alaaa işleyen bir aklı olmasına rağmen bu tür durumlarda hep duyguları yön veriyor..birşeyler kötü gitmeye başladıkçaa...karşımızdakinin sevgisini hissedemiyorsak o anda..kendimizi öyle güçsüz öyle savunmasız hissediyoruzki..herşey ama yaşanan herşey cok ağır cok zor geliyor..duygularımızı o an bir kaleme döksek..kalemden mürekkep değil kan damlıyor..ama inanınn..ben ikinizinde evliliğine o kadar inanıyorum ki...
 
şimdi geldim..
sanki dün hiçbirşey konuşmadık sanki ben çileden çıkıp sinir stres atlatmadım
allahım sen sabır ver bana yarabbiiiim
akşam büyük konuşma gerçekleşecek
şimdi durum şu..
eşimin abisi yaklaşık 4 aydır (emin değilim ) işsiz
eşi çalışıyor (kendi işyeri var eşinin) ve şuanda hamile üstelik
bir ara iyice suyunu çıkartıp akşam 12 ye kadar oturuyordu eşi bizde olmadan
yani anlam veremediğim nasıl bir erkek hamile karısını evde yalnız bırakır
biz bir ara atıştılar herhalde dedik oyüzden gitmiyor vs neyse
ama hergün gelmeleri birazda annesinin telefonları yüzünden
annesi oğlunu gelinin annesinden kıskanıyor hersabah arayıp kahvaltıya flan davet ediyor bundan emin sayılırım
tamam davet etsin ama davet ne zaman yapılır hiç uğramazsa bize arar sorarsın bugün kahvaştıya gel dersin
hadi kahvaltıya geldi.. yapar kahvaltını insanları ev haline bırakıp gidersin akşam eşinin gelme saatine kadar oturur dolayısı ile biz 3 öğün yemek çok nadi yeriz kahvaltıyı geç yapar akşam yemeğinide 4-5 civarı yer akşamda başka yemek yemeyiz.. bazen nadirenn 3 öğün yeriz..
benim eşimde büyük abisi gelince abisi ile mağaza açacaklar halı üzerine
büyük abi mayıs haziran ayında istanbula taşınıyor..
eşimin şuanda ki geliri sadece köylerindeki arazilerinden payına düşen bir gelir, neyse aslında bu gelir bize normal şartlarda yeter ama abisi bizim yerine bizim evin ekonomisini yapıyor ya bize para kalmıyor
ya bugün bir .çay içmeye gidelim desek gidemiyoruz benim delirdiğim bu..

şimdi diğer herkes ayrı evinde yaşarken ben anneleriyle oturduğum için diğer abiler bu eve anneleri için ortak bir miktar para veriyor (anlatabildim mi bilmiyorum) yani örneğin samsunda evleri var kirası annesinin evine masraf gibi..
öreğin ben ve eşim olsak daha küçük br evde kesemize uygun bir yerde yaşarız ama annesinin zevki için daha büyük evde artı bir oda fazla üstelik çatı katı herşey daha çok gidiyor (doğalgaz) herkes bu eve geliyor anne evi diye yani anneleri için ekstra bir masraf çıktığından bu eve herkes ekstra katkıda bulunuyorlar..
anne ayrı evde olsa 3 oğul karşılayacak masrafı..

