Ankara'da askeri lojmanlar bölgesinde patlama: Yaralılar var!

Brunella mobilden yazdım kendimi ifade edemedim sanırım. Hükümetin doğru söylediğine inanmadığımı belirtmek istedim.dediğim gibi 200 ton patlayıcı üzerinde patlayan kişinin doku örneği.. 24saat geçmeden açıklanmasına inanmadım..
 
Bende senin bildiri gelmeden önce farkettim ne demek istediğini tekrar okuyunca.. Kusura bakma canım.
 
Türkiye en başından beri Suriye'de söz hakkı olsun istedi çünkü Suriye den sonra sıranın Türkiye ye geleceği belliydi,ama malesef Suriye nin iç işlerine karışmakla suçlandı,bi de mit tırlarındaki silahlar basına sızdı herkesin ağzına sakız oldu. Diyorum ya hain de çok ajan da.sonrada bu insanlar yargılanınca Türkiye de demokrasi yok yaygarası. Ne yapsındı Türkiye her türlü suçlu. Mültecilere sığınma hakkı verir suçlu vermez suçlu. Bakın stratejik hata yapılmış olabilir yanlış adım atılmış olabilir ve eleştirilebilir ama Devlet sırrını afişe etmek normal mi sizce?
Bu dediğiniz manzaralar çok yaşandı türkiyede, türban yasağı için toplanan kızlar yaka paça göz altına alındı, joplandı. Bu demokratik bir hak olsa da bil fiil 4 yıl başımı açarak okula gittim, ne bir mitinge katıldım ne de başka birşey. O kadar kabullenmiştim devlette çalışamayacağımı formasyon bile almadım. Hatta özelde bile başörtülü çalıştıran bir iki kurum vardı sadece. Ben bu tarz eylemlerde insanın başına gelebilecekleri göze alması gerek diye düşünüyorum, tabiki başına birşey gelmemeli ama provokasyona çok açık mekanlar öyle yerler.
 
Bütün Devlet Sırları ortaya çıkana kadar sırdır. Ortaya çıktıktan sonra skandaldır. Haberci bunu öğrenirse yazar. Yazmam diyen haberci değildir.
Bu dünyanın tüm ülkelerinde böyledir.
ABD'nin PYD'ye, PKK'ya falan silah yardımı yaptığını nasıl öğreniyoruz sanıyorsunuz. Hep gazetecilerden.
Ve evet eğer bir ülkenin Mit'i ülke dışındaki silahlı bir örgüte silah gönderiyorsa ve jandarma da o tırı durduyorsa bu organizasyonsuzluk bile bir haberdir.
Madem o silahları çıkaracaksın o tırlar durmayacak. Öyle bir organize edeceksin ki falanca saatte şuradaki kontrolü kaldır dediğinde o kontrol kaldırılacak o tırlar da geçecek. Ya da falanca plaka numaralı araçları görmediniz diyeceksin ve görmeyecekler.
Ben de vatandaş olarak duymayacağım. Bilmediğim bir eyleme karşı çıkamam değil mi?
Türkiye Suriye'nin iç işlerine karışmadı mı sizce?
Gayet karıştı. Bu da ayrı bir etik tartışmanın konusu. Örneğin ben karışılabileceği fikrindeyim sandığınızın aksine.
Ama sorun şu ki Suriye'nin iç işlerine karışmanın normal olduğunu düşünenlerin çoğunluğunun sıra Türkiye'nin iç işlerine gelince kaplan kesilmesi.
Basit bir soru var.
X devlet Y devletin iç işlerine kendi çıkarı gereği karışabilir mi karışamaz mı?
Cevap evetse X, Y'nin hangi isimleri alacağı önemli değil.
Bir diğer sorun bu konuda.
Türkiye'nin kendi çıkarları gereği Suriye'nin içişlerine karışmasında bir sakınca yok. ABD'de durup durup bizim içişlerimize karışıyor ama sonuç olarak bizim iç meselelerimiz yüzünden ABD sokaklarında bomba patlamazken Türkiye sokaklarında bomba patlıyor.
Mesele öz olarak bu.
Eğer bir ülkenin içişlerine karışırken iç güvenliği tesis edemeyecekseniz, görmeyecek duymayacak, sadece savunmada kalacaksınız.
Yok karışacak, bölgenin abiliği rolünü üstelenecekseniz, o zaman evin kapısını kapatmayı unutmayacaksınız.
Üçüncü bir seçeneğimiz yok.

