• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Ankara'da askeri lojmanlar bölgesinde patlama: Yaralılar var!

Apranxx mesajimi bulabilirsen kib.lesene ya.. bik-tim...
Seninkini okudum ama kib in k si olmaz,elim gitmez :) hakaret yok ki...
Ama onunkini ben banladım :KK53:
Ay ilk defa aynı tarafı tutucam okygillerle ama "okuduğumuzu anladık mı" Bölümü şart üye olurken :confused:
 
Seninkini okudum ama kib in k si olmaz,elim gitmez :) hakaret yok ki...
Ama onunkini ben banladım :KK53:
Ay ilk defa aynı tarafı tutucam okygillerle ama "okuduğumuzu anladık mı" Bölümü şart üye olurken :confused:
Hükümette olduğu gibi Burdada üstdüzey tanıdıkların var galiba " ban" yetkin olduğuna göre:KK14:
Yada yönetimdensin:KK66:
 
Öyle bir yazmışsınız ki terör örgütü hiçbir şey yapmamis devlet gereksiz yere üstlerine saldirmis sanki. Sanki uykusunda iki polisi şehit eden babamdi...

Humanizm sosuna bandirilmis bir 'katil TC.'ci daha...
bunda kiblenecek şey yok. her ne kadar senle ters düşsekte ban yesemde senin yüzünden,kib yapacak şey yok.
 
Hükümette olduğu gibi Burdada üstdüzey tanıdıkların var galiba " ban" yetkin olduğuna göre:KK14:
Yada yönetimdensin:KK66:
Allah aşkına parkon ya banı gerektirecek bimesajı kibledim, banlandı...paranoyaya bağlama :)
banladım yazmış değilmi. ilginç.:KK14:
Ooo çok özür diliyorum..banladım yanlış kelime, kibledim yazacaktım yanlış yazmışım..kafa 1 milyon oldu istifa ediyorum
 
Allah aşkına parkon ya banı gerektirecek bimesajı kibledim, banlandı...paranoyaya bağlama :)

Ooo çok özür diliyorum..banladım yanlış kelime, kibledim yazacaktım yanlış yazmışım..kafa 1 milyon oldu istifa ediyorum
hıı hıı. bazen işte böyle yanlışlar yapıyoruz. ee zor tabii.
olsun. biz şaşırmadık.
ama içini ferah tut. biz görmedik duymuyoruz.bilmiyoruz:KK45:
 
Allah aşkına parkon ya banı gerektirecek bimesajı kibledim, banlandı...paranoyaya bağlama :)

Ooo çok özür diliyorum..banladım yanlış kelime, kibledim yazacaktım yanlış yazmışım..kafa 1 milyon oldu istifa ediyorum
Banladım yazınca bu bir itiraf mı dedim bende:))
Neyse okynin dediği gibi biz görmedik...
 
