- 2 Mart 2015
- 10.362
- 24.789
-
- Konu Sahibi angelangle
- #61
Hiç de pişman olma. Ama abartı da tepkiler verme. Şuan için hala takıntılı olduğunu düşünüyorum. Ha madem çok hoşlandın o zaman kasaba dışına çıkma teklifini reddetmeseydin,hadi reddettin ve sonradan pişman oldun sen benzeri bir adım atsaydin. Atmadın çünkü hem emin değilsin hem de o fikir seni korkuttu. Ee Fransız bebesiyle de ömrünün sonuna kadar park turu atacak değildin ya,biliyorsun onlarda işler bizim gibi yürümüyor. Belki sen kendini geri çekince o peşinden koşacak zannettin bu da olabilir. Ha onun ayarında takılmaya hazır hissediyorsan o zaman başka tabi, ama klasik türk erkeği muamelesi çekmek bunlarda ise yaramazEvet kesinlikle çakal. Yemeğe gittiğime pişman oldum Paul'ün orda olma ihtimali aklımda ilk belirdiğinde vazgeçmeliydim. Geçen Ekim ayında buluşma teklifimi reddetmesi beni kırmıştı çünkü duygusal biriyim, o zamandan beri işime gücüme baktım onu tamamen unuttum. İşin kötüsü ona karşı olan tüm hoşlanma duygularım tekrar belirdi salaklığım hala geçmemiş bunu anlıyorum of.
Güzelliğiniz denk mi?Paul özelinde söylemiyorum ama Avrupalı erkekler de aşık olamaz mı? Bir sürü evli barklı çocuklu Avrupalı erkek görüyorum etrafta demek ki onlar da duygusal bağa ve yuva kurmaya ihtiyaç duyuyorlar.
Bir dizi oyuncusu kız var, adını hatırlayamadım şimdi. Röportajını okumuştum hatırladığım kadarıyla, kız bir haftalığına falan İspanya'ya tatile gidiyor ve o tatilde bir Fransız erkekle tanışıyor, bu erkek kıza aşık olup peşinden Türkiye'ye geliyor, "sana aşık oldum ömür boyu acabayla yaşamak istemiyorum evlenelim" diyor. Kız aşırı güzel değil, güzelliğimiz denk diyebilirim hatta. Eee demek ki böyle şeyler oluyor yabancı erkeklerin hepsinin de tek derdi takılmak değil. Angelina Jolie düzeyinde güzel olmak da şart değil.
İşin kötüsü ben Türk erkeğine çekilen muamele ne bilmiyorum ki. Türk erkeği tecrübem yok denecek kadar az. Benim sevgilim en son ben 21 yaşında üniversite öğrencisiyken oldu, ondan sonraki on dört yıl boyunca sevgilim olmadı. O ilişkim bana kazık attığı için bitmişti, yani benim acı çektirdiğim süründürdüğüm bir ilişki değildi ki.Hiç de pişman olma. Ama abartı da tepkiler verme. Şuan için hala takıntılı olduğunu düşünüyorum. Ha madem çok hoşlandın o zaman kasaba dışına çıkma teklifini reddetmeseydin,hadi reddettin ve sonradan pişman oldun sen benzeri bir adım atsaydin. Atmadın çünkü hem emin değilsin hem de o fikir seni korkuttu. Ee Fransız bebesiyle de ömrünün sonuna kadar park turu atacak değildin ya,biliyorsun onlarda işler bizim gibi yürümüyor. Belki sen kendini geri çekince o peşinden koşacak zannettin bu da olabilir. Ha onun ayarında takılmaya hazır hissediyorsan o zaman başka tabi, ama klasik türk erkeği muamelesi çekmek bunlarda ise yaramaz
Ya birkaç arkadaş fake demiş, ben fake olmadığınızı biliyorum. Ama tavrınız en son bu dediğiniz insanlara fake konu gibi geliyor, yani 15 yaşında olsaydı bu aşk hikayeleri gerçekçi gelirdi. Ama o bir haftalık tatilde Türk kızımız nasıl büyüledi acaba Fransız erkeğini, sizin sandığınız kadar masum bir aşk değildir, ateşli bir yaz aşkı gibi bir durum olmuştur. Size anlatmaya çalıştığım şey de bu zaten, belli bir yaştan sonra özellikle yabancılardan Türk erkeğine yapılan muamele sökmez. Daha rahat içten, tabulardan arınmış olmak gerek.Paul özelinde söylemiyorum ama Avrupalı erkekler de aşık olamaz mı? Bir sürü evli barklı çocuklu Avrupalı erkek görüyorum etrafta demek ki onlar da duygusal bağa ve yuva kurmaya ihtiyaç duyuyorlar.
