2. Kadınlar!!!

Toplum bir elma ağacına benzer...
Ağaçtaki elmaların çürümemesi için, dönem dönem ilaçlamak gerekir... ( Bunlar toplumun koyduğu kurallardır.)
Ama ne kadar ilaçlarsanız ilaçlayın; mutlaka içlerinden çürükler çıkacaktır...
Eğer, çürüklerle sağlam elmaları aynı kasaya koyarsanız; çürük elmalar; sağlamları da çürütürler...
Bunun için en iyi çözüm, ayıklamaktır...


ferzacigim ne diyim sana canimcigim
o yüreginden aklindan icinden gecenler varya isde onlar beni cok etkiliyo ya sen harikasin canimcigim nekadar güzel ifade ediyosun kac kadinin dili beyni fikri yüregi kalbi olmussundur kimbilir
helal olsun sana canimcigim yüregine emegine saglik

allahim kimseye yasatmasin insallah
 



ferza hanımcığım
koşullanma ve kanıksama olayının pek tabii bilincindeyim...insanlar birşeyleri görme ve şahit olma sıklığı ile orantılı olarak bunu yaşar...benim bu noktada anlatmak isyediğim şey sanırım çok iyi anlaşılmadı yada ben ifade edemedim....ben diyorumki....iletişim teknolojisinin bu kadar geliştiği bir ortamda...ben bundan rahatsızım, ey teknoloji senin yüzünden şahit olmak istemediğimiz şeyleri görüyoruz ve zamanla bunları kanıksıyoruz ve doğalmış gibi algılıyoruz sen artık dur!!! deme şansımız yok...interneti durdursan tv var,onuda durdursan neşriyat var!!!...kaldıki iletişim teknolojisinin bu kadar gelişmesinin zararlarının yanında,bir o kadar da hatta dahada fazlasıyla faydası var...bu şunun gibi bir şey...dr hastasını tedavi etmek için ilaç verir...ama bilirizki her ilacın tedavi etme unsurunun yanında istemediğimiz yan etkileride vardır..dr burda her iki durumuda göze alarak hastanın ilacı kullanması daha artı pozisyonda ise ilacı reçeteler...şimdi siz eve gelip prospektüsü açıp bu yan etkileri okuyup ilacı kullanmayacakmısın? belki kullanmayanlar olacaktır...ama tamamına yakını kullanır...buda bunun gibi birşey:sm_confused:...böylesine bir devin karşısında savaş açmakta,donkişotluktan öteye gitmez.....ister çocuklarımız,isterse yaşı ilerlemişte gerekli olgunluğa ulaşamamış insanlarımız olsun....bugün, hemen, elan yapılacak birşey yok....ancak bu gerçeğin ayrımında olan bilinçli insanların önceki metnimdede bahsettiğim gibi matematiğin yanısıra,çocuklarının sosyal ve toplumsal ahlaki edinimleri ile yakınen ilgilenmeleri mevzusudur.... bugün işe koyulsalar,en iyi ihtimalle 25_30 sene sonra ilk mahsulleri almaya başlarlar...sizin çocuğunuza interneti yasaklama gibi bir şansınız yoktur....ama denetim altına alabilirsiniz,izleyeceği programları seçebilirsiniz....kötü ve tukaka durumlar ile karşılaştığımızda durumun yanlışlığını,çocuğunuzla onun anlayabileceği dilden fakat en az bir yetişkinle konuştuğunuz kadar ciddi konuşabilirsiniz.....bendiniz sağlamsa ...sel su banamısın demez...karakterde sağlam biçimlenmişse,tv de veya int'te göreceği hiç bir şey yanlışı,doğruyu ayırt etme gücünü sarsamaz....çıkmışın dağın başına,karşı cins yok,eğlence yok,rekabet yok,para yok,geçinme derdi yok...etraf dağ taş,börtü böcek...nefsini zorlayacak,sınayacak hiç bir şey yok....ver kendini ibadete emin olun en dejenere hayatı yaşayan bile o şartlarda ermiş olur...insin dağdan,girsin yaşamın,insanların içine o zaman göreyim ben o ermişliği....insanın olduğu yerde hem en güzeli,hemde iğrendirecek boyutta çirkinliği bir arada görürsünüz...bundan kaçamazsınız...iş bu noktada kendinizi ve sizden olanları veya etrafınızı güzel kılabilmekte....aksi taktirde şeytan işsizlikten bunalıma girip "hadi ya bu nasıl iş! yapılacak hiç bir iş yok sıkıldım ben istifa ediyorum şeytanlıktan" derdi (ne güzel olurdu değil mi...ama maalesef ütopya) Rabbimde bunun için cennet ve cehennem demiş...kulum ameline göre ikisinden birine girecek demiş......işte bu noktada bizi yine dönüp dolaşıp karaktere getirir...ya sağlamdır ya değildir bu kadar basit....ya sağlam insanlar yetiştiririz (tüm kötü örneklere rağmen) yada gemisini yürüten kaptandır...bana dokunmayan yılan bin yaşasın karakterleri yetiştiririz....şimdi ben sağlam karakterli bir kadınım...ama böyle olmayan binlerce kadını,erkeği,yanlış ve edepsiz olan bir sürü çirkinliği gördüm(iletişim teknolojisi ve süregelen yaşamımda toplum sayesinde)...ama hala sağlam basıyorum...görmüş olduğum bunca olumsuz örneklere rağmen,yanlışı hala bana kimse kanıksatamadı yada doğal görmemi sağlayamadı:sm_confused:çünkü almış olduğum bir edep eğitimi vardı,iyi ve kötü büyüklerim sayesinde bana öğretildi,içinde yetiştiğim ve asıl model olan aile büyüklerim ve onların yaşam duruşları vardı...anlatabildim inşallahyerimseniben...ben ne kadar istersem isteyeyim ne çocuklarımı ne kendimi bu nahoş olaylara şahit olmaktan alıkoyamam...yok böyle bir şansım...ancak çocukları alıp dağın tepesine çıkarsam mümkün...oda olmayacak birşey....demekki elimden gelebilecek tek şeyi yapacağım sağlam karakterde,iyi ve kötüyü ayırt etme gücüne haiz çocuklar yetiştirmek....zaten herkes bunu yapar ve en azından %80 ini sonuça ulaşsa bugün bakıpta bizi üzen birçok durum tarihe karışır....sıkıntı ve endişelerinizi anlıyorumda insanın mücadelesi çapı kadardır....benim enerjim ancak iki çocuğu kaldırırdı...o kadar yaptım..kendi adıma iyi insanlar olması için var gücümle mücadele içindeyim....herkes kapısının önünü mümkün olduğunca temizlerse zaten,ortada temizleyecek pislik kalmaz...çocuklarımızada pisliğin pislik olduğunu öğretirsek emin olun en ufak çöp bile bırakın kanıksamayı onları rahatsız edecektiryerimseniben


