• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Aranizda kandirilmis gibi hisseden var mi?

Daha düşük sosyoekonomik gruba mensup olanlar gibi "ulan bir ev alayim yarin kapiya konarim - acikta kalirim" penceresi degil. çünkü bu senin, ailenin ya da sosyal cevrenin gündemi degil çünkü zaten iyi egitimli - iyi kazanacak gruptasiniz.

40 yasina kadar ev almamis Istanbul un pahali semtlerinde kirada oturan kariyerli insanlar da gidişata bakip o son trende ev aldilar cunku ev alamsa da parasi vardi 🙄 sadece iyi kazaniyor olmak Turkiyede günü birlik yaşamayi hic bir zaman kaldirmiyordu bence arkada aile destegi yoksa.

Dusuk gelirli insanlar daha fazla cabaliyor, hayatlarinin merkezi o evi ödemek oluyor ama hayatinda para ev gundemi hic olmamis ekonomik olarak cok yukarda olan ailelerde sonradan ev alamadik kirada kaldik sorunu olmuyor zaten isteyince aliyorlar. Ha gunu birlik yasayip her seyi gezmeyle tuketmekte bir tercih ama ekonomik gucu yuksek egitimli herkes boyle yapar sonra da evsiz kalir demek buyu k genelleme 😬
 
40 yasina kadar ev almamis Istanbul un pahali semtlerinde kirada oturan kariyerli insanlar da gidişata bakip o son trende ev aldilar cunku ev alamsa da parasi vardi 🙄 sadece iyi kazaniyor olmak Turkiyede günü birlik yaşamayi hic bir zaman kaldirmiyordu bence arkada aile destegi yoksa.

Dusuk gelirli insanlar daha fazla cabaliyor, hayatlarinin merkezi o evi ödemek oluyor ama hayatinda para ev gundemi hic olmamis ekonomik olarak cok yukarda olan ailelerde sonradan ev alamadik kirada kaldik sorunu olmuyor zaten isteyince aliyorlar. Ha gunu birlik yasayip her seyi gezmeyle tuketmekte bir tercih ama ekonomik gucu yuksek egitimli herkes boyle yapar sonra da evsiz kalir demek buyu k genelleme 😬
hayir tabii ki herkese genellemedim. sadece cevresindeki herkesin kariyeri on numarayken kimsenin evi yoksa demek ki odak noktalari ev degildir, demek istedim.
belki de krize hazirliksiz yakalandilar. bir söz vardi eskiden "param olduktan sonra her ev benim" derlerdi kiracilar, ev almak yerine.
iste simdi o duzen değişti paran oldugu halde kiraci olmak bile zorlasti.
ama zaten durumu alt orta olan insan hep krizdedir, haliyle daha hazirdir :)
maslow'un ihtiyaclar hiyerarşisi gibi, en önce barinma ihtiyacini karsilar.
 
hayir tabii ki herkese genellemedim. sadece cevresindeki herkesin kariyeri on numarayken kimsenin evi yoksa demek ki odak noktalari ev degildir, demek istedim.
belki de krize hazirliksiz yakalandilar. bir söz vardi eskiden "param olduktan sonra her ev benim" derlerdi kiracilar, ev almak yerine.
iste simdi o duzen değişti paran oldugu halde kiraci olmak bile zorlasti.
ama zaten durumu alt orta olan insan hep krizdedir, haliyle daha hazirdir :)
maslow'un ihtiyaclar hiyerarşisi gibi, en önce barinma ihtiyacini karsilar.

Orasi oyle kirada oturmak kolaydi eskiden ama artik param var diyenin de parasi eridi.😐
 
Babadan kalan evim olduğu için Allaha şükrediyorum. Geçende emlak sitesini yanlışlıkla açtım kaçtımmmm🤯🤯🤯🤯7 milyon, 8 milyon bile yoktu yeni binalarda , anasının imanındaki Bağlıcadaki 2+1eve 15milyon yazmışlar🙄🙄Ankarada kime satılıyor 15milyonluk ev çok merak ediyorum, satabiliyorlar mı gerçekten.
ankara depremden sonra 800 bin kişi filan göç aldı
üstelik de bu kişilerin büyük kısmının hala ikameti deprem bölgesinde

ama mesela çocuğu ankarada okuyor, ailesinden birisi hala tedavi görüyor
genelde de esnaf, ticaret yapan vs durumu iyi olan kişiler.
bunlar da eeyce bir kişi ankarada ev aldı, en kötü ihtimalle ev tuttu. ailesini getirebildiğini getirdi. en azından ev hanımı eşler, ailenin bi bölümü filan geldi. hatta doğuda bu kişiler büyük evlere geniş alanlara da alışık olduğu için geniş evleri daha çok talep ediyorlar. bağlıca eskiyi bilen için, senin benim için tırt ama o adamlara da oarada geniş, bahçeli ev var. bi de o adam eskisini bilmiyor ki onun için öyle bir tırtlık söz konusu değil. o adam bahçelide 80m2 evde, esatta ayrancıda 40 yıllık evde oturmuyor. bağlıcadaki hem geniş hem yeni yapı diyor zaten şehre yeni gelmiş.

