Bazen evlendigim için bile çok pişman oluyorum. Hem annemi kardeşimi öylesine bıraktığım için hem eşimin de günahına girdiğim için. Allahım yardım et artık gör bizi.
Evlendiğiniz için kurtulmuşsunuz desem?
Şimdi yapılacak şey belli:
Anneyi oturtup “Anne biz bu evi sizler oturasınız güvende olasınız diye vermiştik. Madem ki bu parayı vermek istiyorsun, biz kardeşimizin sokaklarda kalmasını göze alamayız, onun güvenliği için tapuyu iade et” diyeceksiniz.
Affallayacaktır tabi.
Şimdi annenizin problemi şu: Kendisine zerre kıymet vermiyor.
Bu tip kişiler bir akrabanın peşine takılır, saçımı süpürge edeyim, öleyim biteyim ben hiçim der. Miyop gibi tek kişiye takılırlar, kendi etrafında olanlara da ciddi zarar verirler.
Böyle duygusal krizde olan bir kişiye mantık işlemez. O da biliyor sonuçta bu paranın kumara gideceğini.
Farkında olmadığı şey aslında feda ettiği kendisi değil küçük kızkardeşiniz. Evet bunun cidden farkında değil direkt birinin yüzüne demesi gerekiyor.
Duyguyu duyguyla vurursunuz.
En büyük korkusu “kötü anne” olmak.
Mantıklı konuşmalar yapıp uok diyince pısarsanız tapuyu devreder.
“Bu para yüzünden belki de kızkardeşim okuyamayacak. Evi versen kötü eve geçseniz bu kızın başına birşey gelse ne olacak? Sen öleyim diyorsun peki kız da mı ölsün?”
Tam bu kelimeleri kullanmayabilirsiniz ama korkularınızı açıkça söyleyin. Ne kadar açık o kadar iyi.
Sarsılıp bir kendine gelir. Kalbi kırılacak diye düşünmeyin zira ilginç bir şekilde böyle bastırılan duygular hatırlatılınca insanlar bir “ne yani ben kötü anne miyim?” diye bir yükseliyor, sonra hemen yatışıyorlar. Öfkenin yerini hemen vicdan azabı alıyor.
Telefondan abiyi mutlaka engelletin, bu konuşmanın sonunda engelletebilirseniz konuşma amacına ulaşmış demektir.
Zira para vererek “iyi anne” olmayacağını anlayınca saçıp savmamın da çekiciliği kalmayacak.