Hepinize kucak dolusu mutluluklar.
Bu sene benim için bambaşka bir sene. Her şeye inancımın gün be gün arttığı sürprizlerle dolu bir sene.
Nisanın başında bir karar almıştım: Ayak izi bırakmak. Hayatım hep ertelemeler, hep bahaneler ile doluydu. Yapılacak bir sürü düzenleme vardı ama hepsine aynı anda başlıyor, hiçbirini zamanında yetiştiremiyordum. Motivasyonum kaybolduğu için de biri bile bitmiyordu.
Şimdi ise, içinde bulunduğum şu zaman diliminin çok özel olduğunu düşünüyorum... Elime sihirli bir değnek verdi sanki Yaradan adım adım dokunuyorum hayatıma O'nun elleri ile. Her ay yeni bir başlangıç yapıyorum...
Önce benim için başarması çok zor bir şeyi başardım. 5 senedir taşıdığım fazla kilolara veda ettim. Bu ise içimde bir ateş yaktı. Kendimde rahatsız olduğum ne varsa, bedenen değiştirebildiğim gibi ruhen de değiştirebileceğime olan inanma ateşi...
Genç kızlığımda üniversite, projeler sürekli ders çalıştığım ve ailemin yanında olduğum için ufak tefek işler haricinde ev işiyle çok alakam olmadı. Yemek olarak ise pilav dahi pişirmemiştim evlenene kadar. Sonra evlenince yemeği hallettim ama düzen işini bir türlü tutturamadım.
Çalışan bir bayandım akşam mesai saatleri derken düzen bir türlü hallolmadı. Şimdi çalışmıyorum ama bebek var. Her yer oyuncak dolu. Mutfak dolabındakiler salon dolabının içinden çıkabiliyor, yatak odası çekmeceleri açılıp içindekiler yerlere saçılıyor. Bunun haricinde ben de düzensiz olunca (pc başında bardak koleksiyonu oluşuyor mesela) işler sarpa sarıyor.
Düşüncelerim çok savruk, her şeye merakım ilgim var. Bir sürü meşgalem var. Hal böyle olunca etrafıma da yansıtıyorum bunu. Ama ben hem düşüncelerimi hem etrafımı toparlamak istiyorum. Burayı o yüzden açtım. Burası bir prenses gibi yaşayıp hiç bir şeye zorda kalmadıkça elini sürmeyen bir "pembe filin" külkedisine dönme mücadelesinin yeri olacak.
KK bana çok şey kattı. Hiç bir konuda yalnız olmadığımı, benim gibi insanlar olduğunu üzülmemin yersiz olduğunu öğretti. Yardıma ihtiyacı olanlara beklentisiz yardım eli uzatan sımsıcak kadınlarla tanıştırdı.
Adım adım görmek istiyorum ne kadar yol katettiğimi. Çıkardığı her şeyi sandalye üstüne yığan ben, artık çıkarır çıkarmaz dolaba koymaya başladım. Küçük dokunuşların büyük farklılıklar yarattığına şahit oldum. Dahili ve Harici Bahar Temizliği ne başladığım şu günlerde yaptığım her şeyi buraya yazarak kendi kendimi takip edeceğim, hatalarımı göreceğim sizlerle. Eğer burada ayak izi bırakırsam, kendime verdiğim söze sizleri şahit tutarsam, kaçamayacağımı düşünüyorum. Benim de istediğim bu: Kendimi köşeye sıkıştırmak.. Günden güne büyüdüğümü görmek istiyorum.
O yüzden burası benim kumsalım.. Bu ayak izleri benim.. Ve bir kahve içimine uğramanızı beklerim. Sihirli dokunuşlarınızı esirgemeyin benden...
Hadi bakalım canım inşallah iradeli bir sekilde yazdıklarını uygularsin bende ev hanımıyim yemeklerimi herkes sever yani kendimi övmek değil amacım cok severim mutfakta vakit geçirmeyi temizimdir ama su düzen olmuyor bir türlü yani bı yer olsa bı yer olmuyor ama sanırım bugün bendede oldu bişeyler hep sabah kalkar gönlüme göre vakit geçirir aksama dogru bı telaş toparlanırım ama bu sabah kalktım bütün evi topladım temizledim bı baktım 10.30 da mis gibi oturuyorum
Canım iyi yapmışsın bende hayatım dan bazı seyleri değiştirip yenilenmek istiyorum önçe kendimden başladım diyete başlayıp işimdi sıra bir kuş misalı yuvamın bahara hazır olması için evindem başlıyacağımHepinize kucak dolusu mutluluklar.