Özellikle türban meselesini verdim. Neden çıkmadınız? Hakkınızdı o eğitim sizin. Benim başım okumam kadar hakkınız vardı başınız kapalı okumaya.
Türbanlı kızlar yaka paça götürüldü. Şanslılarmış, en azından hayattalar. Bazıları o şansa bile sahip değil. Bazılarının gözleri kör oldu.
Elbette kalabalığın olduğu her yer risklidir. Futbol maçında bile ölebilirsiniz. Provokasyona elbette açık ortamlar ama burada yine devlet refleksi önemli. Madem provokasyonu önleyemiyorum o halde hepsini gazlayayım gibi bir devlet refleksi hukuka aykırıdır.
İnsanlar İstanbul'da 3 kişi yanyana yürüyünce gazlayan polis 2 Bayram üst üste IŞİD'in Türkiye kolunun toplu namaz kılmasına izin verdi. O yüzden ben inancımı daha masum meselelere saklamayı tercih ediyorum.
Benim karnım bu meselelerde fazla doydu.
 
Tabiki ortaya çıktığında artık sır değildir, ama bunu ortaya çıkartıp basına sızdıranlar, organizasyonun işleyişine engel olanlar kim? Bulunana kadar şüpheliler tek tek sorgulanmalı ve bizler de her duyduğumuz şeyi yaygara konusu yapmamalıyız,en az Başkanlık Sistemi hakkında bilgi sahibi olmak kadar vatandaşlık görevidir bence.
Evet karıştı ama bu esnada ülke içinde de bir sürü muhalif eylemle uğraştı, gezi olayları,17 Aralık darbe girişimi... Ve bunlar çok ciddi olaylardı.belkide bunlar Türkiye Suriye ye karışmasın diye başkaları tarafından planlandı bizde bir güzel yedik.bu açıdan da Bakabilirsiniz.
daha önce de söyledim, sokaklarda hak aramaya karşıyım. Evet ikisi de kötü,ama gezi de yaşananlar size göre daha kötü, en azından türbanlılar ölmedi diye düşünüyorsunuz.ben o açıdan bakmıyorum, gezi olaylarında besbelli hükümete muhalif olanlar,Hükümet karşıtı eylem yaptı, orada ağaç için, park için eylem yapan insan sayısının çok az olduğunu düşünüyorum. Ama başörtüsü için direnen Kızların tek derdi okuyabilmekti.devlet hükümet karşıtı gösteriler yapmamışlardı.bu açıdan bakarsak ikincisi daha trajik.kötü ile daha kötü kıyaslaması yapmak hoş değil ama siz söylediğiniz için söyledim.
 
Öncelikle o kızlar da hükümete karşı eylem yaptı. İçinizi bu şekilde ferah tutmak istediğinizi anlıyorum fakat iki durum da aynı.
İki eylem de Hükümetin kararlarına karşıydı.
Orada bir ironi vardı, elbette can kaybı olmaması sevindirici fakat öğrenciliği yanan, memurluğu yanan çok kişi var. Oradaki kayıpları da görmezden geliyor değilim.
Siz nasıl ki Gezi için orada park için eylem yapan çok azdı diyorsanız, birilerine göre de Türbanlı kızların eylemi laik devlete karşıydı, okumak için değil.
Her zaman bir "ama" bulunur yani.
O yüzden söz konusu hak aramada şiddetle karşılaşma olduğunda amasız cümleler kurmamız lazım.

