Alman ailelerinin çocuklarına davranışları

sözlerinin birçok kısmına katılıyorum.

almanlar boyuna araştırma yapıp duruyor, neden mi?

" neden çocuklarımızda psikolojik bozukluklar fazla, neden ergen çağındaki gençlerde suç-uyuşturucu-ahlaki çöküntü hat safhada, neden gençlerimizde boşanmalar çokkk fazla, " vb... vb...vb...

evet bizim ülkemizde psikoloğa gidilmesi saklanırken, o beğendiğiniz alman annelerinin memleketinde psikologsuz aile yoktur...

bizim ülkemizde de, ihtiyaç duyulduğunda gizlemeye gerek kalmadan psikoloğa gidilmeli, bunu destekliyorum, ama almanlar gibi birçok gelişmiş avrupa ülkesinde durum aynı, intiharlar diz boyu, adamlar taa küçükken sevgiden uzak kalmışlar... ama sonunda ya psikoloksuz adım atamayan bireyler ya da ssoğuk-anlayışsız-tek kişilik dünyalara sahip, ucu intahara yada kendine zarar vermeye kadar giden bir birey olarak hayata tutunmaya çalışan insanlar. elbette tüm almanya böyle değil, sağlıklı vatandaşlarıda var mutlaka.
ama alman araştırmacıların ülkemize gelipte aile içi yaşantımızı gözlemleyip, kendi ülkelerindeki artan huzursuzluğun nedenini çözmeye çalışmaları size birşey ifade edebiliyor mu?



aile kavramı yok haklısın. ahlaki çöküntü içindeler. gençlik elden gitmiş... bu sevgisizlik-ilgisizlik-ahlaksızlık okulda öğretilmiyor alman çocuklarına, eğitim ailede başlıyor biliyorsunuz.

benim ülkemde de bilinçsiz ahlaksız gençler var, maalesef ancak tanımadığı kimseye bile selam veren alman gencinden daha saygılıdır benim gencim anasına babasına!


Evet, aynı fikirdeyiz..

Çocuğu "birey" yapmak onu tamamen yalnız bırakmak olmamalı.. Bizde tek başımıza yaşarız ama ailelerimizle zaman geçirmek çok daha keyiflidir.Fikir alış-verişleri,şakalaşmalar,tartışmalar.(bizde de aileler fazla karışırlar :)) ne yapalım bunu da sınırı çizilebiliyor..

Bu psikolog konusunda da katılıyorum ama ilerliyoruz.. En azında artık psikologa gitmek delirmek demek değil..daha da düzelecek.
 
bu yaz tatilinde kaldığımız otelde alman bir aile vardı 5 tane boy boy çocuk hepsi yemeklerini tek başına yiyebiliyordu en küçüğü 2 yaşında falandır onları izlerken gerçekten imrendim anne o kadar sakin ki ve çocuklarda en ufak bi yaramazlık yok biri kulağına takmış müzik dinliyo diğer küçükler ellerindeki kitaplarla ilgileniyo anne tek bir sözü ile çocuklar sıraya diziliyo hiçbir haşarılık düzen bozuculuk yok birde türk ailelerine baktım kendime baktım peşinde koşturuyorum oğlum nolur ye çocuk koşar zıplar bağarırım deli gibi koşma otur yemeğni ye dikkat et düşme aman terleme vs diye onlar çocuklarını nasıl yetiştiriyorlar bravo diyorum ben

biz fazla korumacıyız bence o yüzden.. onlarda ebeveyn kuralları koyuyor, bizde ise çocuklar..
 
Valla çok güzel bir yazı yazmışsınız konu sahibi, tebrikler. Yurtdışında yaşamıyorum ama çok sık gidip geliyorum. Hep merak eder dururum "bu insan bu çoçukları bizden farklı nasıl yetiştiriyorlar". İnanılmaz farklılıklar var. Cevrede bağıran, çağıran ortalığı dağıtan vs..... Çoçuk yok.
 