ya da karı koca memurlar, memura tayin hakkı verildi. e herkes de öğretmen sağlıkçı değil. herkesin her yerde kadrosu yok. ankaraya gelen çok oldu öyle.

benim evim ankarada, geçen sene kiraya verdiğimde ev bakmaya gelen çok kişi deprem bölgesinden geliyordu

ev fiyatları her yerde arttı
ama ankarada deprem olayı çok etkiledi
deprem bölgesine görece yakın olan büyükşehir olarak ankara çok göç aldı
 
Hukuk fakültesini nefret ederek bitirdim tek sevdiğim ders insan haklarıydi bu yüzden strazburgda insan hakları masteri yaptım sonra da birleşmiş milletlere girdim. İşimi çok seviyordum ama Afrikada 3 sene calistiktan sonra tecavüze uğrayan çocuk görmekten kafayı kırıp turkiyeye dönmek istedim antepte is buldum biraz kafayı topladım depremden sonra yine benzer bir calisma temposunda kafayı kırdım istanbulda başka bir kurumda is buldum ama is güvencem yok yine de. Aihs ve uluslararası insan haklari hukuku, uluslararasi koruma, ab hukuku, proje yönetimi, politika geliştirme, izleme ve denetleme gibi alanlarda deneyimim var. Tihek vb bir sürü devlet kurumunda uzman olarak da çalışabilirim normalde ama benim profilimde birini almazlar. Ben Hukuk fakültesine turkiye 47.si olarak girdim ve her yoneticim bana performance exceeded gibi degerlendirmeler verdi. Ama ulkemizde yabanci kuruluslar haric is bulmama engel olan bir bakis var. Beni degil baskasini alırlar. Ve bu kadar çalışıp akademik ve profesyonel anlamda bir seyler yapip kendi ulkemde normal bir ise girip normal bir hayat surememek ama baska insanlarin bunu yapabilmesi beni artik sinir ediyor. Bilmiyorum yeterince açık oldu mu.
bambaşka bir bölümü benzer şekilde okuyup bitirdim

avrupada akademik çalışırken döndüm niye çünkü bir türlü teşhis alamadığım ataklarda giden (hoş o zaman atak olduğunu da anlamıyordum da) bir hastalığım vardı....

varan 1 sağlığın yerindeyse şanslısın kanka, Allah başka dert vermesin, hayattaki en büyük nimet sağlık. ruh sağlığını korumak için istifayı basıp işten çıkabılmen bile büyük şey mesela büyük içgörü --ben asla ölüm eşiğine gelene kadar yapamadım. sonra kalbim "siterim böyle işi" dedi bir noktada! -aslında birkaç kere dedi bunu. meeh. mecbur kaldım. kalpsiz yaşanmıyor çünkü biliyon mu.

ha sonra dediğin başka bir konuda da haklısın. ben hiçbir yere başvurmuyorum mesela çünkü biliyorum muhalifim almazlar :D mümkün değil. bu CV meselesi değil çünkü ülke oraları geçeli çok oldu... kendimi niye o çileye sokayım. ben de kendi işimi kurdum başka ülkelere çalışıyorum. tatlı tatlı takılıyorum. ha başka şeyler yapma hedeflerim de yok mu. var ama olmazsa kendimi parçalamam. zaten sağlığım çok da müsaade etmiyor.

e sen avukatsın cicim zaten ufak ufak serbest çalışabilirsin. 2.si avrupada tekrar akademi düşünebilirsin. ben düşünüyorum mesela. ara ara gidiyorum. proje filan yazıyorum, kendimi zorla aldırıyorum :D gidip bakıyorum. bir yere gittim beğenmedim. şimdi başka bir yeri deniyorum cvp gelir bugün yarın. deneye deneye beğendiğim bir yer olursa gider çalışırım. neden olmasın? ben senden de büyüğüm. ya da gider 3 sene doktora yaparsın burada çalıştığın kadar çalıştıktan sonra yapılır gider. (evlenip eşini götüremeyeceksen o dertler varsa bilmiyorum yoksa yapılabilir) benim alanım tamamen farklı olduğu için sizde nasıl olur bilmiyorum ama illa böyle kısa süreli denenebilecek birşeyler de vardır diye düşünüyorum.

heh
gel gelelim ben evi 32 yaşındayken almıştım.