Bir dizi oyuncusu kız var, adını hatırlayamadım şimdi. Röportajını okumuştum hatırladığım kadarıyla, kız bir haftalığına falan İspanya'ya tatile gidiyor ve o tatilde bir Fransız erkekle tanışıyor, bu erkek kıza aşık olup peşinden Türkiye'ye geliyor, "sana aşık oldum ömür boyu acabayla yaşamak istemiyorum evlenelim" diyor. Kız aşırı güzel değil, güzelliğimiz denk diyebilirim hatta. Eee demek ki böyle şeyler oluyor yabancı erkeklerin hepsinin de tek derdi takılmak değil. Angelina Jolie düzeyinde güzel olmak da şart değil.
Hayal dünyanız çok güzel. Kitap çıkartsanıza.Merhaba hanımlar. Belki hatırlayan olur, ben birkaç ay önce bir konu açmıştım. Kadın-erkek ilişkileri konusunda deneyimli hanımların tavsiyelerni bekliyorum çünkü habire madara olmaktan bıktım elin adamı karşısında. Kısaca hatırlatayım: ben bir proje için geçici olarak başka bir ülkedeyim. Geçen senenin sonunda bu ülkede benim gibi yabancı olan bir Fransız erkekle tanışmış ve ondan hoşlanmıştım, ismi Paul'dü. Paul de benden hoşlandığı izlenimini vermişti ve ilgiliydi bana, ama ben ondan çok hoşlandığım için kasılmıştım ve şehir dışında minik kasabaya gitme davetine sıcak bakmamıştım, sonra Paul'ün ilgisi azalmıştı ve ara ara mesajla yoklasa da girişimde bulunmamıştı. Son olarak ben bu Ekim ayı başında tüm cesaretimi tolayıp kahve içmeye gidelim teklifi yapmıştım ama Paul kibar bir şekilde "ay yoğunum bu aralar, yakında görüşürüz inşallah" tarzı bir cevap vermişti ve ben çok üzülmüştüm hatırlarsanız. O üzüntüyle buraya konu açmıştım siz de Paul'ü boşver önüne bak demiştiniz.O günden sonra öyle yaptım ben işime gücüme baktım ve Paul kafamdan tamamen çıktı. İlk anda onu sosyal medyamdan silmeyi düşünmüştüm o öfkeyle onu bile yapmadım yani o derece unuttum onu.
Yaşadığım bu şehirde orta yaşlı Fransız bir hanım var, bazı konularda bana yardımcı olmuştu. Bir gün beni arayıp şirketinin yemek organizasyonuna davet etti, gelirim dedim. Çünkü çok bunalmıştım ve sosyalliğe ihtiyacım vardı. Yemek günü ben saç makyaj vs. yaptırdım şık giyindim. Akşama hazırlanırken aklıma Paul geldi, o da Fransız ya, "ya Paul de ordaysa" diye aklımdan geçti. Bir de çok önceden bu hanımla Paul'ün fotosunu görmüştüm sosyal medyada birbirlerini tanıyorlar. Sonra kendi kendime "yok ya ne işi var, o gecelere akar partiler, şirket yemeğine gelmez, hem belki memleketine gitmiştir zaten noel için" diye düşünüp bu düşünceyi sildim aklımdan.
Ama hanımlar aklıma gelen başıma geldi! Yemeğin olduğu salona gittim, yemek öncesi kokteyl vardı ve birileri konuşma yapıyordu ve yan tarafta Paul'ün olduğunu farkettim! Eyvah eyvah dedim, sakin olmaya çalıştım kokteylin olduğu salonun en ucuna geçip dikkatimi konuşmalara verdim. Beni davet eden Fransız hanım dışında kimseyi tanımıyordum o ortamda, o hanım da meşguldü konuklarla ilgileniyordu. Neyse kokteyl faslını atlattık bir şekilde. Ama esas rezillik silsilesi yeni başlıyordu neden mi? Yemeğin olacağı salona ilerledim bir panoda hangi masada kimin oturduğu yazıyordu. Yaklaşık 15 masa vardı ve bilin bakalım ne gördüm, benim masamda Paul'ün de ismi vardı!! O an başımdan aşağı kaynar sular döküldü ve topuklamaya karar verdim arkama bir döndüm, baktım beni davet eden Fransız hanım "angleangle, hoşgeldin seni gördüğüme çok sevindim" diye bana doğru geliyor! Topuklayamadım, "ben gidiyorum" diyemedim ve çaresizce yemek salonuna doğru ilerledim ama inanılmaz panik haldeydim ve gerilmiştim. Masada onunla yanyana gelmekten