Arkadaşlığınız ne boyutta kaç yaşındasız bilmiyorum ama benzer bir hikayem olduğu için anlatmak isterim. Bahsettiğiniz şekilde ilişkilerimi bilen, her başım sıkıştığında yanına koştuğum, beni koşulsuz sevdiğini bildiğim çok yakın bir arkadaşım vardı. Vazgeçemeyeceğim, kalbini kırarak kaybedemeyeceğim kadar yakın arkadaşımdı. Hislerim vardı, ondan etkileniyordum ancak olmazmışız gibi geliyordu. İki yıl boyunca kendisine şans vermemekle kalmayıp, yollarımız ayrıldıktan sonra değiştirdiğim numaramı da vermemiştim. Sonra ne mi oldu? Ayrı geçirdiğimiz yıllarda onu deliler gibi özledim. Yeni yüzlerce insan tanıyıp sadece onun yanındayken özgürce kendim gibi davranabildiğimi fark ettim. Utanmadan ağlamayı, doyasıya kahkaha atmayı, ona destek olmayı sarılmayı, birlikte gezmeyi, dışarı çıkmayı, içmeyi, dans edip eğlenmeyi... en çok da onun yanındaki kendimi özledim. Bir şans vermediğim için yıllarca pişman oldum bir daha hiç onun yanında olduğum kadar mutlu olmadım hiç o kadar sevilmedim çünkü. Nasıl olurduk diye merak edip durdum. Sosyal medyam olmadığı için birbirimize hiç ulaşmadık yıllarca. Belki de istesek ulaşırdık bilmiyorum. ortak bir arkadaştan numaramı bulup beni bir gece ansızın arayıncaya dek hiç görüşmedik. Şimdi çok güzel giden bir ilişkimiz var. Görüşmediğimiz altı yılın samimiyetimizden hiçbir şey eksiltmediğini, birbirimizi hala kendimizden bile daha iyi tanıdığımızı fark ettik. Büyüyüp geldik, olgun kafayla konuşunca birbirimize aşık olduk. Boşuna geçirdiğimiz yıllara yanıp duruyoruz. Bazı pişmanlıklar hiç geçmiyor, keşke zamanı geri alıp on yıl öncesine dönebilseydim. Bugünleri yaşayacağımı bilsem o şansı kesinlikle verirdim.