Çocuklar korkunçlu(!) hikayeler dinlemeye-anlatmaya-uydurmaya bayılır. Korksa da dinler, çünkü merak eder. Bu bizim bilinmeze-gizeme-sırra olan açlığımız gibi bir şey, eskiden perili canavarlı hikaye olur, şimdiyse komşu kızının ne yaptığı kimle fingirdediği vb. çocuk ağı dedikodu gibi bir nevi.
Ben hatırlarım hala ilkokulda dinlediğim hikayeleri, şimdinin esprilerine malzeme olan "Tuvalette ekmek mi yedin?" olayları filan nasıl hikayelendirilirdi. Bu yüzden anne-babaların elinden geldiğince, çocuğu okula hazırlarken bu tarz şeylere de hakim olması gerekiyor çünkü her çocuk bunu kaldıramıyor, hassas oluyor. Biz dinledik "Aa-vaa" dedik ama korkudan yatağını ıslatmaya başlayan arkadaşlarımız da vardı. Bize bunları anlatanlar da nenesinden-dedesinden dinleyen, kimileri de kafalarından uydurup sınıfın ilgi odağı olmaya çalışan çocuklarıydı. Şimdi internet çağı, daha büyük, daha travmatik bazı şeyler. +18 ibaresi olmayan, aile filtresinden geçen şiddet videoları var, ruhlu inli cinli sihirli çizgifilmler var. Küçücük beyinler istilaya uğruyor resmen.
Hepsine engel olamayız, izole edemeyiz elbette çocuğumuzu, hani bugün böyle "Dikkat edeceğim" derim, yarın dikkat edemediğim bir nokta olur oradan bulur çocuğumu bilemem, bu hepimiz için geçerli. İşte, ne bileyim, elimizden geldiğince gözlerimiz üzerinde olacak çocukların. Onlar hasta olmasın diye, anaları olarak bizler hasta olacağız belki de bu gidişle...