Bu sene benim için bambaşka bir sene. Her şeye inancımın gün be gün arttığı sürprizlerle dolu bir sene.
Nisanın başında bir karar almıştım: Ayak izi bırakmak. Hayatım hep ertelemeler, hep bahaneler ile doluydu. Yapılacak bir sürü düzenleme vardı ama hepsine aynı anda başlıyor, hiçbirini zamanında yetiştiremiyordum. Motivasyonum kaybolduğu için de biri bile bitmiyordu.
Şimdi ise, içinde bulunduğum şu zaman diliminin çok özel olduğunu düşünüyorum... Elime sihirli bir değnek verdi sanki Yaradan adım adım dokunuyorum hayatıma O'nun elleri ile. Her ay yeni bir başlangıç yapıyorum...
Önce benim için başarması çok zor bir şeyi başardım. 5 senedir taşıdığım fazla kilolara veda ettim. Bu ise içimde bir ateş yaktı. Kendimde rahatsız olduğum ne varsa, bedenen değiştirebildiğim gibi ruhen de değiştirebileceğime olan inanma ateşi...
Genç kızlığımda üniversite, projeler sürekli ders çalıştığım ve ailemin yanında olduğum için ufak tefek işler haricinde ev işiyle çok alakam olmadı. Yemek olarak ise pilav dahi pişirmemiştim evlenene kadar. Sonra evlenince yemeği hallettim ama düzen işini bir türlü tutturamadım.
Çalışan bir bayandım akşam mesai saatleri derken düzen bir türlü hallolmadı. Şimdi çalışmıyorum ama bebek var. Her yer oyuncak dolu. Mutfak dolabındakiler salon dolabının içinden çıkabiliyor, yatak odası çekmeceleri açılıp içindekiler yerlere saçılıyor. Bunun haricinde ben de düzensiz olunca (pc başında bardak koleksiyonu oluşuyor mesela) işler sarpa sarıyor.
Düşüncelerim çok savruk, her şeye merakım ilgim var. Bir sürü meşgalem var. Hal böyle olunca etrafıma da yansıtıyorum bunu. Ama ben hem düşüncelerimi hem etrafımı toparlamak istiyorum. Burayı o yüzden açtım. Burası bir prenses gibi yaşayıp hiç bir şeye zorda kalmadıkça elini sürmeyen bir "pembe filin" külkedisine dönme mücadelesinin yeri olacak.
KK bana çok şey kattı. Hiç bir konuda yalnız olmadığımı, benim gibi insanlar olduğunu üzülmemin yersiz olduğunu öğretti. Yardıma ihtiyacı olanlara beklentisiz yardım eli uzatan sımsıcak kadınlarla tanıştırdı.
Adım adım görmek istiyorum ne kadar yol katettiğimi. Çıkardığı her şeyi sandalye üstüne yığan ben, artık çıkarır çıkarmaz dolaba koymaya başladım. Küçük dokunuşların büyük farklılıklar yarattığına şahit oldum. Dahili ve Harici Bahar Temizliği ne başladığım şu günlerde yaptığım her şeyi buraya yazarak kendi kendimi takip edeceğim, hatalarımı göreceğim sizlerle. Eğer burada ayak izi bırakırsam, kendime verdiğim söze sizleri şahit tutarsam, kaçamayacağımı düşünüyorum. Benim de istediğim bu: Kendimi köşeye sıkıştırmak.. Günden güne büyüdüğümü görmek istiyorum.
O yüzden burası benim kumsalım.. Bu ayak izleri benim.. Ve bir kahve içimine uğramanızı beklerim. Sihirli dokunuşlarınızı esirgemeyin benden...
Canım iyi yapmışsın bende hayatım dan bazı seyleri değiştirip yenilenmek istiyorum önçe kendimden başladım diyete başlayıp işimdi sıra bir kuş misalı yuvamın bahara hazır olması için evindem başlıyacağım
anam agliyacam simdi ne duygusal bi yazi olmus oyle bacim
hayata boyle guzel sevgi dolu bakman ne guzel
inan bana oturdukca pas tutuyo insan biraz haraket et is yap bak nasil dinc oluyosun
insallah her sey istedigin gibi olur canim
Evede tamir işleri var biter bitmez başlıyaçağımkolay gelsin sana da.. başladın mı başlayacak mısın? senin de paylaştığın bir yazıyı yazıyorum buraya. çok beğendim
inşallah. güzel dileklerin ve yardımların için teşekkürler..