bence almanlari gözünüzde o kadar büyütmeyin, hatta avrupalarida. bende almanyada almanlarin icinde yasayan biriyim alman arkadaslarim var. oglumla yasit cocuklari var oglum cogu yönden arkadaslarindan ileri, burdaki cogu cocukta konusma problemi var aynen türk cocuklarinda oldugu gibi yaramazi uyumsuzu hertülüsü var. parklar bos cünkü cocuklar anaokullarinda, cocuk 3 yasina gelince mecburu gider 3 yas öncesi 6 ayliktan itibarende anne calisiyorsa ki cogu calisir, calismiyorsa issizede cocuk gider anaokuluna dolasiyla parklarda cocuk yoktur.
hastalik soguk sicak meselesine gelince burasi avrupa soguk memleket akdeniz veyahut bi ortadogu ülkesi degil , yani soguga dayanikli olmalari pek tabii. hasta olurlar ayrica robot degil bunlar, oglumun ikiz arkadaslari boronsit olmuslar mesela. hastanelere gidin doludur. bi iyi övülec yonleri hemen ilaci antibiyotigi dayamazlar.


aglatarak uyutma meselesini sahsen hic tasvip etmem yapmamda. bu uygulama cocugun vicdanini köreltir.
kendine özgüven konusunda bi üst yönlerini göremedim. mesele su ki almanlarin hayat felsefesi kurallara uymaktir bir alman kural disi hareket etmez asla kullanma kilavzunun disina cikmaz.

diger yandan pratik zeka sifirdir, zamaninda savastan cikan nesil cok güzel bir sisten kurmus sonra gelen nesil ise kilavuzu iyi kullanmis.



isin özü biz akdeniz insaniyiz, günes bizden dogar ,sicak memleketiz sefkatliyiz günes bizi isitmis genlerimiz böyle.
illaki en dogruyu bati yapar bati harikadir mükemmeldir diyip esyanin tabiatina aykiri davramanin lüzümü yoktur kanaatimce.
 
paylaşım için teşekkürler, alakasız tepkilere karşın gayet faydalı bir paylaşım. Avrupa'nın kendine özgü bir kültürü var. kimse kimseyi anlamsız yere rahatsız etmez korna bile çalmaz. ama bizim ne kadar tuhaf insanlarımız var ki arkadaşın paylaştığı şu avrupai yetiştirme tarzındaki güzelliklere karşı savunmaya geçmiş çılgınca savunuyor:S her milletin kendine has karakteri, eğrisi doğrusu var. bu demek değil ki biz kakayız pisis. ama öz eleştiri yapmadığımız kendimizi mükemmel zannettiğimiz sürece geleceğimiz nokta yine olduğumuz yer oluyor:/ Hollanda'da redlightstreet'te gördüklerini anlatıyor da ne alaka?! ben o sokakta bir tane polis görmedim desem. ben, o kadar uyuşturucunun içkinin her şeyin serbest olduğu bi ülkeden bahsediyoruz, ama etrafta birbirini döven olay çıkaran yok desem. al o sokağı koy buraya hani olmazya -zaten bizim inancımıza aykırı- oldu diyelim... o vitrinleri kırıp o kadınlara saldırırlar olayı kavgası bitmez. kabul etmeliyiz sevgilerini yansıtma konusunda zayıflar belki bilemiyorum ama "dinleri var işimiz gibi işleri var dinimiz gibi".
 
Son düzenleme:
Evet ben bunları yapıyorum zaten yazılanlar pekıte normal gelmedi böyle yapanlarmı var ???





*** anne / baba okula çocuğu ile birlikte gidiyor, tanıdığı tanımadığı her gördüğü veliye selam verip gülümsüyor ''günaydın'' diyor. çocukta bunu öğrendiği için aynı davranışta bulunuyor.ya biz ne yapıyoruz?


***sınıfa asla girmiyor, öğretmene çocuğunun yanında çocuk hakkında olumsuz hiç bir şey söylemiyor. Ya biz?


*** okuldan çocuklarını aldıklarında onların yerine çocuğunun çantasını taşımıyorlar.


***yağmur yağıyordu, annenin elinde şemsiye vardı ama çocuğu ıslanmasın diye anne çocuğunun başına şemsiye tutmadı, yağmurluğunun kapşonunu kapat demedi, onu şemsiyesini açması için uyarmıyordu. Ya biz bu durumda ne yaparız?


