Alkali yaşam tarzı ve diyetle, 1 ayda 10 kilo verdim!

Burada ki videoyu izle canım.Yıllardır öğrencilerime anlattıklarımı derleyip toparlamışlar. :120:
Kolanın Zararları - YouTube


Coca-cola normalde temel tatlandırıcı olarak şeker yerine yüksek früktozlu mısır şurubu kullanır. Çünkü ABD'de mısır teşvikleri ve şeker ithal tarifeleri YFMS'yi oldukça ucuz hale getirir ki şekerpancarından şeker zaten zararlı iken mısır şurubu bomba etkisi yapar (Artı GDO lu ).Bir kutu kolada neredeyse 15 küpe eşdeğer şeker var hemde mısır şurubu şekeri. :KK43: .Ayrıca bağımlılık yapar ve kanserojen olduğu kanıtlanmıştır.

1 bardak kola bize neler yapıyor?

1. İlk 10 dakikada: Kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. Bu normal günlük dozun 100 katı kadardır. Bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan 'fosforik asiddir'.
2. İlk 20 dakikada: Kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir. Bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak depolanmaya başlar.
3. 40 dakika içinde: Kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. Kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.
4. 45 dakika içinde: Beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar (eroinin etkisine benzer bir etki meydana gelir.)
5. 60 dakika içinde: Ani açlık hissi oluşur.
6. Tekrar kolaya ve tatlılara saldırısınız.
7. Bu kısır döngü devam ettiği süre karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde LEPTİN ve İNSÜLİN DİRENCİ gelişir.
8. Şişmanlık hastalığını başlatmıştır ve bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir.
 
Son düzenleme:
aaaa tadı nasıl tadı canım kokusu varmı inekden farklı mı hiç yemedim tatmadım aydınlat beni canımm :KK16:

Keçi yoğurdum oldu cnm ve denedim ilk kez.Ben normalde koyun, keçi ,av eti yiyemeyen biriyim. 2 km den kokusu mahfeder beni. İnek sütünden yoğurdu da çokkk severim. Keçi yoğurdu (ki tam mevsimi de değil,suyu bol yani sütün ) oldukça ağır geldi bana. Ama yılmayacağım ve şifa niyetine zorlayıp kendimi yiyeceğim. İnşallah bir gün alışırım....
 
Son düzenleme:
Eki Görüntüle 581744



Balığın kılçığında bulunan yüksek orandaki kalsiyum ve fosfor kemiklerin sağlığı ve dayanıklılığı bakımından önemli. Bu özelliği nedeniyle kemik erimesi sorununu yaşayan ve menopoz dönemindeki kadınların balık etini fazla tüketmesi gerekiyor.
Balığın kılçığında bulunan yüksek orandaki kalsiyum ve fosfor kemiklerin sağlığı ve dayanıklılığı bakımından önemli.

Balık eti, kırmızı ete oranla daha az yağlıdır ve bazı özel yağ asitleri içerir. Epa ve dha adı verilen bu özel asitler, et, süt, peynir gibi diğer hayvansal besinlerde yoktur. Bu yağ asitleri kan pıhtı oluşumunu engelleyerek, atardamarın tıkanmasını önler,
Kalp krizi ve felç riskini azaltır, tansiyonu düşürür. Bu nedenle şeker hastalarının, kalp hastalığı ve felç riskinden daha çok etkilendikleri için diğer insanlara göre daha fazla balık yemelidirler.
Balıkların diğer hayvanlara göre genel olarak daha az yağlı olduklarını, bu nedenle kilonun sağlıklı düzeyde tutulabilmesine yardımcı olur balık etinin bu özelliğinden dolayı zayıflama diyetlerinin vazgeçilmez besinidir.
Kılçığı bile faydalı balığın protein içeriğinin ete eşdeğer olduğunu, fasulyede bulunan proteinlere göre de aminoasitlerin fazla olması nedeniyle daha çok sindirilir ve vücutta daha çok kullanılabilir
Sardalye ve somon gibi konser ve balıklar ve yumuşak kılçıklarıyla beraber yenilebilecek küçük balıklar, bu nedenle süt ürünleri yanında beslenmemizde daha fazla kalsiyum almanın en iyi yoludur.
Türkiye’nin bazı bölgelerinde iyot eksikliği nedeniyle guatr ve zeka geriliği gibi ciddi sağlık sorunlarının yoğun olarak görüldüğünü hatırlatan inanç, balığın iyot bakımından da zengin bir besindir.
Vücudun kış aylarında daha fazla ihtiyaç duyduğu a, b1, b2 ve d vitaminlerinin balık tüketimi ile karşılanabileceğini bildiren inanç, kızartma işlemi sırasında yağlarda oluşan bazı maddelerin kanser yapıcı özellikte olabildiğini, bu nedenle balığın ızgara veya buğulama şeklinde haftada en az iki kez tüketilmesi gerektiğini
biliyor muydunuz?​

Eki Görüntüle 581745




[h=2] Çok sayıda önemli yağ asidi, protein, vitamin ve mineral içerdiği belirtilen su ürünlerinin, vücutta önemli biyokimyasal ve fizyolojik değişimlere neden oluyor.




Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Hüseyin Atar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, balık ve deniz ürünlerinin dünyanın pek çok yerinde sağlık kuruluşları tarafından sağlıklı yiyecek olarak gösterildiğini kaydetti.
Su ürünlerinin birçok önemli yağ asidi, protein, vitamin ve mineral içerdiğini anlatan Atar, ''Bunlar vücutta önemli biyokimyasal ve fizyolojik değişimlere neden olmaktadır. Özellikle omega–3 ve omega–6 yağ asitleri koroner kalp hastalığı ve kanser gibi bazı önemli hastalıklardan korur'' diye konuştu.
Son yıllarda obezite ve bununla birlikte koroner kalp hastalıkları, diyabet gibi hastalıkların görülme sıklığının gelişmiş ülkelerde daha fazla olmak üzere arttığını bildiren Atar, avcılık yoluyla besinlerin elde edildiği en eski dönemlerden bu yana en kolay avlanan ve bu yüzden en çok tüketilen besin olan balığın şimdilerde yararları daha çok bilindiği halde az tüketildiğini söyledi.
Bu durumun birçok sağlık kuruluşu, enstitü ve sağlıklı yaşamı destekleyen projelerle ele alındığını ifade eden Atar, açıklanan pek çok çalışma sonucunun ortak noktasının günlük diyette özellikle esansiyel yağ asitlerini içeren besinlerin de bulunmasının sağlıklı bir yaşam için elzem olduğunu belirtti.
Amerikan Kalp Derneği'nin tüm yetişkinlerin haftada en az iki kez özellikle yağlı balık yenmesini önerdiğini anlatan Atar, şu bilgileri verdi:
''Doymamış yağ asitlerinden omega–3 yağ asitleri ile önlenebilen, geciktirilebilen veya hafifletilebilen hastalıklar; koroner kalp hastalıkları ve inme, yeni doğanlarda zorunlu yağ asidi yetersizlikleri (retina ve beyin gelişiminde), otoimmün hastalıkları (nefropati, lupus), crohn hastalığı, meme, kolon, prostat kanserleri, hipertansiyon, romatoid artrit, alzheimer ve astımdır. Tüm bu özellikleriyle beraber su ürünleri neredeyse yok sayılabilecek karbonhidrat içeriği, protein kaynağı oluşu ve vitamin özellikleriyle çok sağlıklı ve vücut gelişim dönemi yanı sıra hamilelik döneminde de tüketilmesi özellikle istenen besin maddesidir.''
Tüketicilerin yüksek kalitede sağlıklı yiyecek taleplerinin hızla arttığını vurgulayan Atar, ''Özellikle hayvansal ürünlerin içeriğinde bulunan doymuş yağ asitlerinin insan sağlığı üzerine zararları artık tüketicilerin daha fazla dikkatini çekmektedir. Su ürünlerinin yağ içeriği çiftlik hayvanlarından çok daha düşüktür. Buna örnek olarak turna balığının yağ oranı yüzde 0.8 iken koyun etinin yağ oranı yüzde 20'dir'' diye konuştu.


-OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİNİN FAYDALARI-



Su ürünleri ağırlıklı beslenen toplumların bazı kalp damar hastalıklarına daha az yakalandıklarına birçok çalışmada değinildiğini vurgulayan Atar, omega–3 yağ asitlerinin anne karnından yaşlılık dönemine kadar alınması sağlık açısından oldukça önemli olan yağ asitleri olduğunu belirtti.

Yapılan bir çalışmaya göre özellikle yaşla birlikte gelen görme kaybının Omega–3 ile yavaşladığını ve yenilenme sürecini desteklendiğini anlatan Atar, ''Son zamanlarda yapılan bir çalışmaya göre alzaimer hastalığını Omega–3 yağ asitlerinin önleyebildiği saptanmıştır. Amerikan kanser araştırma kurumu yaptığı bir çalışmada fiziksel aktivite ile birlikte su ürünlerini içeren sağlıklı bir diyetin kanser riskini azalttığını belirtmiştir'' dedi.


