M I N E R V A
İzaha gerek yok, gördünüz yürüdüm çıktım. 🚶🏻♀️
tek ayak cezası
Anneler Kulübü
Kayıtlı Üye
- 30 Ağustos 2017
- 3.615
- 9.650
-
- Konu Sahibi M I N E R V A
- #1
Al benden de o kadarÜlke de ne şoförler ne yayalar kural bilmiyor.
Araba kullanırken sürekli ya sabır çekiyorum.
Canım Bursa'da yaşıyorum. Şuan oturduğum yerde bir senedir yaşıyorum. Öncesinde Özlüce ilçesinde yaşıyordum ama orası da böyleydi hemen hemen. 9-10 yaşındaki çocuk arkasında araba geldiğini gördüğü halde yol ortasında yürüdüğünü, kornaya basınca arabaya vurduğunu gördü bu gözler. İki sene okula kızımı servisle bıraktım. İnan geri geri okulun park alanından çıkıp, yola girerken aklım çıkardı. İlk kalkış anından bahsetmiyorum, düşün araba yola girmiş geri geri geldiğini bile bile arabanın arkasına atlayan liseli gençlerle az uğraşmadım. 200-300 metre ışığa yürümeye üşenip, vızır vızır geçen arabaların ortasına İzmir yoluna atlayan da çok gördüm.Hangi sehirde yasiyorsunuz?
Ben hic yolda yuruyen yaya gormedim , anca kaldirimlar arabalar tarafindan isgal edilmisse mecburiyetten yoldan hizla gecen insanlar gordum , cok sasirdim anlattiklariniza
Sizi anlıyorum. Bunun birde şehir içi dolmuş modeli varki . İnanılmaz kavga etmisligim vardır. Hele ki birde şöyle bir durum var. Park ediceksiniz ve arabanın kör noktalari bulunur !. Geri park yapicaksiniz ancak biliyorsunuz ki o yaya size o kadar guvenirki ezemez diye tin tin tin tin :S . Artık park ederken ya da geri giderken korkarak gidiyorum . Çünkü biliyorum ki yaya geri gelen arabayı amannn duru diye umursamiyor. Hatta ehliyetliler bile geri vites lambasinda arabanın dibinden yürür. Evet yayanın önceliği vardır. Ancak yayanin; trafiği işgal etme hakkı yoktur. Eğer böyle bir münakaşaya girer ya da bilerek bu davranışı görürseniz, arabayı rolantiye alıp . Vitesi boşa alıp gaza orta derecede yüklenin. Sonuna kadar yüklenmeyin araç zarar görür. Bakın nasıl kaçıyorlar. Benim eşim yayaya; çok saygılıdır yol verir durur özellikle sağ dönüşlerde. Ama tasvip etmesem de bu durumlarda boşa falan almadan direk üzerine gider . Bazen hak vermiyor değilim. Özellikle büyük şehir trafiğinde yeterince dellenmisken ; insanların düğüne gider sevgilisine kur yapar gibi salınması deli ediyor.Marketten çıkmış, ana caddeye ulaşmak için yolda ilerliyorum. Şansıma ya okul çıkış saatine denk gelmiş.
Yaya geçidi olmasına rağmen kimse yaya geçidini kullanmıyor, gelişi güzel yola atlıyor. Çoğu ise efendim yolun iki tarafında kaldırım olmasına rağmen yolun ortasında yürüyor. Çünkü araba durmak zorunda onlara göre. Hadi bunlar daha çocuk diyorsun.
Az daha ilerliyor, hafif virajı dönüyorsun karşına öğrenci ordusu ve biri bebek arabalı üç velinin keyfe keder yolun ortasında yürüdüğünü, karşıdan gelen aracın durmuş yayaların kendisine yol vermesini beklediğini görüyorsunuz. Aracın geçebileceği kadar kenara çekiliyorlar neyseki zahmet edip.
