Merhaba,
tüp bebek sürecine girdiğim şu aylarda biraz bilgi edinebileyim düşüncesiyle girdiğim bu sitede size rastladım.İlk sayfaya konu ismi ilginç geldiği için şöyle bir bakayım derken bir baktım ki sayfalarca okumuşum.Hayatımın en zor ve pişmanlıklarla dolu dönemindeyim diyebilirim.Geç evlendim ama dünyanın en iyi insanıyla evlendim.Evlendiğimde öğretmendim ancak işimi hiç sevmiyordum.Özel kurumlarda sömürülen emeğimin ötesinde öğretmenin hiç bana göre olmamasıydı sorun!Bir karar aldım.Avukat olup eşimle birlikte kendi ofisimizde çalışacaktım,Hemen aöf adalet bölümüne kaydoldum.Bu arada halen çalışıyordum.2 sene daha çalışmaya devam ettim ve adalet bölümünü bitirdim.Sonra hukuk fakültesini kazandım.Dersler ağır ve zordu.Bir de hukuk gibi zor bir bölüm %30 ingilizce olunca,işler daha da çığırından çıktı.Birinci sınıfta hamile kaldım.Ben çok sevindim,eşim tereddüt etti çünkü okul idealimin çöpe gideceğinden korkuyordu.Ancak zaten boş gebelik olduğunu öğrendik.Dünya başıma yıkıldı.Ama sonra kendimi okula verdim nasılsa daha olur çocuğumuz dedim kendimi avuttum.2. Sınıfın sonunda babamı çok nadir bir akciğer hastalığından kaybettim.Çok iyi hatırlıyorum içerde babamın yedisi okunurken ben eu law çalışıyordum.insan bir sevdiğini kaybettiğinde kalbinde kırk mum yanarmış,zaman geçtikçe tek muma inermiş ama hep yanarmış...Ailecek biraz toparlanmaya çalıştık akabinde ben okula elimden geldiğince asılmaya çalıştım.Babamın ölümünden 7-8 ay sonra bir 19 şubat sabahı annemi banyoda inler halde buldum,kafasını duvara çarpmış ve şişmişti kendinde değildi.Korkunç sesler çıkarıyordu.Çığlıklar attım,bütün apartmanı uyandırdım,herkes koştu.Biri ambulans çağardı biri elinden geldiğince beni teskin etmeye çalıştı..Annem beyin kanaması geçirdi.2 ameliyat ve 2 ayın sonunda bize teslim edilen insan artık annemiz değildi.Aylarca ona baktım bu arada ders çalıştım.Yavaş yavaş düzeldi kendi işlerini yapabilecek biri oldu.Ama artık annem değil başka bir insandı.Tamamen başka bir insan.Kabullenemedim ,savaştım okadar çok yol denemdim ki artık çoğunu hatırlamıyorum.Hiçbirşey değişmedi.Annemin bedeninde başka bir kadınla kalakaldık.4 senelik ing hukuk fakültesini 3 senede bitirdim.Saçlarım döküldü,30 kg aldım,kendine asla bakamayan,hiç dokunulmasa günün tamamında balkonda oturup boş boş etrafa bakacak bir insana dönüştüm.Bu arada stajımı tamamladım.Cüppemi giydim.Uğruna çok şeyden vazgeçtiğim ruhsatımı aldım.Ama artık yaşım 40 olmuştu ve hayatım darmadağandı.Kendimizi toparlayıp bir doktordan randevu aldık 3 ay önce.Ama bilmediğimiz bir şey vardı,çok geç kalmıştık.40 yaşında bir kadının çocuk sahibi olabilmesiyle ilgili istatistikler suratımıza bir tokat gibi çarpıldı.Şansımız varmıydı?Belki!O belki beni hayattan kopardı.Bunca tramvanın üstüne en güçlü ve savaşa en hazır olamam gereken zamanda yıkıldım,kanatlarım kırıldı,hatta çok kullandığım şekliyle söylemek gerekirse;hayat,kanatlarımı kör bir testereyle kesti.İki aydır her sabah güçlü olacaksın diyerek uyanıp hiç güçlü olamadan uyur hale geldim.Her şeyi bıraktım, evi,işi,arkadaşlarımı,kendimi...Kafamda ve yüreğimde beni yiyip bitiren hayata geç kalmışlık duygusu ve vicdan azabı...ahhh sevgili arkadaşlarım,ne korkunç bir işkencedir ki düşmanımın bile haketmediğini düşünürüm.Biliyorum çok uzattım,nolur kusuruma bakmayın yazdıkça kendime engel olamadım.Sanki biraz nefes aldım,sanki azıcık azalttım..Sevgili elecda sizi hayranlıkla okudum,takdir ettim ve inanamadım.Haytımda herşeyin dağınık olduğu bu dönemde,bana umut oldunuz.İradeniz ve aklınız karşısında saygıyla eğildim ve satırlarınız arasında hep gizli bir ‘başka bir hayat mümkün’ mesajı gördüm.Hayatın bize vereceklerine engel olmak mümkün mü?Sizinle bu sorunun cevabına doğru yola çıktım.Sağolun varolun,içimde bir umut ışığı yaktınız üstelik bunu hiçbir çıkar gözetmeden yaptınız bence bu paha biçilemez...