çünkü benim anam babam doktor değil :D

bu noktada burada yengenç'in de Mirta'nın da belirttiği şeylere geliyorum -zaten onları yazmak için girmiştim aslında--onlara katılıyorum bu açıdan. daha düşük sosyoekonomik sınıftan arkadaşlarım hep ev aldı benim de daha yüksek olanlar kendi almadı ama ailesi verdiyse başka. sülalem zaten fakir olduğu için herkes aldı bir şekilde o evi, çünkü almak zorundaydı...

hep dediğim gibi ben toprak damlı, suyu kanalizasyonu vs. olmayan, kerpiç, kümesten hallice bir evde doğdum. kalabalık ailede ilk çocuğum okumasam kaderim bambaşka olurdu.

bizim motivasyonlarımız başka oluyor. ki ben o "geleneksel" denilen hayatla alakası olmayan binlerce tercihi de çatır çatır yapmış bir kişiyim. yaparım. bedelini de öderim. memnunum da tercihlerimden.

fakat nasıl "soğuğa yiğitlik olmaz" derler ya. hava -20 ise donarsın cicim. istediğin kadar kahraman ol.
o hesap, aileden yok, düzenli geliri olacak iş dünyası insanı değilsin, evlenmemişsin, vs...eeee? ne yapacaksın migrencim üstelik hastasın belki 40 yaş ya da 50 yaştan sonra çalışamayacaksın? dedim. yiğitlikse o evi almak ödemek de bir tür yiğitlik. bence öyle. her ne kadar anti kapitalist bazı fikirlerim olsa da sonuna kadar gerçekçi de bir insanım. sokakta Das Kapital okuyamam ya.

şimdi ben evi kendim aldım ödedim, arabayı kendim aldım ödedim, belli fikirleri idealleri görüşleri olan bir insanım zaten
her iş her ortam bana göre değil ve ülkeden çok bunalıp sıkılırsam da gidip avrupada çalışıyorum ediyorum birkaç ay kafam dağılıyor filan da

e ben de kafama göre manita yapamıyorum mesela bu da varan 2. şanslısın ki bu ilişkin için çok mutlu olduğunu söylemiştin, hatırlıyorum başka bir konuda. daha önemlisi hala çocuk için vaktin var, düşünüp taşınıp yapabilirsin istiyorsan. bu da varan 3. mesela benim yok gibi birşey. daha gençsin, iyi bir ilişkin var, işin de var, bir şeylere motive olmak için daha ne ister insan?

demem o ki biri olsa birinde doğru tercihlerin olsa diğerinde olmayabiliyor, tercihin olsa şansın olmayabiliyor. ne yapalım? (10 sene önceki kredi oranlarının olmaması da şu anda 25 yaşında olanların kötü şansı mesela) ha benim istediğim kıstaslarda manita yapamamamla ülke koşullarının ne alakası var diyeceksiniz de e ülkede kalmış arkadaşım yok anacım. ilaç için 1 kişi kalmadı herkes gitti (şaka yok abartmıyorum), benim de öyle bir derdim var mesela :D yeni kişi tanımak çok zor bulunduğum çevre için maalesef.

en çok da şey dediğini anlıyorum. bize çalış, oku, başarılı ol mutlu olacaksın dediler. en iyi yerleri okuduk. geldiğimiz yer bu mu olacaktı, böyle mi olmalıydı hissiyatını...
4 4lük olduramasam da elimden gelenle bu kadar oluyor diyip oyna devam migren diyorum ben artık...inan o kadar çok "ama hayır böyle olmayacaktı bu hikaye böyle değildi bana böyle dememişlerdi" dedim, o kadar kendimi yedim, hırpaladım ki. artık ikrah geldi. "tamam anladık, önümüze bakalım mı artık migren" dedim, der oldum çok şükür... biraz rahatladım o merhaleye gelince...
ben muğlada yaşıyorum, burada küçük güzel bir çevrem var, kafama göre denize giriyorum yazın. atıyorum amerikaya avrupaya gitsem (ki uğraşmam gerekir çünkü temelli gitmek apayrı bir olay ve benim CVm kurumsal değil) kaç şehirde buradaki hayatımı yaşarım emin değilim. kendi işim, kafama göre takılıyorum büyük oranda, saat maat derdim çok çok az zaman oluyor (kronik hastalıkta böyle şeyler önemli ve ben kurumsal hayat insanı değilim, o kesin). böyle tartıyorum yani. ölçüyorum biçiyorum seviyorum hayatımı diyorum nihayetinde.
bilmiyorum sana ilham olur mu?

neyse sadede geliyorum
belli ki "diğergam" bir insansın
eskiler öyle derdi. o nedenle şurada sen dilinde yazmaya cüret edebildiğim nadir kişilerden birisin pek bir hukukumuz da olmamasına rağmen, mazur görmeni dilerim. ben de eski toprak olmaya yakın bir bünye olarak yaşadığın kandırılmışlık hissini gerçekten anlarım ama buna rağmen iç huzuru bulabilmek de mümkün, ölç tart biç derim ben.
 
