- 1 Mart 2008
- 2.988
- 19
- 683
24 saat yetmiyorsa…
Son günlerde, ne iki dakikamızı ayırıp yakın arkadaşlarımızı aramaya vakit bulabiliyoruz, ne yemek yapmaya ne de zamanı gelen manikürümüzü yaptırmaya, dipleri çıkan saçlarımızı boyatmaya...
Hayatı sanki bir adım geriden takip eder olduk. Bir koşturma içindeyiz fakat hiçbir şeye yetişemiyoruz; kimseye yetemiyoruz, hep sitem işitiyoruz, istediklerimizi yapamıyoruz! Sürekli yorgunuz çünkü yeterince uyuyamıyoruz. Sonuç olarak, koskoca 24 saat bir şekilde bize yetmiyor, yetemiyor, işler hep sarkıyor, yapılacaklar listesi bir türlü kısalmıyor. Hal böyle olunca, gün içinde aklımıza takılan soru işaretleri de ardı ardına sıralanıyor: "Yemeği kim yapacak", "Çocuğu okula kim götürecek", "İşleri kim teslim edecek"...
Stres olmakta haksız değiliz elbette. Bir günde nerden baksak, ortalama 8 saat uyuyor, 9–10 saat de çalışıyoruz. Kendimize kala kala 6 saatçik "boş vakit" kalıyor! Boş vakti özellikle tırnak içinde söylüyorum çünkü bu 6 saat içine banyo yapmak, çocuklarla ilgilenmek, yemek yapmak, hazırlanmak, evi toparlamak, spor yapmak mecburen dahil!
Peki, hakikaten 24 saat az bir süre mi? 36 saat olsa, her işe yetişecek miyiz? Hiç sanmıyoruz! Çünkü asıl sorun, bizim zaman israfı konusunda son derece başarılı olmamız. Öyleyse, daha fazla zaman kazanmak, zamandan artırmak için artık kollan sıvamak gerekiyor.
PLAN PROGRAM ŞART
Ne yapılacak, ne zaman yapılacak, ne kadar Öncelikli ve ne zaman bitmeli? Uzun ve kısa vadeli hedefleri belirlemek, oturup bir haftalık plan çıkarmak, bir eylem planı hazırlamak zamanınızı en iyi şekilde değerlendirebilmenin ilk yolu. Evet, kulağa belki çok basil geliyor ama uygulamaya gelince nedense çuvalladığımız da bir gerçek!
Bu kuralı iş hayatında uygulamak elbette basarı getirir ancak farklı konularda da planlı çalışmayı denemelisiniz. Örneğin, "Her gün ne yemek yapacağım" derdinden kurtulmak için, bir haftalık yemek programınızı önceden oluşturun! Belki liste konusunda eşiniz de size yardımcı olur. Böylece, market alışverişlerini de ayda haftada bir güne düşürebilirsiniz!
KAYDEDİN
Herkes "dün geceki film"den, dizilerden, talk show'larda kırılan potlardan bahsederken, siz dış kapının mandalı misali bir anda ortama yabancılaşıyor musunuz? Eğer vaktiniz yetmediği için sevdiğiniz dizileri, belgeselleri, şovları izleyemiyorsanız, bir video kayıt cihazı (DVR ya da PVR) ile kayıt yapabilirsiniz. Digitürk'ün de böyle bir kayıt sistemi olduğunu hatırlatalım. Bu şekilde, istediğiniz programları kaydedebilir, dilediğiniz zamanda izleyebilirsiniz. Örneğin, Cumartesi gecelerini bu işe ayırmaya ne dersiniz? Üstelik reklamları hızlıca ileri sararak ekstra zaman kazanabilirsiniz!LİMİTLERİNİZİ BELİRLEYİN
Her arkadaş toplantısına katılmak, her yere yetişmek zorunda değilsiniz! Ya da, çocuğunuzun her spor dalını yapması, her enstrümanı çalması şart değil! Hayatınızda neyin sizin ve aileniz için öncelikli ve önemli olduğunu belirleyin ve kalanları kapı dışarı itin! Limit belirlemek 'hayır' demek değil, secici olmak anlamına geliyor. Ve seçici olmak da gayet iyi bir şey!
EN İYİSİ OLMAK GEREKMİYOR
Bir kere şunu aklınızdan çıkarmayın: Her alanda mükemmel olmanız, hep "A" kalite işler yapmanız gerekmiyor! Yapsanız elbette güzel olur ama bu konuda takıntılı olmayı bırakırsanız, hayat çok daha kolay, zaman çok daha verimli olur. En mükemmel anne, en mükemmel çaksan en mükemmel ev kadını da olmayıverin! Bırakın iş yerinde biraz da başkaları mesaiye kalsın. Çocuğunuzu okula siz değil, biraz da bakıcısı götürsün. Çoraplarınızı yıkadıktan sonra tek tek eşleştirmeyin, sadece çekmeceye koyun! Günde iki saat değil 45 dakika spor yapın!