*** apartmandan dışarı çıktım. 4 yaşlarında bir kız çocuğu pazar günü bisikleye biniyordu. Beni tanımıyordu. Bana selam verdi, ayaklarında değil terlik çorap bile yoktu. Ayakları bisikletin pedalında değil yerdeydi. Vee benim üstümde yağmurluk vardı. Hava sıcaklığı 18 c ydi. Siz bu çocuğun ailesi olsaydınız ne yapardınız?

Yere basan çocuk toprağa enerjisini boşaltıyor.

Biz; çocuğum karnın ağrır, yere basma, çorabını giy, ayakkabını giy, ayağın kirlendi, gibi bir sürü negatif sözler söylemez miyiz?

*** çocuklu aileler apartmanların genelde giriş katında oturuyorlar. Apartmanın bahçesini çocuk bahçesi niteliğinde düzenlemişler.
*** çocuk parkları bomboş. Mahallede sanki hiç çocuk yaşamıyor gibi...acaba neden? çocuklar parka doymuş.
çok saygılılar. Komşuyu rahatsız edecek koşturma, bağırma yok. çocuk çekirdekten bu toplumsal kuralı alarak yetişiyor.

***markete gidiyorsunuz. çocuğun elinde de kendi boyunda bir market arabası. O da ihtiyaçlarını alıp arabaya koyuyor. Kasada aldıklarının parasını kendi ödüyor.

***çarşıya gittik. Park etmiş bir bisiklet, bisikletin de arkasına bağlanmış bir bebek arabası vardı. Bildiğimiz bir bebek arabası değildi. Ana kucağının biraz daha yükseğini, tekerleklisini ve çevresinin pencere gibi plastik bir malzeme ile kaplanmış biçimini hayal edin.
Biz olsak ''çocuk ağlar'', diye düşünüp, değil bisiklete binip çarşıya gitmek, öyle bir çocuk pusetine çocuğumuzu koymayız. Yerden soğuk gelir, ya araba çarparsa... Bir sürü kaygı ve endişeler duyarız. Toplum olarak çok mu kaygılarımız korkularımız var acaba?

Oysa anne hem sporunu yapıyor, hem alışverişini, hem de çocuğu hava alırken belki de çocuk açık havada gezerek uyuyor, mamasını iştahla yiyor.


*** yolların kenarı bisikletliler için ayrılmış. Asla araçlar bu yolu kullanamıyor. Anne ve çocuğu yan yana bisiklete binmiş geziyordu. çocuk 5 yaşında kadardı ve iki tekerlekli bisikleti usta bir sürücü gibi kullanıyordu. Türk ailelerinde kim çocuğu ile bisiklete binip geziyor?

***hollandaya gezmeye gittik. Ben diyeyim 20 bisikletli, siz deyin 30 bisikletli. Kimi 60 yaşında, kimisi 6 yaşındaydı. Sanırım bunlar bir aileydi. öylesine neşeli bisiklete binerek çevreyi geziyorlardı ki, hayran olmamak elde değildi. Onların enerjisi, neşesi bana da yansıdı. Yaya üst geçitinin bisikletler için ayrılmış yerinden yürüyerek bisikletlerini sürerlerken enerjileri bana yansıdı.
Kim istemez büyük küçük tüm aile bir bisiklet turunu. Ama türkiyede bisikletliler için ayrılmış yol hangi illerde var? Parmaklarımızın sayısı kadar bile yok.

***çocuklar böylesine bağımsız yetişince bu durum yaşlılığa da yansıyor sanırım. Merdivene benzer bir wolker ile yaşlılar kendi alış verişlerini yapıyor, yürüyorlar. Yorulduklarında wolkerın üstündeki oturma yerine oturup dinleniyorlar.

Peki biz yaşlandığımızda ne yapıyoruz?

Dizimiz ağrıyor diye otururuz, yağmur yağıyor diye dışarı çıkmıyoruz.

çocukken ailemize bağımlı iken yaşlanınca da çocuklarımıza bağımlı oluruz.


Peki sizce neden çocuklarımız henüz emeklediğinde onu hemen üstün kirlendi, mikrop var, gibi bir sürü tehlikelerden uzak tutmaya çalışıyoruz?