Ben pandemi zamanında dogu afrikadaydim ve çok para kazanmiyordum malesef. Benim yaşımda çevremde ev almış hiçbir arkadaşım yok ev alabilen kimseyi tanımıyorum geniş bir çevrem var.
Ben aldım yaşım 38, tam da o dönem. Ancak sorsan doğu afrika ya gidebildiğim, daha doyum aldığım bir işim olsun isterdim belki de.. hepsini yapabilen vardır ne mutlu onlara ama bizim neslin çocukluk travmalarını atlatamayan grubundayım ben de.
Konuya gelecek olursak da evet gelecekten umudunu, beklentisini sıfırlıyor şartlar. Z kuşağı en azından bizden umursamaz sanki ama ilerleyen kuşaklar ne olur bilmem. Keşke İstanbul seçeneğini değiştirebilseniz diyebilirim sadece, belki daha kolay olur o zaman her şey
 
Ben pandemi zamanında dogu afrikadaydim ve çok para kazanmiyordum malesef. Benim yaşımda çevremde ev almış hiçbir arkadaşım yok ev alabilen kimseyi tanımıyorum geniş bir çevrem var.
Bazı şeyler tamamen sizin tercihiniz oluyor bence . Mesela 2015 de üniversite de okurken çalışmaya da başlamıştım araba borcuna girdim araba aldım 2017 temmuza kadar borcu bitirdim . 2016 da okuldan mezun olup tam zamana geçince daha iyi oldu tabi daha kolay bitti . 2016 aralıkta eşimle nişanlandık o 1 sene yurtdışında görev yapmıştı geri dönüşte biraz biriktirmişti üzerine kredi çektik ve 2020 ocağa kadar ciddi borç ödedik evi almış olduk . O ara 2017 Temmuz -2023 aralığa kadar 6 araba değiştirdik ve o arada tek maaşıydıık . Ben alışmayı bıraktım . Sizde avukatmışsınız mesela doğu Afrika da değil Türkiye de olsaydınız daha iyi kazanıp alacaktınız evi vs . Bundan sonraki nesil alamayacak mesela kardeşim alamıyor . Bu arada 33 yaşındayım ben eşim 34 .
 
Hukuk fakültesini nefret ederek bitirdim tek sevdiğim ders insan haklarıydi bu yüzden strazburgda insan hakları masteri yaptım sonra da birleşmiş milletlere girdim. İşimi çok seviyordum ama Afrikada 3 sene calistiktan sonra tecavüze uğrayan çocuk görmekten kafayı kırıp turkiyeye dönmek istedim antepte is buldum biraz kafayı topladım depremden sonra yine benzer bir calisma temposunda kafayı kırdım istanbulda başka bir kurumda is buldum ama is güvencem yok yine de. Aihs ve uluslararası insan haklari hukuku, uluslararasi koruma, ab hukuku, proje yönetimi, politika geliştirme, izleme ve denetleme gibi alanlarda deneyimim var. Tihek vb bir sürü devlet kurumunda uzman olarak da çalışabilirim normalde ama benim profilimde birini almazlar. Ben Hukuk fakültesine turkiye 47.si olarak girdim ve her yoneticim bana performance exceeded gibi degerlendirmeler verdi. Ama ulkemizde yabanci kuruluslar haric is bulmama engel olan bir bakis var. Beni degil baskasini alırlar. Ve bu kadar çalışıp akademik ve profesyonel anlamda bir seyler yapip kendi ulkemde normal bir ise girip normal bir hayat surememek ama baska insanlarin bunu yapabilmesi beni artik sinir ediyor. Bilmiyorum yeterince açık oldu mu.
Siz uzun süre para kazanma amaçlı değil, eğitim amaçlı çalışmışsınız. Evet doğru şu an uzmanlaşmış olduğunuz konuda iş bulmanız oldukça zor. İş imkanı kısıtlı. Ama bu şeçimleri siz yapmışsınız, yani açıkça para kazanma odaklı avukatlık yapmamayı siz seçmişsiniz. Yurt dışında çalışmayı deneyebilirsiniz.
 
bambaşka bir bölümü benzer şekilde okuyup bitirdim

avrupada akademik çalışırken döndüm niye çünkü bir türlü teşhis alamadığım ataklarda giden (hoş o zaman atak olduğunu da anlamıyordum da) bir hastalığım vardı....

varan 1 sağlığın yerindeyse şanslısın kanka, Allah başka dert vermesin, hayattaki en büyük nimet sağlık. ruh sağlığını korumak için istifayı basıp işten çıkabılmen bile büyük şey mesela büyük içgörü --ben asla ölüm eşiğine gelene kadar yapamadım. sonra kalbim "siterim böyle işi" dedi bir noktada! -aslında birkaç kere dedi bunu. meeh. mecbur kaldım. kalpsiz yaşanmıyor çünkü biliyon mu.

