- 12 Temmuz 2006
- 2.066
- 66
Yatak Odası Yalanları
Yalanlarımıza kendimizi de inandırıyor, sonra da sorunu en olmadık yerlerde arıyoruz. Örnek mi? O kadar çok ki... İşte bazıları...
Yatak odası kişiye özeldir, fakat bu özel alanda olsun yalan söyleyerek kendimizi kandırmayalım. Bakalım uzmanlar bu konuda neler anlatıyor, kendimizi hangi konularda eğitmemiz gerek...
Dünyanın kuruluşundan beri tüm canlıların üremek için birlikte olduklarını, ama zevki de gözden kaçırmadıklarını biliyoruz ya da varsayıyoruz. Fakat biz insanlar, yatak odası dendi mi pür dikkat kesiliyor, neyin doğru, neyin yanlış, neyin iyi, neyin kötü olduğunu anlamak için çırpınıyoruz.
Aşk ve seks, yaşamımızda önemli yer tutuyor ve içimizden geldiği gibi yaşansa, şüphesiz harika şeyler olacak. Oysa birtakım düşüncelerle davranışlarımızı yönlendirmeye çalışıyor, zaman zaman yanlışlar yapmayı sürdürüyoruz. En önemlisi de kendimize yalan söyleyerek zihnimizi daha da karıştırıyoruz.
Bu yalanlarımıza kendimizi de inandırıyor, sonra da sorunu en olmadık yerlerde arıyoruz. Örnek mi? O kadar çok ki... İşte birkaçı...
Birinci yalan: Orgazm olmam şart değil!
Bu yalanı sıklıkla duyduklarını söylüyor seks terapistleri. Uzmanlar, birçok kadının orgazmla fazla ilgilenmediğini ve tesadüf olarak yaşadığını, ancak yine de zevk aldığını söylemeyi sürdürdüğünü belirtiyorlar. Sayısız seks terapistiyse kadınların, erkeklerin sevişme temposuna ayak uyduracağım diye strese girdiklerini ve bu yüzden orgazm olamadıklarını
belirtiyorlar.
Bu onlarda belirgin bir gerginlik yarattığı için, sonuçta orgazm olamamaları çok doğal. Ağız birliği etmişçesine "Orgazm önemli değil" diyen kadınlar, durumun çözümünü daha da zorlaştırarak, kısırdöngü içine giriyorlar. "Yatakta iyi olmalıyım ve eşime ayak uydurmalıyım" takıntısı onları kendilerine büyük bir yalan söylemek durumunda bırakıyor.
İkinci yalan: Ne kadar çabuk boşalırsam, o kadar iyi!
Böyle bir inanç doğru olmamakla birlikte çok yaygın ve yatak odası yalanlarından kendimize söylediğimiz ikinci büyük yalan unvanını taşıyor. 26 yaşında genç bir kadın, bir türlü orgazm olamamaktan ve onca çabalarına rağmen seks yaşamlarının kötü gittiğinden söz ediyor. "Önce eşimin çok yorgun olduğunu düşündüm ve önemsemedim, fakat o bende bir sorun olduğunu düşünmeye başlayınca olayın ciddiyetini anlamaya başladım." Seksologlar, genç kadının takıntılı bir şekilde bir an önce boşalmayı düşündüğünü, bu takıntısı nedeniyle kendini sevişmeye veremediğini belirtiyorlar. Kocası ise "Eğer beni yeterince sevse, bu sorun olmazdı" diyerek durumu daha da kötüleştiriyor. Gelelim asıl suçluya: Genç kadının kendi kendine söylediği minik bir yalan; "Ne kadar çabuk boşalırsam, o kadar iyi!"
Üçüncü yalan: Aşıksan, seks yaşamın da harika olur!