Bahar Temizliği ♥
“Yazmayan kalemleri.
Sayfası bitmiş defterleri.
Kulpu kırık fincanları.
‘Zayıflayınca giyerim’ kotunu.
Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri.
Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olur dediğiniz o
sandalyeyi.
Dibi kararmış tencereyi.
Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları.
Sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz
fotoğrafı.
Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini (kaset mi kaldı allah aşkına)
Atın.
Ohh bir ferahlayın bakalım. Tamam mı?
Şimdi ihtimalleri atın.
‘Olacaktı, son anda olmadı’ları atın, olmamış işte.
Takılıp kaldığınız o günü.
Düşünüp durduğunuz o lafı.
Atın.
Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü.
Alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan o ‘olayı’
Atın.
O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini
Kestiğiniz eski gazete küpürünü
İçinizi kemiren o ukteyi
Atın.
Zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün.
Soğuk yemeğin hiç tadı olmaz, dışarıdan bir döner söyleyin daha iyi.
Buzdolabının üzerindeki diyet listesini (faturaların altında duruyor)
Depodaki koşu bandını.
Atın.
Cevabı olmayan soruları
Kaçırdığınız fırsatları
Atıldığınız işleri
Beceremediğiniz ilişkileri
Kişisel gelişim kitaplarını
Atın.
Arkanızdan konuşanları.
Önünüzü kapayanları.
Alamadığınız terfiyi
Oturamadığınız evi
‘Şimdiki aklım olsa’ları
Aldığınız en kötü karneyi.
Hatta en iyi karneyi.
Çalışmayan saatleri.
İşe yaramayan fikirleri.
Kaçan trenleri.
Zamansız yaşlandıran dertleri.
‘O gün’ olanları.
Halının altına süpürdüklerinizi.
Dolabın dibine iteklediklerinizi.
Atın.
Bakın, ne güzel güneş çıktı. “
ALINTI....
yazdıklarınızı okumak çok güzel çok etkileyici doğrusu :) bende çalışan bir bayan olarak okuyorum sizi ve etkileniyorum iş yapasım geliyorr canım ya
Burası bir prenses gibi yaşayıp hiç bir şeye zorda kalmadıkça elini sürmeyen bir "pembe filin" külkedisine dönme mücadelesinin yeri olacak....
bu cümle cok hoşuma gitti ve evet itiraf ediyorum ki bende sizin gibiyim belki sizden daha kötü durumdayımcünkü siz harekete geçmissiniz ama ben hala bir arpa boyu bile yol alamadım....bende kıyafetlerimi asla dolaba asmam sandalyeye yada koltuklara fırlatırım ...aldıgım hiçbiryere koymam ve düşünün evin halini :18: bazen bi damarım tutuyor tüm evi toplayıp temizliyorum ama bi bakıyorum ki bu ancak bi gün gitmiş sonra tekrar ucunu bırakıyorum savaş alanından cıkmış ev manzarısı ...aslında pisliği dagınıklığı sevmiyorumda ama yapmaya gelince tembelin tekiyim sizi takip edicem inş bende gaza gelir süzenli bi insan haline gelirim...
Geldim Günlük.
Sanırım ben prenseslikten iyicene çıktım. Prenses dediğin gecenin şu saatinde 9 katlı yatağında bilmem kaçıncı uykusuna sarınıyordur şu an. Bense kalem oynatmacalarda...
Sana iki gündür uğramamanın cezasını çekiyorum. Cumartesi ve pazar geldiği gibi çabuk geçti. Bir şey yapamasam dahi bir sürü ders aldım. Buna seviniyorum işte. Cumartesi başlayıp bitiremediğim bir yazı vardı. İstersen oradan bir giriş yapayım önce:
4 Mayıs
Sevgili Günlük
"Yatağın ters tarafı" dedikleri şeyi bugün keşfettim. Hep merak ederdim. İnsanlar uyduruyor derdim, meğersem gerçekten varmış.
