• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

2 Milyona ne alınır ? Yeni bir hayat ve sıfırdan başlama fikri...

Her şeyi bırakıp köye yerleşmek mantıklı mı?

  • Evet, mantıklı

    OY: 50 28,2%
  • Hayır, mantıksız

    OY: 127 71,8%

  • Ankete Katılan
    177
hayır işi komple bırakıp buna yönelmek mantıksız
ayrıca işin gerçekten ne olduğunu biliyor musunuz hayvancılık ve çiftçilik en zor mesleklerden gerçekten de öyle heidi gibi dağlarda çobanlık falan da yapamazsınız anneniz haklı.
kayınpederimin köyü ve çiftliği var adam aslında makina mühendisi ama babadan kalma köyün başına kendisi geçti elinde yüklü parası da vardı çiftlik aldı bağ evi gibi tipi ama büyük ,hem köyde yaşıyor hem hayvanları var hem ekip biçiyor yani yakından biliyorum ...

traktörleride var iş gören traktörler ne kadar haberiniz var mı ? kiralamak da daha pahalıya geliyor işçi tutmak başında durmak da lazım ,yağmurda uyuyamıyor ekinler zarar görürse diye güneşi ayrı dert dolusu ayrı dert bir ateşe bakar herşeyinin bitmesi ...güvenliği de ayrı dert ,hayvanların hep başında bekçisi falan da varda ona da güvenemiyor sürekli diken üstünde zaten su elektrik ve mazot parası o kadar tutuyor ki adam keyfine yaparken eziyet çekmeye başladı...
 
Son düzenleme:
Öncelikle inşallah hakkınızda hayırlı olana karar verirsiniz 🤗
Köy hayatı doğal ve güzel olduğu kadar zorlukları da vardır. Özellikle hayvancılık sizi zorlayabilir ama bakıcı tutarsınız o şekilde yapabilirsiniz belki. Tam bilmiyorum o zaman da geriye size kar payı kalıyor mu. Bir de köye yerleşmeden önce kısa bir tatil yapabilirsiniz ondan sonra karar vermek sizin için daha kolay olur. Eğer ayarlayabilirseniz yıllık izninizi bir köyde geçirin hatta orada yaşayan insanlar ile sohbet edin. Yerleştiğiniz zaman nasıl bir yaşantınız olacak fikir edinmiş olursunuz 🤗
 
Detaylı okumak istemeyenler için, Bu birikimle tarım/hayvancılık yapmak üzere eşimin işinden istifa etmesi, benim işimi bırakmam ve bir köye yerleşmek mantıklı mı ?
_________________________________________________________________________________________________________________________________________

Başlıkta görüleceği üzere çok bir param yok, 2 milyona bir köye yerleşmeyi düşünüyorum. Çünkü mesleğimi sevsem de hayattan bunaldım. Hatta hayvancılık ve tarım yapmayı düşünüyorum. Köy araştırıyorum, hangi köyden bir tarla alsam diye. Geçenlerde anneme bahsettim bana " 2 Milyon ne ki ne yapılır, işi bırakmaya değer mi, bir de eşinin aklına giriyorsun gül gibi işinden istifa ettireceksin adamı.." dedi. Eşim dünden razı çünkü işinden o da memnun değil. Bir kısmıyla bir köye yerleşelim kalan kısmıyla ucuzluk bir iki araba alır ticaret yaparım, şeklinde düşünüyor ama tabi hayvancılık fikrinden habersiz.
İşim başkalarının derdini tasasını üstlenmek, her gün yatarken birinin dosyasını (hayatını) düşünmek, bunu yaparken doğru mu yapıyorum diye düşünmek. Şöyle diyeyim kusurla adam öldüren kişi de müvekkilim dolandırıcılık yapan da mağdur da. Ben savunurum işim bu, kazandığım dosyalarda bile hakimin yerinde olsam en az şu kadar ceza verirdim derim ve bu bende vicdan yükü olur asla kazandım hırsında biri olmadım sadece üzerime düşeni yapıyorum ki bu sıralar bizim işler bile kesat. Nereye kadar başkalarının hayatındaki olayı sırtlayacaksın ki deyip duruyorum.
Hukuken bilgili olduğumu düşünüyorum ama iyi bir avukat olduğumu düşünmüyorum. Dolayısıyla işi bırakıp tarım veya hayvancılık yapayım diyorum. İnternetten köye göçen insanları izliyorum.
Annem köylerin hiç masum olmadığını söylüyor. Hatta çobanlık yapma fikrime aşırı sert çıktı, o kadar okudun çalıştın bunun için mi, köylerde ne kötü insanlar var o dağlarda başına bir kötülük gelir, sen bilmezsin diyor. (Müge Anlı seyircisi)

Evet 2 milyon bu devirde hakikaten çok küçük bir meblağ, hatta o parayla ev almaya kalksan muhtemelen küçük bir daire alırsın onda da istediğin yerde olmaz. İşi bırakma sebebim para değil, babamı kaybettiğimden beri ölümü hatta ölmeyi düşünüyorum. Bir insan doğum gününde mumlara üflerken içinden "umarım tez vakitte kavuşuruz" diye dilekte bulunmaz. Yani hayatın bana bomboş geldiği günlerde doğayla iç içe yaşamanın hayali beni hayatta tutuyor.