ha sonra dediğin başka bir konuda da haklısın. ben hiçbir yere başvurmuyorum mesela çünkü biliyorum muhalifim almazlar :D mümkün değil. bu CV meselesi değil çünkü ülke oraları geçeli çok oldu... kendimi niye o çileye sokayım. ben de kendi işimi kurdum başka ülkelere çalışıyorum. tatlı tatlı takılıyorum. ha başka şeyler yapma hedeflerim de yok mu. var ama olmazsa kendimi parçalamam. zaten sağlığım çok da müsaade etmiyor.

e sen avukatsın cicim zaten ufak ufak serbest çalışabilirsin. 2.si avrupada tekrar akademi düşünebilirsin. ben düşünüyorum mesela. ara ara gidiyorum. proje filan yazıyorum, kendimi zorla aldırıyorum :D gidip bakıyorum. bir yere gittim beğenmedim. şimdi başka bir yeri deniyorum cvp gelir bugün yarın. deneye deneye beğendiğim bir yer olursa gider çalışırım. neden olmasın? ben senden de büyüğüm. ya da gider 3 sene doktora yaparsın burada çalıştığın kadar çalıştıktan sonra yapılır gider. (evlenip eşini götüremeyeceksen o dertler varsa bilmiyorum yoksa yapılabilir) benim alanım tamamen farklı olduğu için sizde nasıl olur bilmiyorum ama illa böyle kısa süreli denenebilecek birşeyler de vardır diye düşünüyorum.

heh
gel gelelim ben evi 32 yaşındayken almıştım.

çünkü benim anam babam doktor değil :D

bu noktada burada yengenç'in de Mirta'nın da belirttiği şeylere geliyorum -zaten onları yazmak için girmiştim aslında--onlara katılıyorum bu açıdan. daha düşük sosyoekonomik sınıftan arkadaşlarım hep ev aldı benim de daha yüksek olanlar kendi almadı ama ailesi verdiyse başka. sülalem zaten fakir olduğu için herkes aldı bir şekilde o evi, çünkü almak zorundaydı...

hep dediğim gibi ben toprak damlı, suyu kanalizasyonu vs. olmayan, kerpiç, kümesten hallice bir evde doğdum. kalabalık ailede ilk çocuğum okumasam kaderim bambaşka olurdu.

bizim motivasyonlarımız başka oluyor. ki ben o "geleneksel" denilen hayatla alakası olmayan binlerce tercihi de çatır çatır yapmış bir kişiyim. yaparım. bedelini de öderim. memnunum da tercihlerimden.

fakat nasıl "soğuğa yiğitlik olmaz" derler ya. hava -20 ise donarsın cicim. istediğin kadar kahraman ol.
o hesap, aileden yok, düzenli geliri olacak iş dünyası insanı değilsin, evlenmemişsin, vs...eeee? ne yapacaksın migrencim üstelik hastasın belki 40 yaş ya da 50 yaştan sonra çalışamayacaksın? dedim. yiğitlikse o evi almak ödemek de bir tür yiğitlik. bence öyle. her ne kadar anti kapitalist bazı fikirlerim olsa da sonuna kadar gerçekçi de bir insanım. sokakta Das Kapital okuyamam ya.

şimdi ben evi kendim aldım ödedim, arabayı kendim aldım ödedim, belli fikirleri idealleri görüşleri olan bir insanım zaten
her iş her ortam bana göre değil ve ülkeden çok bunalıp sıkılırsam da gidip avrupada çalışıyorum ediyorum birkaç ay kafam dağılıyor filan da

e ben de kafama göre manita yapamıyorum mesela bu da varan 2. şanslısın ki bu ilişkin için çok mutlu olduğunu söylemiştin, hatırlıyorum başka bir konuda. daha önemlisi hala çocuk için vaktin var, düşünüp taşınıp yapabilirsin istiyorsan. bu da varan 3. mesela benim yok gibi birşey. daha gençsin, iyi bir ilişkin var, işin de var, bir şeylere motive olmak için daha ne ister insan?

demem o ki biri olsa birinde doğru tercihlerin olsa diğerinde olmayabiliyor, tercihin olsa şansın olmayabiliyor. ne yapalım? (10 sene önceki kredi oranlarının olmaması da şu anda 25 yaşında olanların kötü şansı mesela) ha benim istediğim kıstaslarda manita yapamamamla ülke koşullarının ne alakası var diyeceksiniz de e ülkede kalmış arkadaşım yok anacım. ilaç için 1 kişi kalmadı herkes gitti (şaka yok abartmıyorum), benim de öyle bir derdim var mesela :D yeni kişi tanımak çok zor bulunduğum çevre için maalesef.