Demokrasi sabahtan akşama tesis edilebilen bir sistem değil. Sanmayın ki Başkanlık Sistemi gelince ülkeye sihirli bir değnek değecek, her yer refah her yer demokrasi olacak.
Barajın düşmesi evet büyük oranda düzelme sağlayacak, bence. Ki sağlamayacak olsa bile, demokrasi savunucusu herhangi biri yine de barajın düşmesini desteklemeli, çünkü kısa vadede değilse bile uzun vadede ülkenin demokrasi kültürüne bunun bir katkısı olacak.
Türkiye Modeli dedikleri şeyin ne olduğunu kimse bilmiyor. Benim Burhan Kuzu'nun ara ara verdiği spoilerlardan anladığım Yarı Fransa Yarı Amerika sistemi olacak ki o nasıl olacak, o kısım muamma.
Muhalefet diyor ki Parlamenter Sistem içinde kalmak koşuluyla anayasayı değiştirelim, varız.
Ama İktidar ille de Başkanlık Sistemi.
İktidar da değil Erdoğan bu şekilde istiyor.
Tamam AKP'ye oy veren çok büyük bir kitle var ama vermeyen de daha büyük bir kitle var sonuç olarak. Muhalefet de kendi tabanını isteğini düşünmek zorunda değil mi?
Kaldı ki AKP bugüne kadar ne medya bağımsızlığı ne de yargı bağımsızlığı konusunda pozitif bir adım atmamışken, Sayıştay Raporu meclisten kaçırılmışken kim neden AKP'nin tamam bu sefer kuralına uygun oynayacağız sözüne inanmak zorunda olsun.
AKP'nin eli demokratik meselelerde fazla şaibeli.
Haliyle de ben bir vatandaş olarak getirecekleri herhangi bir sistemin demokrasi için iyi olacağından emin olamıyorum.
Beni ikna edemiyorlar.
Gazeteciler sürekli içeri atılırken, sokaklarda çocuklar ölürken, 15 yaşındaki bir çocuğun annesi meydanlarda yuhalatılırken kusura bakmayın ama benim demokrasi algım pek uyuşmuyor, bu olanlarla.
Çünkü ben demokrasi namına 3 şey görüyorsam antidemokratik 15 uygulama görüyorum.
Bunun da dışında.
Koskoca Anayasa Prof.ları sanırım benden daha iyi biliyorlardır Başkanlık Sisteminin zaten adam gibi çalışabildiği yegane ülkenin Amerika olduğunu, onun da ülke başkanlık sistemi üzerine kurulduğu için olduğunu. ABD dışiında neredeyse tamamı otoriter rejimlerle yönetilen Güney Amerika ülkeleri. Bir de Türkmenistan gibi ülkeler var işte.
Onlara da ne kadar Başkanlık Sistemi dersek.
Sorun burada.
Sorun bu sistemin başka ülkeyle kanının tutmaması.
Avrupanın göbeğinde Fransa dahi Parlamenter Sistemden bozma Yarı Başkanlık sistemi kullanıyor ki onlar da kendilerine Parlamenter Sistemi diyorlar zaten, Başkanlık Sistemini kabul etmezler.
Başkanlık Sistemi cidden sakat bir sistem.
Kan tutmazsa, uyuşmazsa çocuk ölü doğmakla da kalmaz, annenin de kanını zehirler.
Muhalefet kendi tabanını dinleyecek de,kimse kendinden taviz vermediği müddetçe bu iş bir güç savaşına dönecek, güçlü olan kazanacak diğeri de ona husumet besleyecek ve bu devran böyle dönecek. Bu sistem illaki biryere tam uymak zorunda mı,yani kendi gerçeklerimize göre, ordan burdan bir sistem oluştutulamaz mı? Tabiki bir gecede sihirli bir değnek değmeyecek ama en azından hükümet kurmakla, kuramamakla bu kadar vakit kaybedilmez diye umuyorum.bir de anti demokratik uygulamalar var diyorsunuz ya,evet var ama devlet nekadarını hoşgörmeli, yani katil devlet denmesi hoşgörülmeli mi mesela, ya da sizi bu hendeklere gömeceğiz söylemleri. Devlet halk için vardır ama en çok dışarıdan gelen tehlikelere karşı korunmak için vardır. Özellikle yaşadığımız bölgede binlerce kilometre ötesinden devletlerin gelipde nemalanmaya çalıştığı bir yerde, ajan da çok,hain de çok, yani derdimiz bir değil ki. Mesela kutuplarda yaşasaydık devletin en büyük problemi halkı kutupayılarından korumak olabilirdi. Yani biz dünyanın göbeğinde, herkesin gözü,çıkarı olan bir bölgede yaşıyoruz. Enerjimizi içeride değil dışarıda harcamamız gerek diye düşünüyorum, Başkanlık Sisteminde belki daha antidemokratik ama daha güçlü bir yönetim olabilir diye düşünüyorum.
 
