- 24 Haziran 2013
- 3.034
- 4.655
-Bakamıyorsun ki çocuğa!
-Sen bak o zaman
-Senin gibi vaktim olsa tabi bakarım
-Ben çalışayım sen evde otur bak o zaman
-Demesi kolay, daha el kadar çocuğa bakamıyorsun...
-Çocuk bakmak çok kolay çünkü
-Ya yemeğini yedir, oyun oyna başka ne?
-Hıı tabi o kadar canım
-Her gün hasta yahu çocuk!
-Ya ben ne yapayım, evde palto mu giydireyim?
-Gerekirse...gerekirse!!
-Süpersin ya, çok iyi biliyorsun bu işleri
-Senden iyi biliyor olabilirim
Çocuk hastalanınca böyle olmayarak başlayabilirsiniz misal.
1. Yemek yemiyor, oyuna dönüştürsek mi?
Bu yaşıma kadar çok büyük badireler atlattım, depresyonlara girip çıktım, dibe vurdum, yukarı çıktım, düştüm, kalktım ama bir kere olsun psikologa, psikiyatra gitmedim. Hep kendim mücadele ettim, belki bir ayda geçecek bir problem için yıllarca uğraştım. Ancak ne zaman çocuğumuz oldu resmen aile psikologu edindik. Çocuk s.çsa psikologa gittik, kuvvetli osursa, sesini yükseltse, yemek yemese, ağlasa, hüzünlense psikologa gittik. Bilinçli ebeveyn kavramının dibini gördük 5 yılda.
İşte bu psikolog turlarından aklımda kalan tek bir şey var, eğer çocukla ilgili bir sıkıntı varsa, bir şeyi yapmıyorsa, inat ediyorsa, sizin damarınıza basıyorsa çözümü basit; “oyuna dönüştürün”. Yemek mi yemiyor, yemek yemeyi bir oyuna dönüştürün; paylaşmayı mı bilmiyor, paylaşma oyunu oynayın; tuvaletini mi yapmıyor, s.çmayı bir oyuna dönüştürün; okula mı gitmek istemiyor, okula gitmeyi oyuna dönüştürün.
En son anaokulunda verilen boyama çalışmalarını yapmak istemediğinde, eşim yine zıpladı psikologa gidelim diye. tüm olgunluğumla ve bilinçli ebeveyn pozumla cevap verdim “başlarım psikologuna, fazla paran varsa bana ver. Yapacağımız şey basit oyuna dönüştüreceğiz” dedim. Bu olgun tavrım karşısında eşim geri adım atmak zorunda kaldı. Çocuğu karşıma aldım, "bak evladım bu bir ödev, bir iş değil ki bu bir oyun" dememle “beni kandırmayın, bildiğin ödev bu oyun falan değil” şokuyla sarsıldım. El kadar bebe oyuna dönüştürme işinin bir kolpa olduğunu algıladı da bizim psikolog hala “oyuna dönüştürün” deyip 200 liramızı emmekten bıkmadı arkadaş.
Demem o ki oyuna dönüştürme işi yemek yedirmede, kitap okumada, diş fırçalamada işe yarıyor da her şeyi oyuna dönüştürmeye kastın mı olmuyor işte. Tamam çocuk dediğin yarı gerizekalı ama o kadar da değil. Bu noktada bence artık çocuk psikologları kendini biraz geliştirmeli. Ota b.ka oyuna dönüştürün önerisini vermekten uzak durmalılar. Anaokulunun kapısına bir gidiyorum, ayakkabı çıkarmayı, montunu giymeyi, suluğunu alıp sınıfa gitmeyi oyuna dönüştürmüş ebeveyn görmekten içim kıyılıyor.
2. Lütfen bu gece bizim yanımıza gelmesin!
- Lütfen açın kapıyı! ne olur çıkarın beni, bir daha yapmayacağım, gelmeyeceğim yanınıza, ne olur alın beni!
En son bunu düşünürken yakaladım kendimi. Çocuğu odasına kilitlemişim, annesiyle kulaklarımıza tıkaç takmış uyuyoruz. Yahu bir çocuk her uyanmasında neden kalkıp anasının babasının yatağına girer? Ne zaman biter bu? Ne zaman uyanınca kendiliğinden tekrar uykuya dalmayı başarır bunlar?
Yemin ediyorum tilki gibi sevişiyorum. millet “canım, cicim, sevgilim, aşkım, bebeğim” diyerek sevişir ben “oğlan mı kalktı?”, “sesi mi geldi”, “dur biraz bir şey duydum sanki” diyerek sevişiyorum. Öyle ki artık üst tarafımızı çıkarmadan sevişiyoruz ki odaya gelirse en azından yorganın üstünde giyinik bir anne baba görsün de travma yaşamasın.
