• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Yeni Başlangıçlara

Dün bir yazı okudum.Geçmiş yaşam terapisiyle ilgili.Yazar, günümüzde yaşadığı sorunların,duygularının sebeplerinin geçmiş yaşamlarından kaynaklanabileceğini düşünerek terapi yaptırıyor ve söylediğine göre başarıya ulaşıyor.
Yatarken kendimi düşündüm.tabi maddi olarak öyle bir terapi yaptıracak gücüm yok,ama ben neler yaşıyorum ve bunlar bana neler öğretti,sebepleri nelerdir diye...
Bir zamanlar çok meraklıydım kişisel gelişime,evim hala bu yönde kitaplarla dolu.Artık almıyorum.Hem geçirdiğim iki bipolar atak,hem de ilerleyen yaşım ilgimi azalttı diye düşünüyordum.Ama şöyle bir düşününce aldığım kitaplar giderek bir derinleşen bir süreci yansıtıyordu.Önceleri pozitif düşünme filan derken son aldıkları hipnoz,nlp vb şeylerdi.Demek ki artık zihin programlamaya gelmiştim.
 
Gece yatarken,yaşadığım atakların bana neler getirdiğini düşündüm.İlki depresif ataktı sanırım,olayın şaşkınlığı,çocuklarımı ihmal etmeme vb duygular içinde hayata tutunmaya çalışıyordum.Biraz iyileşince üzerimden bir yük kalktığını hissettim.Eskiden beri içimde adeta sahneye atlamaya hazır biri vardı ama ben çevre vs derken kendimi kapatmıştım.İlk rahatsızlıktan sonra kendimi daha iyi ifade etmeye başladım,verimliliğim arttı.Neredeyse yaşadığım olaya şükrediyordum.
Peki dedim,yatarken, ya ikinci mani atağı ne kazandırdı?Henüz üzerinde düşünüyorum ama sanırım eskiden beri bende hem insanları sevme hem de onlara karşı soğuk olma durumu vardı.Kafamın götürmedikleriyle nadir olarak oturup ahbaplık ederdim.Bir çeşit burnu büyüklük yani.İşte bu mani atağı burnumu yere sürttü.
 
Buradaki amacım ataklarımdan bahsetmek değil elbette...50 yaşında insan ne derece kişisel gelişim sağlar buna kafa yormak,kendince bir yolculuğa çıkmak.Arada kitap,site önerileri vermek.
Tabi bencillik yapmak lazım.O yüzden ilk önce sevdiğim bir kitaptan notlar aktarmak istiyorum.Arada bir kendi aldığım kararlardan ve uygulamalardan söz ederim.
İşte Yaşam Koçluğu kitabı.Yazarı Talane Miedaner (kuraldışı Yayınları)Kendisi bir yaşam koçuymuş.
İlk olarak doğal gücümüzü artırmayı öneriyor yazar.Hedefimize ulaşmak,başarılı olmak için önce bizi rahatsız eden küçük ayrıntılardan kurtulmamızı öğütlüyor."göz yumduğumuz pek çok küçğk şey olabilir;dolup taşan kutular,ödenmemiş vergiler,hatta banyonun kapısında asılı gördüğünüz ve rahatsız olduğıunuz yırtık bornoz".Onu dikmemek bir sıkıntıdır."daha büyük bir şeye de göz yumuyor olabilirsiniz.belki eşinizin kötü kokan nefesi,iş arkadaşınızın süreklei geç kalması..patronunuz7n davranışları...tırnak yemeniz,dosyalarınızı karışık tutmanız...
"Göz yumduğunuz her şey enerjinizi çalar,sizi sinirlendirir ve tüketir."Yazar öncelikle bu tür göz yumup katlandığımı9z şeylerin bir listesini yazılı olarak yapmamızı öneriyor.Bu liste bir günde yapılamayabilir zaman içinde eklemeler yaparsınız.Bir müşterisinden söz ediyor,adam sıkıntılarından bunalmış vaziyette listesini yapmaya başlıyor,yazar ona arada zevk alacağı şeyler yapmasını öğütlüyor,O,açık havaya çıkıyor,istediği bir kursa gidiyor,evdeki bozuk şeyleri tamire başlıyor,yeni iş görüşmeleri yapıyor,ve işinde giderek daha verimli çalışmaya başladığını görüyor.Ve daha iyi bir iş buluyor.
 