Suratımı aynada görmeye tırsıyorum inan. Çok kötü haldeyim. Bu hafta boyunca hep bu güne hazırlık yapmıştım. Cumartesi ve pazar tüm evin pırıl pırıl olma zamanıydı. Komidin yerleştirmeler, ortalık toplamalar... Ama sabahleyin bir enerjisizlik bir mutsuzluk. Gece 3 te yattım, sabah 10 a doğru kız uyandırdı. Ama uykusuzluk değil bu muşmula suratlılığımın sorumlusu. Sabah uyanır uyanmaz nereden peydah olduğunu anlamadığım bir düşünce kümesi bunun sebebi.
Ben bir Terazi burcuyum. Haksızlığa tahammül edemiyorum malesef. Hey heylerim tepeme geliyor. Sabah da bununla uyandım işte. Bütün her şeyi neden biz kadınlar yapmak zorundayız dedim. Erkeklerin sorumluluğu yok mu dedim. Saydırdım kendi kendime. Saydıkça doldum, doldukça saydırdım. O kadar doldum ki bu doluluk oranı yüzüme yansımış. Önce içime attım. Kendi kendime sinir oldum. Neden çoraplarını yerden alıyorlar, klozetin kapağını indiriyorlar, diş macununu ortadan sıkmıyorlar diye avunalım ki? Bazıları onu da yapamıyor diye neden beylerimizi altın kaselere koyalım? Tam bu feministlik bulutunda ilerliyordum ki, eşim anahtar cümleyi kullandı:
Seni rahatsız eden ne?
Pandora'nın kutusu açıldı tabi. Sorumluluğumun altında eziliyorum üstümde çok fazla baskı var dedim. Beraber konuştuk. Bizler para kazanıyoruz (Mesele ben ve o olmaktan çıkmıştı çoktan. Ben tüm kadınlar adına konuşmaya başlamıştım zira ben çalışmıyorum bile!) Ama bu paraları nereye harcıyoruz dedim. Kendi lüksümüz için mi? Neden kazandığımız parayı başka bir kadının evimizi temizlemesi için harcayalım ki? Yani "içeride" iş yapmak neden kadının üstünde ve "işten kurtulmanın" tek yolu "dışarıda" iş yapmak ki? Ev bizim. Banyoyu biz kullanıyoruz, tabakları biz kirletiyoruz. Neden elinde eldiven ortak yediğimiz yemeği yapmakta olduğumuz (ortak yediğimiz yemeği bile kadınlar yapıyor) fırını neden saatlerce biz ovuyoruz? Dışarıda yemek lüks ve dışarıda yiyen aileye bakan birisinin aklında neden ilk "demek ki kadın yemek yapamıyor yazıkkk" cümlesi geliyor. Ben bu "neden" lerin içinde kayboladurayım eşim şaşkınlık içerisinde beni dinlemekteydi. Sahi ben neden bu kadar içerlemiştim? Çünkü kendimle ilgili hummalı bir külkedisi olma çabasındaydım ve içimdeki prenses varlığını devam ettirmek istiyordu. Bunun içinde baskı miktarını arttırdı ki benim sigortalar atsın ve ona ulaşan elektrik iptal olsun. Bence gerçek sebep kesinlikle bu.
Toplumsal olarak bakarsak, kadına yıkılmak istenenler malum. İçeride ve dışarıda dört dörtlük bir kadın olmalısın. Kendine eşine ve çocuklarına bakmalısın. Her şeye ve herkese yetmelisin. Çalışmalı üretmelisin. İş yapamayan yada yapmayan hatuna, beceriksiz denir. Elinden iş gelmiyor denir. Bir kocasına bakamıyor olur adı. Beni ezen de buydu sanırım. Temizlik konusunda yeterince mükemmel olamadığım için kendimi yetersiz görüyordum. Çünkü topluma odaklıydım. Hem bebeğini kendi başına büyüten, hem çalışıp para kazanan, hem evinin her türlü işiyle kendi ilgilenen mükemmel yaratıklar vardı. Onlar nasıl yapıyor diyordu 3. tekil şahıslar. Bir şeyden azıcık şikayet edecek olsan eskiden derelerde soğuk suyla çamaşır yıkarlardı, tarlada çalışırlardı, 9 çocuk büyütürlerdi, sobaydı şuydu buydu liste uzar gider. Yani kısacası eskiler kadındı, şimdikiler kadıncık...