-OBEZİTEYLE SU ÜRÜNLERİ DİYETİYLE MÜCADELE-



Son yıllarda artan obezitenin başlıca nedeninin diyette yoğun karbonhidrat ve doymuş yağ oranı fazla olan besin maddelerinin bulundurulması olduğunu vurgulayan Atar, şöyle devam etti:

''Obezitenin yine birçok hastalığın (KKH, kanser, diabet, vb.) başlangıcını oluşturduğu yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur. Bu denli önemli olan ve önlenebilen obezite, su ürünlerini de içeren bir diyetle tedavi edilebilir ya da oluşmadan engellenebilir. Balıketi özellikle dikkatli beslenmesi gereken kişilere, hastalara tavsiye edilmektedir.''
Balıkların protein düzeyi açısından da önem taşıdığını bildiren Atar, ''Balıketi çiftlik hayvan etlerine nazaran daha düşük bağ doku miktarına sahiptir. Bu yönüyle daha kolay pişebildiği gibi daha kolay da sindirilebilmektedir. Bu nedenle sindirim güçlüğü ya da çiğneme güçlüğü çeken bireylerde tavsiye edilebilir'' diye konuştu.


-VİTAMİN DEPOSU BALIKLAR-



Vitaminlerin insan sağlığı açısından oldukça değerli yapılar olduğunu dile getiren Atar, şöyle devam etti:

''Bu yapıların eksikliğinde vücudun sağlıklı gelişimi, sindirim bozuklukları ve bağışıklık sisteminde bazı sorunlar çıkmaktadır. Balıklar vitamin içeriği yönünden A, D ve K vitaminini hem etlerinde ve hem yağlarında bulundurmaktadır. Bunun yanı sıra B grubu vitaminlerinden bazıları içinde iyi kaynaklar olarak kabul edilirler. Büyüme ve gelişme için A, D, K ve B vitaminleri gerekli olduğundan çocuk diyetinde balık bulundurulması önemlidir. A vitamini eksikliğinde kolon kanseri, mide ve prostat kanseri gibi kanserlere neden olduğu gibi D vitamini eksikliği de kemik kanserine neden olmaktadır. Balıklarda en zengin bulunan vitaminlerden olan D vitamini kemik gelişiminde ve kalsiyumun emiliminde etkilidir. Ve gıdalar arasında D vitaminin en iyi kaynağı balıktır.''
Özellikle balık derisi ve kemiklerinin kalsiyum ve fosfor açısından zengin olduğuna da dikkati çeken Atar, ''İstiridye bakır açısından zengin bir su ürünüdür. İyot açısından da su ürünleri süt ve yumurta gibi ürünler arasında yer alır. Demir, iyot ve çinko çocuk gelişimi ve sağlığı için gerekli ve eksikliklerinde birçok sağlık problemleri görülmektedir'' dedi.


-DEPRESYON TEDAVİSİNDE BALIK DİYETİ-



Yapılan bir başka çalışmaya göre diyetlerinde daha az balık bulunduran bireylerin normalin üzerinde kiloya sahip olma oranlarının daha fazla olduğunu anlatan Atar, şöyle devam etti:

''Ayrıca diyetlerinde bilinçli bir biçimde balık bulunduran bireyler aynı zamanda diğer besinlerine de dikkat etmektedir. Bu sağlıklı yaşam için öngörülen şartların başında olan diyet düzenini getirmektedir. Günümüzde beslenme ile depresyon tedavisi yöntemlerinde de balık diyette kullanılarak tedaviye destek olunabilmektedir. Haftalık önerilen miktarda balık tüketilmesi pek çok kronik rahatsızlığı engellemekte ve doğal olarak sağlığın korunmasına önemli oranlarda yardımcı olmaktadır.''

Kaynak:

http://www.haber7.com/saglik/haber/407607-balik-tuketmenin-sayisiz-faydalari[/h]
 
Son düzenleme:
Keçi yoğurdum oldu cnm ve denedim ilk kez.Ben normalde koyun, keçi ,av eti yiyemeyen biriyim. 2 km den kokusu mahfeder beni. İnek sütünden yoğurdu da çokkk severim. Keçi yoğurdu (ki tam mevsimi de değil,suyu bol yani sütün ) oldukça ağır geldi bana. Ama yılmayacağım ve şifa niyetine zorlayıp kendimi yiyeceğim. İnşallah bir gün alışırım....

geçen gün aldığın sütün markasını yazmıştın baltalı diye.izmirde nerden aldın?koyun ve keçinin sağım zamanları oluyormuş.dolayısıyla her zaman sütü olmuyormuş.çoğu zaman inek sütüne ve yoğurduna muhtaç kalacağız..
:KK50:
 
geçen gün aldığın sütün markasını yazmıştın baltalı diye.izmirde nerden aldın?koyun ve keçinin sağım zamanları oluyormuş.dolayısıyla her zaman sütü olmuyormuş.çoğu zaman inek sütüne ve yoğurduna muhtaç kalacağız..
:KK50:

Canım, şu an hamile olduklarından sütlerinde sıkıntı var. Ama süt ve süt ürünleri için benim tarattığım yazılar var, tekrar ekliyorum. Süt ve yoğurtla ilgili ve diyetimizle ilgili... Sevgiler...