Her çocuk mu böyle yoksa bizimki mi kıl bilemiyorum. Ödip kompleks falan mı yapıyor, anasını benden mi kıskanıyor bilmiyorum. Ne zaman hanımla biraz yakınlaşsak, "anneee" diye bağırarak odaya damlıyor, sanırım annesini kötü kalpli babasının elinden kurtarıyor. 5 yaşında olmasa karşıma alıp konuşacağım ama bu yaşta ne diyeyim, akşama kadar dövüşçülük diye koşturan bir çocuğa “anneni benden kıskanman çok saçma” temelinde bir konuşma ne ifade eder bilmiyorum.
3. Uyuyamıyor bu ne yapsak ki?
- Eee peki sonra ne olmuş
- İşte onlar da şatoya gitmişler hep beraber
- Hangi şatoya
- Olm masalın başında dedim ya, büyük şato hani
- Kim gitmiş
- Hepsi
- Kim yani
- Yavrum gözünü kapat dinle sen böyle soru sorunca uyuyamazsın ki…
…
- Sonra kötü kraliçe çıkmış dışarı
- En kötü olan mı?
- Soru yok!!!
Yemek yemeyi bilmese, yedirirsin; okuyamasa, okursun; kalem tutamasa, öğretirsin; oyun oynayamazsa, oynarsın da uykuya dalmayı bilmeyen çocuğa ne yapılır bilmiyorum. Kaç masal okuduğumu kaç ninni söylediğimi unutuyorum bazen. Yeri geliyor çocuk gelişimi kitaplarının çalışma kampını andıran, odasına kilitleyin bırakın ağlasın nasıl olsa uykuya dalacaktır türünden insanlık dışı önerilerini uyguluyorum ama bana mısın demiyor çocuk. Uykuya dalmak nedir bilmiyor, öğretemiyorum.
Uykuya gidip de yarım saatte dışarı çıktım mı evde zafer turu atıyorum. Uykudan ölen çocuğun nasıl olup da 1 saat yatakta beni soru yağmuruna tuttuğunu anlayamıyorum. Gözünü kapatır uyursun, bunu çocuğa öğretemiyorum. Sanırsın yarın iki vizesi var, sanırsın senedinin günü geldi, sanırsın çeki karşılıksız çıktı da sıkıntıdan uyuyamıyor. Lan çocuksun, kafa pırıl pırıl devrilip uyusana?!
Bir saat sonra, 10 dakikalık sessizliğin ardından…
- Kraliçe hani o siyah giysili olan mıydı?
- ………
- ………
- O prenses değil miydi ki?
- La uyusan ya!!
-Sen bak o zaman
-Senin gibi vaktim olsa tabi bakarım
-Ben çalışayım sen evde otur bak o zaman
-Demesi kolay, daha el kadar çocuğa bakamıyorsun...
-Çocuk bakmak çok kolay çünkü
-Ya yemeğini yedir, oyun oyna başka ne?
-Hıı tabi o kadar canım
-Her gün hasta yahu çocuk!
-Ya ben ne yapayım, evde palto mu giydireyim?
-Gerekirse...gerekirse!!
-Süpersin ya, çok iyi biliyorsun bu işleri
-Senden iyi biliyor olabilirim
Çocuk hastalanınca böyle olmayarak başlayabilirsiniz misal.
1. Yemek yemiyor, oyuna dönüştürsek mi?
Bu yaşıma kadar çok büyük badireler atlattım, depresyonlara girip çıktım, dibe vurdum, yukarı çıktım, düştüm, kalktım ama bir kere olsun psikologa, psikiyatra gitmedim. Hep kendim mücadele ettim, belki bir ayda geçecek bir problem için yıllarca uğraştım. Ancak ne zaman çocuğumuz oldu resmen aile psikologu edindik. Çocuk s.çsa psikologa gittik, kuvvetli osursa, sesini yükseltse, yemek yemese, ağlasa, hüzünlense psikologa gittik. Bilinçli ebeveyn kavramının dibini gördük 5 yılda.
İşte bu psikolog turlarından aklımda kalan tek bir şey var, eğer çocukla ilgili bir sıkıntı varsa, bir şeyi yapmıyorsa, inat ediyorsa, sizin damarınıza basıyorsa çözümü basit; “oyuna dönüştürün”. Yemek mi yemiyor, yemek yemeyi bir oyuna dönüştürün; paylaşmayı mı bilmiyor, paylaşma oyunu oynayın; tuvaletini mi yapmıyor, s.çmayı bir oyuna dönüştürün; okula mı gitmek istemiyor, okula gitmeyi oyuna dönüştürün.
