olaylar lise 2. sınıftayken başladı. en yakın arkadaşımın ablası sohbetler düzenler, birşeyler anlatırdı. benim ailemle ergenlikten kaynaklanan problemlerim vardı. arkadaşım beni sohbetlere davet ederdi. ben de giderdim. dini yönü güçlü bir insandım.
derken okulu bırakıp medreseye gitmek fikri beynimi yemeye başladı. öyle böyle açık öğretimden devam etmek şartıyla ailemi ikna ettim. onlar nasılsa yapamaz sıkılır diye düşünüyorlardı ama öyle olmadı.
ilk yıl yani 17 yaşındayken tesettürün şeklini değiştirdim. asla baskı yoktu. bunu ben istedim. ailem karşı çıktı. ama ben illa akıntının tersine yüzücem ya dediğimi yaptım. kimseyi dinlemedim. tam 3 yıl medreseye devam ettim. bu arada çevrem tamamen değişmişti. sonra öğretmen olan eşimle tanıştım. evlendik. o atandı. geldik buralara. evlendiğimden beridir bu halimi sorgular olmuştum. ergenlik hatası bana pahalıya mal olmuştu. ama utanıyordum. hem o halimden hem bu halimden. kendi kendime bir karar ermiştim. buradan sonra atandığımız yerde bu yükten kurtulacaktım. bundan kimsenin haberi olmayacaktı. dolayısıyla kimsenin diline düşmemiş olacaktım. taki eşimin istanbul takıntısını farkedene kadar..
burada neden bu değişikliği yapmadın derseniz, buraya böyle geldim, değişimi göze almadım. buradaki ortamım çok dedikoducu. burada da dedikodu lanetinden kurtulamazdım.
durum bu..