Muhalefet kendi tabanını dinleyecek de,kimse kendinden taviz vermediği müddetçe bu iş bir güç savaşına dönecek, güçlü olan kazanacak diğeri de ona husumet besleyecek ve bu devran böyle dönecek. Bu sistem illaki biryere tam uymak zorunda mı,yani kendi gerçeklerimize göre, ordan burdan bir sistem oluştutulamaz mı? Tabiki bir gecede sihirli bir değnek değmeyecek ama en azından hükümet kurmakla, kuramamakla bu kadar vakit kaybedilmez diye umuyorum.bir de anti demokratik uygulamalar var diyorsunuz ya,evet var ama devlet nekadarını hoşgörmeli, yani katil devlet denmesi hoşgörülmeli mi mesela, ya da sizi bu hendeklere gömeceğiz söylemleri. Devlet halk için vardır ama en çok dışarıdan gelen tehlikelere karşı korunmak için vardır. Özellikle yaşadığımız bölgede binlerce kilometre ötesinden devletlerin gelipde nemalanmaya çalıştığı bir yerde, ajan da çok,hain de çok, yani derdimiz bir değil ki. Mesela kutuplarda yaşasaydık devletin en büyük problemi halkı kutupayılarından korumak olabilirdi. Yani biz dünyanın göbeğinde, herkesin gözü,çıkarı olan bir bölgede yaşıyoruz. Enerjimizi içeride değil dışarıda harcamamız gerek diye düşünüyorum, Başkanlık Sisteminde belki daha antidemokratik ama daha güçlü bir yönetim olabilir diye düşünüyorum.
Bakın en temeli şu;
Devlet ne kadarını hoş görecek sorusu bir muammadır. Bu soruyu bir milliyetçiye sorarsanız sizi bu hendeklere gömeceğiz sözünü baz alır ve Devlet orayı dümdüz etmeli der.
Bu soruyu mesela bir din düşmanına sorarsanız İslam Cumhuriyeti gelecek diyeni gömelim der (Peh din düşmanı ne ya, benim devreler mi yandı ne ki :) )
Bu yüzden bize hukuk lazım.
Vatandaş hukuksuzluk yapabilir.
Devlet/Devleti yönetenler yapamaz. Çünkü eşyanın tabiatı gereği Kanunu koyan devlettir. Vatandaş suç işlerse cezasını çeker ama Devlet suç işlerse ne olacak?
Fakat bazı uygulamalar suç işleyen kamu görevlisini koruma yönünde.
Ve kendi adıma konuşursam benim için bunun partilerle particilikle ilgisi yok, Suç işleyen kamu görevlisini koruyan Devlet uygulamasını eleştiririm.

Bakın dış siyaset hassas bir denge gerektirir. Elbette hiçbir devlet sınırına uluslararası hukukun izin verdiği durumlar hariç müdahaleyi hoş görmez. Türkiye de görmemeli.
Ancak bu devlet sınırlar ihlal edildi diye orada burada kamp bombalayıp da sonra kevgire girmiş sınırdan geçen adamların beni öldürmesine müdahale edemiyorsa o zaman sınır ihlalini görmezden gelmek daha mantıklı bir seçenek. İkisi bir yapılabiliyorsa başım gözüm üstüne ama şu durumda yapılamadığını gördük. Yani sonuçta vatandaşını korumak daha önemli değil mi?

