Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Bu yazindan sonra bu ufak bir olay olmaktan cikti.annen yaslandigini dusunup bundan kaygilaniyor olabilir mi sende buyuyup serpildigin icin elinde olmadan seni kendi yasiti yerine koyup biraz senle yarisiyor olabilir mi?? Menapoz filansa normal diye duydum cunku
Kadınlar Kulübü Mobil uygulaması kullanılarak gönderilmiştir.
klasik anne. Kizini kimselere layik gormuyor. Peri padisahin ogluyla evlenmeni istiyor ama malesef o da yok simdilik bu damatla idare etsin annen oyle soyle Daha iyisini bulursan onla evlenirsin.
Mutlaka dunyada daha tahsilli daha yakisikli daha zengin erkeklerde vardir ama her kadinada nasip olmuyor. Elimizdekiyle yetinmeyi bilmemiz lazim
O kadar kotu kocalar var duyuyoruz etrafimizda birde onlari anlat annene oylede bir damadi olabilirdi. O yuzden kirsin dizini otursun. Yok efendim mukemmel damat adayi varsa bulsun getirsin.
O soyledigi 5000 tl maas alan damadinda kesin kotu huylari vardir. Belkide karisini aldatiyor belki ailesine iyi davranmiyor. Kimse kimsenin ic halini bilemez.
konu sahibesi arkadaşım;
annenizin mesleği var mı?
babanız ne iş yapıyor?
bunları şunun için sordum hani sürekli kıyas içinde dediniz ya acaba layık mı göremüyor sizi?
arkadaşının damadı ile bile kıyaslamasıda bunu gösteriyor
toplumdaki yeri nasıl annenizin
Yukarda anlattığınız hareketler sizce bırakın bir anneyi bir insan için normal mi? 36 giydiğiniz halde 44 beden getirmesi ciddi bir algı kayması yaşadığını gösteriyor heralde..valla ben annenizi pek iyi görmedim 0-3 yaş arası çocuk davranışları bunlar bence bir uzmana görünsün..
İnan bunların daha fazlasını işitiim benn ama mücadelemde vazgeçmedim sanırım Rabbimin izniylede mutluluğa doğru gidiyorum.Önemli olan onlarla restleşmemen ve hoş gideceksinn
Nlyvz'a katılıyorum. Annenizin tavırları damat adayına karşı basite indirgenecek "klasik anne" tepkileri değil. Kesinlikle annenizin karakteriyle alakalı. Çünkü sadece ona karşı değil herkese karşı bir küçümseme hakim tavırlarında, size bile .
Anneniz evet, ama özür dileyerek söylüyorum ki gerçekten çok çok zor bir insan, anlattıklarınıza bakılırsa gözlerinden hırs fışkırıyor. Hayatta en korktuğum insan tiplerinden. Ne kendisi mutlu olur ne de etrafındaki insanları mutlu eder. Siz mutluyum derseniz bile buna inanmaz. Çünkü onun mutluluk anlayışı tamamen "başarı, en iyi olma, en çok kazanma, en yüksek puanı yapma"yla alakalıdır. Belki de kendinizi anlatmalısınız. Ben en iyi olmak istemiyorum ben böyle mutluyum seninle hayata farklı pencerelerden bakıyoruz demelisiniz. Gerçi düşündüm de işe yaramayabilir Bilemiyorum işiniz gerçekten zor. Erkek arkadaşınızla onu olabildiğince uzak tutun, sonuçta sizin gösterdiğiniz sabrı o gösteremeyebilir. Bu durumda ona da çok iş düşüyor sizce onun tavrı ne olur annenize karşı :44:
Annen asiri tepki vermis canim ama sen yüreğinin sesiyle hareker et..
baban anneni aramış, bunun anlamı yuvadan uçacaksın diye etekleri tutuşmuş ikisininde, bence sadece saçmalamış annen... o da korkudan
5000 maaş alsa iyi yani. Huyu falan önemli değil.
kız evi naz evi de olabilir. :) kız evlendirirken aileler mahvoluyor canlarından can kopuyor resmen.