$süt79.jpg $süt80.jpg $süt121.jpg $süt122.jpg
 
zaferini kutlarım canım.merak ettğim bir konu var.günlük tükettiğin su,hazır su (saka) anladığım kadarıyla.masraflı olmuyor mu?çeşme suyu veya arıtma su içsek olmaz mı? onların alkali seviyesini nasıl öğrenebilir?ben de su arıtıcı var.bir de kireç vs. önleyici bir sistem taktırdı eşim.böyle bir su içiyoruz.bu su konusunda ne düşünüyorsun?:nazar:

Cok tebrik ederim... gercekten okuyunca insana bi heves geliyor, hele sagliginiz icin güzel etkilerini okudukca.
yarin detaylica bi arastirmam lazim, gec saatte denk geldim basliginiza...
alkali su olayi kafama takildi ve arastirdim, su aritma cihazlarida varmis ph seviyesini yükselten
ama cok pahalilar maalesef.
bi kitaptan bahsediliyor, ismi nedir?

merhaba..
su kısmını pek anlamadım..
mesela bir sürahiye suyu doldurup karbonatı attıktan sonra gün içindemi o suyu tüketiyoruz...
yani karbonat durdukça çökmez dimi suya..

karbonatı 1 br kadar sıcak suda eritin sonra üstüne su doldurun .
bu suyuda yemek aralarında için .[/QUOTE
Merhabalar ben bu diyeti daha öcne hiç duymamıştım çok ilgimi çekti.
Ama su meselsini ben de anlayamadım.
Karbonattan kastımız bu evlerde pasta börek içi kulandığımız küçük paketler midir? Günde 2 lt. civarı su tüketiyorum. İçine ne kadar koymalıyım?

Teşekkür ederim.

karbonatlı suyun tadi fenaymış pek içemedim..
azcık katılıyo halbu ki değiştirdi hemen tadını:KK25:

tarçınlı su iiçiyorum ben de o da alkali diye okumuştum nette
kabuk tarçın ı şişenin içine atıyorum o zaten dibe çöküyor sık sık dolduruyorum zaten günde 3 lt içmek için tadı da az yoğun ve çok hoş
bir bardak suya ne kadar karbonat atıyorsunuz mesela

selam kızlar nabersiniz?

bugun tartıldım halen aynıyım yaaaa off cok sinir bozucuuuuu
menümü yazup cıkıcam bankada carsıda az işim var aksama ugrarım yine...

sabah değişiklik olsun diye 1 kase 5 yemek kasıgına es deger nesfit yedim yarım yaglı sut ile

ara kıraz sapı cayım

öğlen
brokoli ve salata ardından dogru olmayan aktivia yedim cilekli olanından

ara mandalina 1 adet

akşam corba ve yine sebze olucak

1.5 l bıtımıs bulunmaktayım devamını icmeyi düşünüyorum
sizi fazla takip edemiyorum 2 tane oglum var onlarla ugrasşıyorum...
biraz daha hızlı kgversem ne güzel olucak yaaaa...

spor olarak yuruyus bandında yine 30 dk lık yuruyus yapıcam bu aksam....:KK53::KK53::KK53:

selamlar herkese...bende okuyunca sasirdimmm..10 kilo vermek icn neler vermezdim...ne kadar az yesemde su kilolarimdan kurtulamiyorum...bende bu duyeti uygulayacam...ekmegi yemiyorum,,abur cubur yemem..cikolata sadece...sekeri de azalttim...ins 3 aya kadar bu kiloyu veririm..gunde 40 dakika yuruyus yapiyorum bazen de 1 saat oluyor..yuruyus bandinda...en onemlisi suyu bol tuketmemiz sanirim..ilacta kullanmakytayim..bana yardimci olursaniz sevinirim...darisi basimaa:KK16::KK16::KK16::KK16:

teşekkürler bilgileriniz için

Tebrik ederim arkadaşım :KK9::KK9::KK9:alkalili yaşam tarzını benimseyen biriyim bende alkali ile 40 günde 7 kilo verdim ama 2 hafta uygukamadım sınav çalışmakdan iş stresinden 2 kilosunu aldım çok mutsuzum buğün tekrar başladım
ama suyu az içiyorum önerin vasr mı ne kadar içiyorsun sen canım

