Selçuk Üniversitesi mezunuyum.. Okul hayatım süresince birkaç kez gördüğüm, selam dahi vermediğim bir kişiye yıllar sonra aşık olacağımı söyleseler güler geçerdim..
Onunla okuldan mezun olduktan 1 yıl sonra tanıştım.. Facebook sayesinde
O yurtdışında çalışıyordu o esnada, bense evde atama bekleyen çaresiz
Tüm gün kpss ye çalışan biriyken onunla sohbetim sonrasında facebookta sohbet sayfasını açarak onunla sohbet eder hale gelmiştim. Tuhaf bir sohbetimiz vardı, bir başlayınca saatlerce süren.. Sonra msn ve telefonda görüşmeye devam ettik.. Bu arada onun sevgilisi vardı. Hatta o da üniversiteden tanıdığım biriydi. Bana anlattığına göre aslında istemediği bir ilişkiymiş ancak ayrılmak istediği zaman kız arkadaşı intihar etmekle tehdit ediyormuş ve o bunu dikkate almazsa gerçekten intihara kalkışıyormuş.. O yüzden ayrılamadığını ama görüşmediğini de söyledi..
Tabii ben bu konulara çok takılmıyordum, çünkü sevgilim değildi, arkadaşımdı yalnızca..
Birgün canımı sıkan bir durum nedeniyle (bunu paylaşamıcam çok özel bir konu) ondan "Ya bak biliyorum çok saçma ama ben senden bir şey istiyorum, sakın beni yanlış anlama ama birkaç günlüğüne benim sevgilimmiş gibi facebookta benimle muhabbet edermisin" dedim.. O da " Aslında ben de senden aynı şeyi isticektim, böylelikle ben de kız arkadaşımdan ayrılırım belki" dedi ve böyle bir anlaşma yaptık aramızda...
Bu oyunumuz birkaç gün ve yalnızca facebookta sürmesi gerekirken o bunu telefonda bana attığı mesajlarda da devam ettirdi.. Hatta o kadar ileri gitti ki Türkiyeye ailesinin yanına geldiğinde kız arkadaşı olduğumu söylemiş.. Neden böyle bir şey yaptığını söylediğimde ise kız arkadaşının sürekli annesini aradığını o yüzden de konunun kapanması için benim onun sevgilisi olduğumu ailesinin bilmesini istemiş..
Neyse nihayetinde planımız tuttu.. Ben de o da amacına ulaştı, kız arkadaşından ayrıldı.
7 Eylül.. Onun doğum günüydü..
Ben çakma sevgilim mutlu yıllar diye bir mesaj atmıştım
Ama ondan cevap gelmedi..
Akşamüzeri baktım bir mesaj.. Lütfen msn'e gelirmisin?
Neyse hemen msni açtım, o kamera da açmak istedi..
Kabul ettim, bir baktım rengi atmış bir halde.. Yani şaşkın bir haldeydi..
Ne oldu dedim..
Benim seninle bir şey konuşmam lazım, beni dinleyebilir misin? dedi..
Tabii, hayırdır, iimisin dememe kalmadan sus, beni dinle yalnızca dedi..
"Şimdi uykudan uyandım.. Rüyamda seni gördüm.. Sen benim gelinimdin.. Eşimdin, herşeyimdin.. Belki saçma gelecek sana ama sen benim ruhumsun, bak birkaç günlük sevgili muhabbetinde dahi ben ne kadar mutlu oldum sana anlatamam.. Ben bu sevgiyi kız arkadaşımda hiç tatmadım.. Ben sevmeyi sen de öğreniyorum aslında.. Ve bu rüya bizim rüyamız.. Ben seni hayatımda sonsuza dek sevgilim, eşim, herşeyim olarak görmek istiyorum.." dedi..
Şok oldum!.. Bir müddet seslenemedim.. Sonra ama ile başlayan cümleler kurmaya çalıştım.. Ama nafile!..
Sus! dedi.. Bana olumsuz cevap verme.. Biz mutlu olacağız.. Denemelisin, bilemezsin, bilemeyiz.. Ama mutlu olacağız!.. dedi..
Bu sırada sevgili annecim benim onunla konuşma seslerimi duymuş ve bir ara gelip kapıdan bizi izlemiş..