beklentileri çok yüksek seni de devamlı bu yüzden ezmiş bence annenin sert eleştirilerinin seni ezmesine izin verme.seçimine inanıyorsan,onun sana verdiği destekle daha huzurlu hayatın olacakbence erkek arkadaşın annenin standartlarında olsaydı annen yine daha yüksek bir çıta koyar yine aynı tavrı gösterirdi, bence sen evlendikten sonra daha mutlu bir hayatın olacak, yorumlarından bunu anlıyorum hayata annen gibi bakmıyorsun
İşin aslı, ne ailem bana çok düşkündür, ne ben onlara. Bu pek çok kadın için anlaşılmaz bir durum, genelde bütün arkadaşlarım ailelerinden kopamaz. 9 sene olacak, onlardan ayrı, tek başıma yaşıyorum; 4 senedir yılda sadece 10 gün görüşebiliyoruz. İki üç günde bir, maksimum 10 dakika telefonda konuşuyoruz. Ailenin canından can kopması olayını lisans eğitimim için Ankara'ya geldiğimde gerçekleşmişse gerçekleşmiştir. :)
Okumak için gitmek ayrı, evlenip evini bir şehirde kurmak ayrı.İşin aslı, ne ailem bana çok düşkündür, ne ben onlara. Bu pek çok kadın için anlaşılmaz bir durum, genelde bütün arkadaşlarım ailelerinden kopamaz. 9 sene olacak, onlardan ayrı, tek başıma yaşıyorum; 4 senedir yılda sadece 10 gün görüşebiliyoruz. İki üç günde bir, maksimum 10 dakika telefonda konuşuyoruz. Ailenin canından can kopması olayını lisans eğitimim için Ankara'ya geldiğimde gerçekleşmişse gerçekleşmiştir. :)
[Q. Erkek arkadaşımın ailesinin hem maddi durumu hem eğitim durumları öyle pek ahım şahım değil, benim yanımda neyse de onların yanında bir pot kırarsa diye şimdiden endişelenmeye başladım.
ailesinin kıracağı pota kadar omuzunuza aldığın yük beni gerçekten üzdü.kimsenin hareketinin bedeli ne sana nede sevgiline ait biraz daha kalbin katı olsun bu konuda
Okumak için gitmek ayrı, evlenip evini bir şehirde kurmak ayrı.
Benim annem profesör değil, hatta okuma yazması olmayan ama bilgili biri. Kız kardeşim de sizinle aynı durumda şuan. Çocuğun peşine gitmek istiyor, doğuda bir şehre, buraya yani bizim yaşadığımız şehre gelmek istemiyorlar. Annem elbetteki sevdiğine vermek istiyor ama ailece kaygılarımız var. Hiçbir şeyimn garantisi yok ama başına gelmeden insan kestiremiyoor Yalnız daha az sorunlu bir evlilik için ailelerin de maddi olarak da, etnik olarak da, kültürel olarak da denk olması gerek. Bugün kızkardeşime çok ağır konuştum. Bu kadar da ucuz olma bacım diye. Kız kısmının biraz ağır olması lazım. Tabi bu benim düşüncem. Erkek hiçbir fedakarlık yapmazken, şimdiden neden bu kadar bir kız fedakarlık yapmaya kalkar ki. Burada çok ağlayan sızlananı gördük. Ben şunu ettim de bunu ettim , kocam sevgilim bana bunları yapıyor diye. Ee sen aileni hç dinlemedin ki, sonra aileye değil sanal ortamda yabancılara dert anlatılıyor ben sana demiştim lafını duymamak için.
Estağfirullah. Ben kardeşime dedim.Kalbi çok katı olabilen bir insan değilim ama dediğiniz doğru, dik başlı durmak lazım.
Bunları benim konuma cevap olarak yazdığınız, bana hitap ettiğiniz için durumumuzu benzettiğiniz ve aynı çıkarımları benim için de yaptığınız kanaatine kapıldım. Buna göre cevap veriyorum.