Her toplumun bir değer yargısı vardır... Bunlar toplumda düzeni sağlayan yapı taşlarıdır...
Bu yapı taşları; çok güçlü bir yaptırım gücüne sahiptir...

Din, ise sadece değer yargılarının destekleyicisidir...

Şöyle anlatmak daha doğru olur...
Dinle alakası olmayan bir insan da; çok güçlü değer yargılarına ve ahlak yapısına sahip olabilir...
Çünkü bu; insanlığın gereğidir...


bu paragrafınıza gelince...ben bu hususa sizin metninize dayanarak veya ordaki bir cümleye istinaden yorum yapmamıştım...yorum yapan diğer arkadaşlarımızdan birisi "müslümanlarda bu hoş görülmez...biz müslüman bir toplumuz vs vs" diye birşeyler yazmıştıda ona istinaden yorumumda bu konuya yer verdim...... benim anlatmaya çalıştığım şeyi söylemişsiniz...benimde dediğim bundan farklı değildi zaten.....ama küçük bir ilave ben inançlı ve dinini seven, hürmet eden müslüman bir hanım olarak "bizim dinimizde bu hoş görülmez,bizde bunlar yaşanmaz ve yakışıksız olur"diyen arkadaşlara diğer metnimde verdiğim örneğe ilave olarak şunuda anımsatma ihtiyacı duydum....müslümanlıkta 4 hanım alabilme özgürlüğü olduğu savını kabul eden erkeklerimiz olduğu yadsınamaz...ne acıki bunu kabul eden hanımlarımızda mevcut artık:çok üzgünüm:iranda bu tür evlilikler meşru ve yapılıyor....eğer bu olayı din çercevesinde yargılarsak...bu topik diğer dinlerde birşey ifade edebilirdi (belki) ama müslüman bir ülkede kocasının hakkı olan diğer üç eş hakkına baş kaldıran kadınlar topiği olmaktan öte geçmez...Allah muhafaza üstünede yargılanabilirdik......(her ne kadar dinimizde bu hak konusunda kıstaslar ve yerine getirilmesi gerekli hükümler olsada...:bbo:)ben bu noktadan çıkışla o uyarı niteliğindeki yorumu yapmıştım....yani bu sorunu dinler noktasına çekmek hatalıdır....deme ihtiyacını hissettim...ALLAH kulundan edepli ve hayalı,insan ve kul hakkına saygılı bir yaşam ister! benim din açısından çıtam budur....başka şeylerle kafamı bulandırmak çok gereksiz olurdu.....tevrat okumadım,incilde okumadım...(gerek görmedim)kitabım kuran onu okuyorum....ama doğru nerde,ne şekilde ifade edilirse edilsin kabulumdur....işki doğru olsun...işki bunu isteyen ve diyen Allah olsun....doğru ve edepli yaşayan atehist olsun saygı duyarım...ama bu yüzden saygı duymam,inançsızlığınıda benimsememi gerektirmez...yada sahip olduğu başka bir din öğretisini benimsememi....sadece insani duruşunun düzgün ve ahlaklı oluşuna saygı duyarım o kadar...ve bir arkadaş olarakta sevebilirim...sonuçta bu konunun dinler seviyesine çekilmesi yanlış olurdu...bunu anlatmak istemiştim.....a.s.
 
