• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Popüler Konu Verimli Rutin

“Pinky, annenin çocuğu ne yaparsa yapsın mutlaka çocuğu kucaklayan tavırda olması ve çocuğun annenin kollarında teselli bulması gerektiğini söylemişti. Ben de bu düşünceye katılmadığımı, sürekli çocuğa sevgi dolu bir yaklaşım sergilemek zorunda hissettirilen annelerin kendini yetersiz hissettiğinden bahsetmiştim.“

günaydınlar… :)

lütfen yanlış anlaşılma olmasın:) ben de teselli bulmayı mecazi anlamda söylüyorum. oğlum hata yaptığında ödüllendirir gibi yüzümde gülücükle, kucağımı açıp onu sevgiyle sarmıyorum:) evet, çocuk ne yaparsa yapsın, annesini sığınılacak bir liman, teselli bulacağı bir kucak olarak görmeli, fakat bu demek değil ki, anneye (yada başkasına) her haksızlığı yapabilir, yada yaptığı herşeyde haklıdır, onu onaylamaktır. demek istediğim kısaca; çocuğun hatalı davranışını “bizim hatalı bir davranışımızla” örtemeyeceğimiz. bunun ona da, bize de bir yarar sağlamayacağı…

çocuk bir hata yapar, neden? ya bilmeden-istemsizce yada ailesinden gördüğü (nadiren başkalarından-dış çevreden)bazı uygulamaların “yansıyan” neticesinde hata yapar. görevimiz 1. şıkta; ona doğruyu göstermek ve incitmeden-ezmeden (hem ruhu hem bedeni demeye gerek duyuyorum ki, ruhu incitmek bir bakışla bile olur) bunu yapmaktır. 2. şıkta ise, o hata zaten bizim hatalarımızın sonucu olduğu için, sorumluluğumuzu kabullenmeli ve ona göre bir tavır belirlemektir. mantıklı düşününce de onurlu yolun bu olduğunu sanıyorum. kızmak-ters yapmak-olumsuz tavır, çocuğun davranışının değil, bizim içimizde çözemediğimiz durumların(bilhassa tahammülsüzlük-yıpranmışlık) sonucudur maalesef… hele ki bir çocuğa kızmak”tan söz ediyorsak.

oğlum hata yaptığında yüzümde gülücükle, kucağımı açıp onu sevgiyle sarmıyorum demiştim… ben ne yapıyorum peki. hata yaptığında;

kesinlikle hemen tepki vermiyorum. önce kendimi, onu ve davranışının boyutunu ölçüyorum kendi içimde. tepkilerim davranışa odaklanmalı, ona değil. uygun zaman, uygun zemin ve uygun şekilde “davranışını” vurgulayarak neden “yapılmaması” gerektiğini açıklıyorum, “yapmamasını” değil, çünkü bu genel bir kaide, bizim, diğerleri, ve onun için. özellikle “uygun” zamanını denk getirdiysem genelde olumlu sonuç almada sıkıntı yaşamıyorum. uygun zemin, yanımızda konuya müdahale edebilecek başka birinin yada birilerinin olmaması demek. uygun şekildeyi de artık biliyorsunuz; mottom kızmamak-suçlamamak-yargılamamak:)

ola ki çok acil karar verip, tavrımı belli etmem gereken bir durum mevzu bahis. o noktada “yapılması gerekeni” (onun yapmadığı) yapar, onun verdiği tepkiye (ve yüzüne) bakmadan ortadan çekilirim. düzenleyici devlet modeli:)) tabii ki çok önem verilmesi gereken bir konuysa sonrasında konuyu konuşuruz. anlık bir tepkiyse, alınması gereken dersi de zaten almış olur. burada dikkat edilmesi gereken “en önemli şey”, rolümü gerçekleştirirken de onu suçlamamak. “duyarsız” bir sabır. duygusuz bir ifadeyle robot gibi işi tamamlamak ve bırakmak:))

""bu şekilde davranmak işin özünde onu sevmek ve saymak oluyor. farketmeden yaptığı bir hataysa onu teselli etmek oluyor. bilerek yaptığı şey ise rehberlik etmek, yolunu aydınlatmak oluyor. “ne olursa sevgiyle oluyor işte…” seviyoruz ki tahammül ediyoruz, tahammül ediyoruz ki daha dingin, sevgi dolu, kendine ve dünyaya güvenen nesiller yetişsin…""

annedeki yetersizlik hissine gelirsek… bence her anne yetersizdir demek doğru olmasa da, hakkıyla annelik yapmak isteyen her anne zaten kendini yetersiz hissedecektir. çünkü tamamıyle kendin olmayan bir insana kendini adamak mümkün olmadığı için bir tamamlanmışlık hali olmaz. böylece anne kendini eksik hisseder, her anında onun koruyucu meleği olmak ister, onun ayağına taş, yüzüne yaş değsin istemez, olunca da kendinden bilir, kendini yetememiş hisseder, hisseder de der… ama temelde bu onun yetersizliğinden ayrı bir durumdur ve konu kendi içinde değerlendirilmelidir. ne var ki anne herşeyi üzerine alınmakta oldukça özverilidir ve kendini buna feda edebilir:) demek ki neymiş, fedai anne olmayacağızzz:))