Merhaba, Nilüfer Hanım,ben bir süredir topiğinizi takip ediyorum.Gerçekten çok güzel bilgiler vaR.Ben de yaklaşık 1 2 ay önce alkali diyetine başlamıştım ancak sınav dönemi, regl olamamanın sıkıntısı ve polikistiğin etkisiyle çok fazla sekteye uğradı.Tam da işe yaramaya başlamıştı ama yeniden motive olup başlamak istiyorum.Ben cla almayı düşünüyorum ancak bir kaç sorum var, yanıtlarsanız çok sevinirim :) Benim asıl sorunum bel çevresi değil de kalça ve bacaklar.Cla nın da daha çok göbeğe etki ettiğini duydum.Alsam mı almasam mı bilemedim..Onun yerine omega 3 hapı mı alsam acaba? İlk diyete başladığımda omega alıyordum.Bir de bunların dışında kullandığınız ilaçlar oldu mu ya da yeşillik tozu vs kullandınız mı acaba? Kusura bakmayın, büyük ihtimal yazmışsınızdır ama benim gözümden kaçtı :)Ve son olarak, ben pek spor yapamıyorum arada bir yürüyüş o kadar.Sporu arttırmak gerekir mi ? Yardımcı olursanız çok sevinirim :)

Kefir Nedir?

İnsanlar kendi hücrelerinin 10 katı sayıdaki (100 trilyon) faydalı bağırsak mikrobu ile ortak bir yaşam sürdürmektedir. Faydalı bağırsak mikropları (probiyotikler) çeşitli yararlarının yanında dış ortamdan gelen zehirli maddelerin kana geçmesini engelleyen koruyucu bir bağırsak tabakası oluştururlar. Bağırsaktaki sağlıklı mikrop dengesinin, zararlı mikroplar lehine değişmesi, yani bağırsaktaki mükemmel dengenin bozulması çok sayıda ivegen ve müzmin hastalığa yol açar.
Son yıllarda rafine gıdaların tüketimindeki artışa paralel olarak, turşu, kefir, boza, çeşitli salamuralar gibi geleneksel fermantasyon gıdalarının az tüketilmesi, süt ve yoğurt gibi fazla tüketilenlerin ise ekşimesin ya da kesmesin diye pastörize edilmesi ya da antibiyotik katılması vücudumuzun mükemmel probiyotik dengesini alt üst etmiştir.

Probiyotik - PrebiyotikYeterli miktarda yenildiğinde insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen mikroorganizmalara probiyotik denir.
Bağırsaktaki bazı mikroorganizmaların çoğalmasını artıran ve/veya aktivitesini uyaran ve insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen maddelere (besinsel lifler gibi) prebiyotik denir
Probiyotikler = yararlı bağırsak mikropları (bakteriler ve mantarlar)
Erişkin bir insan bağırsağında 100 trilyon (1,5 kg) faydalı bakteri ve mantar bulunur. Bu rakam insan hücre sayısının 10 katı kadardır.
Sayıları 400?ün üzerinde olan bu bakteriler ve mantarlar normal bağırsak florasını oluştururlar.
Bu bakteriler ve mantarlar 300 m2 büyüklüğünde bir yüzey oluşturan bağırsak sümüksü zarını koruyucu bir tabaka şeklinde döşer.

Probiyotiklerin görevleri- Bağışıklık sistemini güçlendirmek.
- Yiyeceklerin hazmını kalaylaştırmak.
- Vitaminlerin (K vit, biyotin, B12, niasin vb) sentezini yapmak.
- Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak.
- Zararlı maddelerin (toksinler) kan dolaşımına geçmesini engellemek.
- Besin allerjilerini ve ekzemayı önlemek.
- Kronik enflamatuvar (iltihabi) hastalıkların oluşumunu engellemek.
- Kanseri önlemek.
- Yaşlanmayı yavaşlatmak.
- Depresyonu hafifletmek.
- Otizm bulgularını hafifletmek.
- İshali önlemek ve tedavi etmek.
? İdrar yolu iltihaplarını önlemek.
- Kabızlığı tedavi etmek.
- Böbrek taşlarının (okzalat) oluşumunu azaltmak.