Zaten bir iki ufak nüans dışında farklı şeyler söylediğinizi düşünmüyorum sevgili Ametist!!
Nitekim, değişik kelimelerle aynı anlamı içeren cümleler kurmuşsunuz..

Burada "Ben haklıyım; sen haksızsın.." savunmasına girmeyeceğim...
Çünkü görüşlerimizde ortak noktalar, fazlasıyla mevcut!!

Zaten çağın getirdiği teknolojilerden, ne kadar istesek de evlatlarımızı yeteri kadar koruyamayacağımızı kavrayabilecek kapasiteye sahibiz çok şükür!!
Ayrıca "Aman çocuklarınızı teknolojik gelişmelerden uzak tutun!!" diye bir cümle sarfettiğimi de zannetmiyorum...

Bugün için, bir şey yapamıyacağımızı bildiğimiz için; zaten konuyu gelecek nesiller adına ele almıştık..
Vermiş olduğunuz; "Dağın başında ermiş olmak kolaydır." hikayesini de; gayet yakiinen biliyorum...

"Çocuklarımızı karakterli yetiştirelim." düşüncesinde hemfikirim...
Zaten konunun temalarından biriydi bu...

"Gözümüze at gözlüğü takıp, etrafımızı görmezlikten gelelim..." dediğimi de düşünmüyorum...

Benim dediklerim; sizin isnad etmeye çalıştıklarınızdan çok farklı şeyler...
Ya benim anlatışımda bir sorun var; ya da sizde bir sıkıntı var...

Çapımın ne kadar küçük olduğunu bilecek yapıda bir insanım...
Din meselesine gelince, evet orada cevabı bana yazmış olduğunuzu düşünerek, yanlış bir yargıya varmışım...
Bu konuda haklısınız...

Sizinle benim ayrıldığım temel nokta:
Evet ben, inandığım konuda Don Kişot olmayı bile göze alabilecek bir insanım.
Elime hiç bir şey geçmeyeceğini bile bile..

( Bizlerin çabalaması sonuç vermese bile; dünyayı elinde tutanların zaten çoğu, Don Kişotluk yapıyorlardı...)

Benim çabam ise; herkesin bildiği karınca hikayesine benzer:

Karıncaya sormuşlar: "Nereye gidiyorsun ?" diye...
ıbrahim'in ateşini söndürmeye demiş...

_"ılahi karınca!! Hiç senin bir damla suyun ıbrahim'in ateşini söndürebilir mi?"

"Olsun.." demiş karınca:
"Benim de elimden gelen bu; hiç olmazsa uğrunda ölürüm..."

Bu kadarı yeter sanırım....
 
Kadınlar Kulübü'nde, en son şahit olduğum, "2. kadın" olayı; beynimde, ruhumda tarif edimeyeceğim bir deprem, bir çöküş yarattı.