Bakın farklı düşündüğümüz konu şu; siz bu sızdıranları bir ajan olarak görüyorsunuz ve paralelci diyorsunuz ben de diyorum ki bu adamlar en başından beri oradaydı, düne kadar kan olanlar bugün kanlı oldularsa bu devletle değil kişisel çıkarlarla alakalı bir meseledir. (Ne istediler de vermedik diye ben demedim, mesela)
Haliyle de benim meselem değildir.

Her duyduğumuzu yaygara konusu yapmamalıyız.
İşte anlaşamadığımız bir diğer konu daha. Diyelim ki başka bir hükümet var ve bu Hükümet İsrail ordusuna Filistini vursun diye silah gönderiyor iddiası var.
Susalım yaygara yapmayalım der misiniz yoksa yerden yere vurur musunuz?
Gerçekten ben meseleye AKP ve XYP açısından bakmıyorum. Siyaset konusunda duygusal tepkiler vermekten hoşlanmıyorum. Tam tersine gerçekçi düşünmeye çalışıyorum.
Ve benim gerçekçi algımda mesele silah kaçırıldığı ortaya çıkarsa vatandaş da muhalefet de medya da bunun üzerine gider.
Gitmek zorundadır. Çünkü her şeyden önce yapılan şey meşru bir şey olsa gizli yapılmaz değil mi?
Haaa elbette devletler meşru olmayanlar eylemler yapar, yapmak zorunda kalır.
Ama bu duyulmayacak.
Duyulamaz.
Kandırıldık, İnandırıldık, İhanete uğradık falan, bunlar çocuk tesellisi. Kanarak büyük devlet olunmuyor, maalesef durum bu.
Suriye'nin karışmasıyla Gezi'nin başlaması arasında 2 yıl var, bakın takvime. Aynı zaman skalasında bile değiller. Üstelik Gezi'nin çığırından çıkmasının sebebi de orantısız güçtü, zaten. Yahu parkta oturup kitap okuyan insanların üzerine biber gazı sıktılar 2. mi 3. mü ne gün. Ondan sonra olaylar alevlendi zaten. Sanki orada insanlar toplanıp Başbakanlığa yürümüş, yıkacağız yakacağız demiş gibi davranmanın alemi yok.
Olayların nasıl ve ne zaman kızıştığı belli.
17-25 ise tamamen başka bir mevzu. Bence bir AKP'linin hiç ama hiç açmaması gereken bir konu. Bence o olay hiç olmamış, yokmuş gibi davranın hem partililer hem oy verenler olarak.
 
Sabrina hayran kaldim. Ben olsam bu son mesaja artik cevap vermezdim, ya da butun cinlerim tepemde olurdu yazarken her halde..
 
Ben türban gösterileriyle geziyi karşılaştırmak istemedim siz türbanlıları daha şanslı bulduğunuz için kendi fikrimi söyledim. Sonuç olarak burada bir kıyaslamayla gidilmesi yanlış ikiside olmamalıydı.
Az önce siz Dediniz hükümet pyd ye karşı başta IŞİD'i kullansaydı şuan bu durumda olmazdık diye ama o dönemde Türkiye IŞİD e yardım ediyor diye az yaygara kopmadı.olay ortaya çıkınca halkın konuşması değil tabi sıkıntı, bunu ortaya çıkartıp nemalanmak istenmesi problem bana göre. Ama siz hükümeti rakip takım olarak gördüğünüz için mesele ne kadar hayati olursa olsun sonuçta ortaya çıkması kendi hataları ve Bizde bu durumu sonuna kadar kullanırız diye düşünüyor olmalısınız.evet ayrıldığımız nokta bu.
gezi olaylarındaki psikolojiyi anlamam mümkün değil o yüzden tartışmak istemiyorum ama o dönemde Arap baharı adı altında tüm ülkelerde halk ayaklanması oluyordu ve sonrası malum, Türkiyede de böyle bir girişim olunca zaten yıllardır sıra ne zaman bize gelecek diye beklediğimizden bende hiç iyi duygular uyandırmamıştı. Ama yine de orada birşeylerin mücadelesini veren insanlara saygı duyuyorum.
Belki partililerin 17 aralığı sorgulamaları doğru değil ama ben oy veren birisi olarak neden sorgulamiyim ki,o olay benim kafamda hala büyük soru işareti ve gerçeğini en çok merak ettiğim konulardan birisi.
 