Şu durumda, sizin annenizin okuma yazma bilmediğine göre, karşı tarafın ailesinin de "Ama aileler denk olsun" deyip, sizi reddetme hakkı mı doğuyor? Evli iseniz, eşiniz okuma yazma bilemeyen annenizi ezme, hor görme, istememe durumu var mı? "Ama benim annem çok bilgili" diyerek sıyrılmaya çalışmayın, denk olmaları gerektiğini siz söylediniz. Annem kadın hakları konusunda çalışıyor demiştim, geçen ay yayınladığı bir bildirisinde TÜİK 2012 verilerine göre okuma yazma bilmeyen kadın oranının %7 olduğunu yazmış, bu durumda siz de bu %7'lik, hadi bilemediniz %10'luk kesimden mi kendinize eş arayacaksınız? Annem, babam, hatta amcalarım, hatta eniştelerim akademisyen, ben taş çatlasa %5'lik bir dilimdeyim, bir küçük Karadeniz ilinde çalışıyorum, bu durumda benim kendime denk bir aile bulma ihtimalim nedir? Kesin ve rakamsal olarak konuşuyorum bakın. Babamın annesi de, rahmetli babası da okuma yazma bilmiyormuş. Annemin annesi, o yıllara rağmen liseye kadar okumuş, babası ise askermiş, hem de öyle düşük rütbeli de değil, yüzbaşı. Bu durumda ikisinin hiç evlenmemeleri mi gerekirdi? Anneannemin, babaanneme burun kıvırması sizce normal yani? Halbuki anneannem, kendisinden yaşça epey büyük olan babaannemi arar, "Ayşe abla ne yaptın" diye sorar, sık sık selam gönderir. Kusura bakmayın ama bu durum bence biraz alçak gönüllü olmakla, geldiğimiz yeri unutmamakla alakalı. Hiçbirimiz 5 nesildir kentte yetişmiş soylu Osmanlı aileleri değiliz, benimkiler 3 kuşaktır kentli mesela, o da annemden kaynaklı, babam kentte temelli göçmüş ilk nesil. Annemde de bu Beyaz Türk tavrı çokca mevcut.
Konuya fedakarlık açısından yaklaşacak olursam, erkek arkadaşımın çalıştığı taşeron firma değişti ve eski firması orada sadece 2 hafta çalışmış olmasına rağmen 1500 lira maaş farkıyla ve daha yüksek bir pozisyonda bir ilçeye geçmeyi teklif etti. Benim onun bulunduğu şehre gelme ihtimalim olduğu için, o merkezde kaldı. Bu maddi ve manevi olarak az bir fark mı? Fedakarlığı ya da ucuzluğu kime göre, neye göre ölçüyorsunuz? Bunun sayısal değeri, ölçütü, normu nedir? Belki 20, belki 30, belki 90 yaşındasınız ama kardeşiniz de olsa kimseye "UCUZ" demeye hakkınız olmadığını öğrenmeye ihtiyacınız var sanırım.
Okumak için gitmek ayrı, evlenip evini bir şehirde kurmak ayrı.
Benim annem profesör değil, hatta okuma yazması olmayan ama bilgili biri. Kız kardeşim de sizinle aynı durumda şuan. Çocuğun peşine gitmek istiyor, doğuda bir şehre, buraya yani bizim yaşadığımız şehre gelmek istemiyorlar. Annem elbetteki sevdiğine vermek istiyor ama ailece kaygılarımız var. Hiçbir şeyimn garantisi yok ama başına gelmeden insan kestiremiyoor Yalnız daha az sorunlu bir evlilik için ailelerin de maddi olarak da, etnik olarak da, kültürel olarak da denk olması gerek. Bugün kızkardeşime çok ağır konuştum. Bu kadar da ucuz olma bacım diye. Kız kısmının biraz ağır olması lazım. Tabi bu benim düşüncem. Erkek hiçbir fedakarlık yapmazken, şimdiden neden bu kadar bir kız fedakarlık yapmaya kalkar ki. Burada çok ağlayan sızlananı gördük. Ben şunu ettim de bunu ettim , kocam sevgilim bana bunları yapıyor diye. Ee sen aileni hç dinlemedin ki, sonra aileye değil sanal ortamda yabancılara dert anlatılıyor ben sana demiştim lafını duymamak için.