fedai anne değil, özverili ama kendine de değer veren, çocuğuyla tattığı her anın her duygunun keyfini çıkaran bir anne olmak lazım. mutlu olmak, mutlu etmek lazım. kendi içinde mutsuz olan, kendini değersiz hisseden biri başka birini mutlu ve değerli hissettiremez.

elmasa çakıl gibi davranılmasın. elmas, elmas olduğunu bilsin, kararmasın, kırılmasın… benim derdim bu aslında. her çocuk bir cevher ve onun bunu bilmesi gerek… “biz gölge etmeyelim yeter”.

selam...
yazınızı okurken demek ki fedai olmayacağız kısmında...burada yine kk da bir bayan yazmıştı üniversitedeki profu anlatmış o da burada söylüyordu,yine çocuklarla ilgili bir konuda..çocuğunuz dışarıda yeni yürümeye başladığında düştüğünde kaldırmayın bırakın düşsün,kendi kalksın kalkmayı öğrensin ilerideki yaşantısına alışsın küçük küçük kırılmalarla..

tahammülsüzlük,,,yıpranmışlık...birkaç kere daha okuyacağım..

tekrar teşekkür ederim.
 
selamlar...

bu topiğin açıldığını gördüğümden beri takibimdedir ve okumaya da devam edeceğim.çünkü çokça yarrlanmışımdır,aydınlanmışımdır.sevgili elecda elecda nın anneliğini sorgulamadım,kimseninkini sorgulamam.anneliğini değil bir davranışını eleştirmişimdir.ki aynı cümlede kendime de aynı özeleştiride bulunmuşumdur.
kendisini kırmak ya da incitmek gibi asla kötü bir niyetim yoktur.

doğal yollarla anne olmadım ben.doğruyu aradığımı yazdım.doğruya en yakın davranışı..her şey yaşayarak öğrenilmiyor mu?

Bende zaten eleştiri tarzınızı uygun bulmadığımı söyledim.
Sizin veya elecdanın annelik konusuna bile girmedim.
İyi günler ...
 
Günaydınlar, tüm bu anne çocuk ilişkisi muhabbetinin üzerine benim oğlumla ciddi bir sorunum var :KK43: bu aralar sürekli bana vuruyor sürekli :KK43: biliyorum hastalık bulantı derken çok ilgilenemedim kendisiyle ve tepki veriyor bana ama nasıl davranacağımı şaşırmış durumdayım, başta görmezden geldim, konuşmaya çalıştım ama artık ciddi anlamda öfkeleniyorum çünkü alışkanlık haline getirdi, 27 aylık henüz ve çok çaresiz hissediyorum, herşeyiyle anneannesi ilgilendi bu süreçte ve ona da vuruyor, önerisi olan varsa sevinirim..
Merhaba, istemediğin bir davranış yaptığında tepki verme ve ilgisini başka tarafa çekmeye çalış demişti çocuk gelişim uzmanı. Bizde de kafasını duvara vuruyordu hemen ilgisini çekecek bişeyler buldum ve biz de işe yaradı canım
 
Merhaba, istemediğin bir davranış yaptığında tepki verme ve ilgisini başka tarafa çekmeye çalış demişti çocuk gelişim uzmanı. Bizde de kafasını duvara vuruyordu hemen ilgisini çekecek bişeyler buldum ve biz de işe yaradı canım
Teşekkürler tavsiye için, bunu da deneyeceğim :)
 
ne demek DenizGeldi DenizGeldi , keşke yazdıklarım birkaç gönüle dokunsa…

günümüzde çocuklara davranış kalıpları ve bunun sonucunda ortaya çıkan problemler benim kanayan yaram maalesef… bu duruma gerçekten çok üzülüyorum. ne kadar yazmayacağım desem de, sussam, karışmasam da genelde bu tür konuların tam içinde buluyorum kendimi.