şimdi bizim ayrı eve çıkabilmemiz için eşimin bir işte çalışıyor ve düzenli bir maaşının olması gerekiyor.. işide büyük abi istanbula gelince kuracaklar dükkan falan bulundu sayılır herşey ayarlandı sadece abi gelecek öyle..
ozaman eşimin hem köyden gelen parası her ay 1000tl + maaşı olacak
ve ben çalışıcam için artı benim maaşım
her ay 500 annesine verse geri kalan bize rahat yeter
çünkü bize 2+1 hatta 1+1 şirin bir daire bile yeter huzurum olsunda eşya bile istemiyorum
mesela her ay doğalgaz paramız 400 tl bu evde
çünkü gece gündüz son ayarda yanıyor annesi hasta olmasın diye
annesi aşırı titiz olduğunu zannettiği için her çamaşırı 3 defa yıkıyor
eektrik su görmeniz lazım normal bir aile için aşırı geliyor
90 tl her ay su geliyor
elektrik 100 üzerinde
öyle olunca eşimin payına düşen para bu evi geçindirmeye yetmiyor
ama yeminle annesi olmasa ben üstelikpara bile arttırabilirim çünkü annesi gibi müsrif değilim..
haa bu arada annesinin 1000 tl eşinden kalan maaşı var bunun bir miktarını kiraya veriyor 200-300 civarı gerisinide kendi lüksüne harcıyor..
ben iş arıyorum yanlış anlaşılmasın çalışsan falan diyebilirsiniz geçtiğimiz sene kpss hazırlandım dolayısı ile işle bir arada yürümedi
iş başvurusunda geç kaldım şimdide ehryere cv bırakıyorum ben iş bulurum 1-2 haftaya ondan korkmuyorum ama kriz bilmem ne falan denilince
eşimin sektörü baltalandı eşim işte en azından işi kurana kadar 3-5 ay biryerde çalışıyım dedi nereye sarıldıysa kurudu inanın allahım diyorum sabrımızı ölçüyorsun bu bizim sınavımız
tam bir yere başlayacak zor şartlarda buldu zaten 2 ay önce
bu eve gelen abisi sen oryaa başlama mağazayı erken açalım demiş.. eşimde ozaman 10-20 gün için girip işten çıkmak olmaz etik olmaz girdiğim yerede dedi iş yerini arayıp vazgeçti gitmedi..
ama abisi dükkanı açmadııı ha bugün ha yarın dedi o gün gelmedi
güya büyük abi gelmeden açılacak düzene koyulacak büyük abide hemen hazır işe gelecekti (çok sevinmiştik) bizde para biriktiricez ayrılma zamanına kadar diye
hacca gidiyim gelince demiş
bayram geçsin öyle demiş
o geçsin bu geçsin derken
bu yıl bitsin öyle
ocak şubat arası demiş ama artık eşimde ben onla açsada çalışmam dedi ben zaten dükkanda onu öldürür bırakırım diyor okadar zıtlar zaten huyları..
neyse yani eşim ortanca abisinden umudu kestiği için büyük abi gelecek dükkan açılacak
(sebebide ortak paralarından eşimin payına düşen yeterli gelmiyor dükkan açmak için en az iki kişinin payı gerekiyor)
neyse diyorum ki eşime düğünde biz hiçbirşey yapmadık yapsak ordan harcanacaktı o payla birlikte tek başına kur, oda öyle değilmiş düğündeki masrafları herkes kendi payından yapıyormuş..
benimde kafam karıştı ama toparladım gibi
:)
şimdi eşim arkadaşları ile iletişime geçti ama hiçbirinde toplu para yok toplu para olmadanda işe başlayamıyorlar
dükkan kirası malzeme parası vs...

yani bizim şuanda ayrı eve çıkmamız imknsız gibi
eşimin 1000 tl parası var
bununda bi kısmı anne evine verilecek yine ozaman geriye kalan para ile istanbulda ev tutmak imkansız..
ortanca abide işte bu sebeple kendisini bu evin ekonomisti gibi görüyor
kendide para kattığı için bu evi yönetme hakkını buluyor
bende eşime bu konuda kızıyorum karıştırma evimizin işine markete gitmekten ona neki biz yalanmı söylecez alırız faturasını veririz olur biter
ama yok biz gereksiz kendimize özel birşey alırsak şimdi ne olur
benim delirdiğim nokta bu
tamam mayısa kadar sabredeyim ama azcık sende bir sınır koy herkes bizim olduğumuzu bilsin
burası ana eviyse bende onlara anneleriyle yaşama lütfunu göstermişim insanda azcık saygı olur değil mi..

doktora gittim geldim sabah
önemli birşey yokmuş
birşey bulamadı test falan yaptı
aşırı sinirlenince olduğunu belirttim
sinire bağlı zedelenme varmış
aşırı sinirlenme kasılma gerilme durumunda rahim içinde yırtık oluşabiliyormuş
dikkat et dedi bir defa olduysa bir daha olabilir dedi bünyen hassas dedi.. öyle işte..

bu arada doktordan geldim yattım uyudum çok yorgundum dünde 4 te yatmıştım gece sinirden uyuyamamıştım..
rüya görüyorum birden bir kahkaha sesiyle sıçradım yatakta yine abisi var zannettim evde ne biçim paranoya eşim telefondaa birisiyle konuşuyormuş..
çarşamba perşembe annesi torununa bakmaya abisinin evine gidiyor böyleece bize gelemiyor abisi annesi orda olunca..
acayip kötüydüm uyandığımda ruh gibi
eşim neoldu falan die soruyor abin kabusum oldu dedim onun sesini duyduğumu zannedip korkarak uyandım dedim..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…