Ayağa yeni kalktığında koltuğa çıkmayı hedeflediğinde neden kendimiz koltuğa koyuveriyoruz? Onun bu çabasını engelleyip, işi başarma zevkini yaşatmıyoruz?

Neden yere düşen çocuğu hemen koşup yerden kaldırıyoruz? Dolayısı ile ağlamasına neden oluyoruz.

Işte taaa 6. Ayında büyüklerimizden gördüğümüz gibi yetiştirmeye devam ederek onları bağımlı, kendine güvenmeyen bireye dönüştürüyoruz.


*** sonuçta türk ailelerinin çocuk yetiştirme teknik ve yöntemlerinde yaptığı yanlışlar sayesinde çocukların ailelerine daha bağımlı, özgüvenlerinin yüksek olmadığı, toplumda saygılı bilincinin her geçen gün iyiye değil daha geriye gittiği bir gerçektir.



üniversiteye giden çocuğa bile yetştin gözü ile bakılmamakta, onun yerine evi tutulmakta, elektirik, su borcu ödenmekte, sınavlarında yemekleri yapılmakta, bekar evleri temizlenmektedir.

*** ayrıca son zamanlarda toplumumuzda ''çocuğu serbest yetiştirmeliyim'' anlayışı ailelerce yanlış anlaşılmakta, her istediği yapılmaktadır.



****oysa buradan anlaşılması gereken bağımsız hareket etmeyi öğretmektir.

Kendine güven duygusu gelişmiş, her türlü zorluklar karşısında ayakta durabilen gençler yetiştirmek,

alıntı
 
hep yemekten örnek verilmiş arkadaşlar çocuklar taaa 6 aydan beri kendisi yiyebilir neden koşuyosunuzki peşinde çok saçma önüne koy yerse yer yemezse yemez 2 yaşında çocuk artyık çatal bıçak kullanır yani
insan gibi yetişkin gibi davranınca onlar da ona göre oluyo türklerde bi beceriksizlkik mi varne okudukça şok oldum elinde tabakla 4 yaşında çocuğun peşinde koşmak kadar itici ve saçma bişey olamaz, iyi annelik bu diil olsa olsa kötü annelik
eğitim şart tabi
 
hep yemekten örnek verilmiş arkadaşlar çocuklar taaa 6 aydan beri kendisi yiyebilir neden koşuyosunuzki peşinde çok saçma önüne koy yerse yer yemezse yemez 2 yaşında çocuk artyık çatal bıçak kullanır yani
insan gibi yetişkin gibi davranınca onlar da ona göre oluyo türklerde bi beceriksizlkik mi varne okudukça şok oldum elinde tabakla 4 yaşında çocuğun peşinde koşmak kadar itici ve saçma bişey olamaz, iyi annelik bu diil olsa olsa kötü annelik
eğitim şart tabi

ve çocuk eğitim uzmanı konuşur.. :KK53: ne kadar ilgiçsiniz demek sizin gördüğünüz çocuklar 6 aydan itibaren kendisi yiyor, halbuse bizimkiler doğar doğmaz kendisi emmeye başlıyorlar zaten.. dediğiniz gibi eğitim şart, ha bir de bazı ağızlar için fermuar da şart :KK53:
 
hep yemekten örnek verilmiş arkadaşlar çocuklar taaa 6 aydan beri kendisi yiyebilir neden koşuyosunuzki peşinde çok saçma önüne koy yerse yer yemezse yemez 2 yaşında çocuk artyık çatal bıçak kullanır yani
insan gibi yetişkin gibi davranınca onlar da ona göre oluyo türklerde bi beceriksizlkik mi varne okudukça şok oldum elinde tabakla 4 yaşında çocuğun peşinde koşmak kadar itici ve saçma bişey olamaz, iyi annelik bu diil olsa olsa kötü annelik
eğitim şart tabi


msjın hepsini okumak bilgilerden faydalanmak isterdim ama 6.aydan itibaren kendisi yiyebilir cümlesinden sonra devamını getiremedim :KK31:
 
