Fevri davranıyorum her zamanki gibi.
Hemen sonuca ulaşmak istiyorum.
Olsun bitsin gitsin mantığı da var bende biraz, ondan da kaynaklı.
O kadar yoruldum ki, sanki şu oturduğum masada yığılıp günlerce uyuyacağım hissiyatı var üzerimde.
Tuhaf bir durum... Bu kadar etkileneceğimi tahmin etmezdim.
Evlilik ve anne olmak nasıl bişey bilmiyorum ama yaşadıklarınız biraz bana beni hatırlattı. Evliliğe doğru giden yaklaşık 5 senelik ilişkimi, karşımdakinin pısırıklığı ve ailesinin bana ve anneme saygısızlıklarının sonu gelmemesi nedeniyle bir anda bitirmiştim çünkü içimde biriken öfkeyi daha fazla taşıyamıyordum. Bizim ilişkimiz de bir problem olunca o napacağını şaşırdığı için, benim çabamla sürmüştü onca zaman ve her ayrılmak istediğimde sarf ettiğim emek aklıma geliyor, kendimi durduruyordum ya da geri dönüyordum ona. Ama insanın içinde birikenler, belli bir yerden sonra gözünüzü karartmanıza neden olabiliyor ve aradaki tüm çekimi yok edebiliyor. Ayrılma kararı verdiğim dönem onu çok itici bulduğumu çok iyi hatırlıyorum, herşeyi batıyordu bana hatta. Bitirdikten sonra ilk hissettiğim şey büyük bir rahatlama olmuştu çünkü özellikle ailesine katlanmak zorunda kalmayacaktım bir daha asla. Tabi siz böle bir rahatlığı yaşayamayacaksınız ama benim asla yaşayamayacağım bambaşka bir rahatlığınız olacak her daim: Sizi koşulsuz seven ve hep sevecek olan 2 evlat.
Lütfen oğullarınızı büyütürken klasik ataerkil toplum yapısına göre değil, kız evlat büyütür gibi ahlaklı olmanın cinsiyeti olmayacağını telkin ederek büyütün. ''Kadın, kadının en büyük düşmanı'' değildir aslında, kadını kadına düşman eden, ''rabbena hep bana'' dien erkeklerdir. Keşke anneler oğullarını büyütürken empati kurmayı öğretselerdi.