annelik kitaplardan, okuyarak öğrenilecek bir şey değil elbet… ama çocuğun, söz konusu “bir insanın temel ihtiyaçları” olunca okumak, anlamak gerek. ben bu anlamda pedagog Adem Güneş ten çok faydalandım. çocuğun gerçekten neye ihtiyacı var, en iyi, tatminkar açıklamaları onda buldum. anneliği anlatması ise ayrı bir konu onun… onun dünyasında anneler muhtemelen çalışmayan, çalışsa da yorulmayan, eşinden her daim tam destek bulan, annenin annesi de muhtemelen baya bir pedagoji, psikoloji kitabı devirmiş cinsten:) annede yetersizlik hissi oluşturabiliyor, ama en güzel anneliği de yine bence o gösteriyor. 10 yaşından beri neredeyse psikoloji, pedagoji, felsefe vs okumuşumdur. başka da çok yazarı okudum yerli, yabancı şimdi aklıma gelmeyen. Cüceloğlu, Tarhan, Mine İzgi, çeşitli Montessori lerden de faydalandım bu konularda. gördüm ki amaç çocuğu tanıyana kadar herşey, annelik ise kişiye özel… bu yüzden kendi anneliğimi kendim oluşturdum. bir çok anne gibi… okuduklarımı “kalbime” koydum. “vicdanımla” annelik yapıyorum. bütün gün yok komşumuza, yok idarecimize, yok iş arkadaşımıza şuna buna gayet güzel tahammül ediyoruz da, ya EN KIYMETLİMİZ tahammülü haketmiyor mu diyorum… 33 olmuşum artık, ben hayatımdakileri olduğu kadarıyla tolere edebiliyorum nasılsa, ama onun “tolere edebilme yeteneğini” törpülemeye hakkım yok… hayata yorgun başlamasın diyorum.

benim derdim ise bugün çocukların hep mutsuz olması, tatminsiz, huzursuz olması. çocuğa çocuk gibi davranılmaması. ya şımartılmış, ya baskı, ya şiddet görüyor çoğu farkına varılmadan… hep pedagoji okuyoruz, çocuğu “odağa koyuyoruz” ama kimse dönüp de kendine bakmıyor. kimse bu çocuğa ben ne “YAPMAMALIYIM” demiyor… “çocukların dedikleri, davranışlarıyla demek istedikleri hep kulak arkası ediliyor, bir kulaktan girip öbüründen çıkıyor, NEDEN sorgulanmıyor…” bu çocuklar genç olunca, aileden ayrılmak istiyorlar, aileleriyle sıkılıyorlar, aileleriyle vakit geçirmek, onlar için birşeyler yapmak istemiyorlar, neden? neden bunların sorumlusu hep dünya, diğer insanlar, yozlaşan ve gerileyen ahlak, eğitim sistemi, hayat düzeni bilmem ne? neden “aile” değil, anne değil, baba değil… çuvaldızın tadına da bakmak lazım artık biraz. alttaki komşunun çocuğu uzun uzun ağlıyor,tek başına diğer odada, bazen bağırışlar duyuyorum, içim gidiyor… çocuğun yaramazlığından şikayet ediliyor sonra, hırçınlığından… aynı çocuk benim yanımda tatlı bir prenses oluveriyor. bazen kıyamıyorum, kapıyı çalıp alasım geliyor ağlamasın diye, içeride anne nasıl durabiliyor… kimseye haksızlık etmek istemem-herkesin durumu,yaşadığı farklı, kimsenin hayatına-evine-düzenine dalmak haddim de değil, yapmam da tabii ki, içimden öyle geliyor işte. içim acıyor…

Gary chapman ın kitabı var 5 sevgi dili… bir de çocuklar için 5 sevgi dili var. okunmasını tavsiye ederim.

@Tryingtobeminimalist, canım çocuk 2 yaşa kadar annesini “kendisinin bir parçası” olarak görüyor. 2-3 yaş kendinin farkına varmaya başladığı, anneden ayrı olarak, hareketlerini bağımsız olarak gözlemlediği bir zaman aralığı… 3 yaşında tüm dünya onun zanneder, egosu tavan yapar:) 3-4 yaş aralığı sosyallesip, kendinin gibi başkalarının da olduğunu farkettiği, dünyasına başkalarını da katabildiği bir süreçtir… o vurmalar, kendini farketmeye başlamasının işaretleri muhtemelen:)sizdeki etkilerini ve sizin tepkilerinizi gözlemlemeye başladı haberiniz olsun:) olumsuz davranışın üzerinde durup, dikkatini çektiğini farkettirme. normalmiş gibi, sakin davran. olması gerekeni söyle (çok nadir) ve yap. sana yada başkasına, kendisine zarar vermesine izin verme. verdiği zaman da kızma, parmak sallama, üzülme davranışlarında bulunma. bu tür davranışlar onun bilinçaltında henüz farklı şekilde kodlanıyor çünkü. kısaca bileğini tutup, bırakabilirsin vuracağı zaman. hamilelik hem zor, hem çok güzel bir süreç… diğeri de henüz küçük olan bir çocukla hele, zor… fırsat buldukça kendini dinle. Hiç bir şey yapmadan, düşünmeden karnındaki ikinci canı hisset, sakin ol, hareketlerini duy, an da ol… o gelene kadar da diğer oğlunla vakit geçir, mümkünse yalnız. eşin yada annen olmadan… birkaç gün mesela izin al, eşin işteyken siz ikiniz takılın onunla:)resim yapın, uzanın çizgifilm izleyin, meyve tabağı hazırlayın, unla hamur yapın, bir bardaktaki suyu diğerine boşaltın, mercimek, bulgurlarla deniz, çöl yapın, sarılın öpüşün koklaşın vs vs. ve bunlar seni de mutlu eden keyifli şeyler olsun mutlaka. o anlardan çocuk gibi zevk almaya çalış. 4 yaşına dön:)sana zevk vermeyen oyunu illa zeka geliştirecek diye oynama. kesintisiz bir ilgiyle, oyunda olduğunu, bizzat keyif aldığını görürse o, oğlun için en kıymetlisi… her zaman empati yapmak lazım… çocuk da olsa karşımızdaki, biz ne isterdik diye sormak lazım bir şey yaparken. “kaygısızca” bir can’da huzur bulmak mümkünse, o anne yada evlattır bence… huzurunuz bol olsun:):KK200:
 
