Bir abiyeci beni felsefelere gark etti

Yokuspokus

Nope thanks
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
3 Mart 2016
18.150
76.557
Selamlar cümleten, napıyorsunuz hanımlar?

Ben bomboş oturmuş çay yudumluyor, akşamdan kalma halimle ve azan depresyonumla baş etmeye çalışıyorum. İçim sıkılıyor, beni aşacak kadar sıkıldığını hissediyorum hatta.

Durumu özetleyeyim; annemle fena takıştık "Ölmüş say"lara kadar geldi olay.
Belki üç-beş gün kadar önce bi konu açtım başını-sonunu vermedim, üstü kapalı geçtim ve öyle kalması gerektiğini düşünüyorum, isteyen istediğini düşünmekte özgür. Ben ne derece haklı olduğumu biliyorum ve nerede hatalı olduğumu.

Tartışmanın ardından annem İzmir'i bıraktı geldi apar topar ve fakat ben hala kendime gelemedim, günlerdir sarhoş gibiyim mi denir, bi sıkıntı var içimde dünyaya sığamıyorum, çoluğum çocuğum olmasa hani belki basıp gideceğim bir ay ortalıktan kaybolacağım kimseye haber etmeden, sonra döneceğim filan öyle bi sıkıntı, ya da tamamen bırakacağım kendimi taşımayı, serileceğim yatağa ve oradan bir süre kalkmayacağım. Ama çocuk olunca depresyona girmek bir lüks bilirsiniz.

Annem geldi gelmesine de bana gelmedi tabi o da var; zaten kuzen düğünü için gelecekti. Geri döner mi bilinmez ama eşime ısmarlattığım silikon tabancasıyla dinlenmeyi ve annemi unutmayı planlıyorum. Netten silikon tabancasıyla yapılan 38246738 farklı şey videosu izleyip kafamı dağıttım elimden geldiğince, bir yere kadar işe yaradı yine de; tavsiye ederim. Silikonu basıp üstüne boncuk yapıştırmadığım bi eşimle çocuğum kaldı galiba evin içinde.

Her şeyden elimi eteğimi çekesim olan o yerdeyim, bu hissi biliyorum; "Depresyona direniyorum ama direnmeyi her an bırakabilirim" hissi. Doktorumun daha önceden yazmış olduğu ve "Nasıl kullanacağını biliyorsun" cümleleri ile inisiyatifini ani ihtiyaç durumlarında bana bıraktığı bi ilaç vardı, ondan yuvarladım birkaç tane ve böbreğime ağrı vurdu. Zaten o ilaç böbrek-kalp açısından kontrollü gidilmesi gereken bir ilaç; ağrı olunca tekrar bıraktım. Ya üşütmüşüm böbrekleri denk geldi (Tarzan gibi gezersem), ya ters yattım bi taraflarımı ağrıttım (Uykusuzluğun ardından yığılınca ceset gibi nereme yatıyorum bilmiyorum) ya da ilaçtan oldu ama riske atmadım bıraktım işte. Onun kontrolüne gitmem lazım ve fakat ayaklarım deli gibi geri basıyor kızlar. "Depresyona selektör yapıyorsun, şundan şu kadarcık al, bir ayda atlatalım şunu" lafını duyacağım diye bile gidesim yok. Niye hep ben giriyorum olm depresyona, biraz da siz girseniz ya halinde bi isyan yaşıyorum sanki.

Bu kadar mı fark edilmiyor ya da fark edilmesi gerçekten artık umurumda olmamalı mı dediğiniz gibi? Bu beklentiler beni yiyor galiba...
Abiye seçtim apar topar (Yine son günlere kaldı evet), bugün onun provası var, ayakkabı alıp onunla etek boyu ölçüsü vermem gerekiyor; belli aralıklarla burnumun sağında ve solunda dönüşümlü olarak çıkardığım İzzet Altınmeşe sivilcem tekrar sahnelere dönmek için bugünü seçmiş durumda, son epilasyon işleri, bakımdı halletmek lazım, kuaföre gidip saç belirleyip randevu almak lazım... Bunlar keyifle yapılabilecekken, hemen hemen her kadın bunlara bayılırken niçin bana eziyet oluyor? Bazen kendimi uzaylı gibi hissediyorum. Her şeyi kendim için eziyet haline getiriyorum sanırım artık.