Bunun dışında mevcut sorunlara çözüm bulmak Hükümetin görevidir, Hükümet ve Muhalefetin ortak görevi değil. Nasıl ki yol yapıldı diye gidip CHP'ye ya da HDP'ye oy vermiyorsanız, mevcut bir sorun çözülemediğinde de CHP'ye ya da HDP'ye ya da MHP'ye değil AKP'ye bakacaksınız.
Nimet kiminse külfet de onun.
Hükümet kurulamaması meselesini 1920 yılını baz alırsak 95 yıldır ilk defa gerçekleşen ekstrem bir olay. Daha önce hiçbir örneği yok siyasi tarihimizde.
Türkiyedeki siyasi sorunlar Parlamenter Sistemle ilgili değil, demokrasi kültürüyle alakalı, o yüzden de Başkanlık Sistemi gelince sorunlar çözülmeyecek.
En basitinden Parlamenter Sistem yumuşak ve kontrollü bir Kuvvetler Ayrılığı öngörür
Başkanlık Sisteminde ise katı bir Kuvvetler Ayrılığı vardır.
Yani öyle çıkıp "Eyyyy Anayasa Mahkemesi" diyemez Başkan. Zaten mahkeme üyelerini de kendisi atamaz, halk seçer hakimleri savcıları falan.
Zaten sorun da burada çıkar. Bu kuvvetlerin hiçbiri birbirini azledemezken, çıkan sorunlar nasıl çözülüyor biliyor musunuz?
Güney Amerikadaysanız ordu darbe yapıyor, ABD'de iseniz Başkan ya da parlamento istifa ediyor.
Yoksa ekonomi göçüyor, Kara Pazartesi, Kara Cumartesi falan oluyor, CİA alaveredalavere yapıp bir işler karıştıyor, birilerini istifaya zorluyor falan.
Başkanlık Sistemi tam da bu katı Kuvvetler Ayrılığı sebebiyle Topal Ördek Sendromuna kapılır.
Kuvvetleri o kadar sert ayırmayalım o zaman dediğinizde de onun adı Başkanlık Sistemi olmuyor zaten.
 
Muhalefet kendi tabanını dinleyecek de,kimse kendinden taviz vermediği müddetçe bu iş bir güç savaşına dönecek, güçlü olan kazanacak diğeri de ona husumet besleyecek ve bu devran böyle dönecek. Bu sistem illaki biryere tam uymak zorunda mı,yani kendi gerçeklerimize göre, ordan burdan bir sistem oluştutulamaz mı? Tabiki bir gecede sihirli bir değnek değmeyecek ama en azından hükümet kurmakla, kuramamakla bu kadar vakit kaybedilmez diye umuyorum.bir de anti demokratik uygulamalar var diyorsunuz ya,evet var ama devlet nekadarını hoşgörmeli, yani katil devlet denmesi hoşgörülmeli mi mesela, ya da sizi bu hendeklere gömeceğiz söylemleri. Devlet halk için vardır ama en çok dışarıdan gelen tehlikelere karşı korunmak için vardır. Özellikle yaşadığımız bölgede binlerce kilometre ötesinden devletlerin gelipde nemalanmaya çalıştığı bir yerde, ajan da çok,hain de çok, yani derdimiz bir değil ki. Mesela kutuplarda yaşasaydık devletin en büyük problemi halkı kutupayılarından korumak olabilirdi. Yani biz dünyanın göbeğinde, herkesin gözü,çıkarı olan bir bölgede yaşıyoruz. Enerjimizi içeride değil dışarıda harcamamız gerek diye düşünüyorum, Başkanlık Sisteminde belki daha antidemokratik ama daha güçlü bir yönetim olabilir diye düşünüyorum.
Eğer başkanlık sistemi bu ülkeye ilk başta uygun bulunsaydı, Atatürk kendini başkan ilan ederdi.. bir alıntı ekliyorum bu konu ile ilgili:

Halkın desteği ve kendisinin gücü olmasına rağmen: “Amerikan sistemini memleketimizde tatbik etmeyi hiç hatırıma getirmedim; sistemsiz ve kanunsuz tarzda, Reisicumhurlukla Başvekaleti birleştirmeyi düşünmedim ve düşünecek adam olmadığım bütün milletçe malumdur zannederim.” (2) sözleri ile Başkanlık sistemini ve kendisinin Başkan olmasını net bir şekilde reddetmiştir.