İki gündür, sabah ezanlarına kadar uyuyamadım, yemek yiyemedim, gülemedim...
Bilgisayarın başına defalarca oturdum; ve bilgisayarı açmadan kalktım...
Şahit olduklarım, beni o kadar üzdü ki; anlayabilir misiniz bilmiyorum!!...


ben anlayamadım sizi Ferza ve şu cümlelerinize hala takılmış durumdayım...
özelde şahısların hayatlarına ilişkin bir konuyu bu kadar toplumsal mesele hale getirmenizi ve bundan dolayı yemeden içmeden kesilmenizi, gülememenizi, uyuyamamanızı anlayamadım...
 

Neyi ima ettiğini anlamış değilim arkadaşım ama; her kalp aynı duyarlılığa sahip değildir!!
Eğer öyle olsaydı; elmayla armut arasında fark kalmazdı!!
 
Neyi ima ettiğini anlamış değilim arkadaşım ama; her kalp aynı duyarlılığa sahip değildir!!
Eğer öyle olsaydı; elmayla armut arasında fark kalmazdı!!

ben bir şey ima etmem direk söylerim...
yeterince net değilsiniz demek istedim, bu nedenle de samimi gelmiyorsunuz bana, anlayamadım o nedenle sizin tabirinizle bu duyarlılığınızı...
yanlış anlaşılacak şimdi 2. kadın falan değilim, hiç de olmadım...
kelimenin tam anlamıyla da kocama tapıyorum...
hayat bu aldatılan kadın olabilirim ama aldanan kadın olmam, kendimden eminim...
tüm kadınlarımıza da bunu öneririm...
aldatma tensel, bedensel olmadan önce önlem alınmalı...
severek yaşanmalı, aşkla dokunmalı, onu herşeyin üstünde tutmalı...
sevgi azalmışsa, tükenme başlamışsa "yuvaya sahip çıkalım" "ya da her aile de olur" mesajlarıyla sözde aile birliği ! sağlanmaya çalışmamalı...
giden adama yolun açık olsun demeyi bilmeli kadın... önünde engel olmamalı...
bunun için ne yapmalı "kadına özgürlük verilmeli"... kadın kadın olmanın haklı gururunu taşımalı ki yaşasın...
cenaze varsa kaldırılır, gömülür... üzerine konuşulmaz...neden öldü denmez, eceli gelmiştir, ölmüştür... yapılması gereken gömmektir...
2. kadın olmayın, niye çoğalıyorlar demekle karınca olamazsınız...taşıdığınız su ancak size yeter bir başkasını söndüremezsiniz...
ayrıca elma ile armut arasında tat, koku, görüntü itibariyle fark vardır evet özünde ikiside meyvedir... birinin diğerine üstünlüğü yoktur... kişisel zevke göre her ikiside tercih edilebilir...o nedenle kimin ne kadar duyarlı olduğunu takdir edemezsiniz, insan olarak yaşadığımız anların kalitesi belirler...
tüm kadınların kadınca yaşaması dileğiyle...
 

a.s.

İşte bu güzel mesaj da; bizim konuyu açmaktaki, gerekliliğimizi dile getiriyor... Çöküşümüz bundandır!!
Tabii anlamak isteyen arkadaşlar için...
 
Son düzenleme:
Ben kendi adıma; samimiyetine inanmadığım bir konuda; yorum yapma zahmetine girip de; kelimelerimi çarçur etmezdim...
Sizin bu çabanız niye!!!
!!!
 
Şu an itibariyle; olay konudan çok, kişisel bir alt etme çabasına dönüştüğü için, gerekirse moderatör arkadaşlardan konuyu silmelerini rica ediyorum...

Ziraa ; çöplükte gül yetiştirmeye çalışmanın anlamsızlığını anlamış bulunmaktayız...
Konu hakkında ki son yorumum budur!!!
 
ferzacim bence sen buyuk bir gazetenin kose yazarligini yapmalisin cnm cok guzel kelimeler kullaniyor ve kurdugun kelimelerle insanlara istedigin mesaji verebiliyorsun ki bunu basarmak herzaman mumkun olmuyor . dilerim yazilarinin devami gelir.