Yine başka birisi evindeki bozuk şeyleri onardıktan sonra enerjisi artmış ve yıllardır yapamadığı projesni gerçekleştirmiş.
Bir başka öneri hergün yapacağın on alışkanlık edin.İşte ben bunu yapmak istiyorum.Tabi bu benim göz yumduğum sıkıntılarımla da ilgili.
Şimdilik aklıma gelenler:
1-Elbise dolabımı düzenlemeliyim,eskiler atılmalı.
2-Dolap üzerlerinde gereksiz ambalaj kutularından kurtulmalıyım.
3-Ev temizliğine daha özen göstermeliyim.
4-Hergün bir-iki sayfa da olsa kitap okuma alışkanlığıma geri dönmeliyim.(eskiden haftada iki üç kitap okurdum)
Şimdi de yeni alışkanlıklarımın listesi:
1-Her gece yatmadan önce günün,hayatın getirdikleri,tecrübeler vs hakkında düşün.
2-Ev kalabalık olduğundan dışarı çıktığın her fırsatta kafanı boşalt.
3-Hergün spor yapmaya devam et.
4-Cildin için bir şeyler yapmaya çalış.
5-Ev temizliğini günlük,haftalık,aylık düzene bağla.
8-Kitap oku.değişiklik olsun diye çevre kütüphanelerinden kitap bakabilirsin.
7-İnternette amaçsız dolaşma,bir iki yeni bilgi öğren,araştır.
8-Havalar ısınıca değişik bir çevrede yürüyüşe çık.
9-Bu sayfaya düzenli yazılar yaz.
10-Buraya yazarken bu vesileyle değişik şeyler oku,bilgilen.
 
Tabi bir de işin "secret" boyutu var.İste,senin olacaktır.Yazar kendimize en çok istediğimiz şeylerin bir listesini yapmamızı öneriyor.Kendisi yapmış,yeni bir halı,bir kazak,çiçekler,güneş gözlüğü filan yazmış.Bir süre sonra bakmış ki bunları alabilmiş kimini halası,kimini kuzeni vermiş,kimini ucuzluktan almış.Bu arada sizin gerçekte işinize yaramayacak,içten içe kuvvetle istemediğiniz şey size gelmeyebilir.
Ben bu secret deneyimini arkadaşımla bir araya geldiğimiz zamanlarda denedim.Kendisi benden on yaş gençtir ve bekardı.Yeni birini bulmak istiyorduk ve neler istediğimizi filan yazıp duruyorduk.Zamanla ben hayatımda yeni birini gerçekten istemediğimi farkettim.o da önce şehre tayin oldu ve yeni yerinde biriyle tanıştı,geçen yaz evlendiler.
Bense bir evim olsun istiyordum.Sıfır peşinatım olduğu halde bir emlakçıyla ev bakmalara bile gittim.İstediğim,kardeşlerimden biraz yardımla anne babamı ölmeden kendi evimiz diyebilecekleri bir eve sahip olmaktı.Sonuçta hastalığım emekli olmamı sağladı,Aldığım emekli ikramiyesini abim takviye etti ve ucuz yollu bir ev alabildim.(Düşünüyorum da hala çalışıyor olsam kiralarla boğuşacaktım ve bir iki yıl geç emekli olsam hayatta bir evi alamayacaktım.)Hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanoıyorum.
 
İşe şimdiden başladım.Bir e kitap okumaya başladım,60 sayfa okumuşum.
Bir de link vereyim,değişik yazılar var.http://www.derki.com/
Emekli olalı beri,günlük işler geniş saatlere yayılmış durumdaydı.Yarın belli işleri belli zamanlarda yapmayı planlıyorum.en başta da şu bilgisayarla dostluğumu azaltmam gerekli.Ya da bilgisayardaki faaliyetlerimi daha yapıcı kılmam gerek diyelim.Bir iki dizi izliyorum,onlar için belli saat,bulmaca çözmek için,e kitap okumak için,gazete okumak vb için belli zamanlar ayırmalıyım.
 