Yoksa annemi bir yerden tanıyor musunuz? :) Çok hırslı bir kadındır. Çok baskıcı olmasa da ataerkil bir aileden gelmiş. En büyük çocuk, sülalesinde okuyan pek yok ondan önce. Hatta bütün akrabaları fukaralık içinde şimdi, çok şükür teyzelerim ve dayım az ya da çok okuyup bir yerlere gelmişler. Ondaki bu hırs olmasaymış şimdi bu durumda olmazdık ama hırs bir yere kadar iyi bir şey. Aile hayatına yansıtmamak gerekiyor. Gerçekten içten içe mutsuz ve gerçekten mutlu olduğuma inanmıyor. Ben genel olarak pozitif, mutlu olmak için çabalayan biriyim. Bana "Seni hiçbir şey mutlu edemez, mutlu olmasını bilmiyorsun" diyor. Üstelik bunu "Anne bana azıcık şefkat göster, mutlu olayım" dediğim zaman söylüyor (Öpmekten, temas etmekten, sarılmaktan hoşlanmaz pek). Hem annemle hem babamla mükemmeliyetçilik konusunda konuştum. Babam resmen silkelenip kendine geldi, beni kendi halime bıraktı, şimdi ikimiz de mutluyuz. "ALES var baba, stres yaptım" diyorum, "Amaaan boşver, işin gücün var, önemli değil, ne zaman izne geliyorsun onu söyle sen" diyor. :) Dört beş sene kadar önce demezdi böyle bir şey, geliştirdi kendini. Annem ise tam tersi, "Nasıl alacaksın yüksek puan? Alamazsın ki."
Erkek arkadaşım çok olumlu, her şeyin orta yolunu bulmaya çalışan bir insandır. Annemin zor biri olduğunu ve bazı tavırlarının beni üzdüğünü söylüyorum. O da "Zaten aynı şehirde yaşamayacağız muhtemelen, bayramdan bayrama, izinden izine idare ederiz, bir hafta on gün nedir ki, çok takma sen" diyor. İnşallah böyle söylemeye devam eder. :)
Menopozdan önce de böyleydi ama haklısınız, menopoz bitince iyice böyle oldu (Dilim "tuhaflaştı" demek istiyor ama anne sonuçta, diyemiyorum). Beni rakibesi gibi görüyor her anlamda. 50 yaşında olmasına rağmen çok genç gösterir, ben de sürekli söylerim bunu ama içten içe cidden yaşlandığını düşünüyor olabilir.
Keşke sadece beni ona layık görmüyor olsa; azıcık pohpohlasa "Kızım sen daha iyilerine layıksın, güzelsin, başarılısın, akıllısın" falan diye. Çok mutlu olurdum. :) Annem kimseyi kimseye layık görmüyor. Genel olarak bir küçümseme, bir eleştirme, bir aşağılama sorunu var msalesef.
Annem de babam da akademisyen, profesörler. Ben de taşra üniversitesindeyim, onlar da. Ama annem nedense benim üniversitemi beğenmez, kendi kurumuna da laf söyletmez. Saygın, kadın hakları konusunda çalışan, bu konuyla ilgili yerel de olsa TV'lere çıkan, ulusal gazetelerde yazıları basılan bir kadın annem. Keza babam da böyledir. Biraz burnu Kaf dağında bir kadın maalesef. Kendisinden daha iyi yerlerde olan, akademik anlamda daha çok yayını, daha çok kitabı olan, hatta aktif siyasete girip milletvekili ya da bakan olmuş pek çok arkadaşı var. Birkaç kez "Sen bana böyle böyle diyorsun ama bak X senden daha iyi" deme gafletinde bulundum. Sonucu ne siz sorun, ne ben söyleyeyim.
Ben de bir uzmana danışması gerektiğini düşünüyorum, zaman zaman kendisine de söyledim ama modern psikiyatri bilimine inanmıyor. Zamanında ben de depresyon için ilaç tedavisi gördüm, tepkisini az çok kestirdiğim için ilaçlarımı gizli saklı aldım izinlerimde. En sonunda durumu fark edince "Dikkat çekmeye mi çalışıyorsun? Kardeşini mi kısandın?" dedi. Ona kızıyorum, sonra da üzülüyorum onun adına, hayat böyle negatif, kuşkucu, kıyaslayıcı yaşanır mı? İçten içe mutsuz olduğunu düşünüyorum hep. İçten mutsuz olunca da karşısındakine çemkiriyor. Keşke, keşke, keşke bir uzmana gitse, keşke denese, keşke mutlu olsa, keşke bizi de mutlu etse...