2. kadin sifatina layik gorulen metreslere gelincede, bazen inanin sanki ben 2. kadin gibi hissediyorum ve sanki o ahlaksizlarinda 1. kadin oldugunu. bir co defa aldatildim o yuzden bu benim icimde hep kanayan bir yara olarak kaldi
 
Ferza...
ben severim kişilerin tepkilerini ölçmeyi...gerçekten ne kadar sahici olduklarını anlamayı...
bir konu açıyorsanız sizi anlamayanlarda olacaktır, bu tepki neden?
tüm görüşlere saygılı olmak durumundasınız maalesef...
tıpkı bir toplumu oluşturan rengi, dili, dini farklı her kesimden insana saygı duymamız gerektiği gibi...
yorumlarımın hiç bir yerinde sizi rencide edici söz ya da ibare yok farkında mısınız?...
ben sadece anlamıyorum diyorum..
açık bir soru soruyorum ve net bir cevap bekliyorum sizden...
sizin bana verdiğiniz cevaplar neden yorum yapıyorsunuz o zaman bu konuya, ya da çöplükte gül yetiştirmek ya da üstü kapalı duyarsızlıkla suçlamalar ya da elma-armut bir birine benzemez gibi sözler...
yani net bir cevap yerine üstü kapalı suçlamalar...
sizinle aynı fikirde olan insanların yorumları sizi geliştirmez oysa değişik bakış acıları gerekir gelişmek için, sabitlememek için....
 
Çok güzel dökmüşsün benimde duygularımı kaleme çoğu kez karşı çıktık suçlu durumuna bile düştük.
Değer yargılarımızın bu kadar çabuk hibe edilmesi bu günlerde beni de çok yaralıyor her konudamı bu kadar yıprandık demekten alamıyorum kendimi.
İkinci kadınlara üzülen hatta ah vah diyenleri anlamam mümkün değil ah vah diyenlerin eşleri çıksa bu karşılarındaki kişilerin dostları o zaman nasıl yaklaşırlardı acaba demekten alamıyorum kendimi.
İkinci kadın olmayı kabul etmiş hiç kimseye de saygı duyamayacağım kendi benliğini tüketmiş kişilere acımam bile.
 
tebrikler vallahi konuyu ego tatmin merkezi haline getirdiniz..
herkes yorumunu yazar geçer.. kimse kimseye katılmak zorunda değil. konu hiçkimsenin tekelinde değil.. kimse kimseye kendi doğrusunu kabul etirmek zorunda değil. isteyen istediğini alır konudan..
varlık çabasına gerek yok herkes burda zaten !!
 






Bu cevap bazı noktalarda ( bir bölümü ) size ithafen yazılmış... Yeterince uzun ve açıklayıcı olmuştur sanırım....
 
Son düzenleme:

DOĞRU VE YANLIŞ kavramlarını yeterince iyi öğretebilirsek çocuklarımıza; bu iki kelime arasındaki dengeyi zaten kendileri kuracaktır; başka bir şeye gerek olduğunu sanmıyorum...​


Bir önceki alıntıda; ayrıntısıyla cevabınızı verdiğimi görüyorum....
 
Son düzenleme:

Yine bu cevap da; sizin "Doğru ve yanlış kavramları, kişiden kişiye değişir.." şeklinde yazmış olduğunuz; ama daha sonradan silinmiş olan mesajınıza ithafen verilmiş bir cevaptı....
 
Bide şu açıdan bakın..
nasıl bır egoya sahıp kı o erkekler ıkı üç dört tane kadını bır hayatta toplayabiliyo..
aklım almıyor gerçekten nasıl bir kendinden eminliktir..
o yüzden ben kendı adıma oğlumu yetiştirirken bütün kadınlar sana ait egosunu beslemiycem...
 

Neyi ima ettiğini anlamış değilim arkadaşım ama; her kalp aynı duyarlılığa sahip değildir!!
Eğer öyle olsaydı; elmayla armut arasında fark kalmazdı!!


Sanırım verdiğim cevaplar; sizi yeterince tatmin etmemiş olacak ki, burada samimiyetsizlikle suçlanma giriminde bulunulmuş...
Armutlukla suçlanmak ( ki sizin için söylenmiş değildi..); samimiyetsizlikle suçlanmaktan evladır benim gözümde....
 


Şu durumda; benim için "Sorularıma açık ve net bir cevap bekliyorum...
sizin bana verdiğiniz cevaplar neden yorum yapıyorsunuz o zaman bu konuya, ya da çöplükte gül yetiştirmek ya da üstü kapalı duyarsızlıkla suçlamalar ya da elma-armut bir birine benzemez gibi sözler..."
kifayetsiz bir yürek ister....
Üstelik sizin suçlamanız; çok daha ağırken....
 
Sanırım; sizin için bu kadar açıklama yapmış olmam; kendi adıma yeterli...
Buyrun; siz yorumlarınıza devam ediniz....
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…