biz insanların asıl sorunu bence, zamanı doğru ve etkin kullanamamak. Aslında ne yapmak istediğimiz ve yapacaklarımızı kendimiz şekillendirebiliyoruz ama çoğumuz bundan kaçıyoruz. Mesela ders çalışmam gerekirken bazen içimden gelmiyor ve nette takılmak daha çok işime geliyor. Oysa çalışmayıp nete girdiğimde içim huzursuz, çalışıp girdiğimde keyif alıyorum.
Hayatımızdaki diğer şeyler içinde geçerli bu. Mutsuz olduğumuz çoğu şeyi yine kendimiz düzeltebiliriz.
ama seviyorum, ama yapmak zorundayım, ama, ama, ama... suyu bulandıran tek şeyin kendi beynimizin oluşturduğu tepkiler diye düşünüyorum. Biraz saçmaladım gibi inşallah anlatabilmişimdir :)
 
biz insanların asıl sorunu bence, zamanı doğru ve etkin kullanamamak. Aslında ne yapmak istediğimiz ve yapacaklarımızı kendimiz şekillendirebiliyoruz ama çoğumuz bundan kaçıyoruz. Mesela ders çalışmam gerekirken bazen içimden gelmiyor ve nette takılmak daha çok işime geliyor. Oysa çalışmayıp nete girdiğimde içim huzursuz, çalışıp girdiğimde keyif alıyorum.
Hayatımızdaki diğer şeyler içinde geçerli bu. Mutsuz olduğumuz çoğu şeyi yine kendimiz düzeltebiliriz.
ama seviyorum, ama yapmak zorundayım, ama, ama, ama... suyu bulandıran tek şeyin kendi beynimizin oluşturduğu tepkiler diye düşünüyorum. Biraz saçmaladım gibi inşallah anlatabilmişimdir :)

Evet,hayatımızı düzenlemek kendi elimizde.sadece disiplin meselesi.Kendimizi disipline sokmak kolay değil,başkalrı kontrol etse,kolay uymak veya uymamak.Oysa "kendini kontrol" en zor ve yapılması gereken...
 
Bugüne verimli başladım sayılır.Saat 10da kahvaltı ettim,sonrasında saatlerce gazete okumak,şuraya buraya bakmak olurdu,bugün sadece iki gazeteye göz attım,çamaşırları makinaya koydum,evi süpürdüm,markete gidip geldim.Şimdi saat 12 ve bir-bir buçuk saat birşeylere bakıp yine işe döneceğim.Bugün ya da yarın spora ara günüm,ama daha karar vermedim yapıp yapmayacağıma.
 
Son düzenleme:
Kralın biri, yürüyüş için sarayından çıktığında bir dilenciye rastlar. Ona sorar: 'Ne istiyorsun?'. Dilenci güler ve 'sanki isteğimi yerine getirebilirmişsin gibi soruyorsun!' der. Kral alınır ve 'Tabii ki isteğini yerine getirebilirim. Nedir? Sadece şöyle' der.

Dilenci 'bir söz vermeden önce iki kere düşün' diye kralı uyarır.

Dilenci sıradan bir dilenci değildir, kralın geçmiş hayatında Üstadıdır ve geçmiş hayatında krala şu sözü vermiştir: 'Geleceğim ve seni gelecek hayatında uyandırmaya çalışacağım. Bu hayatında kaçırdin ama tekrar geleceğim.'

Kral bu sözü tamamen unutmuştur..Kim geçmiş hayatları hatırlar ki! Kral ısrarına devam eder: 'Ne istersen gerçekleştireceğim. Ben çok güçlü bir kralım, sana veremeyeceğim ne isteyebilirsin ki?'

Dilenci 'Çok basit bir istek...bu kaseyi görüyor musun? Bunu herhangi birşeyle doldurabilir misin?'

Kral 'Tabii ki!' der ve yardımcılarından birisini çağırır ve emreder 'Bu kaseyi parayla doldurun'. Yardımcısı gidip bir miktar para alır ve kasenin içine döker ama para gözden kaybolur ve ne kadar para koyarlarsa koysunlar kase hep boş kalır.

Tüm saray ahalisi toplanır. Söylenti gitgide tüm şehre yayılır ve ahali biraraya gelir. Kralın prestiji sarsılmaya başlamıştır. Kral yardımcılarına 'tüm krallık gitse kaybetmeye hazırım ama bu dilenci tarafından yenilemem' der.