Bakıcı-kreş işini sormam lazım; oğlumun yaş grubu için doğru düzgün kreş bulamadım, çocukluk arkadaşlarımdan biri kreş açmış haberini aldım, oraya gidip bi sormam lazım telefonda olmayacak işler... Bu muhtemelen benim beceriksizliğim ve "Kreşe bırakmak istemiyorum, bakıcı istemiyorum, güvenemiyorum işte!" sabit fikirli bilinçaltı yansımalarım... Konu çocuk olunca kimseye güvenemiyorum annem harici. Eşime bile güvenemiyorum, balkonun ucunda sandalye unuttuğu, tezgahın kenarına bıçağı koyduğu zamanlardan beri; çocuğun can güvenliği konusunda eşime güvenim bitti. Annem de torununu ben gibi gözeten ve bana vaktinde davrandığının aksine, ona çok daha sevgi-ilgi ve güzellikle yaklaşan biri. Kafamda annemden başka seçenek oluşturamıyorum minik dinlencelerim için. Buna ihtiyacım olduğunu biliyorum, o da biliyor. Şu kısır döngüyü kırmam lazım kızlar. Çok acil başkalarını ölçüp tartıp güvenebilmeyi öğrenmem lazım, baştan kestirip atmadan...

Evim yarım yamalak kaldı. Baya toparladım derken araya annemin emrivakileri ve benim engellenemez, başımı yakan vicdanım girince "Sonra devam ederim bir yere kaçmıyor" deyip bıraktığım evim, şu an başıma yeniden bela olmuş halde. Bi sokak köpeciği getirsem, evimde mikrop kapar hayvancağız yani öyle bir hale geldi ev, kapısını çekip çıkıp aylarca kendi haline bırakınca. Ayırdığım ve gönderilecek eşyaların bir kısmı hala yığılı duruyor, yarısı verildi ve bir o kadarı daha var, benim ayıklamamı ve yeniden yerleştirmemi bekleyen. Düzgün temizlik elemanı bulmak, bizim buralarda hazine bulmak gibi bir şey. Eşten dosttan sordum, bi adam akıllı halı yıkamacı buldum, diğerleri dolu. Ben mi yönetemiyorum acaba evimle ilgili bu şeyleri? Bende mi iş yok?

Kendime güvenim sarsılıyor, eskilerin sağlam planlayıcısı Gangsta, artık plan yapamıyor ve her şey birbirine giriyor; bu depresyonun alameti farikası; her şeyimi yeniden sorguya açıp kendimi suçlayıp duruyorum. Yine birkaç gün öncesine kadar şahaneyim, şükür (Bu şu ara en şahane halim); iyiyim yani, salıvermedim kendimi ama "Salacağım ya" hissimi ekarte etmeye çalışıyorum.

Dün abiye denemesinde, dükkan sahibi ve aynı zamanda oranın tasarımcısı olan adam "Çok peşin hükümlü ve kapalısınız" dedi bana. "O olmaz, bu olmaz; hiçbirini denemediniz bile, baktığınızla üzerinizde durduğu farklı olabilir, şans tanımıyorsunuz hiç" filan dedi. Denedim ve hakikaten "Bu kesinlikle olmaz" dediğimi üzerimde beğendim.
Böyle miyim?
Bakıp, üzerimde denemeden kestirip atıyor muyum her şeyi acaba?
Denemeden pes mi ediyorum artık? :/
Kreş-bakıcı olmaz deyip kestirip atıyorum.
Bu evi adam edemem artık deyip bi odaya kullanmadığım/henüz elden çıkaramadığım eşyaları yığıp kapı çekiyorum.
Böyle gelmiş böyle gidiyor deyip anama babama ardımı dönüp gidemiyorum.
Eşimin işkolikliğini sindirip "Değişmez kabullen" deyip ben boşluk dolduruveriyorum.
Kimseye onları değişime itecek/deneyecek/görecek şansı tanımadığım için mi bu kadar kendi şansımı bitiriyorum ki?
Değişim benden, nasıl başlayacak?
Değişiyorum zannederdim, ben duruyormuşum hep aynı yerimde, durduğum yerde değişiyormuşum, durduğum yeri değiştirmem gerekiyor belki de...

Şu gamlı hallerimi bi atamadım üstümden. Allah belanı versin yan yatan venüs, amuda kalkan şupiter ve ters dönen marş.
 