Çok mu komik anlamadım??
 
Hayır, türbanlıları daha şanslı görmüyorum. Orada sadece bir refleks farklılığını dile getirmek istedim. Yoksa şiddet içermeyen bir eylemin içindeyken birinin tırnağı bile kırılsa bu benim için ciddi bir meseledir.
Ben PYD'ye karşı IŞİD'i kullanmalıydı demedim. IŞİD'la mücadelede o bölgede PYD'nin meşru bir kimlik kazamasına izin vermemeliydi, dedim ki ikisi çok farklı şeyler.
Ben zaten IŞİD gibi Radikal Vehabi bir Örgüte destek verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. O bölgede IŞİD'le mücadaleyi bizzat Türkiye yönetseydi oradaki meşru aktör de Türkiye olurdu, IŞİD'in karşısına PYD'ni konuşlanmasına izin verildiği için PYD bugün meşru görülüyor. Engellenmesi gereken buydu.
Ben Hükümeti niçin rakip takım olarak göreyim ki?
Acaba siz Hükümeti kendi takımınız olarak gördüğünüz için her eleştiriyi rakip takım refleksiyle okuyor olabilir misiniz?
Ben ısrarla AKP'den bağımsız tutmaya çalışıyorum konuyu.
Tekrar edeyim. Derdim AKP değil, derdim eylemler. Eylem olarak yanlış gördüğüm bir şeyi eleştiriyorum, kişilerden bağımsız bir eleştiri yani.
Bakın işte asıl sorun şu. O psikolojiyi anlayamam diyorsunuz. Orada basit bir demokrasi talebi vardı. Bunu anlayamıyorsanız 3 mesaj sonra hak, özgürlük, demokrasi gibi kavramları yazdığınızda altı boş oluyor.
Özgürlük tek bir zümreye tanınmaz.
Ülkede bir kesim Esma için ağladı değil mi?
Esma nasıl öldü biliyor musunuz? Bir eylemde. Hükümet güçlerinin şiddeti sonucu.
Şimdi hükümete karşı ayaklanmak kötü ise Esma bozguncudur.
Esma doğru bir şey yaptı ise Hükümete karşı ayaklanmak kötü bir şey değildir.
Demokrasi sadece sandıktan geçmez. Ben meydana çıktığımda "asker göreve" falan diye postal yalamadığım sürece, istediğim kadar protesto ederim ve devlet de bu protestoya provokasyon karışmamasını sağlamakla görevli.
Açın anayasayı bakın, toplantı ve gösteri hürriyeti var, üstelik de darbe anayasasında var bu hak, düşünün.
Eylem koymak kötü bir şey değildir.
Siyasiler sadece bizlerin belli bir süreliğine bizim yerimize devlet işlerini yapsınlar diye seçtiğimiz kamu görevlileri, teoride bir tapu memurundan farkları yok, haliyle bir kutsiyet ihale etmenin de manası yok.
17-25 Aralık'ın gerçeğini mi öğrenmek istiyorsunuz.
Montajdır.
 
Hayattaki her olayda ben hep aydınlanma beklerim, komikse gülebilirsiniz.mesela 17 aralık ve hırsız kelimeleri yan yana geçince içeri atılıyor demekle ne kastettiniz onu da anlamadım,popüler ve çoğunluğun kullandığı kavramlarla çok ilgilenmiyorum, şifre gibi bişey mi? Ayrıca adımı alıntılamaktan imtina ediyorsanız yazdıklarıma cevap vermek zorunda da değilsiniz.
 