Elmaslar, inciler ve zümrütler, kral tüm zenginliklerini boşaltmaya başlar. Kasenin sanki dibi yoktur. İçine ne konursa ama ne konursa anında yokolur. En sonunda akşam olur ve kalabalık tam bir sessizlik içindedir. Kral dilencinin ayaklarına kapanır ve yenilgiyi kabul eder. 'Bana sadece bir tek şey şöyle. Zafer senin ama burayı terketmeden merakımı gider. Bu kase neden yapılmıştır?' . Dilenci bir kahkaha atar ve 'İnsan zihninden yapılmıştır. Bunda bir sır yok. İnsan arzularından yapılmıştır.'

Bu anlayış tüm hayatı dönüştürür. Bir isteğinizi, arzunuzu düşünün. Mekanizması nedir? Önce çok büyük bir heyecan vardır, macera vardır, kendinizi çok hevesli hissedersiniz. Birşey olacaktır ve siz tam ucundaşınızdır. Sonra arabayı, yatı, katı, eşinizi elde edersiniz. Ve bir anda yine herşey anlamsız olur.

Peki ne olur? Zihniniz yarattığınızı yokeder.

Aldığınız araba park yerinde durur ama artık heyecan yoktur. Heyecan sadece onu elde etmededir. İsteğinizle öyle sarhoş olursunuz ki, içinizdeki boşluğu unutursunuz. İstek yerine gelir, arabayı alıp park yerine koyarsınız, para kazanıp banka hesabınıza koyarsınız, ev alırsınız, heyecan yokolur. Yine o boşluk oradadır ve sizi yemeye hazırdır. Yine bir başka istek, arzu yaratmanız ve o boşluk duygusundan kaçmanız gerekir.

İnsan bir istekten diğerine işte böyle gider. İnsan böyle dilenci kalır. Tüm hayatın bunu tekrar ve tekrar kanıtlıyor. Tüm istekler seni yorar ve hedef gerçekleşince yeni bir isteğe, arzuya daha ihtiyaç duyarsın.

Bu tür isteklerin, arzuların başarısız olacağını ve içindeki boşluğu dolduramayacağını anladığın gün hayatında bir dönüm noktası olacak.

Diğer yolculuk içedir. İçe don ve evine geri gel.
 
Bırakmak..Her Defasında Biraz..
Genç bir adam, yetenekli sanatçılarıyla ünlü bir ülkeyi ziyaret etmeye karar verdi.Son yıllarda şiddetini giderek arttıran bir eksiklik duygusu adamı takip etmekteydi ve bu yolculuğunun arkasındaki umudu, kalbinde gizlenmiş olarak yaşayan muhteşem gücünü ortaya çıkarması için yardım edecek birşey veya birisini bulmaktı.

Genç adam küçük ve ucuz bir otele terleştikten sonra, yüzlerce sanatçının el emeklerini sergiledikleri pahalı bir açık pazarda yürüdü. Herşey yine aynı göründü, bir çıkmaz sokak daha. Şimdi ne?

Gürültülü pazarı geride bırakarak yürümeye devam etti. O sırada eski tahta bir çitin arkasından hafif bir vurma sesi duydu. Kapıyı açıp içeri girdi.

Genç bir kadın, etrafı vahşi hayvanların heykelleriyle dolu bir açık avluda oturuyordu. Bu heykeller henüz tam bitmemiş olmalarına rağmen dikkate değer güzellikteydiler.

Sonra kadın ayağa kalkıp önlüğünün cebinden küçük bir çekiç çıkarttı ve bir kaidenin üzerine yerleştirilmiş büyük bir taşa doğru yürüdü.

Küçük bir bölgeyi dikkatle inceledikten sonra çekiçle hafifçe bir kere vurdu. Kadın çok az bir güç kullandığı için adam kadının utangaçlığına üzüldü. Adam kesinlikle kadının daha bu işlerde yeni olduğunu düşünmüştü ama gözleri sonradan olanlara inanamadı.

Birden taşın onlarca küçük parçası kırıldı. Adam önce kadının bir hata yapıp tüm taşı çatlattığını düşündü ama bir an sonra böyle olmadığını anladı. Kadın taşı berbat etmemişti, aksine içindeki karakteri ortaya çıkartmıştı.