ne demek DenizGeldi DenizGeldi , keşke yazdıklarım birkaç gönüle dokunsa…

günümüzde çocuklara davranış kalıpları ve bunun sonucunda ortaya çıkan problemler benim kanayan yaram maalesef… bu duruma gerçekten çok üzülüyorum. ne kadar yazmayacağım desem de, sussam, karışmasam da genelde bu tür konuların tam içinde buluyorum kendimi.

annelik kitaplardan, okuyarak öğrenilecek bir şey değil elbet… ama çocuğun, söz konusu “bir insanın temel ihtiyaçları” olunca okumak, anlamak gerek. ben bu anlamda pedagog Adem Güneş ten çok faydalandım. çocuğun gerçekten neye ihtiyacı var, en iyi, tatminkar açıklamaları onda buldum. anneliği anlatması ise ayrı bir konu onun… onun dünyasında anneler muhtemelen çalışmayan, çalışsa da yorulmayan, eşinden her daim tam destek bulan, annenin annesi de muhtemelen baya bir pedagoji, psikoloji kitabı devirmiş cinsten:) annede yetersizlik hissi oluşturabiliyor, ama en güzel anneliği de yine bence o gösteriyor. 10 yaşından beri neredeyse psikoloji, pedagoji, felsefe vs okumuşumdur. başka da çok yazarı okudum yerli, yabancı şimdi aklıma gelmeyen. Cüceloğlu, Tarhan, Mine İzgi, çeşitli Montessori lerden de faydalandım bu konularda. gördüm ki amaç çocuğu tanıyana kadar herşey, annelik ise kişiye özel… bu yüzden kendi anneliğimi kendim oluşturdum. bir çok anne gibi… okuduklarımı “kalbime” koydum. “vicdanımla” annelik yapıyorum. bütün gün yok komşumuza, yok idarecimize, yok iş arkadaşımıza şuna buna gayet güzel tahammül ediyoruz da, ya EN KIYMETLİMİZ tahammülü haketmiyor mu diyorum… 33 olmuşum artık, ben hayatımdakileri olduğu kadarıyla tolere edebiliyorum nasılsa, ama onun “tolere edebilme yeteneğini” törpülemeye hakkım yok… hayata yorgun başlamasın diyorum.

benim derdim ise bugün çocukların hep mutsuz olması, tatminsiz, huzursuz olması. çocuğa çocuk gibi davranılmaması. ya şımartılmış, ya baskı, ya şiddet görüyor çoğu farkına varılmadan… hep pedagoji okuyoruz, çocuğu “odağa koyuyoruz” ama kimse dönüp de kendine bakmıyor. kimse bu çocuğa ben ne “YAPMAMALIYIM” demiyor… “çocukların dedikleri, davranışlarıyla demek istedikleri hep kulak arkası ediliyor, bir kulaktan girip öbüründen çıkıyor, NEDEN sorgulanmıyor…” bu çocuklar genç olunca, aileden ayrılmak istiyorlar, aileleriyle sıkılıyorlar, aileleriyle vakit geçirmek, onlar için birşeyler yapmak istemiyorlar, neden? neden bunların sorumlusu hep dünya, diğer insanlar, yozlaşan ve gerileyen ahlak, eğitim sistemi, hayat düzeni bilmem ne? neden “aile” değil, anne değil, baba değil… çuvaldızın tadına da bakmak lazım artık biraz. alttaki komşunun çocuğu uzun uzun ağlıyor,tek başına diğer odada, bazen bağırışlar duyuyorum, içim gidiyor… çocuğun yaramazlığından şikayet ediliyor sonra, hırçınlığından… aynı çocuk benim yanımda tatlı bir prenses oluveriyor. bazen kıyamıyorum, kapıyı çalıp alasım geliyor ağlamasın diye, içeride anne nasıl durabiliyor… kimseye haksızlık etmek istemem-herkesin durumu,yaşadığı farklı, kimsenin hayatına-evine-düzenine dalmak haddim de değil, yapmam da tabii ki, içimden öyle geliyor işte. içim acıyor…

Gary chapman ın kitabı var 5 sevgi dili… bir de çocuklar için 5 sevgi dili var. okunmasını tavsiye ederim.

