Saat 2 yi geçti ben yattım ama uyuyamadım yine..Yine içimde aynı sıkıntı, beynimin içi oyuluyor..Düşünceler, pişmanlıklar, keşkeler.....Bir bebeğimin olması için nelerden vazgeçmezdim ki :
Artık gözümde yaş kalmadı, sabrım kalmadı..Bu dualar karşılığını bulsun artık..Anne olmak istiyorum artık
(Çok canım acıyor çookkk
İnternette gezerken aşağıdaki mektubu buldum aslında bu derde sahip hepimizin hisleri aynı, düşünceleri aynı , yaşadıkları aynı okuyunca bunu bikez daha anladım
çok zor bir sınavımız varmış bizim.İnşallah çabuk biter
Mektubu sizlede paylaşmak istedim biraz uzun ama beni çok etkiledi
'' Kardeşim;
Seni hiç tanımıyorum ama ne zaman biri anne olmaktan bahsetse yüreğin burkuluyor, hissediyorum. Evlendin, aradan geçen zamanın ardından "ee, ne zaman çocuk yapacaksınız" sorusunu alenen sordular. Defalarca denemiştin. Pek çok yöntem denediğin için umudun dalgalanmış, her negatif tahlil sonucuyla darbe yemişti. Bebekle ilgili sorulan sorulara aldırış etmemek için çabalıyor, "ben de isterdim ama ..." yanıtını veriyor olabilirsin. Geçen gün bayram ziyaretinde çok sevdiğim bir yakınımlaydık. Herzamanki gibi, kapıdan önce gürültümüz girdi. İçeri girdiğimizde ise oğlum kollarını kocaman açarak "ta taaaam" dedi ve ona sarıldı. O an gönlümde incecik bir çizginin cızzz ettiğini hissettim. Uzun zamandır çocuk sahibi olmayı istiyordu ve oğluma sarıldığında aslında bir hasreti kucakladığını görmüştüm. Buydu acıtan.Hal hatır sorup şakalaşmaya başladık. Oğlumun nasıl olduğunu sorduğunda, " Ah, sorma! Çok yaramaz..." diyerek girdim konuya. Neredeyse çocuk denen şeyin gereksiz olduğunu söyleyecektim. Bu tarzda konuşmaya kendimi mecbur hissettim nedense. Belki Ata'yı kucaklarken yayılan çocuk hasreti bana bunu düşündürdü. Fakat oğlum yanıma geldikçe, şakalaştıkça "ona bakarken yüzün gülüyor, boşuna kötülüyorsun, beni düşünme, alıştım artık" dedi. Başımı öne eğdim, gözlerim doldu, yutkundum. Bir süre sessizlik oldu. Ardından ona "anne olman için dua ediyorum kardeşim" diyebildim. Mucizenin acıtan bir beklentiye dönüşmesi çok zordur, tahmin ederim.Kendinle başbaşa kaldığında, aklından bin türlü düşünce geçiyor, suçluluk, isyan, ceza ve hüsranla karışık duygularla kendince bir iç hesaplaşmaya girişiyor olabilirsin. Yapma bunu. Lütfen suçu kendinde arayıp yine kendini cezalandırma. İstersen şöyle düşün, henüz dünyaya gelmek istemiyor. Gün gelip doğum yaptığın gün anlayacaksın ki; biz sadece hayata gelmeleri için vesileyiz, o kadar.Bunları söylemek nafile ama; hiçbiri senin hatan değildi ve sen elinden geleni yaptın, lütfen aklından çıkarma.Binbir zahmetle hamile kaldıktan sonra, herşeyin en başında veya mutlu sona yaklaşırken bebeğini kaybettin belki de... O acıyı çok iyi bilirim. Hiç tanımadığın, yüzünü dahi bilmediğin bir bedenin usulca seni bırakıp gitmesine tanık oldun. Doktorun seni teselli etmek için " o bir pıhtıydı, üzülme " dedi fakat konuya sen hiçbir zaman "pıhtı" gözüyle bakmadın. "Yaşasaydı çok ağır dereecede engelli olacaktı" dediler. Oysa o bir hayattı, umuttu, candı, teselli olmadın. Günlerce ağladın, hayata küstün, onu da anlamadılar. "Dert etme, 3 ay sonra bir daha denersin" dediler. Oysa hamile kalmak senin için başka bir şeydi, ruhunu böylesine hafife almalarına dayanamadın. Kahrolarak, kırık dökük halinle, göz yaşların sel oldu.En zorunu yaşadın belki de... Büyük bir heyecanla doğuma gidip, boş pusetle geri döndün, doğuma sevinmek yerine... Dolapta asılı minik kıyafetlere, çekmecedeki minik patiklere baktığında ölmek isteyecek kadar canın yanıyordu değil mi? Ah, canım kardeşim. Hiçbir kelimem acını bilemez, bildiremez. "Olsun gençsin, bir daha denersin" dediklerinde içinde kopan isyan fırtınasının kavuruculuğuyla başla sözlerine. Minik bir kesecikte atan minicik bir kalbe aşık olduğunu, her geçen ay katlanarak büyüdüğünü ve bu ayrılığın dünyanın sonu olduğunu anlat. Seni herzaman dinlerim. Yeri gelmişken söyleyeyim, ben de bir bebeğimi kaybettim. Oğlumun bir kardeşi olsun, birlikte büyüsünler istemiştim. Zaten kendimi bildim bileli çok çocuklu bir kadın olmayı hayal ederdim. Ancak kısmet böyleymiş. Bakma bir önceki cümlemin kısa oluşuna. Konuyu böyle anlatmak çok uzun zamanımı aldı. Arada aklıma geliyor; konuştuğunu, oradan oraya koşturduğunu düşlüyorum. İlla ki sıcacık bir damla eşlik ediyor, yanağımdan aşağıya süzülen... Kardeş konusu çok fena içimi acıtıyor anlayacağın. Hayallerimdeki gibi, el ele tutuşup koşacaklar sanmıştım. Artık imkansız. Bazen anneme "ben aslında iki çocuk annesiyim" diyorum, dudağımın ucunda minik bir tebessümle. İşte öylesine unutulmuyor, beni anlarsın...Kim ne derse desin, yaşadığın duyguları en iyi sen bilirsin. Birisi ne zaman ve kaç tane doğuracağını söylerse, kardeş düşünüp düşünmediğini sorarsa aldırış etme. Gerçekten boşver..Hiç olmamış bir çocuğu düşlemeyi, hiç doğmamış bir çocuğu karnında taşımayı sen yaşadın ve başlamadan biten minicik bir hayat senin canevin oldu. Gördüğün her hamilede, kucaktaki her bebekte "keşke" der gibisin,biliyorum.''