Kadın o tek bir vuruşla, güzel, mermer benzeri büyük bir cismi ortaya çıkartmakla kalmamış, onu muhteşem bir kuğunun zarif boynuna benzetmişti. Adam afallamıştı. Bu nasıl bir sihirdi. Öğrenmeye can atıyordu.

Avluya girerken 'lütfen beni affedin' dedi adam, 'küçücük çekicinizin tek bir vuruşuyla bunu nasıl yaptınız Allahaşkına?'

'Oh' diye güldü kadın. 'Sanıyorum burada sadece bir kaç dakikadır bulunuyorsunuz. Beni izlemeye başlamadan önce o taşın üzerindeki aynı noktaya benzeri binlerce vuruş yaptım. Siz pek çok gün boyunca, sessiz bir odaklanma ile gerçekleştirilmiş dikkatli bir çalışmanın sonucunu gördünüz.

Tüm muhteşem şeyler böyle elde edilir. Sürekli dikkat ve ısrarlı çaba, her defasında biraz. Ta ki bu çalışmanın ödülünün ortaya çıktığı ana kadar. O an, hiç bir şey ortaya çıkması gerekenin önünde duramaz. Bu bilgiyle ilgili alıştırma yapılması için, kişi ne yapmaya niyet ederse, bunu takip eden bir keşif yapmalı, bir şeyi açığa çıkarmalıdır. Ozgürleşmenin kalbi budur.

Kadınla birbirlerine gülümseyip vedalaştıktan sonra, adam çok önemli bir sır öğrendiğini biliyordu: Sürekli dikkat ve ısrarlı bir çabayla, seninle ve kalbinin aradığı özgürlük arasında her ne duruyorsa onu serbest bırakabilir, özgürleşebilirsin.
 
Bugün fena geçmedi.İki kere çamaşır yıkandı,serdim.Ablam da bizimle yaşadığından mutfak işi ona ait,yemekleri yaptı.Kapıları sildim,Mutfak ve genç odasının camlarını sildim.Bir dizi seyrettim.Saat 14 den sonra enerjimiin düştüğünü hissettim.İşleri buna göre planlamaya karar verdim.
İlk günden kendime yüklenmemek için fiziksel işleri sonraki günlere bıraktım.Şimdilik zihnimi açık hissediyorum.Ve onu beslemeye karar verdim.Bugün spor yapmadım.Hem haftalık spor arası vermiş olurum,hem de pazar gününün keyfini çıkarırım dedim.Yarın yeniden başlıyorum spora.
 
2014: İllüzyonun Ötesine Geçişin Yılı…
Yazan Hasan Sonsuz Çelikta
2014: İllüzyonun Ötesine Geçişin Yılı…
2013, kıyam edişin yılı oldu. Kıyam-et'in yılı... 21 Aralık 2012'den sonra gelen ve Ocak ayında "Sur" borusunun ruhlara çalınışı ile birlikte hızlanan, Haziran ile birlikte hızla kitlesel olarak yayılan uyanışın yılı... Uyanış halen devam ediyor ve edecek de... Fakat kıyam etmişler için 2014, önce bir kendine gelme, sonra da "hayat" olarak zannettiği illüzyonu görme zamanı olacak. İllüzyonu göreceğiz ki ötesine geçebilelim ve geçeceğiz de...