İşte bilinçaltım içimdeki yangını körükledikçe körüklüyordu ki "uleeyn yeter artık be ne haliniz varsa görün ev hamam böcüüü dolsun taşsın nah umrumda" diyeyim.
Ama eşimle konuştum. Zaten farkındaydım olanların. Kızlar size de söylüyorum. Evet yapabilmek güzel şey, ümitli şey. Dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şeyAma önemli olan tek şey sizin mutluluğunuz. Kendi iç huzurunuz. Önce düşüncelerinizi toplayın, sonra evinizi. Çünkü siz iyi olduğunuz müddetçe o EVdir! İçindeki kadındır. İyi bakın. Yaklaşın: İyicene bakın. Pasağın içinde mutlu değilsiniz. Hani olsun ben bu şekilde rahat ediyorum denir ya hani, o koca bir yalandır. Kendi kendinize baskı oluşturmayın. Benim düştüğüm hatalara düşmeyin. Her şeyi hemen halletmek zorunda değilsiniz. Bu lafım size şunu çağrıştırmasın: Yemeği yer yemez toplamak zorunda değilsiniz. Yoo yooo anlatmak istediğim bu değil. Yani haftalık temizliğinizi yapıyorsunuz diyelim. Arkadaşınız aradı ve hadi buluşalım dedi. Ben başladığım işi bitiririm demeyin. İnanın dostluklar çok daha önemli tozu alınmış bir sehpadan.
İslam dininin peygamberi buyurur ki:
"Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz"
Ne güzel söylemiş. Şimdiki yobazların yaptıkları olmasa Türkiye bu kadar uzak kalmayacaktı islama. Aynı şeyi ben şimdi temizlik ve düzen için söylüyorum. Kendinize zorlaştırmayın. Bir evin 3 günde temizlenmesi, 1 haftada temizlenmesi, hatta çok gelen giden yoksa ve az kişi yaşıyorsa 2 haftada bile temizlenmesi çok bir şey fark ettirmeyecektir. Zira toz mu hastalıktır, kimyasal mı bir kendimize sormak lazım... Evlerimiz temizlik maddesi ambalajında bir yığın zehirli kimyasalla dolu. Lavabo temizleyicisi, mutfak temizleyicisi, ahşap, buzdolabı, cam silme suyu .... Uzar gider liste. Bir de jeli kimyasalı tozu suyu... Aman Allah'ım akla zarar! Malzeme listemi kontrol ettim ya, inanın 15 çeşit malzemem var! Üzerindeki "ultra beyaz" "ekstra hijyen" ibarelerine ve hamarat ev kadınları resimlerine aldanıp aldım. Pişmanım elbet. Siz yapmayın diye yazıyorum.
Etiketlere odaklı yaşamayın!!!
Sağlığınızdan olmayacak kadar temiz
:119::119::119:Zihninizi yormayacak kadar düzenli,:119::119::119:
Kendinizi yormayacak kadar da eli çabuk olun kafi.
O ne demiş bu ne duymuş diye düşünmeyin hiç
En derininize sorun:
Evim güzel mi?
Evim düzenli mi?
Evim temiz mi?
-Aynı soruları kendiniz için de sorabilirsiniz-
En doğru cevabı o söyleyecektir zaten size başkalarına fırsat bırakmadan
Eşinizle yiyeceğiniz lezzetli bir yemekten[/B],
dostlarla içeceğiniz bir bardak kahveden,
yavrunuzla oynadığınız bir oyundan,
ailenize yaptığınız bir ziyaretten,
yaradanınıza ettiğiniz içten bir şükürden
daha haz dolu değil hiç bir şey.:85:
U N U T M A
U N U T T U R M A ! ! !
yazdıkların çok güzel ve anlamlı
bende bir teraziyim,ve baştan sona sana katılıyorum,
sanki başkaları için yaşıyoruz,işte biri gelse arkamdan laf edecek diye
ödüm kopuyo nolucak sanki senin evinmi sanane bana ne karışıyosun
ne arkamdan lafımı ediyosun!
ben hiç önemsemem ev dağınık olabilir bulaşık kalmış olabilir
o onu ilgilendirir zaten insan rahatsız oluyo ev dağınık olunca,
mesala benim bugün kızım hasta saat 6dan beri onunla ilgilendim şimdide çay içiyorum netin başına
geçtim ev duruyo biri gelse çok çekinirim malesef
uyuşuk ve tembel olduğumu kabul ediyorum ama napim böyleyim işte