@Tryingtobeminimalist, canım çocuk 2 yaşa kadar annesini “kendisinin bir parçası” olarak görüyor. 2-3 yaş kendinin farkına varmaya başladığı, anneden ayrı olarak, hareketlerini bağımsız olarak gözlemlediği bir zaman aralığı… 3 yaşında tüm dünya onun zanneder, egosu tavan yapar:) 3-4 yaş aralığı sosyallesip, kendinin gibi başkalarının da olduğunu farkettiği, dünyasına başkalarını da katabildiği bir süreçtir… o vurmalar, kendini farketmeye başlamasının işaretleri muhtemelen:)sizdeki etkilerini ve sizin tepkilerinizi gözlemlemeye başladı haberiniz olsun:) olumsuz davranışın üzerinde durup, dikkatini çektiğini farkettirme. normalmiş gibi, sakin davran. olması gerekeni söyle (çok nadir) ve yap. sana yada başkasına, kendisine zarar vermesine izin verme. verdiği zaman da kızma, parmak sallama, üzülme davranışlarında bulunma. bu tür davranışlar onun bilinçaltında henüz farklı şekilde kodlanıyor çünkü. kısaca bileğini tutup, bırakabilirsin vuracağı zaman. hamilelik hem zor, hem çok güzel bir süreç… diğeri de henüz küçük olan bir çocukla hele, zor… fırsat buldukça kendini dinle. Hiç bir şey yapmadan, düşünmeden karnındaki ikinci canı hisset, sakin ol, hareketlerini duy, an da ol… o gelene kadar da diğer oğlunla vakit geçir, mümkünse yalnız. eşin yada annen olmadan… birkaç gün mesela izin al, eşin işteyken siz ikiniz takılın onunla:)resim yapın, uzanın çizgifilm izleyin, meyve tabağı hazırlayın, unla hamur yapın, bir bardaktaki suyu diğerine boşaltın, mercimek, bulgurlarla deniz, çöl yapın, sarılın öpüşün koklaşın vs vs. ve bunlar seni de mutlu eden keyifli şeyler olsun mutlaka. o anlardan çocuk gibi zevk almaya çalış. 4 yaşına dön:)sana zevk vermeyen oyunu illa zeka geliştirecek diye oynama. kesintisiz bir ilgiyle, oyunda olduğunu, bizzat keyif aldığını görürse o, oğlun için en kıymetlisi… her zaman empati yapmak lazım… çocuk da olsa karşımızdaki, biz ne isterdik diye sormak lazım bir şey yaparken. “kaygısızca” bir can’da huzur bulmak mümkünse, o anne yada evlattır bence… huzurunuz bol olsun:):KK200:
Çok teşekkür ederim :) ne kadar güzel anlatmışsınız, kitap bölümü gibi okudum. Evet başbaşa kalmaya çok ihtiyacımız var çünkü öncesinde hep bizbizeydik. Ve o zamanki tavırları gerçekten farklıydı. Kendimi toparlar toparlamaz dediklerinizi uygulayacağım :) :KK200:
 
Şöyle ki mesela ocak ayında kendime outdoor mont almaya karar vermiştim. Şu anki fiyatı 1500 lira civarı. Onu almak yerine o para ile hisse senedi alacağım ve şu anki montumla bir yıl daha idare edeceğim.
Daha önceden hiç bono, tahvil ve hisse senedi almadım. Her birinden 1500 liralık alım yapıp, sene sonunda satıp, kazançları kıyaslamayı düşünüyorum.
Bir yerden başlamak gerek ;) ben internet bankacılığından hallediyordum girip alıyor takip ediyordum. Uzun zamandır ben de almıyorum. Yurtdışı piyasasına bakmak istiyorum ben de.
 
Sağlıklı Yaşam

2018 yılında hamilelik ve doğum nedeniyle beslenmeme dikkat ettim. İlk 4 ay bol kusmalı ve kilo vermeli dönem haricinde fiziksel olarak rahat bir hamilelik geçirdiğimi düşünüyorum. İlk kızımda lohusalıkta süt olsun başlığı altında yediğim tatlılar sütü arttırmadığı gibi benim hamilelikte aldığımın 2 katı kilo almama sebep olmuştu.:işsiz:

Bu sefer aynı hataya düşmemeye gayret ettim. Ara ara çok yediğim zamanlar oldu ancak dengelemeyi başardım. 2018 yılı beslenme performansımdan memnunum:) 2019 yılında da günde iki öğün yiyerek, hafta içi un ve şeker tüketmeden, gıda takviyelerimi düzenli alarak devam etmeyi, hafta sonları da sevdiğim hamur işi ve tatlıları abartmadan yemeyi hedefliyorum.
Bu yıl, hayatıma nihayet yürüyüş ve egzersizi dahil etmiş bulunuyorum.:KK76: Çok uzun zamandır istediğim ancak gerçekleştiremediğim bir şeydi bu. Doğum iznini evde geçiriyor olmam ve kızımın okulunun yürünebilir bir mesafede olması sayesinde hafta içi her gün düzenli yürüyüş yapabildim. Ara ara aksamalar oldu tabi ama takılmadım. Bu konudaki hedefimi hep "olduğu kadar" şeklinde belirliyorum. Bu bakış açısının çok faydasını gördüm. "Bugün yürüyemedim ama yarın yürürüm" cümlesi beni sürdürülebilirlik konusunda oldukça motive etti. Haftayı değerlendirirken "Bu hafta 3 gün yürüyemedim" yerine "Bu hafta 2 gün yürümeyi başardım" şeklinde değerlendirme yapmaya gayret ediyorum.

Sabahları kızımı ve eşimi uğurladıktan sonra bakıcı ablamız gelene kadar 40 dk bir zaman İpek ile yalnız kalıyoruz. Bu zaman diliminde hoşuma giden 1 bacak, bir sırt, bir karın bir de kalça egzersiz hareketi yapmaya çalışıyorum. 4 hareketi 20 tekrar ile yapıyorum ve yaklaşık 5 dk kadar sürüyor. 2019 yılında egzersiz süremi yavaş yavaş 20 dakika civarına çekmeyi hedefliyorum.

Sitede pilates dersine başladığımdan bahsetmiştim. Bu hafta 1 aylık program tamamlanıyor ve ben spor salonu sevmediğimi bir kez daha anlamış bulunuyorum:)) Bu perşembe son dersim var. Dersin tamamını videoya çekip evde kendim devam etmeye karar verdim.

Sağlıklı beslenme ve spor yapmaktaki asıl amacım fiziksel olarak iyi görünmek değil, sağlıklı yaşlanmak, ailemi ve kendimi düzgün besleyerek hastalık riskini düşürmek. Hepimiz için sağlıklı geçirdiğimiz bir yıl olmasını diliyorum.:KK200:
2019 hedef listeme evde yapılacak 5 dakikalık eksersizi de ekliyorum, ne kadar iyi yapmışsın bu konuda. Yürüyüş candır benim favorim.
 
Dün yatma hazırlığını yapan kızım tuvalet sonrası ellerini yıkamayı bir oyun haline getirdi. Ben dişlerini fırçalayacağım için başında bekliyordum. Süreç uzadı, uzadı. Üstümde günün yorgunluğu vardı. Kızım yatınca yapılacak işlere bi tik daha atılacaktı bu yüzden sabırsızdım. Acele etmek istiyordum.


Kendimi frenleyebildim. Aklıma elecda’nın yazdığı “çocukları hızlandırmak yerine siz kendinizi yavaşlatın” tavsiyesi geldi. O ellerini dakikalarca yıkarken uzun uzun ellerine baktım. Tombul tatlı ellerini inceledim, uzaktan sevdim. Büyüdüğünde unutmamak için beynime kazıdım.

Çok güzel yapmışsınız gerçekten :KK200:
 
Bu topiği özlemişim okumak iyi geldi paylaşımlar çok güzel. Yeni yıla girerken 2019 hedeflerimi yazayım bir kenara yavaş yavaş. Bu yıl benim için değişik olacak. Yeni bir işe başlayacağım ilk yurt dışı tecrübem olacak. Üstelik sorumluluğum biraz fazla. İki bebeğim artık ön çocukluk dönemine geçecek, kreşe yeni başladılar onlar için de yeni bir dönem. 2 yaş sendromu ile ilgili yazmışsınız ne kadar sürüyor merak ettim. Yeni bir ev aldık ve bu ay sonuna doğru taşındık. Yeni ev düzenimi oturtmam gerekecek. Bir de eşim ve kendime daha kaliteli zaman ayırmak ve neler yapabilirize bakmak istiyorum.
 
selam......

son yazılanlara hiç bakmadan düşündüklerimi yazmak istiyorum.etkilenip doğrularımı kaçırabilirim.

bazen,,,
bazen insan anlaşılmaz olabiliyor.keendini anlatamayabiliyor.söylemek istedikleri vardır,söyler.söyler ama farklı çıkar.ya da eğitim eksikliği diyelimmi?