En azından bunu başarabilenler kitlesel bilinci geçirtecekler ve böylece arkadan gelenlerin işleri daha kolay olacak... Daha sonrasında ise "Peki ya bundan sonrasında ne yapıyoruz?" sorusunun yanıtını arayacak ruhlarımız... İşte bu noktada her birimiz, içimizdeki ve içinde ruhen soluk alıp verdiğimiz tanrısallığın farklı yönlerini dünyaya yansıtmaya başlayacaklar. Tıpkı bir sanat okulunda olabileceği gibi. Kimisi müzisyen olacak, kimisi heykeltraş, kimisi ressam, kimisi dansçı ve daha nice nice birbirinden güzel yüzlerini yansıtmaya başlayacağız Dünya'ya... Ama önce o en derindeki Ben'i keşfetme yolculuğu yaşayacağız... Ve de bu dünyaya çok özel bir gücü indireceğiz bugüne kadar kitlesel olarak hiç yaşamadığımız... Ne aydınlık, ne karanlık; aynı anda hem aydınlık, hem de karanlık olmayı... Yin ile Yang'ı dengelemeyi... Erille dişili kucaklamayı... Zıtlıkların birleşip kucaklaştığı, farklılıkların Tanrısallığın çeşitlemeleri olarak kutsandığı bir Dünya'nın ilk adımlarını atacağız birlikte...
Elbette ki bu kolay olmayacak, çok çalışacağız, hem de çok... Özellikle de kendimizle... Bol bol yüzleşeceğiz, kucaklayacağız ve derinlerimize ineceğiz kendimizin... Belki zaman zaman karanlıkta kaybolduğumuzu zannedeceğiz, bazen de fazla ışıktan gözlerimiz kamaşacak... Ama en sonunda özümüzdeki o Tanrısallığı keşfedip, yaratmaya başlayacağız yepyeni bir Dünya'yı...

2014 için öngörüm böyle benim... Görünenin daha derinlerinde... Ruhsal boyutta...

Dünyevi boyutta her ne yaşanırsa yaşansın, bütünün en yüksek hayrına olacağını unutmamamız, unutsak da birbirimize hatırlatmamız dileğiyle...
 
Bugün daha huzurluyum.Sabah gazetelerimi okudum,sporumu yaptım.Ortalığı paspas yaptım.Bir odanın camını sildim.Elbise dolabını düzenlemek aklımda ama şu an kendimi verimli hissettiğimden biraz okuma vb ile ilgilenmek istiyorum.
 
KUMDAN KALELER
Siz de izlediniz. Ilk ve tek izleyen ben degilim, biliyorum. Ama içinde bir ders var ki hepimiz gözden kaçirmis olabiliriz. Sahilde bir takim çocuklar var. Oynuyorlar ve gülüsüyorlar ve kumdan kaleler yapiyorlar. Projeleri üzerine çok odaklanmis görünüyorlar.

Kolayca ufalanan köselerle ve kulelerle ne kadar titiz ve dikkatli ugrastiklarini görüp egleniyorsunuz. Agizlarini saga sola yamulturken ve dillerini çikartirken yüzlerindeki
bakislar sizi gülümsetiyor...

Ve sonra büyük bir dalga olusmaya ve sahile gelmeye basliyor. Ama çocuklar panik olmuyorlar. Tam tersine en garip seyi yapiyorlar. Hoplamaya ziplamaya, zevkle çiglik atmaya basliyor ve su selinin yarattiklarini silip süpürmesini izliyorlar. Panik yok. Üzüntü yok. Aci durumu yok. Çocuklar bile kumdan kalelerin önlenemez sonunu biliyorlar. Sasirmiyorlar veya olanla ilgilli kizgnlik duymuyorlar.

Siz ve ben çok akilli olmaliyiz. Bu dünyanin malzemeleri hemen hemen çocuklarin sahildeki kumdan kaleleri kadar dayanikli ve ayakta kaliyor. Ama biz büyükler ona çok fazla kendimizi kaptirip, onu savunuyor ve kaybedince de depresyona giriyoruz.

Tanri sizi meshur olun, zengin olun, en büyük evde yasayin veya en havali arabayi sürün diye yaratmadi. O sizi ihtisami için yaratti. Sizi dünyaya insanlari sevin ve kutsal seyler yapin diye koydu. Kaderiniz fiziksel seylere bagli degil. Dolayisi ile 100 yasina kadar yasamak, daha kisa süre ama iyi yasamaktan çok daha az önemli. Vücudunuzu güzellestirmek ruhunuzu arindirmanizdan çok daha az önemli.

Çoçuklar kumdan kalelerinin gelecek bir dalga ile kaybolmaya mahkum kisa süreli bir sevinç oldugunu bilirler. Dolayisi ile dalgalar gelirken endiselenmezler. Yarattiklarinin silinip süpürülüsünü gözlerinde yaslar olmadan izlerler. Yine, biz çok akilli olmaliyiz.