Yani özetle diyebilirizki philosophy,

600 yıl padişahlar tarafından tek adam otoritesi ile yönetilen ülkede, Atatürk’ün Başkanlık sisteminden kaçınmasının en büyük nedeni, devletin bu en üst makamına oturacak olan kişinin yeni bir padişah olmasını engellemektir.
Sonuç olarak; tek seçici, tek belirleyici konumuna geçecek bir siyasetçinin, ''Halk beni seçti, ben ne dersem o'' düşüncesi ile hesap vermeden yönetimi elinde tutması Türkiye Cumhuriyeti için kabul edilemez bir düşüncesi devletin bu en üst makamına oturacak olan kişinin yeni bir padişah olmasını engellemektir.
 
Bakın en temeli şu;
Devlet ne kadarını hoş görecek sorusu bir muammadır. Bu soruyu bir milliyetçiye sorarsanız sizi bu hendeklere gömeceğiz sözünü baz alır ve Devlet orayı dümdüz etmeli der.
Bu soruyu mesela bir din düşmanına sorarsanız İslam Cumhuriyeti gelecek diyeni gömelim der (Peh din düşmanı ne ya, benim devreler mi yandı ne ki :) )
Bu yüzden bize hukuk lazım.
Vatandaş hukuksuzluk yapabilir.
Devlet/Devleti yönetenler yapamaz. Çünkü eşyanın tabiatı gereği Kanunu koyan devlettir. Vatandaş suç işlerse cezasını çeker ama Devlet suç işlerse ne olacak?
Fakat bazı uygulamalar suç işleyen kamu görevlisini koruma yönünde.
Ve kendi adıma konuşursam benim için bunun partilerle particilikle ilgisi yok, Suç işleyen kamu görevlisini koruyan Devlet uygulamasını eleştiririm.

Bakın dış siyaset hassas bir denge gerektirir. Elbette hiçbir devlet sınırına uluslararası hukukun izin verdiği durumlar hariç müdahaleyi hoş görmez. Türkiye de görmemeli.
Ancak bu devlet sınırlar ihlal edildi diye orada burada kamp bombalayıp da sonra kevgire girmiş sınırdan geçen adamların beni öldürmesine müdahale edemiyorsa o zaman sınır ihlalini görmezden gelmek daha mantıklı bir seçenek. İkisi bir yapılabiliyorsa başım gözüm üstüne ama şu durumda yapılamadığını gördük. Yani sonuçta vatandaşını korumak daha önemli değil mi?