En son anaokulunda verilen boyama çalışmalarını yapmak istemediğinde, eşim yine zıpladı psikologa gidelim diye. tüm olgunluğumla ve bilinçli ebeveyn pozumla cevap verdim “başlarım psikologuna, fazla paran varsa bana ver. Yapacağımız şey basit oyuna dönüştüreceğiz” dedim. Bu olgun tavrım karşısında eşim geri adım atmak zorunda kaldı. Çocuğu karşıma aldım, "bak evladım bu bir ödev, bir iş değil ki bu bir oyun" dememle “beni kandırmayın, bildiğin ödev bu oyun falan değil” şokuyla sarsıldım. El kadar bebe oyuna dönüştürme işinin bir kolpa olduğunu algıladı da bizim psikolog hala “oyuna dönüştürün” deyip 200 liramızı emmekten bıkmadı arkadaş.
Demem o ki oyuna dönüştürme işi yemek yedirmede, kitap okumada, diş fırçalamada işe yarıyor da her şeyi oyuna dönüştürmeye kastın mı olmuyor işte. Tamam çocuk dediğin yarı gerizekalı ama o kadar da değil. Bu noktada bence artık çocuk psikologları kendini biraz geliştirmeli. Ota b.ka oyuna dönüştürün önerisini vermekten uzak durmalılar. Anaokulunun kapısına bir gidiyorum, ayakkabı çıkarmayı, montunu giymeyi, suluğunu alıp sınıfa gitmeyi oyuna dönüştürmüş ebeveyn görmekten içim kıyılıyor.
2. Lütfen bu gece bizim yanımıza gelmesin!
- Lütfen açın kapıyı! ne olur çıkarın beni, bir daha yapmayacağım, gelmeyeceğim yanınıza, ne olur alın beni!
En son bunu düşünürken yakaladım kendimi. Çocuğu odasına kilitlemişim, annesiyle kulaklarımıza tıkaç takmış uyuyoruz. Yahu bir çocuk her uyanmasında neden kalkıp anasının babasının yatağına girer? Ne zaman biter bu? Ne zaman uyanınca kendiliğinden tekrar uykuya dalmayı başarır bunlar?
Yemin ediyorum tilki gibi sevişiyorum. millet “canım, cicim, sevgilim, aşkım, bebeğim” diyerek sevişir ben “oğlan mı kalktı?”, “sesi mi geldi”, “dur biraz bir şey duydum sanki” diyerek sevişiyorum. Öyle ki artık üst tarafımızı çıkarmadan sevişiyoruz ki odaya gelirse en azından yorganın üstünde giyinik bir anne baba görsün de travma yaşamasın.
Her çocuk mu böyle yoksa bizimki mi kıl bilemiyorum. Ödip kompleks falan mı yapıyor, anasını benden mi kıskanıyor bilmiyorum. Ne zaman hanımla biraz yakınlaşsak, "anneee" diye bağırarak odaya damlıyor, sanırım annesini kötü kalpli babasının elinden kurtarıyor. 5 yaşında olmasa karşıma alıp konuşacağım ama bu yaşta ne diyeyim, akşama kadar dövüşçülük diye koşturan bir çocuğa “anneni benden kıskanman çok saçma” temelinde bir konuşma ne ifade eder bilmiyorum.
3. Uyuyamıyor bu ne yapsak ki?
- Eee peki sonra ne olmuş
- İşte onlar da şatoya gitmişler hep beraber
- Hangi şatoya
- Olm masalın başında dedim ya, büyük şato hani
- Kim gitmiş
- Hepsi
- Kim yani
- Yavrum gözünü kapat dinle sen böyle soru sorunca uyuyamazsın ki…
…
- Sonra kötü kraliçe çıkmış dışarı
- En kötü olan mı?
- Soru yok!!!
Yemek yemeyi bilmese, yedirirsin; okuyamasa, okursun; kalem tutamasa, öğretirsin; oyun oynayamazsa, oynarsın da uykuya dalmayı bilmeyen çocuğa ne yapılır bilmiyorum. Kaç masal okuduğumu kaç ninni söylediğimi unutuyorum bazen. Yeri geliyor çocuk gelişimi kitaplarının çalışma kampını andıran, odasına kilitleyin bırakın ağlasın nasıl olsa uykuya dalacaktır türünden insanlık dışı önerilerini uyguluyorum ama bana mısın demiyor çocuk. Uykuya dalmak nedir bilmiyor, öğretemiyorum.
Uykuya gidip de yarım saatte dışarı çıktım mı evde zafer turu atıyorum. Uykudan ölen çocuğun nasıl olup da 1 saat yatakta beni soru yağmuruna tuttuğunu anlayamıyorum. Gözünü kapatır uyursun, bunu çocuğa öğretemiyorum. Sanırsın yarın iki vizesi var, sanırsın senedinin günü geldi, sanırsın çeki karşılıksız çıktı da sıkıntıdan uyuyamıyor. Lan çocuksun, kafa pırıl pırıl devrilip uyusana?!
Bir saat sonra, 10 dakikalık sessizliğin ardından…
- Kraliçe hani o siyah giysili olan mıydı?
- ………
- ………
- O prenses değil miydi ki?
- La uyusan ya!!