Bu hayatla ilgili hersey geçici ve yokolucu. Insan ölümlülügünün gelen dalgasi hepsini silip süpürecek. Kum kaleleri gibi, bu dünya için yapilmis hiç bir sey sonuza kadar kalamaz. Sadece bizim sonsuzluk için yaptiklarimiz ayakta kalip dayanacak.

Isinizi kaybetmeniz size ne yapar? Ya yangin veya kasirga ile evinizi kaybetseniz? Peki ya tuhaf bir aci ile doktorunuza gitseniz ve sadece birkac hafta yasayacaginizi ögrenseniz? Bunlar insanlarin gerçekten baslarina geliyor, biliyorsunuz. Bizler, kum kaleleri kadar savunmasiz ve kirliganiz.

Hayat Tanri'ni armaganidir. Her güzel seyden zevk alin. Ama kumda yarattiklarinizin zevkini çikartirken onlara fazla baglanmamaya dikkat edin.(Alıntıdır)
 
Son düzenleme:
Bu insanlar neden bu kadar iyi
Odaginiz nerede?

Bunu bilmek önemli çünkü odaklandiginiz sey büyür.
Etrafimizda pek çok sey oluyor ve neye odaklanacagimizi seçebiliriz.
Örnegin Paris'teki Louvre müzesinde yürüdügünüzü varsayin. Etrafinizda pek çok dünyaca meshur ve güzel sanat saheserleri var. Sonra karsiniza pek de hoslanmadiginiz bir resim çikiyor. Orada durup söyle diyorsunuz "Hangi Allah'in akillisi bunu bir müzeye koyar".

Sonra yetmiyor, etrafinizdakilere söylenmeye basliyorsunuz: "Suna bakin! Bu igrenç resmi buraya koyduklarina inanabiliyor musunuz?... Bu insanlarin ne problemi var?!"

Ve bu tek resme odaklanmaya devam ediyorsunuz, kendinizi gitgide daha da kötü hissede hissede... hem de müze kapanana kadar ve müzeden ayrilmaniz gerekiyor.
Ve tüm bu süre boyunca, size cazip gelen pek çok sanat eserine odaklanabilecekken.

Bu, içine düsülecek çok kolay bir tuzak.

Geçen hafta, bir is görüsmesi için baska bir sehre gittim. Haftanin çogunu bir bina içinde toplantilarda geçirmemize ragmen bir gün erken bitirdik ve etrafin tadini çikardik. Muhtesem manzaralarin tadina varmak için arabayla bir vadiye gittim.

Etrafta gezinirken ufak çöp yiginlarina rastlamaya basladim... özellikle de sigara izmaritleri... Ve kizdim...

Bu çöpleri topladikça sormaya basladim: "bu insanlarin ne problemi var?"

Güzelim agaçlar... Enfes bir manzara... ve ben bir sigara izmaritine odaklaniyorum... Ne yazik! Neyse ki bu havadan oldukça hizli çiktim ve ne yaptigimi farkettim. Neye odaklanacagim konusunda seçim gücümü yanlis yönde kullaniyordum. Böylece odagimi etrafimdaki dogal güzelliklerin zenginligine çevirdim.

Bu bana kendimi cok daha iyi hissettirdi.

Ve Tanri'nin muhtesemliklerinin tadina varirken sorumu su sekilde degistirdim: "Bu insanlar neden bu kadar iyi?"... Bu kendinize sormak icin çok daha iyi bir soru çünkü pozitife odaklanmanizi sagliyor. Ve neye odaklanirsaniz o büyür.(İnternetten)
 
Bir ara bir kitabım vardı.Yazar,örneğin bulaşık yıkarken,bir resme bakarken filan meditasyon yapılabileceğini söylüyordu.Yani ille bağdaş kurup "ommm" demeden de meditasyon yapabilirdiniz.ben de bunu sıklıkla yaparım.Özellikle bir şeyler okurken filan zihnim çağrışımlar yapar,kafamı meşgul eden şeyleri daha iyi çözerim.Yine böyle bir yazı.
*****
Hiçlik Zamanı
Yazan Hasan Sonsuz Çeliktaş