Bunları aileme söylemiyorum çünkü iş duygu sömürüsüne dönüşmesin, mantıklı mı değil mi buna karar verecek zihinde değilim. Şuan iş yerinde işlerimi görüşmelerimi bitirdim kapanışı yine bu tarz videolarla yapıyordum ki buraya yazmak aklıma geldi.

Ben gideceğim arkadaşlar belki gittiğim yerde internet de olmaz :) Kediler köpekler tavuklar koyunlar keçilerle sıfırdan bir hayata başlayacağım. Köyde yaşayan arkadaşlar yazarsa sevinirim.

Belki sadece hayal olarak kalır ileride bu sayfaya bakıp hatırlarım, belki de gerçekleştiririm ve buraya bir not bırakırım.
Köy hayatı düşündüğünüz kadar kolay değil hem maddi hem manevi. Hayvan alsanız yemi dünya para, tarla sürseniz gübresi, mazotu ayrı. Ama bütün bunlara katlanırım derseniz hayvanların insanlardan daha iii geleceği kesin. Eğer giderseniz kaç da alın inanılmaz hayvanlar.
 
Geçen haberlerde yılların hayvancılarini gösterdiler. Adamlar yem fiyatlarından biktiklarinicin hayvanları kesime gönderiyoruz diyordu. Uc- beş hayvanlari anca kalmıştı. Bunisi
Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Köye gidince çok huzurlu bir ortam olacak mı sanıyorsunuz. Küçük yerlerde dedikodu çok olur. Eskisi gibi dağlarda tek gezilecek bir ortam yok. Siz iç sıkıntınızi böyle atmak istiyorsunuz ama bunlar size kulgetten başka birşey getirmez.

Ben sade bir insanım bir yere gitmem diyorsunuz ya belki sürekli ev ,iş kosturmasindan bıktınız. Yeriniz de olsam hobi bahslcesi gibi bir yer alır ,içine hafta sonları kacabilecegim küçük bir ev yaparım , az az eker enerjimi atarım
 
Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
depresyonda mısınız acaba :(
 
Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.

sizin zaten hayata bakış tarzınız sakinmiş.
babanızın vefatıyla daha bir elimi eteğimi çekeyim moduna girmişsiniz. şu aşamada bu kadar radikal hamleler yapmak sağlıklı değil bence.
ölüm var evet ama daha ölmedik.
 
Okurken aklıma 5 sene önce okuduğum gerçek hayat hikayesi geldi. Amerikada eşlerin ikiside bilgisayar mühendisi nvyorkda oturuyorlamış sıkılıp köy hayatına karar vermişler başlarda biraz zorluk çekmişler 3 tane çoçukları olmuş mutyuz diyordu karı koca toprak insana huzur veriri bence. Adapazarında bir yer alsanız oranın köyleri çok ist yakın hayalınizdeki ortamı kurmak için gider gelirsiniz sık sık. Hayalinize kavuşursunuz inş.
 
Dedelerim çiftçiydi , dayım hala çiftçi. Yazları köyde büyüdüm ben ve hala da babamın arsası ve dedemin evi dolayısıyla sürekli gider gelirim Hayvancılık öyle köye yerleşeyim, kolay hayat hayvan bakarım gibi bir şey değil. Çok zor. Eğer kendine yetecek 1 inek 20 tavuktan falan bahsetmiyor isen inanılmaz zorluklarla karşılaşacaksın. Yem parası , çoban parası, veteriner parası, ilaç parası derken elinden uçup gidecek para. Sütünü ya sattın ya satamadın , 3 lira kazanıp 10 lira harcayacaksın. Hayvan altı temizleme, suluk temizleme, yemleme kim yapacak bu işleri? Tavuk nereye kuzladı, tilki mi yedi fare mi yedi , kayboldu çalındı falan herşey dert. Tarla işi komple karman çorman zaten. Çok zor. Bu şeye benziyor küçük tatlı kafe açayım diye istifa edip batmaya. Ev olsa dene derdim bak, ama eldeki avuçtakini de vereceksin. Dedemler göçtü gitti ama çiftlik duruyor ortak tatil evi gibi ,aynı zamanda dayım kullanıyor ambarı falan. 12 kamera var. Jandarma ile kankalar. İnanılmaz hırsızlık var böyle evlerde. Daha geçen bayram oradaydık , gündüz gözüne 4 tavuğumuzu çalıp arabayla kaçtılar. Köyün içinde bir adamın elektrik direğinden kabloları çalıp, elektriği kesip, 3 ineğini çalmışlar. Gündüz adam tarlada iken. Bunları da düşünmek lazım.