Son düzenleme:
Her şeyin değiştiği noktalar genelde buna benzer. Seni üzerine düşündüren günlük hayattan, tanımadığın bi insandan öylesine bir cümle. Çok tuhaf geliyo di mi?
Nerden tanıyacakmış beni ben öyle biri değilim ki diyebiliriz. Öyle mi? Değil. Bana bu aydınlatmayı rutin bi vesikalık foto çekiminde fotoğrafçı yaşamıştı.
Bu insanlar doğru tespit yapıyorlar. Belki de bazı şeylerin değişmemesinin sebebi senin ihtimal vermiyor oluşundur.Belki hayatındaki insanlara da bunu sen hissettiriyorsundur veya yanlış bi hareket yapmaya korkuyorlardır.
Kafandaki peşin hükümlerden kurtulmaya başla bakalım.. O yapamaz bu iş olmaz demek yerine olurunu düşün. Her zamankinden farklı tatlar, aktiviteler denesen bence faydası olabilir. Bir de çevrendekilere karşı belirleyici, baskın karakter olmak da yormuş seni. Sal kendini..
 
Her şeyin değiştiği noktalar genelde buna benzer. Seni üzerine düşündüren günlük hayattan, tanımadığın bi insandan öylesine bir cümle. Çok tuhaf geliyo di mi?
Nerden tanıyacakmış beni ben öyle biri değilim ki diyebiliriz. Öyle mi? Değil. Bana bu aydınlatmayı rutin bi vesikalık foto çekiminde fotoğrafçı yaşamıştı.
Bu insanlar doğru tespit yapıyorlar. Belki de bazı şeylerin değişmemesinin sebebi senin ihtimal vermiyor oluşundur.Belki hayatındaki insanlara da bunu sen hissettiriyorsundur veya yanlış bi hareket yapmaya korkuyorlardır.
Kafandaki peşin hükümlerden kurtulmaya başla bakalım.. O yapamaz bu iş olmaz demek yerine olurunu düşün. Her zamankinden farklı tatlar, aktiviteler denesen bence faydası olabilir. Bir de çevrendekilere karşı belirleyici, baskın karakter olmak da yormuş seni. Sal kendini..

Bizim ailede herkes baskın karakter; anlatılmaz yaşanır bi deliliğimiz var. :))
Hayırlısı diyelim. Kendimde kırmam gereken daha çok katı yönüm var, enerjimi boşa harcadığım ve ara ara bazı olaylarla ayyuka çıkan beklentilerim de cabası.
Teşekkür ederim yorumun için evet, denk gele tanımadığım bi adam bir abiye seçme/seçmeme halimden nokta atışı yapmış gibi hissettirdi bana.

Bu arada Mune Mune K Kazen konuyu açarken dert gibi açtım fark edemedim; sanırım bu konu "İlişkiler-duygular" kısmında olmalı, kafa seslerimi yazdığım bir şey olduğunu konuyu açarken görmemişim şimdi bi daha okudum da bunun yeri burası değil gibi geldi, kusura bakmayın ve litfenn banlamayın :)))
 
O konudan bu konuya atlamışsın asıl sorun kendinizle.. Aynen bi silkelenin ve sorunlarınızı tek tek çözmeye başlayın.. Hiçbir şey yapmatınca sorunlar çözülmüyor bi yerden başlamak lazım..
 
Tarzınızı çok sevip, uzun konularınızı keyifle okurum. Bu sefer cidden olumsuz havanızı iliklerime kadar hissettim, ruhum daraldı. Terapi mi olur ilaç mı olur nasıl olacak bilmiyorum ama vakit zincirlerinizi kırmanın tam vakti. Annenizle yüzleşerek büyük bir adım attınız. Düğün abiyeniz hazırmış ( merak ediyordum o konuyu :) lütfen kalkın kuaförü halledin. Söylemesi kolay ama akışına bırakın. Yani bence çocuğum konusunda babasına güvenmiyorum demeyin. Bırakın baş başa vakit geçirsinler. Baba-oğul ilişkileri kuvvetlenir. Buna engel olmayın. Lütfen ama lütfen depresyona teslim olmayın..
 
Olsun yine de üstünde çok yük var kontrol sende bunu hissediyorum okurken. Hepsinin yükünü taşıyorsun. Baba öğrensin çocuğa bakmayı beceremiyor diye size kalmasın hersey. Aile ailedir hiçbir zaman istediğimiz gibi olmaz ama onlardan vazgeçemeyiz. Önemli olan nesillerdir gelen bi düzenin kurtarıcısı olmaya çalışmayıp kendi keyfine hayatına bakabilmek.Geçen bi yerde okudum huylar hayat yaşama biçimi bile genlerle taşınıyormuş,ölseler de döngüleri üstümüzdeymiş döngünün bir yerinde bir kırılma yaşamazsak. Annen, babanı, eşini yargılama boşver. Kimbilir onlar kimin kaderini devam ettiriyor.Sen bu kırılmayı yaşamışsın besbelli ama çevren seni bu rutine mecbur bırakıyor sanki. Sıkılmışsın. Bence yeni bi dünya keşfetmelisin. Onları değiştirsen de yetmeyecek sana değişim sende olmalı. Bunu da sen bulacaksın yeniliklere kapalı olmadan hayata bakmayı dene :)
 
