Yaşadıklarımı ve duygularımı size geçirmek cümlelerle ne kadar olur bilmiyorum ama aranızdan beni anlayanlar çıkacaktır eminim. Haftasonu eşimle ikimiz de evdeydik. Ve ben şunu fark ettim. Telefon konuşmaları dışında (annem,ablam vs) kurduğum cümle sayısı en fazla beş sanırım. 'Yemek hazır','Kahve içer misin' gibi benim kurduğum cümleler ve 'Dışarı çıkıyorum bi şey lazım mı?' 'Işığı kapat' gibi eşimin tarafından zaruriyetle edilen birkaç kelime.
Peki neden böyle oldu? Onunla tanıştığım zaman (7 sene evvel) telefon kulağımıza yapışık yaşadık evlenene kadar. Konuşacak çok fazla şeyimiz vardı. Bana göre de evliliğin olmazsa olmazı ' arkadaş olabilmek'ti. Şimdi birbirimizin varlığından rahatsız oluyoruz sanki. Asla aynı odalarda oturmuyoruz. Sadece yemek yerken aynı odanın havasını soluyoruz. Cinsellik deseniz o çok nadir ve bir görev gibi. Sanki ikimiz de işe gelmişiz de sevişiyoruz herkesin önünde gibi, öyle bir saçmalık. Onun dışında dokunma, öpme, sarılma gibi eylemleri yitireli çok oldu.
Çocuğumuz yok ve 'çocuklar için evlilik devam etmeli' gibi bir durumumuz da yok. Hala neden evliyiz onu da bilmiyorum. Geçen gün 'bu evlilik seni mutlu ediyor mu' diye sordum. 'Bi süre ayrı yaşayalım, ölçüp tartalım, birbirimizi özlersek yine devam ederiz' dedi. Gerçekten ayrı yaşayıp bi süre sonra eşini özleyen ve evliliğine devam eden oldu mu?
Eşim bana zaman ayıran biri değil. Çok fazla şey beklediğimi düşünmeyin. Mesela 7 yıldır hiç tatile gitmedik, sinemaya 2 kez gittik (benim zorumla), dışarıda bi şeyler içelim yahut gezelim demez hiç. Diyeceksiniz ki sen teklif et. O kadar çok ettim ki.. Sonu hep tartışmaya vardı. İstanbul gibi bir yerde, İstanbul'un bir sürü yerini merak etmeme rağmen (İstanbul'a geldim evlenince) beni çıkardığı maksimum yer en yakın avm. Onda da atlı koşturur gibi ' hadi ayaklarım ağrıdı' der durur.
İnanın bana ben ekstra şeyler istemiyorum. Kendim de çalışıyorum kamu görevlisiyim ve zaten çok fazla gezecek, dışarıya çıkacak zamanım yok. Yine de orta yolu bulamıyorum. Ayrılsak üzülürüm evet ama bu durum daha üzücü değil mi? Kendime saygım kalmadı. İki kelime etmek için, birkaç insanın yüzünü görmek için işe gitmem gerekiyor çünkü bir tek orada benimle konuşan insanlar var.
Yazarken saçmalamış olabilirim ama size bunları büyük bir duygu karmaşasıyla yazıyorum. Sizce de gitmek en hayırlısı gibi görünmüyor mu?