Sizde bir kazaya sebep olmamak için zaten yavaş gidiyorken, insanların vurdum duymazlığına karşı iyice yavaşlıyor ve yayaların peşinden tın tın ilerliyorsunuz. Lakin ana caddeye daha çok var, sabır ise mümkün değil. Tam korna ile uyaracakken daha önce yaşanan korna deneyimleri geliyor aklınıza vazgeçiyorsunuz. Yine yetişkin insanları ve çocukları düşünüyor, korkmasınlar diyorsunuz. Yine herhangi bir kazaya sebebiyet vermemek için aracı durduruyor ve camınızı açıp, sesli uyarıda bulunuyorsunuz. Çocuklar oralı olacak gibi oluyor ama bakıyorlar ki herkes aynen devam tekrar önlerine dönüp yürüyorlar. Onlara öncülük eden üç hanımefendi de bilmem hangi koyu muhabbetin ortasına dalmış şen şakrak yürüyorlar. Bu defa kornaya basıyorsunuz bir defa ve hep birlikte yerlerinden sıçrıyorlar. Dönüp suratlarını ekşitip bir şeyler söyleniyorlar, yoldan çekilmek akıllarına gelmiyor.
Sabır diyor, arabayı durduruyor el frenini çekiyor ve arabadan iniyor, hanımlar yol verseniz artık, kaldırım varken araba yolunda yürümenin manası nedir, diye gayet sakin söyleniyorsunuz sizde. Fakat haklı çıkmanıza imkân yok. Aralarından bir hanımefendi, "Benim de ehliyetim var, trafikte öncelik yayalarındır," diyor. İçinizden, o ehliyeti nasıl almayı başardığına dair düşünceler geçiyor. Tabii hemen yanlış bilgi ile hareket ettiğini söylüyor ve doğrusunu açıklıyorsunuz. Mümkün değil, haklı olan onlar olmalı. Her neyse geçebilir miyim artık diye bir de izin istiyorsunuz. Söylene söylene kenara çekiliyorlar ama sizin içiniz rahat etmiyor ve insan olarak en azından etrafınızdaki okul çağı çocuklarına duyurmak için uyarma gereğinde bulunuyorsunuz.
"Hanımefendiler, araba yolları araçlar için kaldırımlar ise yayalar güvenli yürüyebilsinler diye yapılmıştır. Araba yolunda sırf yanyana yürüyüp keyfekeder sohbet etmek için yürümek suçtur. Çocuklara da kötü örnek olmayın lütfen," diyor ve olay büyümesin diye arabanıza biniyor, çalıştırıp hemen oradan uzaklaşıyorsunuz. Lakin dikiz aynasına baktığınız zaman eski konumlarına geri dönüyor olduklarını görüyor ve bu ülkeden artık umudu kesiyorsunuz.
Bu insanlara şaşıp kalmamak elde değil. Olayı bir saat olmayacak aynen bu şekilde yaşadım. Sadece bugün değil, defalarca böyle şeylerle karşılaştım. Sadece bir hafta içinde 2 defa kaldırım olmasına ve kaldırımda yürümeye engel bir şey olmamasına rağmen, farklı günlerde araba yolunda yürüyen iki bebek arabalı insan ile karşılaştım. Nedir bu yozlaşmışlık! Bilgisizlik, yanlış bilgi kirliliği? Bu ülkede teorik derslere girmeden yazılı ve direksiyon sınavından geçtiği için ehliyet alan insan sayısı azımsanamayacak kadar çok. Bazen sakin kalmakta inanın ki çok ama çok zor.
Canım abartmıyorum. Bayağı iki şeritli gidiş geliş yolunu komple kaplamış, sırf yanyana muhabbet ederek gidebilmek için yolda yürüyorlardı. Neden abartayım? Kendileri önde okuldan aldıkları çocukları arkalarında, onların rahatlığı ile peşlerinden giden başka öğrenciler... Bende bebek arabası ile bazen geçiyorum o yoldan, iniş çıkış yerleri rampalı.biraz abartmamış mısınız?
sanki kaldırımlar insanların yürüyebileceği şekilde de insanlar keyfinden yolda yürüyor. ben yolda yürümekten nefret ederim ama bazı sokaklarda kaldırım bile bulamıyorum o kadar da düzensiz ki in çık in çık. hollanda sokaklarına aşık olmuştum bi ülke bu kadar düzenli bir trafik sistemine sahip olabilir mi diye.
trafik sabır demektir. trafikte sabırsız olacaksanız çıkmayın. ben mesela öyle hissettiğim günler arabamı bırakıp yürüyerek ya da başka vasıta ile gidiyorum.
ayrıca arabadan çıkıp da kadınlara laf etmeniz yakışıksız olmuş. küçük bir dıtdıt ikili kornası bu tür durumlar için kibar bir uyarı oluyor.
