elbette farkındayım küçük sınıflara söylendiğinin. bu sene 2. sınıfara da ingilizce dersine başlandı ve ben 2. sınıflara da giriyorum. hala aynı fikirdeyim. inanın şarkı tekerlemeyle kavuşulan sessizlik 5 dakika sonra özellikle küçük yaş grubunda kaybolacaktır. o yüzden düdük kullanılması zalimce ya da acımasızca gelmedi, tuhaf da gelmedi bana.
Anne olarak cevap yazan yok herhalde.Herkes öğretmenin penceresinden bakmış.Peki kendi çocukları olsaydı korkutulan bağırılan, küçük düşürülen yine aynı'' sabretmesi zor gerçekten bağırsın varsın mı'' derlerdi? Tahammülü olmayan insan öğretmen olmamalı bence çünkü öğretmenlik sadece para veya kariyer için yapılacak bir meslek değil gerçekten çok sabır ve özveri isteyen bir meslek.:44:
2.sınıflara alışmam 2,5 ayı buldu biliyormusun zümremHala da bocalıyorum.Çok küçükler.Normalde 20 kişilik sınıflara alışığım 30 kişiler birde çoğu 4+4+4 mağduru 66 aylıkken başlamış henüz 7 yaşındalar okumaya geçememişler.Çok çok zor zaptetmek.Ama düdük iyi fikir.
Ortaokul öğrencisinde bile derse konsantre süresi 15 dakıkayı geçmezken 4-5 yaş aralığındaki çocuklarda şarkı türkü oyunun ders hakimiyetini kaç dakikada tutacağı hakkında birebir yaşamadığı için böyle bir fikri sürdürüyor Kekiksuyu bence.Düşünce de doğru teoride doğru ama pratikte oyunla o yaş aralığında öğrenci kümesini aynı anda bir tutamazsın.Bi defa Piaget'in Toplu Monologuna aykırı bir durum :)
Anne olarak cevap yazan yok herhalde.Herkes öğretmenin penceresinden bakmış.Peki kendi çocukları olsaydı korkutulan bağırılan, küçük düşürülen yine aynı'' sabretmesi zor gerçekten bağırsın varsın mı'' derlerdi? Tahammülü olmayan insan öğretmen olmamalı bence çünkü öğretmenlik sadece para veya kariyer için yapılacak bir meslek değil gerçekten çok sabır ve özveri isteyen bir meslek.:44:
Düdük çaldıgı için çocukların psikolojisi bozulacagını yada korkacaklarını düşünmüyorum zaten normalde de bütün ögrenciler düdük çalmayı sever.
Yine anlamadıgım bir nokta var ögretmen hanım 45 yaşındaymış ve emeklisi gelmiş deniliyor ögretmenler hatta diger çalışanlar artık 45 yaşında emekliyor olmuyor yani 60-65 yaşına kadar çalışmak zorundalar ki anca emekli olsunlar ayrıca 45 yaşındaki bir ögretmen deneyimlidir çocuklarla nasıl ilgilenmesini gerektigini biliyorlardır.
Ben bazen o yüzden o kadar diyorum ki her veli o 25-30 kişilik sınıfta çok değil 2 yada 3 gün üst üste derse girmeli.İşin diğer yüzünü anca öyle görebilirler çünkü.Ne şarkısı ne türküsü gerçekten :) Bize üniversitedeki hocamız teorik bilgiler şu okuldan mezun olmanızı sağlar; sınıf içindeki hakimiyet için ise o sınıfa girip öğrencilerle karşı karşıya kalınca yöntemlerinizi kendiniz bulacaksınız demişti.Cidden de teoride öğrendiğin çoğu teknik/yöntem uygulamıyorsun bile.Sınıfla başbaşa kalmak,hakimiyet sağlamak,dikkat çekmek,susturmak apayrı bişey.
Bu platformda öğretmen penceresinden yazan her kişi aynı zamanda ya bir anne ya da bir anne adayı.Bunu hatırlamakta fayda var.Bu bir.
İkincisi hiç bir öğretmen penceresinden yapılan bir tane yorum varmı ki çocuk korkutulsun,bağırılsın,küçük düşürülsün diyen ???Şu yazdığnızla konuyu çok farklı yerlere götürüyorsunuz.O kadar yıkılması zor bir önyargı var ki her olayda öğretmen yapmıştır diye şu olayda bile ortada net bişey yokken bu ithamları kullanmışsınız.Garip.