Bunun dışında mevcut sorunlara çözüm bulmak Hükümetin görevidir, Hükümet ve Muhalefetin ortak görevi değil. Nasıl ki yol yapıldı diye gidip CHP'ye ya da HDP'ye oy vermiyorsanız, mevcut bir sorun çözülemediğinde de CHP'ye ya da HDP'ye ya da MHP'ye değil AKP'ye bakacaksınız.
Nimet kiminse külfet de onun.
Hükümet kurulamaması meselesini 1920 yılını baz alırsak 95 yıldır ilk defa gerçekleşen ekstrem bir olay. Daha önce hiçbir örneği yok siyasi tarihimizde.
Türkiyedeki siyasi sorunlar Parlamenter Sistemle ilgili değil, demokrasi kültürüyle alakalı, o yüzden de Başkanlık Sistemi gelince sorunlar çözülmeyecek.
En basitinden Parlamenter Sistem yumuşak ve kontrollü bir Kuvvetler Ayrılığı öngörür
Başkanlık Sisteminde ise katı bir Kuvvetler Ayrılığı vardır.
Yani öyle çıkıp "Eyyyy Anayasa Mahkemesi" diyemez Başkan. Zaten mahkeme üyelerini de kendisi atamaz, halk seçer hakimleri savcıları falan.
Zaten sorun da burada çıkar. Bu kuvvetlerin hiçbiri birbirini azledemezken, çıkan sorunlar nasıl çözülüyor biliyor musunuz?
Güney Amerikadaysanız ordu darbe yapıyor, ABD'de iseniz Başkan ya da parlamento istifa ediyor.
Yoksa ekonomi göçüyor, Kara Pazartesi, Kara Cumartesi falan oluyor, CİA alaveredalavere yapıp bir işler karıştıyor, birilerini istifaya zorluyor falan.
Başkanlık Sistemi tam da bu katı Kuvvetler Ayrılığı sebebiyle Topal Ördek Sendromuna kapılır.
Kuvvetleri o kadar sert ayırmayalım o zaman dediğinizde de onun adı Başkanlık Sistemi olmuyor zaten.
Akp nin zaten bu sorunu çözme gücü var,14 vekil her türlü bulur ve iyi bir propagandayla halkın en az yarısı da destekler. Mesele Bu zaten, olacaksa en azından düzgün olsun, bizim de fikrimiz olsun diye düşünebilir muhalefet ve bence bunu yapmak siyasettir. Siz yıllardır bir partiyi yerden yere vuruyorsunuz ama oy oranı zerre azalmıyor, bu sizin iyi siyaset yapamadığınızın bir kanıtıdır.halka aptal demeden önce bu nokta da düşünülmeli.
Evet devlet kendi halkını korumalı,ama sınırlarımızın dibinde yapılmak istenen ileride ülkeyi bölünmeye götürebilecek bir hamleyse mesela, kar,zarar hesabı yapılmalıdır.bir dönem pyd yi destekliyor diye eleştirilen hükümet,şimdi vurduğu için eleştiriliyor. Bir dönem abd ne derse yapıyor diye eleştirilen hükümet şimdi karşı çıktığı için eleştiriliyor, elbette eleştirisin ama kantarın topuzu kaçmasın, mantık çerçevesinde eleştirisin.
devlet bir otoritedir,bir güçtür.bu güce karşı koyarsan, basit eleştirilerden bahsetmiyorum.bunu fiiliyata dökersen devletin müdahalesi kadar doğal birşey olamaz tabiki. Devlet buna müdahale edemiyorsa zaten Bu Zayıflık göstergesi değil midir?
Başkanlık sistemi konusunda tutturmuyorum ,mevcut sorunlar nasıl çözülebilecekse o yapılmalıdır. Bu konuda çok malumatım olsa cumhurbaşkanı danışmanı olurdum zaten, bu siyasetçilerin işi.
 
Eğer başkanlık sistemi bu ülkeye ilk başta uygun bulunsaydı, Atatürk kendini başkan ilan ederdi.. bir alıntı ekliyorum bu konu ile ilgili:

Halkın desteği ve kendisinin gücü olmasına rağmen: “Amerikan sistemini memleketimizde tatbik etmeyi hiç hatırıma getirmedim; sistemsiz ve kanunsuz tarzda, Reisicumhurlukla Başvekaleti birleştirmeyi düşünmedim ve düşünecek adam olmadığım bütün milletçe malumdur zannederim.” (2) sözleri ile Başkanlık sistemini ve kendisinin Başkan olmasını net bir şekilde reddetmiştir.

Yani özetle diyebilirizki philosophy,

600 yıl padişahlar tarafından tek adam otoritesi ile yönetilen ülkede, Atatürk’ün Başkanlık sisteminden kaçınmasının en büyük nedeni, devletin bu en üst makamına oturacak olan kişinin yeni bir padişah olmasını engellemektir.
Sonuç olarak; tek seçici, tek belirleyici konumuna geçecek bir siyasetçinin, ''Halk beni seçti, ben ne dersem o'' düşüncesi ile hesap vermeden yönetimi elinde tutması Türkiye Cumhuriyeti için kabul edilemez bir düşüncesi devletin bu en üst makamına oturacak olan kişinin yeni bir padişah olmasını engellemektir.
100 yılda şartlar değişmiş olabilir, kestirip atmamak lazım yine de.
 