Direkt olarak eşler tarafından söylenmese de bu sözlerin doğruluğuna inanılır. Böylece de üçüncü önemli yatak odası yalanı hayata geçmiş olur. 24 yaşında yeni evli bir kadın, seks yaşamlarının pek öyle ahım şahım olmadığını düşünüyor ve bu konuda ablasıyla konuşarak "nerede hata olduğunu" çözmeye çalışıyor. Çünkü ona göre büyük bir aşk varsa, seks de harika olur! Genç kadın deli gibi aşık olduğu kocası ile cinsel yaşamının bir türlü mutlu olmadığını düşünerek durumu çıkmaza sokuyor. Uzmanlar bu durum için şu yorumu yapıyorlar: "Sekste iyi olmak ve aynı zamanda kendi ihtiyaçlarına da karşılık alabilmek, sevişirken eşine ayak uydurabilmeye bağlı." Eşiyle senkronize olmaya çalışan kadın, tıpkı ereksiyon sorunu yaşayan bir erkeğin düştüğü duruma düşerek tutukluk yapabiliyor. Uzmanlara göre bu kadınlar, eşlerini mutlu etmeye ve ne kadar büyük bir aşkla sevdiklerini göstermeye çalışan kadınlar. Sevdikleri adama sevgilerini gösterebilmek için çırpınan bu kadınlar, kendilerini kolayca göz ardı edebiliyor. Sonuç, orgazmsız geceler.
Dördüncü yalan: Güzel olsaydım, seks hayatım daha iyi olurdu!
Genelde birçok kadının karanlıkta sevişmek istediğini ya da çarşaflarla vücudunun beğenmediği bölümlerini örttüğünü biliriz. Nedeni basit; vücudumuzun iyi ve biçimli olmadığını düşünüyoruz. Bu da "Vücudum kötüyse, seks yaşamım da kötü olur" aldatmacasından kaynaklanıyor. Eşinin sık sık "Kilo ver" diyerek ikaz etmesi, elbette bir kadında stres yaratabilir ve kendine olan güvenini azaltabilir. Dolayısıyla seks yaşamına da yansır bu durum. Çaresiz kalan kadın ise çözümü, kendi kendine söylediği bir yalanda bulur; "Vücudum güzel olsaydı, seks hayatım da iyi olurdu."
alıntı
Yalanlarımıza kendimizi de inandırıyor, sonra da sorunu en olmadık yerlerde arıyoruz. Örnek mi? O kadar çok ki... İşte bazıları...
Yatak odası kişiye özeldir, fakat bu özel alanda olsun yalan söyleyerek kendimizi kandırmayalım. Bakalım uzmanlar bu konuda neler anlatıyor, kendimizi hangi konularda eğitmemiz gerek...
Dünyanın kuruluşundan beri tüm canlıların üremek için birlikte olduklarını, ama zevki de gözden kaçırmadıklarını biliyoruz ya da varsayıyoruz. Fakat biz insanlar, yatak odası dendi mi pür dikkat kesiliyor, neyin doğru, neyin yanlış, neyin iyi, neyin kötü olduğunu anlamak için çırpınıyoruz.
Aşk ve seks, yaşamımızda önemli yer tutuyor ve içimizden geldiği gibi yaşansa, şüphesiz harika şeyler olacak. Oysa birtakım düşüncelerle davranışlarımızı yönlendirmeye çalışıyor, zaman zaman yanlışlar yapmayı sürdürüyoruz. En önemlisi de kendimize yalan söyleyerek zihnimizi daha da karıştırıyoruz.
Bu yalanlarımıza kendimizi de inandırıyor, sonra da sorunu en olmadık yerlerde arıyoruz. Örnek mi? O kadar çok ki... İşte birkaçı...
Birinci yalan: Orgazm olmam şart değil!
Bu yalanı sıklıkla duyduklarını söylüyor seks terapistleri. Uzmanlar, birçok kadının orgazmla fazla ilgilenmediğini ve tesadüf olarak yaşadığını, ancak yine de zevk aldığını söylemeyi sürdürdüğünü belirtiyorlar. Sayısız seks terapistiyse kadınların, erkeklerin sevişme temposuna ayak uyduracağım diye strese girdiklerini ve bu yüzden orgazm olamadıklarını
belirtiyorlar.