Haklısınız, restleşme bir işe yaramıyor. Mutluluğunuz daim olur inşallah, darısı da benim başıma. :)
Menopozdan önce de böyleydi ama haklısınız, menopoz bitince iyice böyle oldu (Dilim "tuhaflaştı" demek istiyor ama anne sonuçta, diyemiyorum). Beni rakibesi gibi görüyor her anlamda. 50 yaşında olmasına rağmen çok genç gösterir, ben de sürekli söylerim bunu ama içten içe cidden yaşlandığını düşünüyor olabilir.
Keşke sadece beni ona layık görmüyor olsa; azıcık pohpohlasa "Kızım sen daha iyilerine layıksın, güzelsin, başarılısın, akıllısın" falan diye. Çok mutlu olurdum. :) Annem kimseyi kimseye layık görmüyor. Genel olarak bir küçümseme, bir eleştirme, bir aşağılama sorunu var msalesef.
Annem de babam da akademisyen, profesörler. Ben de taşra üniversitesindeyim, onlar da. Ama annem nedense benim üniversitemi beğenmez, kendi kurumuna da laf söyletmez. Saygın, kadın hakları konusunda çalışan, bu konuyla ilgili yerel de olsa TV'lere çıkan, ulusal gazetelerde yazıları basılan bir kadın annem. Keza babam da böyledir. Biraz burnu Kaf dağında bir kadın maalesef. Kendisinden daha iyi yerlerde olan, akademik anlamda daha çok yayını, daha çok kitabı olan, hatta aktif siyasete girip milletvekili ya da bakan olmuş pek çok arkadaşı var. Birkaç kez "Sen bana böyle böyle diyorsun ama bak X senden daha iyi" deme gafletinde bulundum. Sonucu ne siz sorun, ne ben söyleyeyim.
Ben de bir uzmana danışması gerektiğini düşünüyorum, zaman zaman kendisine de söyledim ama modern psikiyatri bilimine inanmıyor. Zamanında ben de depresyon için ilaç tedavisi gördüm, tepkisini az çok kestirdiğim için ilaçlarımı gizli saklı aldım izinlerimde. En sonunda durumu fark edince "Dikkat çekmeye mi çalışıyorsun? Kardeşini mi kısandın?" dedi. Ona kızıyorum, sonra da üzülüyorum onun adına, hayat böyle negatif, kuşkucu, kıyaslayıcı yaşanır mı? İçten içe mutsuz olduğunu düşünüyorum hep. İçten mutsuz olunca da karşısındakine çemkiriyor. Keşke, keşke, keşke bir uzmana gitse, keşke denese, keşke mutlu olsa, keşke bizi de mutlu etse...
Haklısınız, restleşme bir işe yaramıyor. Mutluluğunuz daim olur inşallah, darısı da benim başıma. :)
Okuma yazma bilmeyen ama bilgili biri? Mp3 vasıtasıylamı aldı acaba bilgileri ya da beyin yüklemesi falanmı yaptırdı ? :)))
arkadaşım bu cevabı ben çok yanlış buldum okuma yazma bilmeyen eşittir beyinsiz mi oluyor yada her üniversite bitiren kişi gerçekten çok muhteşem insanlar mı oluyor
bilgi = kültür
kitaplarca bilgiler yutunca eğitimli insan mı oluyor yanlış anlaşılmasın kendim bir üniversite mezunuyum annem de eğitim entitüsü mezunu babam ise aynı şekilde bende ana sınıfından üniversiteye herkesin özellikle kızların okuması taraftarıyım ama ne bileyim ya biz çok farklı kavramlardan bahsediyorsunuz okuma yazma bilmeyen duyduklarını anlamaya çalışan biri olamaz mı