en çok da şey dediğini anlıyorum. bize çalış, oku, başarılı ol mutlu olacaksın dediler. en iyi yerleri okuduk. geldiğimiz yer bu mu olacaktı, böyle mi olmalıydı hissiyatını...
4 4lük olduramasam da elimden gelenle bu kadar oluyor diyip oyna devam migren diyorum ben artık...inan o kadar çok "ama hayır böyle olmayacaktı bu hikaye böyle değildi bana böyle dememişlerdi" dedim, o kadar kendimi yedim, hırpaladım ki. artık ikrah geldi. "tamam anladık, önümüze bakalım mı artık migren" dedim, der oldum çok şükür... biraz rahatladım o merhaleye gelince...
ben muğlada yaşıyorum, burada küçük güzel bir çevrem var, kafama göre denize giriyorum yazın. atıyorum amerikaya avrupaya gitsem (ki uğraşmam gerekir çünkü temelli gitmek apayrı bir olay ve benim CVm kurumsal değil) kaç şehirde buradaki hayatımı yaşarım emin değilim. kendi işim, kafama göre takılıyorum büyük oranda, saat maat derdim çok çok az zaman oluyor (kronik hastalıkta böyle şeyler önemli ve ben kurumsal hayat insanı değilim, o kesin). böyle tartıyorum yani. ölçüyorum biçiyorum seviyorum hayatımı diyorum nihayetinde.
bilmiyorum sana ilham olur mu?

neyse sadede geliyorum
belli ki "diğergam" bir insansın
eskiler öyle derdi. o nedenle şurada sen dilinde yazmaya cüret edebildiğim nadir kişilerden birisin pek bir hukukumuz da olmamasına rağmen, mazur görmeni dilerim. ben de eski toprak olmaya yakın bir bünye olarak yaşadığın kandırılmışlık hissini gerçekten anlarım ama buna rağmen iç huzuru bulabilmek de mümkün, ölç tart biç derim ben.

Çok güzel bir yorum. 💞💞💞 çok geçmiş olsun ve çok haklısınız.

Şeye katılıyorum gerçekten benim ev almak gibi bir düşüncem yakın zamana kadar olmamıştı çünkü Türkiyeye döneceğimi düşünmüyordum aileden gelen bir rahatlık da var evet gelecek icin mal mulk edinme derdim yoktu konumu biraz yanlış anlatmisim ben neden ev alamadim diye uzulmuyorum. Sadece ben 10 sene once ise basladigimda cok daha fazla hayati yasayip cok yuksek olmayan maaslarla kira oduyor disari gezmeye çıkıyor seyahat edebiliyor sinemaya filan gidebiliyordum. Yani zaten öyle pahalı zevkleri harcamaları olan tipler degiliz ki istedigimiz seyler belli. Onu bırak öğrenciyken kazandığım parayla bile guzel bir hayat yasayabiliyordum. Su an bir anda kiraların mobilya fiyatlarinin bu kadar uçup evlenmenin bu kadar masraflı olması evlilik arefesinde sinirimi bozdu çok. Zaten tutup bilmem kaç liralık eşyalar almayacağız yavaş yavaş yaparız ama hani bir anda nereden nereye neydik ne olduk hissi geldi. Şımarıkca gelebilir şimdiden kusura bakmayın.

Yani aslinda moralimi bozan şey de ben öğrenciyken ve avukat olmamayı seçerken para kazanamayacagimi biliyordum ve bunu dert etmemiştim çünkü benim para kazanamamaktan anladığım şey ne bileyim çanta almamak her ay kuaföre gitmemek toplu taşıma kullanmak ama yine de stressiz azıcık aşım kaygısız başım bir yaşam yani ben bunu hedeflemiştim ama şunları bilmiyordum:

1. Bir anda is bulman aşırı zor olacak ve olan işini de sürekli kaybetme korkusuyla yaşayacaksın:

Bir kere bir devlet kurumunun bir etkinligine gitmistim. Kurumun başındaki adam bir konuşma yaptı ve diyor ki ben bilmem nerde avukatım bir anda telefonum çaldı şu kurumun başına seni getirelim mi? Ben de dedim ki o kurum ne iş yapar? Adam daha önce sozkonusu kurumu duymamış ve bir anda adama telefon geliyor ve şuraya gel başkan ol diyorlar adam da bunu çok normal bir şeymiş gibi anlatıyor. Önemli konumlardaki memurları gözlemleme fırsatım çok oldu. Bircogu o kadar sacma sapan konusuyor ki karikatur gibi onlar konusurken yabancilasiyorum yasadigim yere. Ve inanilmaz kibirlililer ve inanilmaz kaba ve terbiyesizler. Gerçekten liyakatli çalışkan özverili memur da çok fazla biliyorum ama mobbing yasiyorlar bence onların çoğu da. Memur maaşı da zaten düşük derdim maddi değil ama ülkenin en beyin gereken kurumlarında en önemli pozisyonlarında bu kadar aptal insan varken ben neden sürekli işimi kaybetme sıkıntısındayim abi? Kibirse kibir adam hukukun temel ilkelerinden habersiz benim tüm arkadaslarim avrupaya kaçtı burada kimse kalmadı. İnsanlar neden gurbette yaşamak zorunda kalsın is bulmak için? Ben neden sadece Trumpin fonunu kestigi amerikan ab kuruluşlarında is bulabileyim? Ülkede is neden yok?