"HAYIR" DEYİN, VAKİT KAZANIN
Herkese "evet" demek, kendi vaktinizden çalmak anlamına geliyor! Bunu gerçekten istediğinize emin misiniz? Yeri geldiğinde "hayır" demeyi bilmelisiniz. Sizin evde yapılacak bir arkadaş toplantısına hazırlanacak vaktiniz yoksa başka bir zamana erteleyebilecek gücünüz ve sözünüz olmalı. İstekte bulunan yakın arkadaşlarınız bile olsa, sizin için önemli bir zaman dilimini alacak tekliflerle geliyorlarsa, onlara vaktinizin kıymetli olduğunu uygun bir dille söyleyebilmelisiniz.
İŞİN UZMANINA DANIŞIN
Zamanınız yok ama paranız varsa, bırakın işlerinizi biraz da başkaları yapsın. Temizlik için eve yardımcı çağırın. Bir davet söz konusuysa, yemek yapmayı işin uzmanına bırakın, bir catering şirketi ile anlaşın. Evin badana boyaya ihtiyacı varsa, bu işi siz ya da eşiniz değil, bir sıva ustası yapabilir. Alışveriş için de ekstra vakit harcamanız gerekmiyor. Artık sizin adınıza alışveriş yapan markalar var. Ayakkabı mı alacaksınız? Mağaza mağaza gezmenize gerek yok; dergilerden ya da mağazaların internet sitelerinden beğenin, mağazalara sipariş verin, evinize gelsin!
PARALEL İŞLER
Aynı anda kaç isi birden yapabilirsiniz? Belki aynı anda hem çalışıp hem de spor yapamazsınız; ancak “Kitap okumaya vakit bulamıyorum" demek yerine, serviste giderken zamanınızı okuyarak değerlendirmeyi deneyebilirsiniz. Ya da notebook'unuzu yanınıza alıp yolda işinizin bir kısmını halledebilirsiniz. Televizyon izlerken spor yapmak da hiç fena fikir değil!
Son günlerde, ne iki dakikamızı ayırıp yakın arkadaşlarımızı aramaya vakit bulabiliyoruz, ne yemek yapmaya ne de zamanı gelen manikürümüzü yaptırmaya, dipleri çıkan saçlarımızı boyatmaya...
Hayatı sanki bir adım geriden takip eder olduk. Bir koşturma içindeyiz fakat hiçbir şeye yetişemiyoruz; kimseye yetemiyoruz, hep sitem işitiyoruz, istediklerimizi yapamıyoruz! Sürekli yorgunuz çünkü yeterince uyuyamıyoruz. Sonuç olarak, koskoca 24 saat bir şekilde bize yetmiyor, yetemiyor, işler hep sarkıyor, yapılacaklar listesi bir türlü kısalmıyor. Hal böyle olunca, gün içinde aklımıza takılan soru işaretleri de ardı ardına sıralanıyor: "Yemeği kim yapacak", "Çocuğu okula kim götürecek", "İşleri kim teslim edecek"...
Stres olmakta haksız değiliz elbette. Bir günde nerden baksak, ortalama 8 saat uyuyor, 9–10 saat de çalışıyoruz. Kendimize kala kala 6 saatçik "boş vakit" kalıyor! Boş vakti özellikle tırnak içinde söylüyorum çünkü bu 6 saat içine banyo yapmak, çocuklarla ilgilenmek, yemek yapmak, hazırlanmak, evi toparlamak, spor yapmak mecburen dahil!
Peki, hakikaten 24 saat az bir süre mi? 36 saat olsa, her işe yetişecek miyiz? Hiç sanmıyoruz! Çünkü asıl sorun, bizim zaman israfı konusunda son derece başarılı olmamız. Öyleyse, daha fazla zaman kazanmak, zamandan artırmak için artık kollan sıvamak gerekiyor.
PLAN PROGRAM ŞART
Ne yapılacak, ne zaman yapılacak, ne kadar Öncelikli ve ne zaman bitmeli? Uzun ve kısa vadeli hedefleri belirlemek, oturup bir haftalık plan çıkarmak, bir eylem planı hazırlamak zamanınızı en iyi şekilde değerlendirebilmenin ilk yolu. Evet, kulağa belki çok basil geliyor ama uygulamaya gelince nedense çuvalladığımız da bir gerçek!