Bu onlarda belirgin bir gerginlik yarattığı için, sonuçta orgazm olamamaları çok doğal. Ağız birliği etmişçesine "Orgazm önemli değil" diyen kadınlar, durumun çözümünü daha da zorlaştırarak, kısırdöngü içine giriyorlar. "Yatakta iyi olmalıyım ve eşime ayak uydurmalıyım" takıntısı onları kendilerine büyük bir yalan söylemek durumunda bırakıyor.
İkinci yalan: Ne kadar çabuk boşalırsam, o kadar iyi!
Böyle bir inanç doğru olmamakla birlikte çok yaygın ve yatak odası yalanlarından kendimize söylediğimiz ikinci büyük yalan unvanını taşıyor. 26 yaşında genç bir kadın, bir türlü orgazm olamamaktan ve onca çabalarına rağmen seks yaşamlarının kötü gittiğinden söz ediyor. "Önce eşimin çok yorgun olduğunu düşündüm ve önemsemedim, fakat o bende bir sorun olduğunu düşünmeye başlayınca olayın ciddiyetini anlamaya başladım." Seksologlar, genç kadının takıntılı bir şekilde bir an önce boşalmayı düşündüğünü, bu takıntısı nedeniyle kendini sevişmeye veremediğini belirtiyorlar. Kocası ise "Eğer beni yeterince sevse, bu sorun olmazdı" diyerek durumu daha da kötüleştiriyor. Gelelim asıl suçluya: Genç kadının kendi kendine söylediği minik bir yalan; "Ne kadar çabuk boşalırsam, o kadar iyi!"
Üçüncü yalan: Aşıksan, seks yaşamın da harika olur!
Direkt olarak eşler tarafından söylenmese de bu sözlerin doğruluğuna inanılır. Böylece de üçüncü önemli yatak odası yalanı hayata geçmiş olur. 24 yaşında yeni evli bir kadın, seks yaşamlarının pek öyle ahım şahım olmadığını düşünüyor ve bu konuda ablasıyla konuşarak "nerede hata olduğunu" çözmeye çalışıyor. Çünkü ona göre büyük bir aşk varsa, seks de harika olur! Genç kadın deli gibi aşık olduğu kocası ile cinsel yaşamının bir türlü mutlu olmadığını düşünerek durumu çıkmaza sokuyor. Uzmanlar bu durum için şu yorumu yapıyorlar: "Sekste iyi olmak ve aynı zamanda kendi ihtiyaçlarına da karşılık alabilmek, sevişirken eşine ayak uydurabilmeye bağlı." Eşiyle senkronize olmaya çalışan kadın, tıpkı ereksiyon sorunu yaşayan bir erkeğin düştüğü duruma düşerek tutukluk yapabiliyor. Uzmanlara göre bu kadınlar, eşlerini mutlu etmeye ve ne kadar büyük bir aşkla sevdiklerini göstermeye çalışan kadınlar. Sevdikleri adama sevgilerini gösterebilmek için çırpınan bu kadınlar, kendilerini kolayca göz ardı edebiliyor. Sonuç, orgazmsız geceler.
Dördüncü yalan: Güzel olsaydım, seks hayatım daha iyi olurdu!
Genelde birçok kadının karanlıkta sevişmek istediğini ya da çarşaflarla vücudunun beğenmediği bölümlerini örttüğünü biliriz. Nedeni basit; vücudumuzun iyi ve biçimli olmadığını düşünüyoruz. Bu da "Vücudum kötüyse, seks yaşamım da kötü olur" aldatmacasından kaynaklanıyor. Eşinin sık sık "Kilo ver" diyerek ikaz etmesi, elbette bir kadında stres yaratabilir ve kendine olan güvenini azaltabilir. Dolayısıyla seks yaşamına da yansır bu durum. Çaresiz kalan kadın ise çözümü, kendi kendine söylediği bir yalanda bulur; "Vücudum güzel olsaydı, seks hayatım da iyi olurdu."
alıntı