Ki zaten Avrupada is bulmak vize almak kalmak vs de gittikçe zorlaşıyor.

2. Zaman ve değersiz hissettirilme

İkinci önemli sorunum da is bulmak zorlaştıkca işverenler her sektörde biz beyaz yakaya ya da sahada da olsak beyin işçilerine git gide daha fazla eşek muamelesi yapmaya başladı. Avukat olsan para kazanırsın demiş herkes haklılar ama avukatlık bürolarının çoğunu az çok duydum kendim de 1 sene staj yaptım zaten karar aldıran da o oldu. Patron gece arıyordu kk ne yapıyorsun şu konuyu araştır yarın sabah 9a kadar göndermiş ol mailimi görmedin mi diye azarlıyordu. Bunu yaptığında ben stajyerdim. Şu an bir sürü işçi avukat arkadaşım küçülme sebebiyle işten çıkarıldı. Yani ben zannediyordum ki 5 sene eşek gibi calisicaz sonra rahat edicez. Daha da kötülesti şaka gibi. Ben ilk girdiğimde bizim sektör iyiydi. Maaşını hak etmen lazımdı ama hani en azından kimse kimseye hakaret mobbing yapmazdı. Şu an o da var rekabet artıyor sanki özel sektör gibi herkes birbirinin ayağını kaydırma peşinde. Oyle cvler geliyor ki adam kitap yazmis bu konuda ama basvurdugu pozisyon asistan maasi. Cunku ise ihtiyacı var umutsuz bir sekilde. Yani bunlari görünce diyorum ki cok sansliyim aileden bir malvarligi var isim var saglikliyim sevgilim var (onun sektoru cok cok daha acimasiz set iscisi cunku) yine de bunlardan benim midem bulanmaya başladı. Yani bence böyle olmamalı abi. İse giderken bile otobüse binmek bir işkence. Akşam eve gelmek bir işkence. Eskiden film festivallerine söyleşilere bilmem nelere giderdik o da kalmadı neden bilmiyorum çabam yok enerjim yok. Yani şükrediyorum evet hayat hala çok güzel hala çok şanslı ve ayricalikliyim ama yine de kızıyorum neden tanıdığımız bildiğimiz eski hayatımız artık yok? Neden hayat zevk merak keşiften mücadeleye döndü? Maslov piramininde neden aşağılara düştük? Lütfen öteden beri hayatla mücadele eden arkadaşlarım alınmasın ve dert ettiğin şeylere bak şımarık demesin yani derlerse de haklılar tabi ama ben topluca bu sınıfsal düşüşten şikayetçiyim. Kendi adıma güzel ve kaygısız bir hayat yaşama ayricaligimi kaybetmekten de şikayetçiyim çünkü hani ben de armut piş ağzıma düş diye oturmadım tamam ev almamış olabilirim ama işsiz kalacak kiraya cikarken evlenirken zorlanacak ucuz hostelli filan bir seyahate gitmeden once cok pahali ya bosver diyecek bir hayat da planlamamistim.
 
hayir tabii ki herkese genellemedim. sadece cevresindeki herkesin kariyeri on numarayken kimsenin evi yoksa demek ki odak noktalari ev degildir, demek istedim.
belki de krize hazirliksiz yakalandilar. bir söz vardi eskiden "param olduktan sonra her ev benim" derlerdi kiracilar, ev almak yerine.
iste simdi o duzen değişti paran oldugu halde kiraci olmak bile zorlasti.
ama zaten durumu alt orta olan insan hep krizdedir, haliyle daha hazirdir :)
maslow'un ihtiyaclar hiyerarşisi gibi, en önce barinma ihtiyacini karsilar.