Ne alaka ben gayette dikkate alıyorum ve önemsiyorum marilyn in yazdıklarını, Sizin cinler niye tepeye çıktı anlamadım.
Muthis bir kavram karmasasi yarattin, buna ragmen sana cevap yaziyor arkadas.. MIT'in tirlarla yasa disi orgutlere silah kacirmasini aklamaya calisiyorsun, kadin bari organizasyonu dogru yapip jandarmaya yakalanmasalardi diyor, ama sen hala "organizasyonun isleyisine engel olanlar kim?" diye soruyorsun, insan yazdiklarini okurken kafayi siyirir.

Bir de gezi hakkinda yazdiklarin var, 17-25 Eylul var, bunlari darbe girisimi olarak gormen bir yana, 17 araliki vatandas olarak sorgulanmasini ama partilerin buna karismamasini istemen karsisinda diyecek laf bulamiyorum. Parti dediklerin de halk olusumudur zaten, halktan kopuk degillerdir. Ben bileyim, baskasi bilmesin demek gibi birsey.. Bir yandan Tayyipi destekleyip olayi arastiran savcilarin hakimlerin surdurulmesini hakli gorurken bir yandan olayin aydinlanmasini istemek ne bicim bir celiskidir?
Yani yazsam hangi birine laf yetistirecem, en iyisi yazmamak..
 

Evet, popüler bir şifre. Popüler şifre de nasıl oluyorsa artık? Gazeteciler, öğrenciler falan kullanınca paralel, darbeci ve cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanıyor. Bu yüzden siz popüleriteden uzak kalmaya devam edin. Bu kelimeleri beraber telafuz etmemeye dikkat edin. Ölümcül şifreler bunlar.

Kalabalıklara fazla girmemeye özen gösteriyormuşsunuz zaten. Bu da Yeni Türkiye'de haklı bir refleks, doğal karşılıyorum. Ona da devam edin. Yapılanları görmemeye, duymamaya, dillendirmemeye falan da devam. Hepsi hükümet karşıtı, devleti yıkmak isteyen darbeciler işte. Patlatırlar zaten oraları, arada sizin gibi 'masum'larda kaynamasın. Birileri nemalanmasın işte. Gazeteciler susmak yerine haber yaparlar yine. Sizin de adınız son dakika haberlerinde sadece sayılarla belirtilen ölülerin arasına karışmasın tek dileğim.
 
100 yılda şartlar değişmiş olabilir, kestirip atmamak lazım yine de.
Bu olay yap boz tahtası değil.. Elbise değil denenmez..
100 yılda hiç bir şey değişmedi, değişen tek şey ilerleme durdu.. Dahada geriliyoruz.. Yeni nesil eskisinden daha beter, araştırmıyor, sormuyor, bilmiyor.. Öğrenmeyede çalışmıyor.. Sadece kulaktan duyma bilgiler.. Elinde cep telefonu gelişiyor, onuda geliştiren kendi ülkesi değil.. Ülkesinin en büyük şirketleri hep yabancı sermayeli.. Neyse koşulları zorlamıyayım.. Sen nasılsa pembe gözlüklerle bakıyorsun Akp-başkanlık işlerine.. Hayırlısı..
 
"tarafsızlık bir düş dürüstlükse erdemdir." tarafsız olmaya çalışıyorum ya da en azından olaylara tarafsız bakmaya, yazdıklarınızdan öyle anladım çünkü bir vatandaş, dışarıya karşı hata da yapsa ülkesini savunmalı bana göre. Herkes bütün olayları anlamak zorunda değil ki,bu dediğiniz eylemler haklı olabilir ama kişisel olarak bu tarz eylemler bana anlamsız geliyor, yine de saygı duyuyorum insanların bakış açılarına. Ben öyle düşünmesemde insanların hassas oldukları bazı noktalara dokunmak istemiyorum. Tekrar ediyorum,yasaldır,demokratiktir ama bence anlamsız.
benim 17 aralık meselesinde takıldığım nokta ses kayıtlarının doğruluğu veya yanlışlığı değil,cemaat_akp ilişkisi nasıl bu noktaya geldi. Kim kimi sattı,neden sattı. Montaj veya değil o kısmıyla ilgilenmiyorum.
 
Laf mı soktunuz şimdi bana,rahatladınız umarım.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…