Neyse kendi adıma çıkarımım bu konudan: veli heryerde veli.Her zaman her şartta kendi çocuğu haklı.Her zamanki gibi yine öğretmen suçlu.Yanmışız biz arkadaş.
Belki Çağla öğretmenini arıyor ve gelmediğini görünce olayı size daha farklı anlattı çocuğunuz?Bu da olabilir.
Ama anlamadığım neden ilk olarak öğretmeninizle konuşmak ne olup bittiğini öğretmenin ağzından duymak yerine hak hukuk aramak/karşı atağa geçmek aklınıza gelen çözüm oluyor ??
Kusura bakmayın bir öğretmen olarak çok doluyum bu konuda.Okadar abartıyorlar ki artık veliler çocugunun durumunu sormaya bu kadar hevesle gelmiyorlar öğretmeni şikayete geldikleri kadar.Bildiğin Milli Eğitim ilçeyi,okul idaresini su yolu yapıyorlar..Birde kayıtsız şartsız öğretmen suçlu.Çocuguna gelince ''benim oğlum/kızım yapmaz''.En son bu tarz bir olaydan öğretmen arkadaşıma soruşturma açılıyordu neredeyse.Öğrenci söylediği yalana abarttığı olaya kendide inanıp öğretmenimizi suçlu durumuna düşürdü.Tabi sonradan iş ciddeye binip içinden çıkılmaz bir hal alınca gerçekleri anlattı.Tabii velimiz bu defa da bir sol kroşe bize.Çocugumuz psikolojisini bozdu o yuzden yalan söyledii.Haydaa.Ne psikolojiymiş diyoruz artık.Çocuk yalan söylerken öğretmeni soktugu o yakışıksız konum psikolojisini etkilemiyor çünkü öğretmenin.
Çiçeks Hanım kusura bakmayın konunuzu kendi derdimle işgal ettim ama bende velilerden çok şikayetçiyim.Şükürler olsun şu güne kadar şikayet almadım ama bu benden değil bana denk gelmemesinden diyorum.
Size de tavsiyem düşünceler sizi kemireceğine lütfen öğretmeninizle irtibata geçin acilen.İlk olarak okul idaresi değil ama.Gidin bir hoşgeldiniz deyin ve emin olun velinin öğretmene karşı olan hoş yaklaşımı /konuşması/diyaloğu direkt olarak öğretmenin çocuguna yaklaşımını olumlu yönde etkiliyor.
aynen katılıyorum. bende anasınıfı öğremeniyim.
bazı veliler cidden sorunlu. sadece bir çocuk olsa biz de sesimizi yükseltmeyiz, canımlı cicimli konuşuruz bütün gün. ama o sınıfta bir çocuk yok. bir sürü çocuk var. bağırmadan, korkutmadan da hakimiyeti kurmak çook zor. hatta imkansız.
başlığı açana da şunu söylemek istiyorum:
hiç boşuna idareye şikayete gitmeyin. ben müdürün yerinde olsam öğretmenin tarafında olurdum. eğitimcinin halinden eğitimci anlar. öğretmenin haklılığını görmek istiyorsanız, öğretmenden rica edin. bir saat sınıfı yönetmeyi deneyin. bakalım dayanabilecek misiniz?
bilinçli vatandaş olmak ile işgüzarlık arasında çok ciddi bir fark var, gözetilmesi gereken.
45 yaşında deneyimli bir öğretmenin ne yaptığının farkında olduğunu düşünüyorum, zaten okuldaki ilk senesi de değilmiş.
gözünüz ya da kulağınız ile şahit olmadığınız bir olayı, salt 4 yaşındaki çocuğun ağzından çıktı diye şikayet malzemesi yapmayın bence.
hem, öğretmenin düdük kullanmadan önce, çocuklara açıklama yapmadığını nereden biliyorsunuz? orada değildiniz.
son yıllarda, malum kesim tarafından öğretmenlerin ve doktorların itibarsızlaştırılmaya çalışılmasını şiddetle kınıyorum.
kimi hamile kadın doktorun karnını tekmeler;
kimi de şikayet ettiği doktorun intihar etmesine neden olur (geçen yıl samatya hastanesinde kadın doktor intihar etmişti, şikayetlerden bunalarak).
bu örnekte de, hemen öğretmeni şikayet etmeyi düşünüyorlar, emin olmadıkları halde.