Evet aşkım bu da çok doğru. Evet benim aile evet bana hiçbir zaman ev alma hissi yaşatmamış birkaç ev almış bir aile. Annem babam da aileden çok fakir aynı senin dediğin gibi onların önceliği kendilerini garantiye almak birikim yapıp ev almak olmuş. Biz yine kebapçıya giderdik ayda bir her yaz 2 3 pansiyon deniz tatili yapardık yurtdisi turlarına katılırdık. 2 çocuklu bir aile bir doktor bir muhasebeci maaşı ile dededen hiç zenginlik olmadan hem ev alıp hem rahat yaşandığını göre göre ben de kendime hep salak gibi şunu demişim işte beyinsizlik surda basliyor: "ben de okudum deneyim kazanayım ben de benzer bir hayat yaşarım aile desteği olmadan" ve babayı aldım gerçekten. Ailem iyi ki var çünkü işsiz kalsam bakarlar ama 37 yaşında bir kadın olarak bu da gururuma dokunuyor sanki bir şey becerememiş gibi. Yanlış seçimler ongorusuzluk ne dersen de ama eskiden orta üst sinifken şimdi ev bakarken yeni binaları elemek, deprem olursa ne olacak diye düşünmek, çamaşır makinesi fiyatına bakıp ooooo demek filan biraz ağırıma gitti.
 
valla benim cevremde evli herkes öyle ya da böyle ev aldi. hiçbirinin de yuksek maaslari - harika bir kariyeri yoktu. cok ilginç ama biraz da düşük sosyoekonomik gruptan olmakla alakasi var. annem memur demissin ama annen iyi bir doktor:) baban da annene denk. yani egitimli ve varlikli bir ailede doğmuşsun. gayet güzel okullarda okumussun, yurtdışında yuksek lisans yapmışsın... hayata baktigin pencere "kendimi nasil gelistirebilirim / yuksek lisans nerede yapsam" penceresi. Daha düşük sosyoekonomik gruba mensup olanlar gibi "ulan bir ev alayim yarin kapiya konarim - acikta kalirim" penceresi degil. çünkü bu senin, ailenin ya da sosyal cevrenin gündemi degil çünkü zaten iyi egitimli - iyi kazanacak gruptasiniz.
Ama daha düşük sosyoekonomik gruplarda insanlar ortada kalmak nedir, yokluk nedir bildikleri için varını yoğunu mal mulk edinmeye harcar. evlenir mesela tum altinlarini bozdurup pesinat yapip araba alir. sonra birikim yapar arabasini da satar pesinatiyla kucuk ev alir, sonra borcu biter onu pesinat yapar, esten dosttan dolarla borc alir daha guzel ev alir... Bu arada da içlerinden cogu da rahatca yasamazlar. tatil yüzü görmeden, avm disinda guzel bir restorana gitmeden, kit kanaat yasarlar. Ama o malı da alirlar :)
benim yasitim arkadasimin 2 evi var mesela ikisi de istanbulda. ama sor yasadigi hayat nasil diye, maasin kadar kredi odemekten stres icinde gecen bir hayat.
cevremdeki genclerin evine giren para senin cevrendeki genclerin evine giren paranin yarisi kadarken benim cevremdeki cogu gencin evinin olup senin cevrendeki cogu gencin olmamasinin asil sebebi bu bence :))
isyan konusuna gelince tabii ki. hangimiz isyan etmiyoruz ki su ulkede bize reva gorulenlere?
ev konusunda da önümüz düğun zaten:) tüm eşi dostu sen davet et, annenler akrabalarina elden davetiye versinler :))
düğün takilariniza birikmisinizi ekleyip oturmayacaginiz bir ev alabilirsiniz. istanbuldan olmaz baska yerden olur. Tekirdag toki evleri ucuzdu mesela. icine de kiraci girer taksitlerin birazini o öder, birazini esin ve sen odersin. zaten zamanla enflasyona yenilir aylik ücretler seni yormamaya baslar. daha ileri tarihlerde de o evi satar pesinat yapar daha cici bir ev alirsiniz:)
falan filan. ev alamayacak bir geliriniz yok. ha tabii ki "neden bu kadar ugrasiyoruz en basit seyler icin bile" diyorsun
o konuda hepimiz katılıyoruz zaten

alt gelir grubundakiler avucundaki üç kuruşa eşten dosttan borç alıp, kredi çekip ekleyerek mal mülk sahibi olurken beyaz yaka hala emlak balonunun patlamasını bekliyor.
 
Ayni yaslardayiz, cok kotumser olmak istemiyorum ama ben emekli olabilecegimizi dusunmuyorum, o zamana kadar emekliligi kaldirirlar gibime geliyor. Acayip yasli nufus artiyor, genc nufus gelmiyor.

Almanyadayim. Burda bile emeklilige güvenmeyin. Kendiniz önlem alin diyorlar 🫠 sahsen bende simdi emeklilik sisteminden birsey görecegime inanmiyorum.
 
Büyük şehirde yaşasak alamazdık. Ama bazısına bakıyorum son model arabaya binip villada oturuyorlar nasıl oluyor bilemedim. Karı koca düz memurlar . Yine de Şükür ev arabamız var…

Oğlumun zamanı için endişeliyim, herkes üniversite mezunu, iş yok, evler aldı başını gitti… baktım üniversite okuyacak gibi değil direkt mesleği olsun istiyorum artık. Basit bölümlerden bişi olunmuyor.
 
Back