Kefir nasıl yapılır?Kefir yapılışında kullanılan süt kaynatılır ve metal olmayan (tercihan cam) bir kap içinde ılıtılır (süt temiz ise kaynatılmayabilir).
Üzerindeki kaymak tabakası alınır ve 1 çorba kaşığı kadar kefir mayası atılır ve süt iyice karıştırılır.
Kabın kapağı kapatılır ve süt 20-25 C 'de kalacak şekilde kap bir yere bırakılır. Mayalanacak kab soba ya da kalorifer yakınına getirilir. Çevre ısısı düşük ise kabın etrafı bezle sarılır. Kabın 20-30°C' lerde olması sağlanır. Kap içindeki süt normal olarak 18-24 saat sonra pıhtılaşır. Maya miktarı düşük ve ortam soğuk ise pıhtılaşma gecikir. Mayalanmış süt madeni olmayan bir tel süzgeçten ya da tülbentten süzülür. Süzgeç üzerinde kalan daneler tekrar maya olarak kullanılır. Kefir mayası (taneleri) hemen kullanılmayacaksa ağzı kapalı bir cam kavanoz içinde buzdolabında saklanır. Bazıları kefir tanelerini saklamadan önce yıkarlar. Eğer yıkama yapacaksanız kefir tanelerinin zarar görmemesi için klorsuz su kullanın. Saklanmak istendiği zaman daneleri örtecek kadar bardağa su koymak gerekir.

Kefir neye benzer?Kefir yoğurda ya da ayrana benzer. Zaten benzer şekilde mayalanır. Bekletildikçe tadı ekşir ve çok az olan alkol oranı artar.
Kefirin zararı var mı?Kefirin bilinen bir zararı yoktur. Çok nadir olarak bazı kişiler yeni başladıklarında fazla kefir içmeye tahammül edemezler. Bu kişiler kefir miktarını yavaş yavaş artırmalıdır. Bazı kişiler toksinlerden temizlenirken toksinlerin geçtiği dokularda bir takım rahatsızlıklar oluşabilir. Kısa bir süre sonra, toksinler vücut dışına çıkacak ve kişi kendini çok iyi hissedecektir (iyileşme krizi).

Kefir tanelerini nereden temin edebilirim?Kefir tanelerini, Ege Ziraat fakültesi gibi bazı fakültelerden, aktarlardan ya da tanıdıklarınızdan temin edebilirsiniz.
Bazı firmalar hazır kefir de satmaya başlamıştır.
Kefirinizin ucuz ve istediğiniz kıvamda olması için mümkünse kendiniz yapın.

Kefir taneleri neye benzer?Kefir taneleri karnabahar görünümünde fakat lastik kıvamındadır. Kefir tanelerinin dışında kefiran denilen bir yapışkan bir zar(f) vardır. Yararlı bakteriler ve mantarlar kendi yaptıkları bu zarın içinde yaşarlar

Kefir taneleri çok büyümüşse kesilmeli mi?
Kefir taneleriniz büyük ise bunu kesmeyin, aksi halde kefiran metalden zarar görebilir. En iyisi hafifçe elinizle sıkmadan ayırmaktır.

Kefir taneleri sonsuza kadar yaşayabilir mi?Kuru kefir taneleri birkaç mayalamadan sonra yok olabilir. Ama ıslak maya eğer iyi bakılırsa sonsuza kadar sağlıklı kalır (şimdiye kadar nasıl geldi!) Kefir tanelerini sıkmayın, metal değdirmeyin, temiz tutun. Uzun süre kullanmayacaksanız soğuk bir yerde (tercihan buzdolabında) tutun. Daha uzun süre saklamak istiyenler derin dondurucuya koyabilirler.

Kefir tanelerini daha çabuk nasıl büyütebilirim?Mayanın miktarı ne kadar fazla ve mayalama süresi ne kadar uzunsa kefir taneleri de o kadar büyük olur. Fakat belli bir noktadan sonra üreme yavaşlar. Tane ve su ayrılırsa tekrar ekilirse taneler daha çabuk büyür.

Kefirin tam olarak mayalandığını nasıl anlarım?Bu genellikle oda sıcaklığında 24 saat içinde gerçekleşir. Kefir tanelerine kürdan sokun. Ayakta duruyorsa kefir mayalanmıştır. Mayaladığınız kefirde taneler (yukarıda) ile peyniraltı suyu (whey) (aşağıda) arasındaki sınır keskinleşmişse kefir olmuştur.

Kefirin tadını ve kıvamını ayarlamak için ne yapayım?Kefiriniz tatlı ise ve ekşi seviyorsanız mayalanma süresini 48 saate kadar uzatın. Kefir ekşidikçe faydası artar. Ayrıca alkol miktarı da artar. Tatlı kefir istiyorsanız mayalanma süresin 24 saatten fazla uzatmayın ve kefiri buzdolabında saklayın. Kefirinizin daha katı olmasın istiyorsanız ayırdığınız kefir ayranını birkaç saat buzdolabında tutun.