çalıştığınızı söylemişsiniz, haksız yere üstlerinize şikayet edilmek hiç hoşunuza gitmezdi sanırım, değil mi?
bir düdük çocukları ne kadar korkutabilir ki:44:
konu sahibinin çocuğu şu anda farklı öğretmene alışamadığı için tepki veriyor bana göre.zamanla sorun kalmayacaktır
Bir dudukle cocuklarin psikolojisi mi bozulacak ?yapmayin allah askina.bu kadar da citkirildim yapmayin cocuklari.gecen gun bir bayan konu acmisti.ogretmen cocugumun ustunde otorite kuramiyor diye.biz de sasirdik ne yapacagimizi.
Kızım Ocak 2010 doğumlu. Bu sene evimizin çok yakınındaki Devlet anaokuluna yarım gün verdik. Dördüncü güne kadar güle oynaya okula giden kızım, o gün sınıfta herşeyi ilk kendi yapmak istemesinden dolayı öğretmen kızıma kızıyor . Kızım ağlayıp beni isteyince de çıkışa kadar bekle annen o zaman gelir , denmesinden dolayı , kızımı okuldan gözleri şiş halde aldım ve bir daha o okula gönderemedik.
Ben öğretmeni istemiyorum diye ağlayıp durdu.Neyse detayları anlatmayayım ,ordan aldık özele yazdırdık. Maalesef okula bir daha ısınamadı. Okulda hep mutsuz ve ağlamaklı, sürekli bekliyormuyum diye kontrole geliyor. sonuçta olmadı ve almak zorunda kaldık.
Asla tüm öğretmenlerin aynı olduğunu düşünmüyorum. İşini şevkle , sevgiyle yapan o kadar çok baş tacı edilesi öğretmen var ki ama bize ilk deneyimimizde farklı tarzı olan öğretmen düşünce kızım okuldan soğudu. Bütün bir yaz okul fikrine alıştırmış , okulu sevdirmeye çalışmıştım ama o kadar emeğim dört günde yerle bir oldu.
En çok kızdığım nokta , daha dördündü gün 3,5 yaşındaki çoçuktan ne bekleniyorda azarlanıyor ve 5 dk mesafede oturuyoruz neden kızım o kadar ağlayıp , kabuğuna çekildiğinde aranmadık.
Arkadaşlar evet bizlerde birer anneyiz yada anne adayıyız... Ayrıca anne olmadan bile anneliği kısmen hissedebilen ve o vicdanla çocuklara yaklaşabilen insanlarız işimiz gereği.. Burada kimse çocuklarınız korkutulsun bağırılsın incitilsin demiyor, daha önceki cevabımda söylediğim gibi bizler tatlı-sert olmak durumundayız sadece sert olamayız.. Ama şöyle bir durum varki öğretmenin hareketinin çocuğa yansımasında ailelerin rolü büyük.. Çocuklar sandığınız kadar saf değil, sizlerin her davranışın analizini yapıyor.. Örneğin öğretmen çocuğunuza kızdı.. İki seçenek var. 1. si çocuğunuz size olayı anlatır, muhtemelen hatalı olduğu noktayı atlar ama siz onuda anladıktan sonra siz "öğretmenin nasıl sana kızar, nasıl böyle bir şey yapar, üzülme ben yarın konuşurum " derseniz yada çocuğunuzun yanında bu fikrinizi başkasıyla paylaşırsanız sonuç olarak bir şekilde çocuğunuz bu tavrınızı sezerse öğretmen otoritesi yok olur, okul kuralları da hiç olur, çünki sizi arkasına almıştır... Fakat olaya şu şekilde yaklaşırsanız: "Öğretmenin haklı oklun kuralları var ve sende onlara uymalısın, evde kuralları bozduğunda biz sana kızıyoruz öğretmeninde sana kızılacak bir şey yaptığında kızabilir.." dersiniz, öğretmenin çocuğunuza haksız yere kızdığını düşünüyorsanız çocuğunuzdan habersiz bir gün öğretmenle konuşur işin aslını anlarınız... Bu her durum için geçerli.. Sizler bunu yapmazsanız çocuğunuzun bu anlamdaki sıkıntısını biz bir yıl yada iki yıl, sizler ömür boyunca yaşarsınız bunu unutmayın...