Okuma yazma bilmeyen ama bilgili biri? Mp3 vasıtasıylamı aldı acaba bilgileri ya da beyin yüklemesi falanmı yaptırdı ? :)))
Beyin yüklemesi direkt Hak tarafından yapılıp tescilenmiştir. Annem bizi okuturken, bilgi yüklemesi yaşadı.
Rahmetli anneannem ilkokul mezunu ama cahil bir kadındı neden biliyor msuun, onun zamanında ilkokulu biteren basit bir sınavla memur olurken, 9 tane evladından 3'ünü zor bela ilkokula yollamış, hiç biri meslek sahibi yapamamış kızlarını iyi yerlere gelin verememiş. Annem ve teyzemin birini hiç okula göndermemiş, annem 70 yaşında ve halen acısını çeker okula gitmemenin. Annem evlenip iki çocukla baba evine döndüğünde gece kursuna gittiğinde destek olmamış, onada müsade etmemiş. Bütün evlatları farklı şehirlerde yaşamlarını kurmuşlar, analarından uzakta.
Annemse 7 evladını okutmuş biri, hem de ev hanımı olarak. Ailede 2 öğretmen, bir mühendis, 2 sağlıkcı, bir esnaf var. Okula gitmekk istemeyen ama yıllar sonra evlendikten sonra jetonu düşen ablamı da lise mezunu yapan, eniştemin tüm kıskançlığına rağmen kurslara yollayıp, iki çocuğuna bakan da,zanaat sahibi yapan da annemdir.
Ahhh bir de annem profesör olsa var ya, yada maddi imkanı olsaydı bizi yetiştirrken, neler yapmaz, bize daha neler öğretmezdi.
Çok güzel yazmışsınız anneniz belliki çok akıllı,azimli ve ufku geniş bir kadın..sanırım kavram karmaşası olmuş "bilgili " derken çünkü çocuk okutmak ne yazik ki "bilgili ya da kültürlü" olmak için yeterli değil hatta alakası yok ve ne yazik ki okuma bilmeyen birinin bilgili olma ihtimali yok evet..okuma bilmeden sosyoloji,psikoloji,felsefe,tarih vs hakkında nasıl bilgi sahibi olabilir? Olamaz bilgili kavramı öyle basit bir durum değil ne yazik ki..
Ama ne şanslısınız ki herşeyin bilgili olmayla olmadığını göstermiş ufku geniş bir anneye sahipsiniz..allah başınızdan eksik etmesin..
Amin. Umarım konu sahibi kızmaz.
Dinleyerek bilgili olunabilir. Arapça ve Türkçe okuması olmamasına rağmen, dinleyerek tüm namaz sürelerini bilir, okur ve beş vakit namazını kılar. Gençken kendisine ders veren bir kadının yanına gide gele, tekrar ederek öğrenmiş süreleri. Genç kızken evinde dini sohbetler olduğu için fıkıh bilgisi var, peygamberler tarihini iyi bilir. Gençken radyodan dinlediği Türk sanat ve Türk halk müziklerini tek dinlşeyişinde öğrenmiş. Ben küçükkken radyodan şarkılara eşlik ederdi, ilk çalındığı anda. Komşuları tarafından sevilen biridir ve onlarla her sohbetinde bir şeyler öğrenir. Zaten TV sayesinde Türkiye ve gündem dekiler hakkında, ben her gün gazete okumama rağmen benden daha bilgilidir. MaşeAllah, başbakanın demeçlerini de konuşuruz, Türkiye nin herhangi bir yerinde olan kazaları ve aile dramlarını da konuşuruz. Yaşadığı deneyimlerden ve ailesinin anlattıklarından, tarih bilgisi vardır. Mesela Menderes zamanını duyuklarından anlatır, zaten Ecevit, Demirel ve diğerlerinin zamanını birebir yaşadığı için siyaset bilgisi de vardır.
Her okuyan yada dinleyerek öğrenen insan, her konu da bilgili olamaz elbetteki.