Kefir yapmayı bir süre ertelemek istiyorsam ne yapayım?Eğer bir süre kefir yapmayacaksanız, mayayı buzdolabının rafına koyun. Böylece kefirin üremesi yavaşlayacaktır. Birkaç gün bu şekilde fazla değişmeden durabilir. Eğer daha uzun süre tutmak istiyorsanız, kefir tanelerini örtecek kadar kaba süt koyun ve kabı dondurucuya koyun. Böylelikle birkaç hafta süre ile kefir aşırı bir üreme göstermez.

Kefir için hangi sütü kullanayım?En tercih edileni Eski ve Orta Asya Türklerinin yaptığı gibi çiğ keçi sütüdür. Diğer hayvanların sütü de olabilir. Yemlenen değil otlayan hayvanların sütünü tercih edin. Market sütleri iyi bir tercih değildir. Bunlar içinden günlük şişe sütlerini tercih edin. Kutu sütlerini tercih etmeyin (zaten bazıları da mayalanmıyor).

Ne kadar kefir tüketmeliyim?Ne kadar yoğurt yiyorsanız o kadar. Önce bir çay bardağı için sonra miktar gittikçe arttırın. Genellikle 250-1000 mL kadar tüketilmektedir. Müzmin hastalığı olan kişilerin en az bir litre kadar kullanması tavsiye edilmektedir.

Sıcak yemeklere kefir konulur mu?Kefir sıcak yemeklerin üzerine eklenebilir ve hatta pişirilebilir de. Kefirden maksimal etkiyi sağlayabilmek istiyorsanız ısıya maruz bırakmayın. Çünkü bu içindeki faydalı mikropları öldürecektir.
Süt dışı maddelerle de kefir yapılabilir mi?
Evet yapılabilir. Fakat verilen sıvının içinde kefir mikroplarının hayatiyetini sürdürebileceği herhangi bir şeker bulunmalıdır. Meyve suyu ya da şekerli su ile yapılan kefire su kefiri denmektedir. Bu kefirlerin mayalanması genellikle daha uzun sürmektedir.

Kefir ile yoğurdun farkları nelerdir?Her ikisi de sütün fermantasyonu sonucu elde edilir. Görünüş olarak birbirlerine çok benzerler Yoğurt prebiyotiktir yani probiyotiklerin üremesini artarır. Kefir probiyotiktir. Yani kendisi yararlı mikroorganizmadır.

Yoğurtta mikroorganizma olarak sadece bifidobakterler ve laktobasiller bulunur (market yoğurdu ise onlar da yok !!). Kefirde ise bunlara ilaveten Lactobacillus Caucasus, Leuconostoc, asetobacter ve streptokok gibi bakteriler ile Saccharomyces kefir and Torula kefir gibi mantarlar bulunur. Sonuç olarak evde yapılan yoğurt sağlığınız için çok iyidir kefir ise ondan da iyidir.

Kefir ve kanserKefir tümör oluşumunu engellemekte ya da var olanın ilerlemesini azaltmaktadır.

Kefir ve vitaminler :Kefir içindeki mikroorganizmalar bol miktarda vitamin (K vit, B1 vitamini, pan-totenik asit, niasin, folik asit B12, ve biyotin) sentezi yapar-lar. Kefir mikroorganizmalarının ürettiği biyotin diğer B kompleks vitaminlerinin emilimini de artırır.

Uyarı !
Hayvansal besin allerjisi , laktoz alerjisi ,laktoz hazımsızlığı olanlar kerfir içmemelidir. Nhp. 5.05.680, Ehk. 104.44, Nhp.11.03.1587, Nhp.10.01.1564




Kızlar nerelerdesiniz? Sonuçlarınız ne alemde, diyet listelerinizi göremedim... Bağlantım yoktu bir kaç gündür, merak ediyorum sizi hadi sonuçlarınızı ve gidişatınızı yazın... Sevgiler... :KK49:
 
geçen gün aldığın sütün markasını yazmıştın baltalı diye.izmirde nerden aldın?koyun ve keçinin sağım zamanları oluyormuş.dolayısıyla her zaman sütü olmuyormuş.çoğu zaman inek sütüne ve yoğurduna muhtaç kalacağız..
:KK50:

Canım Atatürk Orman Çiftliği' ninkini de buldum aldım dün. Balçova belediyesinin karşısında süt ürünleri satan bir dükkandan. 1Lt si "3.75TL ".Daha hesaplı ama tadına bakmadım henüz.Yaptığım yoğurttan da her gün 1 tatlı kaşığı civarı yiyerek alışmaya çalışıyorum. :KK39:
 