üç gündür iki göğsümün ortasına yerleşen bir ağırlık..şöyle kocaman bir yumruk desem...anladınız.üç gündür bende.nereye gitsem bende.bir işim iyi oluyor ama sevinemiyorum.o yumruk haa laa orda.ve o yumruğu ya da yumruyu benim ve sizlerin yardımıyla oradan çekip atmak istiyorum.rahatlamak,,,insan olmak.iyi insan olmaya çalışmaya devam etmek.

''patron'' kelimesi neden adil gelmedi bana,neden rahatsız etti?

patron deyince aklıma gelen ilk şey emredici ..olması,parmak göstermesi,sallaması ne parmağı koca koca eller,öfkeli bir surat...bir zaman belli sürelerle farklı farklı işyerlerinde çalışmıştım.hatta kurunun yanında da yanmıştım.ne ise...
mecaz anlam kullanmış sevgili elecda elecda
ancak çocuklarmecaz anlamı biliyorlar mı anlayabiliyorlar mı?9 yaşındaki kızım da sorar bana deyimi mecazı..benim bile içinden çıkamadıklarım var.karıştırırım.geriye dönüp tam cümleye bakamıyorum şimdibu patron kelimesini çocuğuna sesli söylemiş mi yoksa sadece davranışında mı patronluğu hissettirmek istemiş.
farketmez bence..
ben anneliği çocuğum 1 yaşlarında iken öğrenmeye başladım.onun için nerede çocuğa dair bir kitap görsem aldım okudum,elimden geldiğince doğruyu aradım.isimlere hiç takılmadım nerede öğretim üyesi ya daçocukla ilgili bir başlık.yalnız isimlerini gururla söyleyeceğim ÜSTÜN DÖKMEN veDOĞAN CÜCELOĞLU.
sanırım bu iki büyüğüme takılmışım..tüm kitaplarını okudum..

okumayla olunmadığını biliyorum.ama ilerliyorsunuz.
çocuk büyütmeye başlayınca anladım ki siz ne iseniz anne ya da baba olsun,çocuk ta o.genler de var tabii.ama genler çocuğun hangi huyunu ,hangi davranışını kapsıyor o kadarını henüz araştırmadım.gölzemlediklerim oldu denizde.
patron,son söz sahibi,iş bitirici,emir veren,emir demiri keser deki emir...öğrendimki ben ona nasıl davranırsam o bana öyle aynen geri dönecek,dönüyor da.rol model diyorlar.şimdiki etkin ad bu.

deniz kızım olduğundan beri onu hep bir büyük yerine koydum.sen ben miş gibi.sadece daha çocuktu daha bebekti.herkesin içinde bir çocuk var.çoğunun uyur vaziyette..benimki uyanık olduğu için bu yüzden çatıştığımızı düşünüyorum :)

oh bee yazarken bile iyi olmaya başladım..
ben ...ben arıyorum..doğruyu ..doğruya yakını,en yakını.bu topikte buluyorum..diyoru ya unvanlara ya da mesleklere takılmıyorum..size doğru gelecek her hangi bir sihirli kelime ya da cümle hiç ummadık bir yerden çıkabilir.
ben....ben arıyorum..başarmışları,başarmaya yakınları
ben..ben okuyorum...anneleri...insan davranışlarını çocuklarının ggeri dönüşlerini..

burada çok özel kimseler var,çok özel davranışlar,örnekler.belki yanlış yerden dann diye girdim ,olmadı.ama bana adil gelmeyeni ya da bana göre olanı bence yi söyleyebilmeliyim dii mi.


belli harf sayısına göre alıyordu değil mi bu sayfalar.inşallah sorun olmaz.
yazdıklarımda iki kişi dönmüş onlar da yazdıklarımı doğru bulmadıklarını söylemişler..aynen benim gibi düşüncelerini ifade etmişler.belki daha doğru cümleler kurarak.konu sahibi iyi niyeti sezmiş bana dönüş yapmış ve ben de kendisine teşekkür ettim.içimde bir his vardı ki bana daha yazılacaklar vardı da el gidip geri döndü..
burada çok saydığım değerli gördüğüm önem verdiğim değerli düşünceler davranışlar var.okumaya devam edeceğim...herkese iyi seneler olsun şimdiden...

not:@mia birden fazla alıntı yapmıştım.o yüzden karışıklık olmuş.yazdıklarımın hepsi direkt size değildi.

son not:sonradan anne oldum karmaşasına son vermek için beni bilmeyenler için yazıyorum.evlat edinerek anne olmaya çalışan biriyim.

herkese çok sevgiler........
 
yukarıdaki ikon da nereden çıkmış..gayet sakin yazıyordum oysa...elim değmiş olmalı.
 
