Merhaba hepinize bende 2 yıl önce travmaya bağlı anksiyete oluştu çok sevdiğim köpeğimi çok ummadık bi anda aniden kaybettik. Hemen arkasından lisede çok sevdiğim bi arkadaşımın ölüm haberi geldi. O da çok aniden hiç beklenmedik şekilde olan bi olay sonucu oldu. Haberlere çıktı videoları yayınlandı. Sanki çok normal bi psikolojideymişim gibi o haberlere baktıkça daha da kötü oldum. Daha sonrasında herşeyden korkma,uykudan korkarak uyanma,telefonum bile çalsa birine bişey oldu ondan arıyorlar gibi saçma sapan şeyler düşünmeye başladım. O kadar berbat bi psikolojideydim ki yolda duran poşeti bile kedi ölüsüne benzetip korkudan elimin ayağımın titrediğini bilirim. Düğüne gidip önce herşey normalken, eğlenirken bi anda içime düşen o korkuyla (evde kedim vardı,daha yeni sahiplenmiştik ona bişey oldu diye) apar topar gitmeye çalışıyodum. İlaç kullanmadım,kimseye derdimi anlatmadım. Çünkü kendimi kimseye anlatamayacak kadar yorgun hissediyodum. Anlatsam da abartıyosun vs gibi tepkiler geleceğini tahmin ediyodum. Yavaş yavaş atlatmaya başladım. Benim korkum ölümle alakalı olduğu için (belki yanlış bi taktik ama) ölümü kafamda normalleştirmeye çalıştım. Sürekli dua ettim. Allah'a sığındım bi bildiği vardır dedim. Daha sonra 2 kedi daha sahiplendim. 2side gerçekten yardıma ihtiyacı olan hayvanlardı.köpeğim yaşıyo olsaydı onları alamazdım,yardımcı olamazdım. Ondan dolayı onun ölümünün çok güzel şeylere vesile olduğunu,yardıma muhtaç hayvanlara yol açtığını düşündüm. Kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Şimdi çok çok çok iyiyim. Arada oluyo tabiki özellikle birini aradım ulaşamadım mesela yine aynı kötü düşünceler geliyo aklıma ama artık başka seçenekler düşünebiliyorum en azından. Yada o korku içime geldiği zaman en kötüsünü düşünüp kendimi daha çok telaşlandırmak yerine "daha öncede bunlar oldu.daha öncede bu hisleri yaşadın. Bişey olduğu yok kendini topla,kötü düşünme" deyip kendimi teselli edebiliyorum. Bu duyguların,bu paniğin,o berbat kaybetme hissinin ilaçla geçebileceğini düşünmüyorum. Herşey kendi elimizde. Herşey kafamızda. Bu hislerin nasıl oluştuğunu biliyorsak nasıl geçeceğini en azından nasıl kontrol altına alabileceğimizi yine kendimiz yapmalıyız. Belki konuşarak birilerine anlatarak,belki profesyonel kişilerle paylaşarak ama ilaç kullanarak şu kısacık hayatlarımızda uyuşarak,hislerimizi körelterek değil. İnananlar dine yönelebilir mesela. Boş bulduğu her vakti yatarak uyuyarak değil en azından kendine bakım yaparak,bi doğa yürüyüşü yaparak,çok zor değil yağmur yağarken ıslanarak yani kısaca hayatın tadını almaya başlayarak,vücudunu,ruhunu tanıyarak önüne küçük küçük hedefler koyarak onları gerçekleştirdikçe kendini ödüllendirerek kendimize değer vermeyi öğrenerek tamamiyle bitmese de azaltabiliriz. Herşey sizin elinizde. Herşey benim elimde. Benim ruhum benim beynim.