Canım abartmıyorum. Bayağı iki şeritli gidiş geliş yolunu komple kaplamış, sırf yanyana muhabbet ederek gidebilmek için yolda yürüyorlardı. Neden abartayım? Kendileri önde okuldan aldıkları çocukları arkalarında, onların rahatlığı ile peşlerinden giden başka öğrenciler... Bende bebek arabası ile bazen geçiyorum o yoldan, iniş çıkış yerleri rampalı.
Özlüce ilçesi yazmışım, pardon. Semt olarak Özlüce.Canım Bursa'da yaşıyorum. Şuan oturduğum yerde bir senedir yaşıyorum. Öncesinde Özlüce ilçesinde yaşıyordum ama orası da böyleydi hemen hemen. 9-10 yaşındaki çocuk arkasında araba geldiğini gördüğü halde yol ortasında yürüdüğünü, kornaya basınca arabaya vurduğunu gördü bu gözler. İki sene okula kızımı servisle bıraktım. İnan geri geri okulun park alanından çıkıp, yola girerken aklım çıkardı. İlk kalkış anından bahsetmiyorum, düşün araba yola girmiş geri geri geldiğini bile bile arabanın arkasına atlayan liseli gençlerle az uğraşmadım. 200-300 metre ışığa yürümeye üşenip, vızır vızır geçen arabaların ortasına İzmir yoluna atlayan da çok gördüm.
Evet her semt aynı değil. Burada birkaç okul var her okul önü de aynı değil mesela. İnsanlar canlarına hiç mi kıymet vermiyor? Ben de yaya olarak bazen gidiyorum bir yerlere ama daha yola kendimi güvene almadan ne atlamışlığım var ne de babam yolu yapmış gibi yürümüşlüğüm.Semtten semte de değişiyor bu durum.
Eski çalıştığım yer geldi aklıma, şu an çalıştığım yer de çok farklı değil aslında.
Ama oturduğum yerde sıkıntı yok konuda.
Canım Bursa'da yaşıyorum. Şuan oturduğum yerde bir senedir yaşıyorum. Öncesinde Özlüce ilçesinde yaşıyordum ama orası da böyleydi hemen hemen. 9-10 yaşındaki çocuk arkasında araba geldiğini gördüğü halde yol ortasında yürüdüğünü, kornaya basınca arabaya vurduğunu gördü bu gözler. İki sene okula kızımı servisle bıraktım. İnan geri geri okulun park alanından çıkıp, yola girerken aklım çıkardı. İlk kalkış anından bahsetmiyorum, düşün araba yola girmiş geri geri geldiğini bile bile arabanın arkasına atlayan liseli gençlerle az uğraşmadım. 200-300 metre ışığa yürümeye üşenip, vızır vızır geçen arabaların ortasına İzmir yoluna atlayan da çok gördüm.
Bu ülkede kaldırımı şöförler asfaltı yayalar kullanıyor. Bence ülkeden umudu kesmekte geç kalmışsınız.Marketten çıkmış, ana caddeye ulaşmak için yolda ilerliyorum. Şansıma ya okul çıkış saatine denk gelmiş.
Yaya geçidi olmasına rağmen kimse yaya geçidini kullanmıyor, gelişi güzel yola atlıyor. Çoğu ise efendim yolun iki tarafında kaldırım olmasına rağmen yolun ortasında yürüyor. Çünkü araba durmak zorunda onlara göre. Hadi bunlar daha çocuk diyorsun.
Az daha ilerliyor, hafif virajı dönüyorsun karşına öğrenci ordusu ve biri bebek arabalı üç velinin keyfe keder yolun ortasında yürüdüğünü, karşıdan gelen aracın durmuş yayaların kendisine yol vermesini beklediğini görüyorsunuz. Aracın geçebileceği kadar kenara çekiliyorlar neyseki zahmet edip.