Ben ondan bir müddet düşünmek için izin istedim.. O ise olmaz yarım saatin var dedi
Neyse tam pc 'yi kapadım arkamı döndüm kiii annem
Gördün işte, napıcam ben, ben kimseyi istemezken hayatımda bana nasıl ısrar ediyor, ben yüreğime birini almaya korkuyorum anne dedim...
Annem; "Ben tanımıyorum arkadaşını, ama söylediklerinde samimi gibiydi.. Dene kızım, denemeden bilemezsin" dedi...
Vee ben tuhaf bir şekilde o gece onun teklifini kabul ettim.. Ne kadar saçma bir şey olduğunu düşünerek hemde
Böylece ilişkimiz onun doğum gününde başlamış oldu.. 15. günümüzde ilk defa bir araya geldik. Benim için 1 günlüğüne Türkiyeye gelmişti.. Çok tuhaf bir duyguydu.. Bir anda sevgili oluyorsun ve bir araya geliyorsun.. Konuşacak şey bulamıyordum ben; o ise benim gözlerime bakmaktan kendini alamıyordu..
Farklıydı bakışları, gülüşü, elleri.. (özledimmmmm)
Öyle ya da böyle bir ilişki güzel bir şekilde devam etti ve o senin yılbaşında ben ablamın yanında kalırken ablamla gizli bir görüşme yaparak bana sürpriz yaptı ve yaklaşık 5 gün kadar yanımızda kaldı.. Bu sayede onu daha çok tanıdım.. Hatta ona bağlanmaya başladım... Tabii ki ablam da onu tanıdı..
yanımızda kaldığı akşamlardan birinde bir sohbet sırasında ben "Benim öyle pırlantalarda falan gözüm yok, gönlümüz bir olsun, samimi bir ilişki olsun ottan yüzüğe de razıyım, yüzük yalnızca bir sembol" demiştim.. Yılbaşı gecesi başbaşa dışarı çıktık.. Çok güzel bir gecenin ardından eve dönerken bir yerde durdu ve beni arabadan indirerek gel benimle dedi.. Neyse ben şaşkınlıkla onu izlerken bir kaldırım kenarından çim kopardı..
BAK BENİM ŞUANDA NE PIRLANTALARIM NE DE PAHALI HEDİYELERİM VAR SANA.. BENİM KOCAMAN SENİ SEVEN BİR YÜREĞİM VAR.. BENİM EŞİM OLURMUSUN? dedi... Şok oldum.. Hem gülmek hem de ağlamak hissini ilk defa o an hissettim.. ŞAşkınlık bu olsa gerekti sanırım..
Vee nihayetinde teklifini kabul ettim... Yılbaşı sabahı onu tekrar yurtdışına uğurladım ve kimse ardından o kadar ağlamamıştım, üzülmemiştim...
Sanırım aşık olmaya başlamıştım...
Bu sırada şubat ayında benim atamam oldu ve artık yavaş yavaş aileler ilişkimizi tam anlamıyla öğrenmeye başladı.. Ben onun, o benim ailemle görüşmeye başladı. Nyse ben ya nisan ya da mayıs ayında göreve başlıcaktım ve o sırada benim kıskanç sevgilim hemen nişan yapmak istedi.. Amaç benim işe bekar biri olarak başlamamı istememesiydi..
TÜM FELAKETLERİN BAŞLADIĞI BU KOCA SEVDANIN BENİ BU KADAR YALNIZ BIRAKACAĞINI BİLSEYDİM ASLA BU KADAR ÇOK SEVMEZDİM...
Daha fazla ayrıntıya dalmadan anlatayım..
Bir sürü uğraş sonucu ben babama evlenmek istediğimi söyledim, onu söyledim ve babam da gelsin istesinler dedi..
Aramızdaki mesafe 24 saatten fazla
Bu arada ben işe başladım tabii.. İşe başladım ve 4 gün sonra nişanım oldu...
Muhteşemdi herşey.. Heycanlı, huzurlu, mutlu..
Bir kız vardı mutluluktan uçan, gözleri gülen..
Bir erkek vardı hayatına kavuşmuş, sonsuz mutluluk içerisinde..
Her şey yolunda giderken evlilik planları biraz daha biraz daha uzağa atıldı.. Çünkü onun yurtdışında çalışması benimse devlet memuru olmam sorundu.. Bir araya gelebilmemiz için birimizden birinin taviz vermesi gerekiyordu ve ben her fırsatta söyledim ben seninle gelirim, benim için her yer cennet diye.. Tabii bu sırada onun yurt dışındaki işi bitti.. Artık başka bir ülkeye gitmesi gerekiyordu.. Libyaya..