O sorun bende de var. Resmen diğer işlerimi, zevklerimi öteliyorum bu yüzden.
Aynen elimde okumayı çok istediğim kitaplarım var , onlara bakacağıma telefona bakıyorum. Geçen sene bu dönem telefonum servise gitmişti, 1 ay ne rahat etmiştim detoks olmuştu. Kendi irademe hakim olamadığımı bilmek de canımı çok sıkıyor:(
 
Aynen elimde okumayı çok istediğim kitaplarım var , onlara bakacağıma telefona bakıyorum. Geçen sene bu dönem telefonum servise gitmişti, 1 ay ne rahat etmiştim detoks olmuştu. Kendi irademe hakim olamadığımı bilmek de canımı çok sıkıyor:KK43:

Kendine her gün 2 sayfa kitap okuma hedefi belirle.
bende sevdiğim yazarların diğer romanlarını sipariş edeceğim.
konmari at kurtul ferahlayı merak ediyorum. Okuyup hediye etmeyi düşünüyorum.
 
Kendine her gün 2 sayfa kitap okuma hedefi belirle.
bende sevdiğim yazarların diğer romanlarını sipariş edeceğim.
konmari at kurtul ferahlayı merak ediyorum. Okuyup hediye etmeyi düşünüyorum.
Başladım mı bırakamıyorum kitabı mesele başlamak oluyor. Ama bugün bi gazla başladım okumaya, elimdeki kitap bitmek üzere, inşallah bitiricem bugün. Kitap fuarına gitmek istiyordum ben de okul gezisiyle ama bulantı durumu tamamen bitmediği için gözüm yemiyor gidemicem maalesef. At kurtul ferahlayı ben de okumadım listeme ekliyim :)
 
Günaydınlar, tüm bu anne çocuk ilişkisi muhabbetinin üzerine benim oğlumla ciddi bir sorunum var :KK43: bu aralar sürekli bana vuruyor sürekli :KK43: biliyorum hastalık bulantı derken çok ilgilenemedim kendisiyle ve tepki veriyor bana ama nasıl davranacağımı şaşırmış durumdayım, başta görmezden geldim, konuşmaya çalıştım ama artık ciddi anlamda öfkeleniyorum çünkü alışkanlık haline getirdi, 27 aylık henüz ve çok çaresiz hissediyorum, herşeyiyle anneannesi ilgilendi bu süreçte ve ona da vuruyor, önerisi olan varsa sevinirim..

selam..
naçizane düşüncelerimi söylemek istiyorum sıkıntınızla ilgili...

bir yakınımın 2-3 yaşlarında bir kızı vardı.annesinin yüzünü yolardı.anne başkasıyla konuşurken yüzünü eliyle kendisine çevirirdi.bu yolma sürekli idi.o zamanlar çocuğum yoktu.anlamazdım,sabrına hayrandım.

benim kızımda da beni başkalarıyla paylaşmama durumu var.telefonda konuşsam ses çıkartır,engeller,birine mecburi hasta ziyaretine gitsek benden önce kalkar hatta gider,ki oraya gitmekte istemez,yolda biriyle selamlaşsam hatır sorsambeni çekeleyip durur, tahammülü yoktur alır başını gider.

şöyle bağdaştırıyorum..ilgiyi sadece kendi üzerlerinde görmek istiyor olabilirler.bu yüzden bu davranışları sergiliyorlar....geçeceğini düşünüyorum,umut ediyorum...tabii bize düşen en büyük görevle..sabır.
 
selam..
naçizane düşüncelerimi söylemek istiyorum sıkıntınızla ilgili...

bir yakınımın 2-3 yaşlarında bir kızı vardı.annesinin yüzünü yolardı.anne başkasıyla konuşurken yüzünü eliyle kendisine çevirirdi.bu yolma sürekli idi.o zamanlar çocuğum yoktu.anlamazdım,sabrına hayrandım.

benim kızımda da beni başkalarıyla paylaşmama durumu var.telefonda konuşsam ses çıkartır,engeller,birine mecburi hasta ziyaretine gitsek benden önce kalkar hatta gider,ki oraya gitmekte istemez,yolda biriyle selamlaşsam hatır sorsambeni çekeleyip durur, tahammülü yoktur alır başını gider.

şöyle bağdaştırıyorum..ilgiyi sadece kendi üzerlerinde görmek istiyor olabilirler.bu yüzden bu davranışları sergiliyorlar....geçeceğini düşünüyorum,umut ediyorum...tabii bize düşen en büyük görevle..sabır.
Teşekkür ediyorum cevap için:), 2 aydır hiç yalnız kalamadık önceki düzenine çok aykırı bir durum. Ve her şeyini ben yaparken şimdi anneannesi yapıyor biliyorum hem yaş itibariyle hem de bu düzen değişikliği üstüste gelince böyle tepki vermeye başladı. Aynen telefonla konuşmama izin vermiyor bu aralar. Anahtar kelime sabır, çok ihtiyacım var gerçekten, buraya yazdıktan sonra gelen önerileri uygulayınca baya azalttı bu vurma huyunu neyseki :) tekrar teşekkür ederim:KK200:
 
Back