Sizde bir kazaya sebep olmamak için zaten yavaş gidiyorken, insanların vurdum duymazlığına karşı iyice yavaşlıyor ve yayaların peşinden tın tın ilerliyorsunuz. Lakin ana caddeye daha çok var, sabır ise mümkün değil. Tam korna ile uyaracakken daha önce yaşanan korna deneyimleri geliyor aklınıza vazgeçiyorsunuz. Yine yetişkin insanları ve çocukları düşünüyor, korkmasınlar diyorsunuz. Yine herhangi bir kazaya sebebiyet vermemek için aracı durduruyor ve camınızı açıp, sesli uyarıda bulunuyorsunuz. Çocuklar oralı olacak gibi oluyor ama bakıyorlar ki herkes aynen devam tekrar önlerine dönüp yürüyorlar. Onlara öncülük eden üç hanımefendi de bilmem hangi koyu muhabbetin ortasına dalmış şen şakrak yürüyorlar. Bu defa kornaya basıyorsunuz bir defa ve hep birlikte yerlerinden sıçrıyorlar. Dönüp suratlarını ekşitip bir şeyler söyleniyorlar, yoldan çekilmek akıllarına gelmiyor.
Sabır diyor, arabayı durduruyor el frenini çekiyor ve arabadan iniyor, hanımlar yol verseniz artık, kaldırım varken araba yolunda yürümenin manası nedir, diye gayet sakin söyleniyorsunuz sizde. Fakat haklı çıkmanıza imkân yok. Aralarından bir hanımefendi, "Benim de ehliyetim var, trafikte öncelik yayalarındır," diyor. İçinizden, o ehliyeti nasıl almayı başardığına dair düşünceler geçiyor. Tabii hemen yanlış bilgi ile hareket ettiğini söylüyor ve doğrusunu açıklıyorsunuz. Mümkün değil, haklı olan onlar olmalı. Her neyse geçebilir miyim artık diye bir de izin istiyorsunuz. Söylene söylene kenara çekiliyorlar ama sizin içiniz rahat etmiyor ve insan olarak en azından etrafınızdaki okul çağı çocuklarına duyurmak için uyarma gereğinde bulunuyorsunuz.
"Hanımefendiler, araba yolları araçlar için kaldırımlar ise yayalar güvenli yürüyebilsinler diye yapılmıştır. Araba yolunda sırf yanyana yürüyüp keyfekeder sohbet etmek için yürümek suçtur. Çocuklara da kötü örnek olmayın lütfen," diyor ve olay büyümesin diye arabanıza biniyor, çalıştırıp hemen oradan uzaklaşıyorsunuz. Lakin dikiz aynasına baktığınız zaman eski konumlarına geri dönüyor olduklarını görüyor ve bu ülkeden artık umudu kesiyorsunuz.
Bu insanlara şaşıp kalmamak elde değil. Olayı bir saat olmayacak aynen bu şekilde yaşadım. Sadece bugün değil, defalarca böyle şeylerle karşılaştım. Sadece bir hafta içinde 2 defa kaldırım olmasına ve kaldırımda yürümeye engel bir şey olmamasına rağmen, farklı günlerde araba yolunda yürüyen iki bebek arabalı insan ile karşılaştım. Nedir bu yozlaşmışlık! Bilgisizlik, yanlış bilgi kirliliği? Bu ülkede teorik derslere girmeden yazılı ve direksiyon sınavından geçtiği için ehliyet alan insan sayısı azımsanamayacak kadar çok. Bazen sakin kalmakta inanın ki çok ama çok zor.
Türkiye'ye geldiğimde ben de şahit oluyorum. Ne yaya kurala uyuyor, ne şoför. Ben o kadar ülke gezdim, bizim millet kadar sabırsız ve umarsız bir millet görmedim. Herkesin işi acele. Herkes olduğu gibi yola atlıyor. Ne ışık beklenir, ne yaya geçidi, ne karşıdan karlşıya geçen yayaya tahammül gösterilir. Yayası ayrı dert, şoförü ayrı. Ceza kesilmeli, caydırıcı kural olmalı. Yayaya da, şoföre de. Bana da neresi diye soracak olanlara şimdiden söyleyim. Gidip İstanbul Kadıköy'de otobüs duraklarının olduğu yolu 5 dakika izleyebilirsiniz. Hoş, Türkiye'nin başka yerleri çok mu farklı ki. "Ayy nerdeymiş orası, hiç görmedim" mesajlarını sırıtarak okudum. Bırakın Allah aşkına. :)