Biliyorsunuz ki Libya son zamanlarda çok karışık o yüzden ikimiz de istemedik Libyayı.. O sürecte türkiyede kalmaya karar verdi ancak unuttuğu bir şey vardı.. ASKERLİK...
Yurt dışında olması nedeniyle tecil işlemlerini unutmuş benim akıllım ve türkiyede kaldığı kısa bir süre sonra askere alındı.. Gecen sene aralık ayıydı..
Hem gururlandığım hem de çok üzüldüğüm günlerden biriydi..
Onun için zor oldu.. Şok olmuştu, beklemediği bir anda askere gitti.. 3 gün içerisinde belli oldu herşey ve 3. gün birliğine teslim oldu..
Ben hep destek olmaya çalıştım ona..
Ama o çok büyüttü gözünde.. Hatta öyle bir noktaya geldi ki; askere benim yüzümden gittiğini ben olmasaydım yurtdışında kalacağını ve daha askere gitmeyeceğini söyledi
(
Ben fevri biriyimdir.. Kızdım mı tam kızarım ve onun bu sözlerine çok kızdım..
Anlıcanız tartışmalarımız arttıkça arttı..
Ben çalışıyorum.. Gece yarıları olay oluyor (otopsi, yakalama giibi) ve gitmem gerekiyor gece yarısı demeden.. Kısaca zabıt katibiyim..
Ama o bnu kaldıramadı.. Zaten askerliğin verdiği bir sıkıntı varken üzerinde bu sefer bana sarmaya başladı..
Ee sen gece yarıları kiminle ne için gidiyorsun? Otopsi ayağında kendine sevgili yaptın değil mi? söyle hangisi sevgilin demeye başladı..
İnsan halidir.. Bir seslenmiyor, iki seslenmiyor ama ücüncüsünde patlıyorsun..
Ya da işten geliyorum yorgun bir halde.. İnanın yemek yemeden uyuyup kaldığım günleri bilirim.. Ki yine o günlerden biriydi ki beni aradı.. Biraz konuştum ama ağzımı açmaya mecalim yok.. Canım çok yorgunum, birkaç saat sonra arayabilirsen o zaman konuşalım ben de kendimi toparlarım hem biraz dedim.. Demez olaydımm.. Resmen ağzıma s... töbee töbee!!!
Yine seslenmedim.. Kızıyorum ama bişi diyemiyorm çünkü adam askerde..
Sevgimizi attk bir kenara ve hergün tartışmaya başladık..
Bu sırada o doğuda askerlik yapmıyodu.. Batıdaydı.. Yani bir nebze rahattı. Ama çok gözünde büyütmüştü ve ben buna çok kızıyordum.. inanın bir müddet babasının tayinin olduğu yerde yaptı askerliğini ve her haftasonu evci çıkıyordu.. Sonradan bu durum anlaşılınca yeri değiştirildi ancak yine batıdaydı...
Ben sitem ediyordum bazen.. Bak doğuda değilsin, oradaki askerlerimiz bir saniyenin hesabını yapıyor.. analarına, sevdiklerine bir dakika sonra haber verebilecekler mi bilemiyorlar ne olursun bitanem biraz daha metanetli ol, şükret durumuna diyordum ama ben bu sözlerimin ardından eşşek gibi azarlanıyordum...
Sanki beni seven adam gitti yerine acayip bişi geldi..
Yanına gidip geldim.. Onu birliğine teslim ettim.. Deliler gibi bilmediğim memleketlerde yollarda ağlaya zırlaya geldim..
Birgün bu kahrolası facebooka bebeklik fotografımı koydum ve şu sözleri yazdım "KEŞKE HEP BEBEK KALSAM, BENİM İÇİN EN BÜYÜK ŞEY YEMEK YEMEK, UYUMAK VS OLSAYDI.. VE YAŞAYACAĞIM AYRILIĞIN EN BÜYÜĞÜ ANNEMİN KUCAĞINDAN BAŞKA BİR KUCAĞA SEVİLMEK İÇİN GİTMEK OLSAYDI"..
Bu sözümdeki ayrılık meselesi de ondan ayrı kalmam sebebiyle yazmıştım..
Neyse arkadaşlarım yorumlar yapıyor, canım benim az kaldı sabret falan diyor.. beğeniyorlar.. Bu arada telfon caldı baktım nişanlım arıyor..