Artık malesef hırsızlık da oluyor.
Geçen yıl dayımın ağıldan 3 ineğini çaldılar.

Aaa olmaz olur mu köy yerlerinde merkezlerden daha çok olur hırsızlık..
Bu sene günlerce elektriklerin gelmediği oldu kamera sistemleri devre dışı kaldı insanlar günlerce nöbet tutmak zorunda kaldı sırf bu yüzden...
Köyümüz merkeze yakın evlerin birbirine bitişik oolmasına rağmen üstelik.
Tarlandaki mahsule kadar çalınabiliyor...
Allahım bu nasıl bir felaket 😱 bizim oralar hala güvenli söylediklerinize bakarak. Çiftçinin malına da tenezzül edecek kadar düşmüş demek ki insanlar. 😔
 
Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Şu durumda eşinizle hayattan beklentileriniz birbirinden çok farklı, onu kendi istediğiniz hayata sürükleyip bütün yükü sırtına atarak dağ bayır gezemezsiniz. Çok istiyorsanız bulunduğunuz yere yakın köylerde küçük bahçeli bir ev alın siz işinizi bırakıp orada biraz inzivaya çekilin, illa ki deniz kenarında bir çiftliğiniz olması şart değil, iki tavuk bir köpek bahçeye ekeceğiniz biraz sebze bir kaç meyve ağacı, belki çiçek, işi ticarete dökmek hayatı buna odaklamak şart değil. eşiniz gidiş geliş yapsın ama onu hayallerinizin peşinden sürüklemeye hakkınız yok.
 
Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Kocanızın yerinde olsam sizi boşardım. Forumda gördüğüm en sakin ruhlu bencillerden olabilirsiniz. Demek adamı istifa ettirip tüm işleri adama yıkıp dağda bayırda heidicilik oynamak istiyorsunuz.. kendiniz dışında düşündüğünüz insanoğlu var mı acaba? Elinizde iki kuruş var onunla iyi kötü ev alıp kirasını ek gelir yapmak yerine beş kuruşsuz kalıp işsiz bir adam yapmayı hedeflemiş gibisiniz. 2 milyonu nakit para olarak düşündüm tabi ev araba satıp elinize geçecek bir miktarsa psikolojik destek almanızı öneriyorum.
 
Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Konu sahibi kusura bakmayın ama ruhumu daraltınız
Mıy mıy mıy içim şişti
Hayat enerjiniz yok, bunu babanızın ölümüne bağlamanız bahane. Evet zor. Allah sabır versin, ama köye yerleşip kendiniz dağa tepeye vurmanızla acınız dinmeyecek
İnsanın acısı içindedir, gittiği yere yanında getirir.
Eşinize üzüldüm. Çok bencilsiniz
Adam size aldanıp hem işinden hem elindeki paradanda olacak dımdızlak kalacak
Önce ikinizin hayali gibi algıladım ama bu tek başına sizin dayatmanız
Babanız yaşiyor olsaydı dağa,tepe, köy fikri yoktu eminim.
Adamdan boşanın sonra köyemi yerleşiyorsunuz tepeye evmi dikiyorsunuz nasıl isterseniz öyle yapın
 
Köyde yaşamak fikri güzel de işi bilmeyenler için tarım da hayvancılık da çok riskli sektörler. Hele ki bugünün koşullarında...Elinizdeki parayı batirmaniz bir yılı bulmaz.
Ha derseniz ki bir ev ve oyalanmak için küçük bir arazi alır, kalanının da faiziye gecinebiliriz o zaman olur ama elinizde kalan yeter mi bilemedim.
Bir de köyleri yaşar kemal romanlarindaki gibi huzur dolu bölgeler zannetmeyin, türk köyü ve köylüsü dışardan gelen yabancıyı asla rahat bırakmaz, delirtene kadar uğraşırlar, en geç 2 yıla sinir hastası olursunuz uyarayım.
Son cümleye katılıyorum, gerçekten dışardan göründüğü gibi değil. Ama Yaşar Kemal de zaten huzur dolu olarak bahsetmez köy yaşamından. Siz yazınca aklıma geldi Taşbaşoğlunu nasıl delirttilerdi. Gayet de realist bir şekilde anlatır rahmetli..
 