Açıköğretim ve KPSS sınavlarında karşılaştığımız nice görme engelliler, diğer engelsiz okuyanlardan daha bilgili ve kültürlü. Bazı sorulara, daha soruyu okurken cevap verebiiliyorlar. Bir çoğu özel eğitim almadan normal okullarda dinleyerek kendilerini geliştirmişler, tıpkı annem gibi. Allah esirgesin tüm anneleri. Başlarımızdan eksik etmesin.
Beyin yüklemesi direkt Hak tarafından yapılıp tescilenmiştir. Annem bizi okuturken, bilgi yüklemesi yaşadı.QUOTE=Sevila34;35206342]Okuma yazma bilmeyen ama bilgili biri? Mp3 vasıtasıylamı aldı acaba bilgileri ya da beyin yüklemesi falanmı yaptırdı ? :)))
Estağfirullah. Ben kardeşime dedim.
Herşey para değil. (Kusura bakmayın da erkek arkadaşınız kaz gelecek yerden tavuğu esirmgemiyor dediğiniz fedakarlık için. )
Onun annesi de okumamış. O açıdan sorun yok.Gelen okumamış diğer gelinleri, okumak önemli değil demişler, öğretmen olan kızkardeşim için. Eee öğretmen olmasa talip olacaklar mıydı acaba? Okumak da cahillliği almaz ayrıca. Bilmem ne kadar elti, bilmem ne kadar görümcenin olduğu bir şehre gelin gitmeye kalkıyor kardeşim. Daha beninm söylediğim lafı kaldıramıyor (sizin annenizkileri kaldıramadığınız gibi) kocasının, kaynanaısnın kileri nasıl kabullenecek acaba en ufak bir taştışmada? Kız evinin şartları, istekleri evleniceye kadardır. Evlendikten sonra erkek bildiğini okur. en ufak bir taştışma da, "bak ben aile rağmen, memlketime rağmen senin peşine geldim" diyecek kardeşim, eşi ne diyecek "gelmeseydin, sen istedin " diyecek.
Nefsimden aladır belki, belki de çok mutlu eder kardeşimi, yine de kız kardeşimin değerden düşmemesi için, ailesine yakın olmalı. Bir insanla aynı çatı altında yaşamadan bilemezsiniz. Kötüsü olursa benim erkek kardeşlerimin mi başı belaya girsin, Allah esirgesin. Doğunun en ucra köşesine, çocuk her an vaz geçecek korkusuyla hiç bir talep etmeden gitmesi, mantığıma yatmıyor. Aşkın gözü kör ama evlenince çok güzel açılıyor o gözler.
Evet sizin de erkek arkadaşınızın dediği gibi, o anasıının dibinde kardeşlerinin yanında mutlu mesut yaşarken, biz kardeşimizi sadece bayramda seyranda göreceğiz. Doğumu olduğunda yanında olamayacağız. Hastalandığında bir tas çorba sunamayacağız. Ne için Allah aşkına. Yani çocuğun neyine vurulmuş bu kadar, çocuk kendisi için ne fedakarlık yapacak, hiç birine cevap veremiyor.
50 yaşlarında bir kadının kişiliği karakteri oturmuştur ve siz ne yaparsanız yapın değiştiremezsiniz o zaman yapmanız gereken şey şikayet değil ya onu öyle kabul edeceksiniz ya da sevgiliniz ve ailesi ile yaşantınıza mutlu-mesut, huzurlu bir şekilde devam edeceksiniz! (yazıp burada noktalayacaktım konu hakkında ki düşüncelerimi ama devamını getirmeden de duramayacağım :)
Anneniz hakkında sayfalar dolusu cümleler kurmuşsunuz, hakkında ki olumlu cümleniz ikiyi geçmiyor. Öyle analizlerde bulunmuşsunuz ki sanki devlet meselesi ciddiyetine bürünmüş olay. Yüzdelik dilimler, oran orantılar bundan 50-60 yıl belki de çok daha önce ki sosyal yaşamlar her şey konuya dahil olmuş... Oysa konu çok basit yahu; olağan anne- kız ilişkisi... Çözümü de bir o kadar basit o sizi anlamıyorsa siz onu anlayacaksınız, hiç olmadı nabza göre şerbet vereceksiniz, o zaman sorun kendiliğinden ortadan kalkar.