Bu kuralı iş hayatında uygulamak elbette basarı getirir ancak farklı konularda da planlı çalışmayı denemelisiniz. Örneğin, "Her gün ne yemek yapacağım" derdinden kurtulmak için, bir haftalık yemek programınızı önceden oluşturun! Belki liste konusunda eşiniz de size yardımcı olur. Böylece, market alışverişlerini de ayda haftada bir güne düşürebilirsiniz!
KAYDEDİN
Herkes "dün geceki film"den, dizilerden, talk show'larda kırılan potlardan bahsederken, siz dış kapının mandalı misali bir anda ortama yabancılaşıyor musunuz? Eğer vaktiniz yetmediği için sevdiğiniz dizileri, belgeselleri, şovları izleyemiyorsanız, bir video kayıt cihazı (DVR ya da PVR) ile kayıt yapabilirsiniz. Digitürk'ün de böyle bir kayıt sistemi olduğunu hatırlatalım. Bu şekilde, istediğiniz programları kaydedebilir, dilediğiniz zamanda izleyebilirsiniz. Örneğin, Cumartesi gecelerini bu işe ayırmaya ne dersiniz? Üstelik reklamları hızlıca ileri sararak ekstra zaman kazanabilirsiniz!LİMİTLERİNİZİ BELİRLEYİN
Her arkadaş toplantısına katılmak, her yere yetişmek zorunda değilsiniz! Ya da, çocuğunuzun her spor dalını yapması, her enstrümanı çalması şart değil! Hayatınızda neyin sizin ve aileniz için öncelikli ve önemli olduğunu belirleyin ve kalanları kapı dışarı itin! Limit belirlemek 'hayır' demek değil, secici olmak anlamına geliyor. Ve seçici olmak da gayet iyi bir şey!
EN İYİSİ OLMAK GEREKMİYOR
Bir kere şunu aklınızdan çıkarmayın: Her alanda mükemmel olmanız, hep "A" kalite işler yapmanız gerekmiyor! Yapsanız elbette güzel olur ama bu konuda takıntılı olmayı bırakırsanız, hayat çok daha kolay, zaman çok daha verimli olur. En mükemmel anne, en mükemmel çaksan en mükemmel ev kadını da olmayıverin! Bırakın iş yerinde biraz da başkaları mesaiye kalsın. Çocuğunuzu okula siz değil, biraz da bakıcısı götürsün. Çoraplarınızı yıkadıktan sonra tek tek eşleştirmeyin, sadece çekmeceye koyun! Günde iki saat değil 45 dakika spor yapın!
"HAYIR" DEYİN, VAKİT KAZANIN
Herkese "evet" demek, kendi vaktinizden çalmak anlamına geliyor! Bunu gerçekten istediğinize emin misiniz? Yeri geldiğinde "hayır" demeyi bilmelisiniz. Sizin evde yapılacak bir arkadaş toplantısına hazırlanacak vaktiniz yoksa başka bir zamana erteleyebilecek gücünüz ve sözünüz olmalı. İstekte bulunan yakın arkadaşlarınız bile olsa, sizin için önemli bir zaman dilimini alacak tekliflerle geliyorlarsa, onlara vaktinizin kıymetli olduğunu uygun bir dille söyleyebilmelisiniz.
İŞİN UZMANINA DANIŞIN
Zamanınız yok ama paranız varsa, bırakın işlerinizi biraz da başkaları yapsın. Temizlik için eve yardımcı çağırın. Bir davet söz konusuysa, yemek yapmayı işin uzmanına bırakın, bir catering şirketi ile anlaşın. Evin badana boyaya ihtiyacı varsa, bu işi siz ya da eşiniz değil, bir sıva ustası yapabilir. Alışveriş için de ekstra vakit harcamanız gerekmiyor. Artık sizin adınıza alışveriş yapan markalar var. Ayakkabı mı alacaksınız? Mağaza mağaza gezmenize gerek yok; dergilerden ya da mağazaların internet sitelerinden beğenin, mağazalara sipariş verin, evinize gelsin!
PARALEL İŞLER
Aynı anda kaç isi birden yapabilirsiniz? Belki aynı anda hem çalışıp hem de spor yapamazsınız; ancak “Kitap okumaya vakit bulamıyorum" demek yerine, serviste giderken zamanınızı okuyarak değerlendirmeyi deneyebilirsiniz. Ya da notebook'unuzu yanınıza alıp yolda işinizin bir kısmını halledebilirsiniz. Televizyon izlerken spor yapmak da hiç fena fikir değil!