Ben bir hevesle açtım ki anlatamam.. Hani belki bugün iyi konuşuruz diye ama yanılmışım.. Bana öyle bir patladı ki; şuan bu cümleleri yazarkn o ana gidiyorum ve ölmek istiyorum.. Benim ne gurursuzluğum kaldı, ne çok afedersiniz o..luğum.. Sebep ne? Fotografa yazdığım sözler!!
Neymiş, ben bir başkasını seviyormuşum ve ondan ayrı kalıyormuşum.. Bana da bu yakışırmış zaten.. Bana güvenmiyormuş, ben her haltı yicek biriymişim..
Sesimi dahi çıkaramadım.. Tüm herşey boğazıma düğümlendi.. Ağlayamadım bile!..
Yaklaşık yarım saat saydı sövdü.. Ve sustu.. Bitti mi sözlerin dedim.. Evet bitti dedi.. Beni dinlemek isticekmisin dedim.. Tabii ki hayır, neyine inanacam sen söyliceni söylemişsin zaten dedi!.. Tamam kapatıyorum dedim.. Ve telefon suratıma kapandı..
Odamdan bir sinirle çıktım ve parmağımdaki yüzükleri çıkararak annemin kucağına fırlattım.. Annem ve babam hayretler içinde kaldı.. Ben direk BU İŞ BİTTİ dedim.. Tabii bizimkiler beni sakinleştirmeye çalıştı..
Ben hala ne ağlayabiliyorum ne de konuşabiliyordum..
En sonunda babam gelip bana sarıldı ve anlat kızım dedi...
Ben bir hızla olan biteni anlattım ve ağlamaya başladım.. Sanırım sabaha kadar ağladımm..
Bu arada 1 hafta görüşmedik..
Sonra bni aradı ama bende konuşacak mecal kalmadı.. Çünkü beni seven adam, benim nişanlım, eşim beni dinlemedi.. Bana güvenmediğini söyledi...
aradğında ona söylediğim tek şey.. Bitti demek oldu...
Asla istemediğim bir sözü söylemiştim ona.. O yalvardı yakardı.. Ama olmaz dedim..
En son araya aileler girdi.. Tamam dedim, denicez.. Ama 1 ay kadar sürdü.. Çünkü 1 aylık süreçte yine tartışmalar vs devam etti.. Ve en son bana şu cümleyi kurdu..
BEN ASLINDA SANA HİÇ GÜVENMEMİŞİM.. DAHA DOĞRUSU SANA GÜVENİP GÜVENMEDİĞİMİ DAHİ DÜŞÜNMEMİŞİM.. ÇÜNKÜ BEN YALNIZCA SANA AŞIK OLDUM.. AMA SANA GÜVENMİYORUM...
bu cümle beni yıktı.. Hangi insan evladı bunu söyler.. Hem de onu deli gibi seven, eşi sıfatıyla, namusu olarak gördüğü kişiye söyler..
Ve bu cümle üzerine ayrıldık..
1 hafta aptal gibi dolaştım etrafta.. Ne ağladım, ne bir kelime çıktı ağzımdan.. Ona olan sevgimin yerini nefret kapladı bir müddet.. Sonra onu tekrar özledim..
Hee bu süreçte onun ailesi barışmamız için hiçbir şey yapmadı. Çünkü onlara beni aramamaları için kötü şeyler söylemiş.. Gurur yapmış.. Sonradan öyle söyledi...
Ablasıyla tartıştım, benden cok igrenç bir şekilde takıları istedi.. Gönderdiğim halde, abla kargodadır bir iki güne elinizde olur dediğim halde ne hırsızlığım kaldı, ne haysiyetsizliğim.. hadi ben neyse aileme söylemediklerini bırakmadı ablası ve ben de en sonunda dayanamayıp ağzıma geleni saydım
(
Nihayetinde ayrıldık 25 haziran 2011 de...
Bugün olmuş 9 nisan 2012 tüm bu olanlara rağmen ben onu özlüyorum
Ayrıldıktan sonra bir kaç kere görüştük.. Tekrar deneyelim dedik ama tartışmaya devam ettik..
(
Onu seviyorm, insan kolay kolay kimseyi eşi olarak görmez, kabullenmez.. Ben onun gözlerini, ellerini, yüreğini, her şeyini seviyorum...
Şimdi yanımda yok..
Tüm olanlara rağmen onu sevmek hata mı?