Mutlaka izlemişsindir, Interstellar diye bir film vardı.. orada Cooper'ın paralel evrende evinin kütüphanesinin arkasında kalıp sesini duyuramadığı bir sahne vardı hani, hah işte durumumuz tam o.. istediğimiz kadar kitap falan fırlatalım görmüyorlar, duymuyorlar.. yapılan yollar, köprüler, binalar eğer üreten bir ülke isen hizmettir, değilsen külfettir.. ekonomine yük bindirir, çünkü samanı bile ihraç eden bir ülkeyiz biz.. hangi parayla hem samanı alıp hem köprü bedelini ödeyeceğiz diye düşünemiyorlar.. kaç gündür yazmamak için zor tutuyorum kendimi ama iphone'u bile bu hükümetin getirdiğine inanan bir zümreye kaldı sonumuz, o yüzden acımıyorum Mune..
2000 li yıllarda ülkeye AB yardımları, yatırımlar, "dış mihrakların" paraları yağarken iki üç tane fabrika kurup toplu iğnemizi kendimiz yapmaya başlasaydık bugün en azından elimizde yerli malı toplu iğne olurdu ama yok.. neyi üretip, neyi satıp ülkedeki dolar miktarını arttıracağız ki? yalnız anlaşılmasın aşağılamıyorum ama otu-çiçeği dış mihrağa bağlama kolaylığına kaçan insanlara bunu gösteremezsin.. şu başkanlık seçimini bile "RTE'yi başkan yapalım mı?" diye anlamıyorlarsa ne olayım :) ama diyorum ya normal.. Aç tv de herhangi bir kanalı, sürekli dış mihrak, sürekli birilerini düşman ilan etme.. bak mesela şurada ihl'lerin sorunlarını yazınca din düşmanı oluyorsun.. eleştirmen=düşman, kaçarı yok bir yerden seni de bulacak
Eğer dinleyebilirlerse ya da takip edebilirlerse Özgür Demirtaş dehşet bir şekilde açıklıyor neyin ne olduğunu.. ama dinlerler mi? hiç sanmıyorum.. evet bizi çekemiyorlar, hele hele parası bizim cebimizden çıkacak olan köprüleri.. onları hiç çekemiyorlar. bize Allah acısın artık, ne diyeyim..