korkuyordum ve neyse ki onunla yanyana oturmamayı başardım ama öyle bir şekilde oturduk ki o benim karşımdaydı, masa yuvarlaktı ve yanlamasına doğru karşımdaydı yani (garip bir tarif oldu idare edin). Hatta telefonumu masanın o tarafına koymuşum unutmuşum, bir baktım Paul elinde benim telefonum "b u kimin?" diye soruyor rezalet kere rezalet! "Aaa benim o" deyip aldım telefonu. Ben berbat bir haldeydim vücudumdam ter boşalıyor kalbim çarpıyordu ve Paul'le göz göze gelmemek için azami gayret sarfettim. Neyse ki yanımda İsveçli bir hanım oturuyordu o hanıma minnettarım kendisi farkında değildir tabi:) Çünkü yemek boyunca ona dönüp onunla sohbet ettim. Ben normalde konuşkan sosyal kelebek tarzı biri değilim ama öyle gergindim ki dilime vurdu, beynimdeki "kahve içme teklifini redddeden adam karşında rezil oldun" diyen sesi duymamak için kendimi sohbete vurdum. Sağ tarafımda da Hollandalı fırlama bir abi vardı, ilerleyen dakikalarda o da sohbete katıldı. Ben gerildikçe kendimi sohbete vurdum şarapları içtim ve içimden adeta dişi Cem Yılmaz çıktı şakalar komiklikler espriler kahkahalar o biçim bende. Bu arada Paul'ün bana şaşkınlık ve hayranlık karışımı şekilde baktığını farkettim (hayranlık kısmı benim yorumum oalbilir tabi) ama ben ona bakmamak için çok kastım eminim farketti. Bir ara lavaboya gittim elimi yıkarken başka biri grip kapıyı aralık bıraktı, bir baktım aralık kapıdan ve koridordaki Paul ile gözgöze geldik ve kalp krizi geçireceğim sandım lavabodan çıkışta o Ekim ayındaki rezillikten bahsedecek sandım neyse ki benle konuşmaya kalkmadı. Yemeğin olduğu kapalı alanın yan tarafında bir bahçe var, bir süre sonra insanların çoğu o bahçeye hava almaya sigara içmeye vs. çıkmıştı Paul de o taraftaydı. Ben "bana ayrılan sürenin sonuna geldik" diye düşündüm, zaten konuştuğum İsveçli hanım çoktan gitmişti ve Hollandalı fırlama abi de içkiyi fazla kaçırmıştı ve bana yürüme girişimlerinde bulunmaya başlamıştı. Taksi çağırdım ve taksiye gitmem için o küçük bahçeden geçmem gerekiyordu, Paul bahçede biriyle konuşuyordu camdan görüyordum. Çaresiz geçmek zorundaydım ve ben naptım dersiniz hanımlar? Filmlerde Şener Şen'in topuklarını vura vura koştuğu gibi koştum bahçeden doğru, sanki çok acelem varmış imajı vermeye çalıştım ama Paul farketti eminim ve napıyo bu salak demiştir. Gerizekalılık bende ahh keşke telefonla konuşuyor gibi yaparak koşsaydım daha iyi olacaktı aklıma gelmedi o an. Kısaca hanımlar, benim açımdan rezil bir geceydi ama "tamam rezillik oldu ama en azından şıktım güzeldim Paul beni bu şekilde gördü ve neşeliyken, sohbet ederken gördü. komedi eşittir trajedi artı zaman, şimdi utanıyorum ama ilerde güleceğim" diye düşünüp kendimi teselli etmeye çalıştım.
Ama hanımlar rezillik silsilesi burda bitmemişti bitmiyordu. Paul bana sosyal medyadan mesaj attı şu şekilde "angleangle selam nasılsın? geçen gece birlikte konuşmadık yazık oldu." aynen böyle yazdı ben şok oldum çünkü beklemiyordum böyle bir mesaj. ne yazacağımı bilemedim görmezden gelsen bir dert cevap yazsan bir dert. Görmezden gelsen cevap vermesen "bu kız bana nasıl kapılmış" diye düşünecek, ki yemekte ona bakmamaya çalıştığımı söylemiştim ve bir söz vardır bilirsiniz: "bir yere bakıyorsan orda ilgilendiğin birşey vardır. biryere hiç bakmıyorsan orda kesinlikle ilgilendiğin birşey vardır." :) anladınız sanırım beni. zaten o gece yeterince rezil oldum cool olmak cool görünmek istiyorum artık ama ne yazsam bilemedim.