Bombayi kim patlatmis kesin ve net bir aciklama varmi kizlar ? :KK57:
 
Akp nin zaten bu sorunu çözme gücü var,14 vekil her türlü bulur ve iyi bir propagandayla halkın en az yarısı da destekler. Mesele Bu zaten, olacaksa en azından düzgün olsun, bizim de fikrimiz olsun diye düşünebilir muhalefet ve bence bunu yapmak siyasettir. Siz yıllardır bir partiyi yerden yere vuruyorsunuz ama oy oranı zerre azalmıyor, bu sizin iyi siyaset yapamadığınızın bir kanıtıdır.halka aptal demeden önce bu nokta da düşünülmeli.
Evet devlet kendi halkını korumalı,ama sınırlarımızın dibinde yapılmak istenen ileride ülkeyi bölünmeye götürebilecek bir hamleyse mesela, kar,zarar hesabı yapılmalıdır.bir dönem pyd yi destekliyor diye eleştirilen hükümet,şimdi vurduğu için eleştiriliyor. Bir dönem abd ne derse yapıyor diye eleştirilen hükümet şimdi karşı çıktığı için eleştiriliyor, elbette eleştirisin ama kantarın topuzu kaçmasın, mantık çerçevesinde eleştirisin.
devlet bir otoritedir,bir güçtür.bu güce karşı koyarsan, basit eleştirilerden bahsetmiyorum.bunu fiiliyata dökersen devletin müdahalesi kadar doğal birşey olamaz tabiki. Devlet buna müdahale edemiyorsa zaten Bu Zayıflık göstergesi değil midir?
Başkanlık sistemi konusunda tutturmuyorum ,mevcut sorunlar nasıl çözülebilecekse o yapılmalıdır. Bu konuda çok malumatım olsa cumhurbaşkanı danışmanı olurdum zaten, bu siyasetçilerin işi.
Bu siyasetçilerin işi değil. Siyasetçilik bir meslek dalı değildir. Biz her birimiz vatandaşlar olarak nasıl bir sistemle yönetileceğimizi bilmek ve buna kafa yormak zorundayız.
Başkanlık Sisteminin geçip geçmeyeceği muamma. Referandum, Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi olmayacak çünkü. Alakasız bir çatı aday, oy bölen başka bir aday ve güçlü bir merkez adayla olmayacak.
Soru basit olacak; Evet mi Hayır mı?
%51'i alan kazanır.
Sizce AKP %51'i cepte görse, bundan emin olsa şimdiye kadar referandum yapmaz mıydı?

Bunun dışında.
Gelin PYD konusuna biraz bakalım. Güney sınırımızda bir şeyler oluyor. Orada IŞİD ve PYD özelde, genelde de Kürtler ve Radikal İslamcılar ve Rejim yanlıları birbirine girdi.
PYD önderliğindeki Kürt gruplar muhtemelen Esad Rejiminden bir çeşit özerklik vs gibi talepler aldı ve kendilerine ait gördükleri bölgeden IŞİD'i kovuyorlar.
Buraya kadar durum kabaca bu.
Türkiye burada stratejik bir hata yaptı.
Esad Muhalifliği ve Mezhepsel reflekslerle, IŞİD gerçeğini görmezden geldi. Oysaki Orta Doğu'da o kadar güçlü bir radikal gücün var olmasına izin verilmeyeceği aşikardı. Hele de 11 Eylülden sonra.
IŞİD'le Türkiye zamanında etkin mücadele etmeyince, Türkiye yegane ilgisini Esad'a yöneltince, bu boşluğu PYD doldurdu.
Burada PYD, PKK mıdır, değil midir, tartışması artık önemli değil.
Önemli olan PYD'yi Batı için meşru bir müttefik haline getirmemekti. Bakın meşru dedim. Yoksa hepimiz PKK'nın eline silahların nereden geçtiğini az buçuk tahmin edebiliyoruz.
Ama düne kadar PKK ile kapalı kapılar arkasında konuşup Türkiye müttefiktir, Türkiye'ye yapılan saldırı bize yapılmış sayılır diye gaz alıcı açıklamalar yapan adamlar bugün PYD'nin sırtını sıvazlıyor.
Burada ABD ve Batı'nın tavrını elbette eleştiririz sonuçta PYD ve PKK aynı otun laciverdi.
Ama Türkiye dış siyasetinin ön görüsüzlüğüdür şu geldiğimiz nokta.
Türkiye, IŞİD'le mücadelede PYD'nin meşru müttefik haline gelmesine izin vermemeliydi.
Türkiye sınırında Radikal İslamcı bir örgütün varlığına izin vermemeliydi, bunun ABD ve Batı'nın refleks göstereceği bir şey olacağını tahmin edip, buna izin veremeyiz naraları atacaktı.
Ha Devlet çıkarı gereği IŞİD'e mi yardım yapar, ÖSO'ya mı o ayrı tartışmanın, ayrı bir etik tartışmanın konusu.
Türkiye orada PYD'ye meşru bir alan açılmasına izin verdi.
Bunu söylememin nedeni de Hükümetin AKP olması değil, CHP, HDP falan olsaydı da aynı şeyi söylerdim. Bu bir vizyon hatası, çünkü.