Sevgilinize ve onun ailesine olan hassasiyetinizi kendi annenize karşı nedense hiç hissedemedim. Bu konuyu yazan benim kızım olsaydı kahrımdan ölürdüm herhalde.
Dedeniz askerdi değil mi? Acaba annenizin bu hırsı ondan mı kaynaklanıyor diye düşündüm bir an. Çünkü Beyaz Türk kavramıyla ilgili de takıntıları varmış sanırım annenizin? (Takıntı mı artık belki de doğru kelimeyi seçemedim). Acaba dedenizin hayal ettiği evlat olamamış mı ya da ondan takdir görememiş mi? Bunu düşündüm bir an :44:
Canim heralde annen gozu fazla yukseklerde. Mukemmeliyetci biri. Kendi seylerini herkezden herseyden iyi olmasini ister. Var oyle kadinlar.
canım vallahi ne d,yeyim allah yardımcın olsun demekten başka birşey gelmiyor aklıma
Kurumda bütün forum sitelerine erişim engellenmiş. Ancak cevap yazabiliyorum.
"Biraz" kişisel algılamışım durumu. :) İnsan bir karar vermişse, kararının cefasının da sefasının da ona ait olduğunu bilmeli. Umarım kardeşiniz de bunu biliyordur, inşallah mutlu olur. Aklınıza kötü şeyler getirmeyin lütfen. :) Allah yardımcınız olsun.
Ömrüm nabza göre şerbet vermekle geçti inanın. Ama bazı noktalar benim tolerans aralığımın dışında kalıyor. Annem istiyor ki kendi ebeveynlerim gibi bir ailenin çocuğuyla beraber olayım, elit elit dünürlük yapsınlar. :) Bir önceki ilişkimde (şu an düşününce büyük bir hata yaparak) erkek arkadaşımla annemi bir vesile ile tanıştırmıştım. Babasının işçi emeklisi, annesinin ev hanımı olmasını aylarca diline dolamıştı, "Böyle insanlarla mı akraba olacağız biz?" diye. "Tabii iyi ailelerin çocukları iyi puanlar alıp iyi şehirlerde, iyi üniversitelerde çalışıyorlar. Senin o üniversitede öylesini bulman zor, haklısın" demişti.Böyle şeyler söyleyince, şu yaşımda bile kendimi çok aptal, çok beceriksiz ve çok yetersiz hissediyorum. Şu an da babası memur emeklisi, annesi ev hanımı biriyle beraberim ve "Yine mi? Özellikle mi seçiyorsun böyle insanları? Annesi ilkokul bitirebilmiş mi bari?" diyor. Tabii ki iyi yönleri de var, amacım dert anlatmak olduğu için kötüleri yazıyorum. :) Normal anne-kız ilişkilerinde, kızların az da olsa başarıları nedeniyle takdir gördüğüne inanıyorum; 15 yaşında yedek sıralamadan da olsa fen lisesine giren kızlarına "Yedekten girdiğini kimse duymasın, beni rezil etme" demiyorlardır her halde.
Dedem mizaç olarak sert bir insan olmasa da, o zamanlarda asker çocuğu olmanın manevi bir ağırlığı varmış. Bütün akrabaları ciddi manada fukaralık içinde, bir tek kendi ailesinin refah düzeyi ortalamanın üzerinde. Bu durum, galiba onda içten içe elde ettiği makam ve mevkiden uzaklaşma, toplumda sınıf düşme korkusu oluşturmuş.
Evet maalesef. Yorulduğumu hissediyorum bazen koyduğu hedeflere ulaşmaya çalışmaktan.
Amin, inşallah. :)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?