"aaa lenslerimi takmamıştım o sen miydin tanımayadım?" (yer mi bilemedim)
"ya ben aslında sana merhaba dedim sen duymadın" (36 yaşında uyanık biri bunu da yemez ve gülünç duruma düşmek istemiyorum)
"Üzgünüm erken ayrılmak zorundaydım" (bu bir nebze daha cool göründü bana)
Hiç cevap vermemek ya da
Gülümsene emojisi koymak
Tavsiyelerinizi bekliyorum hanımlar artık daha fazla rezil olmak gülünç duruma düşmek istemiyorum
Sevgili angelangle,bence bu ruh halinden vazgeçip yeni dünyalar keşfetmeye bak. O dallama Paul sana uygun biri değil. Türk olur Yunan olur Alman olur farketmez ırkı. Taa geçen ekimden beridir düşünecek,kafa patlatacak görünce de elinin ayağının birbirine dolaşacak kadar bir durum yok ortada bu muhteremle.İşin kötüsü ben Türk erkeğine çekilen muamele ne bilmiyorum ki. Türk erkeği tecrübem yok denecek kadar az. Benim sevgilim en son ben 21 yaşında üniversite öğrencisiyken oldu, ondan sonraki on dört yıl boyunca sevgilim olmadı. O ilişkim bana kazık attığı için bitmişti, yani benim acı çektirdiğim süründürdüğüm bir ilişki değildi ki.
35 yaşında ve 14 yıldır hiç flörtü olmamış. Bu durum çok tuhaf geldi banaSevgili angelangle,bence bu ruh halinden vazgeçip yeni dünyalar keşfetmeye bak. O dallama Paul sana uygun biri değil. Türk olur Yunan olur Alman olur farketmez ırkı. Taa geçen ekimden beridir düşünecek,kafa patlatacak görünce de elinin ayağının birbirine dolaşacak kadar bir durum yok ortada bu muhteremle.
Teşekkürler yapıcı mesajınız için. "Fake" diye suçlayanlar mesajlarımı doğru düzgün okusalar anlayacaklar ki benim ilişki tecrübem yok, yirmi bir yaşımdan otuz beşe kadar sevgilim olmadığımı ilişki deneyimim olmadığını dedim halbuki. Hatta bazıları hiç okumadığını söylüyor açık açık ve yargılıyor. Herşeyin bir nedeni var, benim ilişki tecrübem yok, kişilik yapım da hassas olduğu için bunlar oluyor işte. Tabulardan arınmayı inanın ben de istiyorum bilhassa bu yaşa gelmişken. Devir çok farklı ve ben geride kalmış gibi hissediyorum. Sadece yabancılar değil ki Türk erkekleri de böyle artık. Türkiye'deyken biriyle tanıştırmışlardı, taşralı bir aileden geliyordu ailesi köyde yaşıyordu, muhafazakar izlenimi veriyordu. Ama bu erkeğin sonradan, sevgilisiyle beş yıl boyunca beraber yaşamış bir kadınla evlendiğini ve bu durumu sorun etmediğini öğrendim. Bunun gibi birçok örnek var etrafımda yani Türkler de tabuya takılmıyor ki artık. Ben de kafamdaki hapishaneden çıkmak istiyorum giden yıllar geri gelmiyor ama kendi kendime başaramıyorum.Ya birkaç arkadaş fake demiş, ben fake olmadığınızı biliyorum. Ama tavrınız en son bu dediğiniz insanlara fake konu gibi geliyor, yani 15 yaşında olsaydı bu aşk hikayeleri gerçekçi gelirdi. Ama o bir haftalık tatilde Türk kızımız nasıl büyüledi acaba Fransız erkeğini, sizin sandığınız kadar masum bir aşk değildir, ateşli bir yaz aşkı gibi bir durum olmuştur. Size anlatmaya çalıştığım şey de bu zaten, belli bir yaştan sonra özellikle yabancılardan Türk erkeğine yapılan muamele sökmez. Daha rahat içten, tabulardan arınmış olmak gerek.
Evli barklılar da yine böyle güzel bir ilişki süreci geçirmiştir öncesinde.
Mevzunun güzellikle alakası yok da mesele karşınızdaki adamın size aşık olması ya da onu kendinize aşık edebilmeniz. Paul size aşık değil.Paul özelinde söylemiyorum ama Avrupalı erkekler de aşık olamaz mı? Bir sürü evli barklı çocuklu Avrupalı erkek görüyorum etrafta demek ki onlar da duygusal bağa ve yuva kurmaya ihtiyaç duyuyorlar.
Bir dizi oyuncusu kız var, adını hatırlayamadım şimdi. Röportajını okumuştum hatırladığım kadarıyla, kız bir haftalığına falan İspanya'ya tatile gidiyor ve o tatilde bir Fransız erkekle tanışıyor, bu erkek kıza aşık olup peşinden Türkiye'ye geliyor, "sana aşık oldum ömür boyu acabayla yaşamak istemiyorum evlenelim" diyor. Kız aşırı güzel değil, güzelliğimiz denk diyebilirim hatta. Eee demek ki böyle şeyler oluyor yabancı erkeklerin hepsinin de tek derdi takılmak değil. Angelina Jolie düzeyinde güzel olmak da şart değil.
Olmamasını normal karşılıyorum ben.35 yaşında ve 14 yıldır hiç flörtü olmamış. Bu durum çok tuhaf geldi bana