Devlet müdahalesi hakkında ayrıca bir tartışma açmak gerek. Örneğin diyelim ki bir sonraki seçimlerde AKP gitti, TZP diye bir parti geldi ve diyelim ki bu parti de kamuda türban yasağı getirdi.
Buna karşı bir kesim ayaklandı. Ayaklanma başta bir parkta toplanıp basın bildirisi okumaktı, sonra nasıl oldu anlamadık, birileri bu vatandaşların üzerine gaz sıktı, onları copladı. Vatandaşlar refleks verdi, polise direndi, polis bu sefer tomalarla geldi, gaz fişekleriyle geldi. Ve Türbanı savunanların gözleri çıktı, bazıları öldü.
Ortada doğru ya da yanlış bir devlet yaptırımı var. O türban takılmayacak. Bu anlamda siz diyorsunuz ki Devletin refleksi doğrudur.
Siz diyorsunuz, ben demiyorum.
Benim dediğim basit. Kanun başka şeydir, hukuk başka bir şey. Devletin güç gösterme şekli kanuni olabilir ama bu hukuki olacağı anlamına da gelmez. Türban yasağına direnmek için bir insanın sokağa çıkması en demokratik hakkıdır.

,
 
Şimdide Pyd de açıklama yapmış.
Patlamayı yapanın Van lı olduğunu Adınında Abdülbaki Sönmez olduğunu söylemiş.
Tak diye bir örgütmüş. Kürdistan özgürlük şahinleri demekmiş..
Zaten ben hükümetin yaptığına inanmamıştım. Mümkün değil. Bukadar kısa sürede zatı muhteremi açıklamayanları.28 kişiyi öldüren canlı bomba nın parmak izi alınabiliyor. Utanmasalar kimlik çıktı diyecekler..
 
Birçok farklı dini, mezhebi, ırkı bir arada barındırmayı başarmış, ortadoğunun en modern, ileri görüşlü ülkesinin seçimle başa gelen başkanını devirmeye çalışmak kişiyi vezir değil rezil yaparmış. Gördük, öğrendik.
 
Zaten ben hükümetin yaptığına inanmamıştım. Mümkün değil. Bukadar kısa sürede zatı muhteremi açıklamayanları.28 kişiyi öldüren canlı bomba nın parmak izi alınabiliyor. Utanmasalar kimlik çıktı diyecekler..
Hükümetin yaptığını düşünen olduğunu sanmıyorum, sadece hükümet ve diğer üst düzeylerin ihmali diye düşünüldü.. Yani hükümetin ve diğerlerinin suçu istihbarat eksiklikleri dendi.. Kaldıki parmak izi konusuda neden yayın yasağı ve ardındanda kopuk bir parmak ve neden bir isim çıkıyor..Bundada devlet bizden ne saklıyor diye düşünürüz.. Bunu haberciler uydurmuyorki, onlara ne bilgi verirlerse onu servis ediyorlar..
 
Back