- 14 Aralık 2015
- 11.972
- 28.956
- 598
Merhaba hanımlar,
Bundan yaklaşık iki hafta önce böyle bir konu açmıştım.
www.kadinlarkulubu.com/forum/index.php?threads/yegenim-baska-adamdanmis.903683
Kısaca özetlersem ablamın 3 çocuğu var, en küçük olanın babası eniştem değilmiş, bunu öğrendik. Ablam yaklaşık 3 aydır çocukları anneme bırakıp ortadan kayboldu. Eniştem zaten 7 yıldır şehir dışında, hatta yurt dışında çalışan biriydi..
Şimdi de olayların devamını paylaşmak istiyorum. Olurda bizimle benzer bir kaderi yasayan biri görür ve faydalanır...
Öncelikle bugün pedagogla bir ön görüşme yaptım yarin da inşallah kız yeğenlerimi götüreceğim. Psikolog hanım bana çok önemli şeyler söyledi.
İlk olarak 14yaşında olan teog sınavına hazirlanan yeğenim için "o artik bir yetişkin, onu çocukluğuna donduremeyiz. Hayat onu erken yaşta olgunlaştırdı. Simdi artık ona yaklaşımınız şöyle olmalı: senin annen ve baban maalesef senin kadar olgun ve sorumluluk sahibi değiller, onları artik değiştiremeyiz. Ama bundan sonraki hayatında gelecekle ilgili ne karar verirsen biz hep yanındayız ve seni destekleyeceğiz."
11 yaşında olan yeğenimin geceleri altını ıslatma problemi olduğunu söylediğimde de öncelikle urolojiden idrar yollarıyla ilgili herhangi bir sıkıntısı olmadığına dair bir rapor almamızı, daha sonra bununla ilgili psikolojik tedavi uygulayabilecegimizi soyledi.
En küçük yeğenim için ise isler biraz daha karışık ve zor... Öncelikle anne ve kendisinin ayrı bireyler olduğunun farkına varmadan boyle bir ayrılık yaşadığı için bir travma yaşadığını söyledi. O yüzden annenin yerine ananneyi ve beni koyduğunu, bizi de kaybetme korkusu yaşadığını söyledi.. annesini sorduğu zaman asla "anne gitti bir daha gelmeyecek veya annen yakında gelir" gibi cümleler kurmayın anneyi sorunca biz de arıyoruz ama bulamıyoruz, nerede olduğunu bilmiyoruz gibi cevaplar verin dedi. Bireysel kimliğini edinebilmesi için günde 2-3 saat bile olsa bir kreşe gitmesi gerektigini, sosyallesmesinin korkularını azaltacağını söyledi.
Baba meselesinin de 6 yaşına kadar kesinlikle konuşulmaması gerektiğini boyle bir travmanın ilerde kişilik bozukluğu doğurabileceğini söyledi (inşallah bunu öğrenmesini engelleyebiliriz...) o zamana kadar enistenizden rica edin ben senin baban değilim gibi şeyler söylemesin. Tamam eskisi gibi sevgi gösteremeyebilir ama daha ılımlı olsun. Zaten babası senede 2-3 ay gelen biriyse onun yokluğu çok büyük travma oluşturmaz dedi. 6 yaşına geldiğinde de gene pedagog eşliğinde eniştemin aslında onun gerçek babası olmadığını açıklamamız gerektiğini söyledi. O yasa kadar biyolojik baba ortaya çıkmadıysa ve çocuk onun kim olduğunu merak ederde araştırmak isterse ona bildiklerinizi o zaman anlatın ve destek olun dedi..
Ablamın kesinlikle kişilik bozukluğu olduğunu ve psikolojik başka hastalıkları olabileceğini söyledi ve hakkında hiç ümitli konuşmadı hiç beklemediğim çok ağır sözler söyledi... şöyle ki ablanın tedavisi için çok geç kalınmış, hele de kendisi de tedavi olmayı gerekli görmüyor ve istemiyorsa onun için yapılacak hiç birşey yok. Siz olabildiğince onu artık ailenizden ve çocuklardan uzak tutacaksınız dedi. En ağır sözü de şu oldu : ablanın 3 ihtimali var
1 ya bir gün bir telefon gelecek, ablanı tümüyle delirmiş bir halde bulacaksınız.
2 ya bir gün bir telefon gelecek, ücra bir yerde öldürülmüş olarak cesedini bulacaksınız.
3 yine bir telefon gelecek ve onun intihar ettiğinin haberini alacaksınız.
Artık ablanızdan ümidi kesin dedi. Karşısına çıkıp konuşmam gerekmez mi kardeş olarak dedim, karşısına çıkıp sadece mahkemede ne şekilde şahitlik yapacağını önceden haber verebilirsin onun dışında yapılacak, konuşulacak birşey yok dedi...
Bu arada mahkemede, çocukların terapiye devam etmeleri halinde anne ve babalarının çocukların ruh ve zihinsel sağlığına zarar verdiğine, en doğrusunun ananneyle beraber süregeldikleri düzende devam etmeleri olduğuna dair rapor verebilirmiş. Mahkeme de gerekli görürsea ayrıca bir bilir kişi tayin edip bu durumu onaylatırsa çocukları anne babaya vermek zorunda kalmazmışız. Hatta kızlar için hiç bunlara gerek kalmadan her ikisi de 11 yaşını doldurduğu için direkt kendi şehitlikleri ve beyanlarıyla "ben kendimi anneannemin evinde daha iyi hissediyorum daha rahat hissediyorum" demeleri yeterliymiş..
Bu konuları kendi bilgisi dahilinde anlatıp ayrıca bir avukata daha başvurmamı istedi inşallah en kısa sürede onu da halledeceğim. Şimdilik aklıma gelenler bu kadar...
