Tabiki de durulacak.
Bana herkes derdi, kucukken burundan getiren erkek cocugu buyuyunce duruluyor diye, gercekten inanmazdim.
Benim oglum durulduysa herkes durulur.
Annem ve babam bigun bnm sipayi parka goturduler, cok kucuk degil nerdeyse 3 yasina girecekti.
Oyle bagirmis, oyle tovbe Yarabbim anirmis ki, parkin karsisinda oturan apartman sakinleri balkona dokulmus, bi adam tehdit savurmus hatta sizi polise veririm alin su cocugu surdan diye.
Eve geldiler bizimkiler kipkirmizi, annem agladi aglayacak.
aksam bagir bagir bi hal olurdu, sebep yok.
Ac degil susuz degil oyun oynaniyor vs.
Bigun esimin agzini aramislar, cocuk hasta mi niye bagiriyo diye.. sanirsiniz iskence goruyo essek sipasi.
Bunlari yaziyorum inanin iyi hissedin diye.
Cok sukur karakolluk olmadan buyuttuk
2 -2,5 sene sabir.
Yeterki saglikli olsun.
Konusmaya baslayinca o halleri kalmiyor hatta tadindan yenmiyor.
Evden, eşimin iş yerine yürüyüş yapalım dedim geçen gün; oğlanın da eline havuç vb. tutuşturdum; arabasında tıngır mıngır yiyerek, insanları izleyerek gezelim diye... Önce ayakkabı giymemek için bi apartmanı yıktık yeniden ve yine. Sonra pes ettim, "Giyme çocum, giyme tamam; aklın biraz daha erdiğinde giyersin kuzum. O zaman bi çorap daha giyelim de ayakların üşümesin" dedim, ikinci çorabı da nazlana nazlana giydik.
Biraz ilerledik, bebek arabasında kıpır kıpır, sürekli bir inme isteği. Derdi inip, kendi sürmek arabasını. Neyse az gönlünü yaptım, bir de ayağına bir şey batmasın diye dikkat içindeyim. Sonra kucak istedi, araba bir elimde, kolumun birinde oğlan, bir parka oturduk. Orada çiçeklere baktık vs. o arada arabaya bindirdim yeniden. Sonra yolda gördüğü her beyaz saçlı adama dedeee diye bağırmalar... Gülmeyeyim diye tutuyorum kendimi. Sinirimi aldı zaten o hali.
Havuçları kah yedi, kah yerlere attı.
İş yerine yakın bir kafede soluklanıp bir bardak kahve içeyim dedim, mümkün mü?
Ağlıyor "Arabadan çıkar" diye... Başka kadınlar var bebesiyle gelmiş, çocuklar arabalarında oturur, elinde oyuncağı oynar öyle, kraker kemirir filan uslu uslu. Benimki elindeki oyuncağı fırlatır, kemerini çeker, ulur ağlar...
Millet rahatsız olmasın, sussun da diye yine kucak... Kahvemi içtim mi içemedim mi, hesabı hangi ara ödedim de çıktım bilmiyorum, hepsi ışık hızında gerçekleşti.
Oradan babasının yanına.
Güvenlikteki ablaları ile oynadı (İlginçtir ki o kadar yabaniliğine karşın sosyal bir çocuk), onlara bulutları göstermeye çalışıyor filan. Sonra yeniden "Al kucağa" diye gerisin geri bana... Gittik kedi sevdik vs derken artık oyaladım durdum.
Eve döndük ama, kollarım sızım sızım, belim tutmaz neredeyse, bir de herkesin içinde ağlama krizine girip kusmasın stresi derken gün bitti.
İnşallah derdini anlatmaya başlayınca dediğiniz gibi, durulur biraz.
İnanın ne ayakkabılar aldım hevesle, birini bile giydiremedim, ne şapkalar, bereler... Hepsini çeker atar.
Dışarıdan kah bakarlar "Ay bu çocuğun ne derdi var" bakışı atarak, kimi gelir o hengamede "Kucağa alıştırmışsınız durmaz tabi arabada" der ki o an ağzına çakasım gelir...
Öyle işte.