Son düzenleme:
Kızlar nerelerdesiniz? Sonuçlarınız ne alemde, diyet listelerinizi göremedim... Bağlantım yoktu bir kaç gündür, merak ediyorum sizi hadi sonuçlarınızı ve gidişatınızı yazın... Sevgiler... :KK49:

Slm cnm geldim. :KK34: Haftada bir tartıldığım için henüz kilom ne alemde bilemiyorum. Regl dönemimdeyim ve aylardır hiç yapmadığım bir kaçamak yaptım.Kızartma yedim.Evde yemek o vardı ve bende yedim gitti.Ama olsun suçluluk duymuyorum çünkü kararlı bir şekilde yola devam edeceğim. Alkali suyumu düzenli içiyorum, deniz tuzu kullanıyorum,tatlı yemiyorum,az karbonhidrat alıyorum oda akşam değil. Bol yeşillik yiyorum, keçi yoğurdu bile yaptım hazzetmesem de alışmaya çalışıyorum, menülerime dikkat ediyorum.Yalnız şu sebze suyu olayına geçemedim henüz çok istememe rağmen,katı meyva presini annem kaldırmış bulmamız gerekiyor.Bir de cla olayını düşünüyorum ilerleyen günlerde. :KK31:
 
Son düzenleme:
Arkadaşlar glutensiz makarna aradım (İzmir'de) , migrosta buldum sonunda. 250gr ı 10 tl. üstelik. :44: Daha uygun fiyata bulup alan var mı acaba???
 
Canım Atatürk Orman Çiftliği' ninkini de buldum aldım dün. Balçova belediyesinin karşısında süt ürünleri satan bir dükkandan. 1Lt si "3.75TL ".Daha hesaplı ama tadına bakmadım henüz.Yaptığım yoğurttan da her gün 1 tatlı kaşığı civarı yiyerek alışmaya çalışıyorum. :KK39:

Baltalı markasının İzmir de satış noktaları linktedir,sana en yakın olanını seçersin canım. :13:

Sat Noktalarmz - Baltal Gda Hayvanclk San. ve Tic. Ltd ti.
 
Slm cnm geldim. :KK34: Haftada bir tartıldığım için henüz kilom ne alemde bilemiyorum. Regl dönemimdeyim ve aylardır hiç yapmadığım bir kaçamak yaptım.Kızartma yedim.Evde yemek o vardı ve bende yedim gitti.Ama olsun suçluluk duymuyorum çünkü kararlı bir şekilde yola devam edeceğim. Alkali suyumu düzenli içiyorum, deniz tuzu kullanıyorum,tatlı yemiyorum,az karbonhidrat alıyorum oda akşam değil. Bol yeşillik yiyorum, keçi yoğurdu bile yaptım hazzetmesem de alışmaya çalışıyorum, menülerime dikkat ediyorum.Yalnız şu sebze suyu olayına geçemedim henüz çok istememe rağmen,katı meyva presini annem kaldırmış bulmamız gerekiyor.Bir de cla olayını düşünüyorum ilerleyen günlerde. :KK31:



Afiyet olsun, o da nazar boncuğu artık :nazar:, diğer her şey süper. Benim cla m bitti ve yeniden almam lazım bugün yarın, bana farkını çok fazla hissettiriyor. Haber verirsin kullanırsan. Öpüyorum...:KK49:
 
Ayris35 canım sen nerelerdesin? Merak ettim seni! :KK49:
canımcım,ben aranızdaki en tembel takipçinizim.bişeyler yapmaya çalışıyorum ama kendimi fazla zorlamıyorum eskisi gibi.4 ay kadar önce dukanla başladı maceram.5-6 kilo vermeye çalıcacaktım.o diyet ve tabi stresi bende başağrısı yaptı.ki başım hiç ağrımadı bu yaşıma kadar.o yüzden kendimi zorlamıyorum artık.sodyum bikarbonatı aldım.kızların ısrarıyla ona alışmaya çalışıyorum.yeşilliği bol tüketmeye çalışıyorum.kitapta hala 60. sayfalarda debeleniyorum.hiç ilgimi çekmedi tıbbi açıklamaları.yemekten yarım saat önce,yemekten ortalama 2 saat sonra su içme,yemek sırasında bişey içmeme durumu beni sudan ve yeşilçaydan kopardı diyebilirim.kurala uyayım derken su ve yeşilçy içmeyi unuttum resmen.en kötü tarafı da bu oldu.yerimde sayıyorum desem yalan olmaz canım :KK17:
 
X