Bundan yaklaşık iki hafta önce böyle bir konu açmıştım.
www.kadinlarkulubu.com/forum/index.php?threads/yegenim-baska-adamdanmis.903683
Kısaca özetlersem ablamın 3 çocuğu var, en küçük olanın babası eniştem değilmiş, bunu öğrendik. Ablam yaklaşık 3 aydır çocukları anneme bırakıp ortadan kayboldu. Eniştem zaten 7 yıldır şehir dışında, hatta yurt dışında çalışan biriydi..
Şimdi de olayların devamını paylaşmak istiyorum. Olurda bizimle benzer bir kaderi yasayan biri görür ve faydalanır...
Öncelikle bugün pedagogla bir ön görüşme yaptım yarin da inşallah kız yeğenlerimi götüreceğim. Psikolog hanım bana çok önemli şeyler söyledi.
İlk olarak 14yaşında olan teog sınavına hazirlanan yeğenim için "o artik bir yetişkin, onu çocukluğuna donduremeyiz. Hayat onu erken yaşta olgunlaştırdı. Simdi artık ona yaklaşımınız şöyle olmalı: senin annen ve baban maalesef senin kadar olgun ve sorumluluk sahibi değiller, onları artik değiştiremeyiz. Ama bundan sonraki hayatında gelecekle ilgili ne karar verirsen biz hep yanındayız ve seni destekleyeceğiz."
11 yaşında olan yeğenimin geceleri altını ıslatma problemi olduğunu söylediğimde de öncelikle urolojiden idrar yollarıyla ilgili herhangi bir sıkıntısı olmadığına dair bir rapor almamızı, daha sonra bununla ilgili psikolojik tedavi uygulayabilecegimizi soyledi.
En küçük yeğenim için ise isler biraz daha karışık ve zor... Öncelikle anne ve kendisinin ayrı bireyler olduğunun farkına varmadan boyle bir ayrılık yaşadığı için bir travma yaşadığını söyledi. O yüzden annenin yerine ananneyi ve beni koyduğunu, bizi de kaybetme korkusu yaşadığını söyledi.. annesini sorduğu zaman asla "anne gitti bir daha gelmeyecek veya annen yakında gelir" gibi cümleler kurmayın anneyi sorunca biz de arıyoruz ama bulamıyoruz, nerede olduğunu bilmiyoruz gibi cevaplar verin dedi. Bireysel kimliğini edinebilmesi için günde 2-3 saat bile olsa bir kreşe gitmesi gerektigini, sosyallesmesinin korkularını azaltacağını söyledi.
Baba meselesinin de 6 yaşına kadar kesinlikle konuşulmaması gerektiğini boyle bir travmanın ilerde kişilik bozukluğu doğurabileceğini söyledi (inşallah bunu öğrenmesini engelleyebiliriz...) o zamana kadar enistenizden rica edin ben senin baban değilim gibi şeyler söylemesin. Tamam eskisi gibi sevgi gösteremeyebilir ama daha ılımlı olsun. Zaten babası senede 2-3 ay gelen biriyse onun yokluğu çok büyük travma oluşturmaz dedi. 6 yaşına geldiğinde de gene pedagog eşliğinde eniştemin aslında onun gerçek babası olmadığını açıklamamız gerektiğini söyledi. O yasa kadar biyolojik baba ortaya çıkmadıysa ve çocuk onun kim olduğunu merak ederde araştırmak isterse ona bildiklerinizi o zaman anlatın ve destek olun dedi..
Ablamın kesinlikle kişilik bozukluğu olduğunu ve psikolojik başka hastalıkları olabileceğini söyledi ve hakkında hiç ümitli konuşmadı hiç beklemediğim çok ağır sözler söyledi... şöyle ki ablanın tedavisi için çok geç kalınmış, hele de kendisi de tedavi olmayı gerekli görmüyor ve istemiyorsa onun için yapılacak hiç birşey yok. Siz olabildiğince onu artık ailenizden ve çocuklardan uzak tutacaksınız dedi. En ağır sözü de şu oldu : ablanın 3 ihtimali var
1 ya bir gün bir telefon gelecek, ablanı tümüyle delirmiş bir halde bulacaksınız.
2 ya bir gün bir telefon gelecek, ücra bir yerde öldürülmüş olarak cesedini bulacaksınız.
3 yine bir telefon gelecek ve onun intihar ettiğinin haberini alacaksınız.
Artık ablanızdan ümidi kesin dedi. Karşısına çıkıp konuşmam gerekmez mi kardeş olarak dedim, karşısına çıkıp sadece mahkemede ne şekilde şahitlik yapacağını önceden haber verebilirsin onun dışında yapılacak, konuşulacak birşey yok dedi...
Bu arada mahkemede, çocukların terapiye devam etmeleri halinde anne ve babalarının çocukların ruh ve zihinsel sağlığına zarar verdiğine, en doğrusunun ananneyle beraber süregeldikleri düzende devam etmeleri olduğuna dair rapor verebilirmiş. Mahkeme de gerekli görürsea ayrıca bir bilir kişi tayin edip bu durumu onaylatırsa çocukları anne babaya vermek zorunda kalmazmışız. Hatta kızlar için hiç bunlara gerek kalmadan her ikisi de 11 yaşını doldurduğu için direkt kendi şehitlikleri ve beyanlarıyla "ben kendimi anneannemin evinde daha iyi hissediyorum daha rahat hissediyorum" demeleri yeterliymiş..
Bu konuları kendi bilgisi dahilinde anlatıp ayrıca bir avukata daha başvurmamı istedi inşallah en kısa sürede onu da halledeceğim. Şimdilik aklıma gelenler bu kadar...