Konu uzerinden çok geçmiş. Ama yine de yazmak istedim.
Anneler lütfen önce komplekslerinizden arınınız.
Kimseyi incitici bir yazı değil sadece aradaki farkı göstermek için yazılmış hatta alıntılanmış bir yazı.
Ben halk olarak bizlerin çocuk "yetiştirdiğini" sanmıyorum. Bizdeki daha çok çocuk büyütmek.
Buna yetiştirme denmesi için şu an yaptığınız herhangi küçücük bir hareketin ilerde olumlu olumsuz bir çok tepkiye yol açacağını bilmek ve düzenli bir yol tutturmak gerekiyor.
Örneği en kapsami geniş olanla başlamak istiyorum. Çocuğun istediği bir şeye bir gün hayır bir gün evet demeniz çocuğunuza yanlışı öğretmeniz açısından uygun degil. Tutarlı olmalıyız. Evet haklisiniz hangimiz tutarlı ebeveynler tarafından büyütüldük? Bunun sonucu olarak eve sağ salim döndüğümüzde şükrediyoruz. Herhangi birisi saçma sapan bir nedenden bizi öldürebilir, tecavüz edebilir hiç olmadi dövebilir.
Küçümsediginiz almanlarda da olabilir. Ama onlarda bu asla cezasız kalmaz. Peki bizde ?
Eğer sinirlenmediyseniz ve hala okumaya devam ediyorsaniz elestirinin dozunu biraz daha arttiriyorum.
Biz bir birey yetistirdigimizin farkında degiliz.
Üşür mü hasta olur mu endişesiyle büyütüyoruz. Bakin bunu eleştirmiyorum. Çünkü bu içten gelen bir dürtü. Annelik iç güdüsü hatta anne olmaniza bile gerek yok koruma içgüdüsü. Ama yanlış.
Küçük yaşta mikropla tanışmayan küçücük beden büyüdüğünde hastalığı daha ağır atlatıyor. Oysa küçükken tanissa vücudu kendini korumayi öğrenecek. Ileride daha az hasta olacak.
Çocuğumuzun kendi yapmasi gereken bir çok seyi ona izin vermeden fırsat tanimadan biz yapıyoruz.
Bu hem çocuğa yeterli olmadığı algısını hissettiriyor hemde küçük yaşta ogrenmesi gereken yaşta ogrenemeyen çocuk sonradan güçlük çekiyor.
Küçükken annesi tarafindan karni duyurulmuş eşlerinizin kahvalti tabagini dahi size doldurmasindan pay biçin.
Sonra asla ama asla hatali olduğunu söylemiyoruz.
Kafasini vurunca duvari dövmek gibi mesela. Bu şekilde büyüyen çocuk ilerde hatayi kendinde aramıyor. Hep başkasını suçlu gördüğü için kendini geliştiremiyor.
Annelerin agzindan en çok çıkan kelimeler cıss yasak günah
Çocuk çantanın içinde ne var merak etti diyelim.
Elini çantaya attığı anda pat diye çekip aldiniz üstelik azarladınız.
Çocuğunuz merakla bir şey yapmaya çalıştığı ilk deneyiminde suçlandı. Ve girişimciliği engellendi. Sonra günlerde şikayet ettiniz bizimki çok pısırık diye.
Sikayet etmekten bahsetmisken hiç çocuğundan mutlu anne baba gördünüz mü? Ben görmedim. Üstelik cevremde o kadar var ki. Eskiden diyemiyordum fakat artik diyebiliyorum bu çocuğu bu hale siz getirdiniz lütfen şikayet etmeyiniz diye.

Özet gecmemi isteyenler için.
Biz çocuklarımızı fanusta. El bebek gül bebek büyütüyoruz. Belli bir yaşa geldikten sonra da kendi kendine yetemiyor olmalari bizi sinirlendiriyor daha önce ihtiyaçlarını kendi gidermeyen çocuk ne yapacağını bilemiyor. Kendini yetersiz hissediyor.
Ama almanlar çocukların bir birey oldugunun farkındalar. Camdan bir fanus icerisinde prens prenses gibi yetistirilmiyor. Hayati bilerek büyüyorlar. Ve kendi kendilerine yetebiliyorlar.
Kendilerini sevdikçe başkalarını da seviyorlar.
Biz kendimizi yetersiz gördüğümüz icin ya baskalarina hayran oluyoruz ya da kimseyi beğenmiyoruz.
Umarım okuyan kimseyi incitmez.
Sürci lisan ettiysem affola.
 
X