Son cümleye katılıyorum, gerçekten dışardan göründüğü gibi değil. Ama Yaşar Kemal de zaten huzur dolu olarak bahsetmez köy yaşamından. Siz yazınca aklıma geldi Taşbaşoğlunu nasıl delirttilerdi. Gayet de realist bir şekilde anlatır rahmetli..
O da doğru...ince memed huzur battı da dağa çıktı sanki :-) romanlarında ana karakterler dışında köy yaşamı tasviri ve doğa birey ilişkisi betimlemeleri büyüleyicidir üstadın ama birey toplum ilişkileri aynen dediğiniz gibi , az bile anlatmiştır bence, hele günümüz ekonomik koşullarında 10 la çarpmak lazım anlattıklarını...
 
Çocukken dönem dönem köyde kalırdık, amcamlar hem tarım hem hayvancılıkla upraşırdı. Köy hayatı inanılmaz zor ve kısıtlayıcı. Gün resmen sabah 5te başlıyor, iş yapmaktan çayını alıp bahçende bile oturamıyorsun keyfince. Hasta olsalar şehire gidemiyorlardı hayvanlara kim bakacak derdinden. Belirli dönemlerde de çok yoğun oluyor, ekim zamanı, hasat zamanı gibi. Çok mantıklı gelmedi bana bilgi birikimi olmadan böyle bir şeye başlamak. Daha ufak bir şeyi kendiniz yapabilirsiniz belki, eşiniz devam etsin çalışmaya siz kendinizi başka alanlarda geliştirin derim.
 
konu sahibi birşey diyeceğim avukat olarak bence iyi değilim dediniz ya memnun değilseniz avukatlık yapmanız şart değil ki kendinizi dağa taşa atacağınıza danışmanlık yapabilirsiniz hakimlik savcılık müsteşarlık müfettiştik denetmenlik vs gibi sınavlara hazırlanabilirsiniz her hukuk okuyan avukatlık yapmak zorunda değil iş alanınız çok geniş ?
 
2 milyon bu işlere girmek için iyi gibi gözüküyor ama düşündüğünüz kadar kolay olmayacak.İleride yaşlanacaksınız,zorlanacaksınız.Pişman olunacak birşey bu kadar ümitlenmek bir anlık heves gibi geliyor bana.Eğer şehirden bunalıyorum diyorsanız arada bir tatil dinleme kafa dinleme amaçlı güzel bir yerden bir alan alıp oraya ev yaptırabilirsiniz.Ama şehir yaşamının güzel yanlarıda çok fazla ve bu dönemde çiftçilik ve hayvancılık yapan herkes şikayetçiyken sizin buna işinizi bırakıp girmeniz büyük bir risk.Kısacası sizin hayatınız,sizin fikriniz bunu eşinizle tamamiyle konuşun o da istiyorsa yapın.Tek tarafın isteğiyle olmasın bu.
 
Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Ölmeden mezara girmiş gibi bir yaşam istiyorsunuz bunu da romantik gibi yazıyorsunuz.
Bu kadar farklı beklentileriniz varsa mutlu olamazsınız eşinize de yazık.
Çok radikal olmuşsunuz kendiniz gibi biri değilse zorlamayın kocanızı.
Ben şehir insanıyım, sosyal hayatı severim. Şimdi eşim ben köyde yaşamak keçi beslemek istiyorum maddi şeylerden soğudum dese ayrılmak isterim. Böyle bir hayat istemem yani. Kendiniz böyle bir hayat istiyorsanız yapın ama kimseyi de peşinizden sürüklemeyin. Bu herkesin isteyeceği bir hayat değil
 
Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Yani evet bu basbayağı bencillik.

Eşiniz için üzüldüm. Adamın zerre kadar ticaret ilgisi bilgisi yok çok kolaymış gibi araba al sattan bahsetmiştiniz. Bir de iş kurup adamı en çetrefilli olan ticaret işinin başına koyacaksınız siz de resmen oyun oynayacaksınız. Adam sizin kuklanız değil. Tamamen kendi altı boş hayallerinize eşinizi koyma çabanız olduğu görünüyor buradan.

Aileniz haklı adamın da başını yakacaksınız. Yaşlanınca emeklilik güvencesini bile alacaksınız elinden.

Daha önce de söylemiştim çok acil bir psikolojik destek alın. Hala düşünceleriniz aynıysa illa bu işi yapacağım diyorsanız da eşinizden boşanın.
 
Back