İngilizce'de "Emerge" kelimesine bayılıyorum. "Yokluktan ortaya çıkmak" gibi bir manası var. Spiritüel belgesellerde de kullanıcılar, ellerini önce parmaklarını birleştirerek, sonrada o parmaklarını patlamalı bir hareketle açarak "Emerge" demeye bayılırlar. Melodisi de süperdir bu kelimenin ve tam da şu anda yaşadığımız durumu ifade ediyor...
Aynı zamanda Osho Zen Tarot'ta "Nothingness" kartı vardır. Simsiyah bir karttır ve o anda yaşanılan bir durumu anlatır. Biz de bunu şu anda yaşıyoruz. Bir karanlığın içindeyiz ve nereye doğru gideceğimizi bilemiyoruz. Önümüze sürekli yüzleşmemiz gerekenler, geçmişin hayaletleri, bugüne kadar kaçtıklarımız çıkıp duruyor o karanlıkta. Bugüne kadar kaçabileceğimiz yerleri hep bulduk ama şu anda bulamıyoruz. Korkmamızın faydasız olduğunu da biliyoruz artık içten içe. Herşey ama herşey değişiyor, ayaklarımızın altındaki toprak sarsılıyor ve çevremize sardığımız surlar, güvenlikli sandığımız evlerimiz, yapılarımız, hayatlarımız... birer birer yıkılıyor ve kafamızı çevirdiğimiz her yer karanlık...
İşte bu tam da "emerge" durumu. Zaten Osho Tarot'taki bu kart da "Hazır olun mucizevi şeyler ortaya çıkabilir" mesajını verir size. Karanlık yokluktur, yokluk hepliğin öncülüdür. Tüm evren yokluktan varlık olarak "emerge" olmuştur; ortaya çıkmıştır, doğmuştur.
Şu anda müthiş fırsatları barındıran bir zaman. Evet, belki birşeyler ağırlaştı ve ağır ağır ilerliyor gibi, ama bu aynı zamanda bizi yerine çöktüren ve ilerlememize engel olan ağırlıklarımızla, düğümlerimizle, blokajlarımızla yüzleşip, onları görmemiz kucaklamamız ve ayağa hafiflemiş kalkmamız için muhteşem bir fırsat. Bugüne kadar hep erteliyorduk bunu binbir türlü mazaretin arkasına sığınarak, şimdi saklandığımız ne varsa gidiyor hayatımızdan... İşimiz mi yoğundu, işimizden ayrıldık; eşimizle mi sıkıntımız vardı, eşimizden ayrıldık; sağlığımıza mı dikkat edecektik, sağlığımız gitti. Bahanemiz her neyse artık yok.
Ve her yer karanlık olsa bile, öncelikle gözlerimizin karanlığa alışması gerekiyor ki "emerge" olacak olanı da kaçırmayalım sımsıkı yumup da o gözleri iyice karanlıkta bırakmayalım. Gözlerimizi açtığımızda da görmemiz gereken ne varsa karşımıza çıkacak, evet! Çıksınlar da zaten. Esasında bu karanlığı yaratan da onlar aslında. Güneşin önüne çekilmiş karanlık perdeler gibiler ve biz onlarla karşılaşıp, onlara sarıldıkça ve onların bizim parçalarımız olduğunu gördükçe, perdeler eriyecekler ve her eriyişle de birlikte karanlık daha hafifleyecek...
Karanlığın ardından da hiç aklımızın alamayacağı mucizeler bizleri bekliyor olacak, "Hiçlik" kartını ben böyle yorumlarım işte Zen Tarot'a bakarken...
Bu zamanları kutlayın, kutsayın, tadını çıkartın ve yapmanız gereken tamamlanışı gerçekleştirin.
Ve bakın sonrasında neler "emerge" olacak... :)
****
Bir laf vardır hani,Gecenin En Karanlık Olduğu An Güneşin Doğmasına En Yakın Andır diye.Belki bu karanlık anlarda umutsuzluk,üzüntü,kızgınlık bizim içimize dolar,ama bir süre sonra toparlanıp herşeye yeniden başlamak çok huzur vericidir...
 
Bugün sporumu yaptım,dans videolarına bakmaya başladım.Latin dansları fitness diye bir şey buldum.Hep aklımda idi,dans konusu,özellikle latin dansları.Normalde öyle kıpırdak birisi değilimdir,ama bunu yaparsam kendimi değiştirmede,(ya da daha doğrusu kendimi tanımada) önemli bir yol almış olacağım.
 
Back
X