Olsun yine de üstünde çok yük var kontrol sende bunu hissediyorum okurken. Hepsinin yükünü taşıyorsun. Baba öğrensin çocuğa bakmayı beceremiyor diye size kalmasın hersey. Aile ailedir hiçbir zaman istediğimiz gibi olmaz ama onlardan vazgeçemeyiz. Önemli olan nesillerdir gelen bi düzenin kurtarıcısı olmaya çalışmayıp kendi keyfine hayatına bakabilmek.Geçen bi yerde okudum huylar hayat yaşama biçimi bile genlerle taşınıyormuş,ölseler de döngüleri üstümüzdeymiş döngünün bir yerinde bir kırılma yaşamazsak. Annen, babanı, eşini yargılama boşver. Kimbilir onlar kimin kaderini devam ettiriyor.Sen bu kırılmayı yaşamışsın besbelli ama çevren seni bu rutine mecbur bırakıyor sanki. Sıkılmışsın. Bence yeni bi dünya keşfetmelisin. Onları değiştirsen de yetmeyecek sana değişim sende olmalı. Bunu da sen bulacaksın yeniliklere kapalı olmadan hayata bakmayı dene :)

Aile diziminden bahsediyorsun; baya önce araştırılara girdiğim bir konu. Sadece gen değil, anne karnından itibaren tüm ruh durumunu da paylaşıp kopyalıyoruz; atıyorum annem annesinin izlerini, anneannem kendi annesinin ruh izlerini bana kadar bulaştırdı. Böyle çalışmalar ve teknikler var evet. Bazılarına baktım; yurt dışında bu işi bilimsel ve profesyonel götüren çok insan var; bizim burada yine "Güç içinde koçları"na döndürmüşler olayı.

Eşim konusu da kendi içinde apayrı bi yük. Çocuk ile aralarına girmem mümkün olduğunca ama işte güven noktasında ardımı dönemiyorum çünkü çok unuttuğu şey oldu. Anlık şeyler; yere bir iğne düşse bulamasam halıyı kaldırır atarım yani bulana kadar ama eşim öyle değildir, iğnenin düştüğünü fark etmez. Bıçağı koyar unutur, sandalyeyi altı kez çekse iki kezini unutur yani. Kendime "Biraz daha sıkılıver şunun şurasında iki seneye kadar daha akıllanacak çocuk" diyorum. Bi sabrederim, bi edemem falan öyle :)
Hayırlısı..
 
Tarzınızı çok sevip, uzun konularınızı keyifle okurum. Bu sefer cidden olumsuz havanızı iliklerime kadar hissettim, ruhum daraldı. Terapi mi olur ilaç mı olur nasıl olacak bilmiyorum ama vakit zincirlerinizi kırmanın tam vakti. Annenizle yüzleşerek büyük bir adım attınız. Düğün abiyeniz hazırmış ( merak ediyordum o konuyu :) lütfen kalkın kuaförü halledin. Söylemesi kolay ama akışına bırakın. Yani bence çocuğum konusunda babasına güvenmiyorum demeyin. Bırakın baş başa vakit geçirsinler. Baba-oğul ilişkileri kuvvetlenir. Buna engel olmayın. Lütfen ama lütfen depresyona teslim olmayın..

Teşekkür ederim.. Evet; şu ara fazlaca olumsuzum ve reele yansıtmamak için dört dönüyorum. :)
Hoş aileme yansımaya başladı (Oğlum harici); onun bir tık ilerisine, arkadaşlar-sosyal yaşantı,diğerleri vb. geçirmeden tutmak adına buralara höykünüp deşarj oluyorum kendimce.

Zincirler kafamın içinde. Olmam, iki üç söylenirim böyle geçer inş.
 
  • Beğen
Reactions: GCA
Her şeyin farkındasın. Ben de böyleyim. Birisinin davranışın altından bir ruhsal bozukluk yok efendim depresyon türlü teşhisler seçip beğenip aldırır yapıştırırım. En çok da kendimin farkındayım. Ne oluyorum nereye gidiyorum ne hissediyorum. Yok ya kesin mars venüs retro yapıyor hşş sakin. Bu farkındalık çok zor. Zeka alameti derler de onunla avunuyorum. Dellenmelerime IQ dopingi alıyorum bahane oluyor haha. Yoga şifa diyorlar belki de denemek lazım.
 
X